Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/735 E. 2019/594 K. 20.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTABUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2015/735 Esas
KARAR NO: 2019/594

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 08/07/2015
KARAR TARİHİ: 20/06/2019

Mahkememizin belirtilen dosyasında yapılan yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı idare 02/05/2008 tarihinde müvekkil firma nezninde yaptığı keşifte müvekkil firma aleyhine kaçak su tutanağı tanzim ettiğini tamamen yanlış ve eksik incelemeyle kaçak su tutanağının idarece tanzim edildiğini ardından cezalı tahakkuk müvekkilinin faturasına yansıtıldığını yapılan tahakkuk işleminin hukuka aykırı bulundunu 02/09/2008 tarihinde müvekkil firmanın kaçak su kullanmadığı keşifte bahsedilen hattın enjeksiyon makinelerine ait soğutma suyunun geri dönüşüm ve kullanım hattı olduğunu yazılı olarak bildirildiğini ve hatalı tespit tutanağına itiraz edildiğini, daha sonra düzenlenen raporda kaçak hattın olmadığının tespit edildiğinin belirlendiğini bu nedenle kaçak su kullanımından mütevellit 02/05/2008 tarihli tutanağa göre 19.106,43 TL borç tahakkuk ettirildiğinin faks yoluyla şifaen öğrendiğini oysa ki herhangi bir kaçak su kullanımı olmadığını vurgulayarak haksız tahakkuk nedeniyle herhangi bir borçlarının olmadığına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Cevap dilekçesi ile kaçak su tespit tutanaklarının aksi sabit oluncaya kadar resmi belge sayıldığını aksinin davacı tarafından ıspat edilmesi gerektiğini 2560 sayılı kuruluş yasasının 23.maddesi hükmü gereği su satışı ve kullanılmış suların uzaklaştırılması ile ilgili tarifelerin hangi kriterlere göre tespit edileceğini belirtmek üzere tarifeler yönetmeliği hazırlandığını tarifeler yönetmeliği gerekse yapılan incelemeler sonucu kaçak su kullanıldığının belirlendiğinin anlaşıldığını vurgulayarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

DEĞERLENDİRME:
Dava, davacı tarafından kaçak su kullanıldığı iddiasına yönelik davalı … tarafından düzenlenen bu konuyla ilgili faturadan dolayı 19.106,43 TL borcun olmadığı iddiasıyla açılan bir dava olup taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu davacı tarafından kaçak su tüketilip tüketilmediği davalı idarenin yapmış olduğu uygulamanın tüm yasalara ve yönetmelik hükümlerine uygun olup olmadığı ve bu nedenle de davacının borçlu bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
İstanbul… Asliye Ticaret Mahkemesinin… esas … karar sayılı dosyasında yapılan yargılamada; Tarafların ileri sürmüş olduğu tüm deliller toplanmış ve mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları ve tüm deliller değerlendirilmek suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve bilirkişi kurulundan 14/12/2009 günlü rapor alınmıştır. Alınan raporda davacı işyerinde kaçak su kullanılmadığından … tarafından yanlış yöntemle hesaplanan KDV dahil toplam 16.555,40 TL kaçak su bedelinin iptal edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Davacı vekili rapora karşı beyanda bulunmuş buna karşılık davalı yanda itiraz ederek itirazları değerlendirmek üzere bilirkişilerden ek rapor alınmıştır. Alınan ek raporda tüm itirazlar değerlendirilmiş ve sonuçta dosyaya eklenen bütün belge ve bilgiler gözönüne alınarak değerlendirme yapıldığından …’nin bir kısım belgeler nazara alınmadan eksik incelemeye dayalı rapor düzenlendiği yönündeki itirazlarının yerinde bulunmadığı ve kök raporda herhangi birdeğişkliğin olmadığı vurgulanmıştır. Davalı … vekili yeniden rapora itiraz etmiş ve başka bir heyetten rapor alınmasını istemiş ise de düzenlenen rapor ve ek raporlar ve söz konusu itirazlar değerlendirildiğinde itirazlar yersiz görülmüştür denilerek, Mahkememizce yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda uygun bulunan bilirkişi raporu da gözetilerek dava konusu yapılan faturadan dolayı kaçak su kullanımının mevcut olmadığı anlaşılmakla davacının borçlu bulunmadığının tespitine, davacının … nolu faturadan dolayı 16.555,40 TL borçlu olmadığının tespitine karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce verilen bu kararın … Genel Müdürlüğü tarafından temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 22/11/2011 gün 2011/3990-14394 sayılı kararı ile olay mahalinde keşif kararı verilerek tutanak mübzilerinin de keşifte dinlenilmek sureti ile uzman bilirkişilerce oluşturulacak üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınarak değerlendirilmek sureti ile karar verilmesine değinerek hükmü bozmuştur.
Bozma sonrasında İstanbul Kapatılan … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas … karar sayılı dosyasında yapılan yargılamada; taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu davacının davaya konu yapılan fatura ile ilgili olarak kaçak su kullanımı olup olmadığı, davalı …’nin yapmış olduğu işlemlerin yönetmelik ve mevzuata uygun bulunup bulunmadığı ve davacının bundan dolayı borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Bu bağlamda mahkememizce alınan gerek rapor gerekse ek rapor doğrultusunda yapılan değerlendirme sonucu kaçak su kullanımının mevcut olmadığı anlaşılmıştır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi anılan bozma kararında olay mahalinde keşif kararı verilerek tutanak mübzilerinin de keşifte dinlenmek sureti ile yeniden rapor alınması istenmiş ise de alınan gerek asıl rapor gerekse ek rapor sonucu tüm itirazlar değerlendirilmiştir. Yargıtay bozma ilamında vurgu yapılan keşfen inceleme yapılması durumuna gelindiğinde olayın meydana geldiği tarihin 2008 olduğu gözetildiğinde kaçak su kullanımı ile ilgili saatin geçen zaman da gözetilerek sağlıklı olamayacağı ve olsa olsa aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli bulunan belgelerle neticeye gidilmesi gerekeceğinden ve keşif yapılması halinde geçen süre de gözetilerek bir bulgunun elde edilemeyeceği ve fayda sağlamayacağı düşüncesine varıldığından yukarıda da açıklandığı şekilde aksi sabit oluncaya kadar geçerli belgelere göre hareket edileceği bu belgelerin de aksi kanıtlanmadığından bu doğrultuda mahkememizce yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda verilen kararın yerinde olduğu ve raporu veren bilirkişilerin bu konuda dosya içindeki mevcut bilirkişi listesinden de uzman oldukları anlaşılmakla mahkememiz kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı düşüncesine varıldığından mahkememiz kararında direnilmesine karar verilmiştir.
Karar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/19-1722 Esas 2015/1009 Karar sayılı 13/01/2015 tarihli kararı ile “Kaçak su tutanağı aksi sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden olup tutanakta sayaçtan geçirilmeden kaçak su kullanıldığı tespit edilmiş, idareye yapılan itiraz üzerine idarece, depo sistemi ile su kullanıldığından kaçak su kullanımının bulunmadığı ve yeniden yapılan incelemede kaçak su kullanıldığının fotoğraflarla sabit olduğuna ilişkin çelişkili cevaplar verilmiştir. Bu nedenle çelişkinin de giderilmesi amacıyla kaçak su kullanımının bulunup bulunmadığı, tesisatlarda değişiklik yapılıp yapılmadığının eldeki fotoğraflarla karşılaştırılarak zabıt mümzilerinin de dinlenmesi suretiyle bizzat mahallinde yapılacak keşifle saptanması gerekir. Mahallinde keşif yapılmaksızın, evrak üzerinde düzenlenen bilirkişi raporları ile somut olayın açıklanması mümkün değildir. Bu durumda mahkemece, mahallinde uzman bilirkişi veya bilirkişiler marifetiyle keşif yapılıp kaçak su kullanılıp kullanılmadığının tereddüde yer bırakmayacak şekilde tespit edilerek alınacak rapor doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru bulunmamıştır” gerekçesiyle bozularak mahkemeye gönderilmiştir.
HGK kararı sonrasında mahkememizce işbu gerekçeli kararının yazıldığı hükmün verildiği yargılamada; taşınmazda keşif yapılması gerekliliğine deinilmiş olduğundan tarafların beyanları alınmış, davacı vekili 1 nolu celsede taşınmazda bulunan tesis ve fabrikanın tümden taşındığını, keşifte yapılacak bir tespit olmadığını beyan etmiş, davalı vekili de aynı celsede tesis taşınmış ise keşfe gerek yoktur, keşif talebimizden vazgeçiyoruz şeklinde beyanda bulunmuş ve vekillerin imzaları alınmıştır.
… Emniyet Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak bahsi geçen taşınmazda hali hazırda kimin bulunduğu, davacının geçmişte bu adreste faaliyet gösterip göstermediği, bu adresten ne zaman ayrıldığına dair araştırma yapılması istenilmiş olup, verilen 27/12/2017 tarihli cevapta bahse konu adreste …isimli işyerinin olduğu, davacı şirketi tanıyan bilen olmadığı belirtilmiş, davacı şirketin bahse konu adreste bulunmadığı oradan ayrıldığı anlaşılmış ve keşfin dosyaya bir katkısı olmayacağı anlaşılarak keşif yapılmamıştır.
Tutanak mümzii olarak davalı tanığı … mahkememizce dinlenilmiş, tank beyanında “ben şuanda … de santralde telefonlara bakıyorum, olayın olduğu 2008-2009 yıllarında taahuk şube müdürlüğünde görevliydim, her abonenin ev, iş yeri, sanayi gibi bir takım kodları bulunur, bunlarında kendi içinde averajları vardır, abonelerin bağlı bulundukları kodlara göre averajları kontrol edilir, bu averajın altında olanlar kontrol edilir, bizde tutanak tarihinde davacı şirketin tüketimlerinin averajın altında olması sebebiyle diğer tutanak mümzii …ile birlikte incelemeye gittik, gittiğimizde 55-60 yaşlarında bir erkek şahıs bizimle ilgilendi, incelemeye başlamadan önce bina girişindeki ana vanayı kapattık, normalde ana vana kapandığı için hiçbir musluktan su akmaması lazım, binanın girişine yakın yerde bulunan lavoboda bulunan musluğu açtığımızda tazyikli bir şekilde su aktığını gördük, bunun üzerine herhangi bir depo başka bir şebeke bağlantısı gibi bir durum olup olmadığını sorduk, olmadığı bize söylendi, musluktan akan suyu kesmelerini söyledik, biz orada olduğumuz süre içerisinde kesilmedi, orada yaptığımız gözlemlerde yapılan iş gereği kayıtlarda görülen tüketimin çok çok üstünde su kullanılması gerekir, ancak tüketim kayıtlarına bakıldığında averajın çok altında evsel nitelikte su kullanıldığının kayıtlara yansıdığını gördük, örneğin tekstil atölyesinde üretim için su kullanılmadığından sadece işçilerin lavobo ihtiyaçları ile yemek işlerinde su kullanılır, buda evsel veya bireysel tüketim olarak değerlendirilir, ancak davacı şirketin yaptığı iş gereği su kullanılması örnek olarak belirttiğim tekstil atölyesinden farklı ve çok daha fazladır, biz o gün gittiğimizde sorduğumuz sorular üzerine başka bir depo kuyu tanker olmadığı belirtildiği için herhangi bir başka bir yapamadık, sadece olağan dışı bir tüketim olduğu için bunu belirledik, … tankerle gelen veya çatıda biriken yağmur suyu dahi olsa harici kullanılan suların imalatta kullanılması halinde dahi bir bedel alır, biz böyle bir durum varsa bunuda belirlemek adına orada bulunanlara başka bir tanker kuyu gibi birşey varmı diye sorduk” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Diğer tutanak mümziinin kemoterapi tedavisi gördüğüne ilişkin davalı vekili beyanları ve bu tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmesine dair beyanları da dikkate alınarak diğer tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmiştir.
Dosyada yapılan yargılama ile dosyanın üç kişiden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilerek rapor hazırlaması istenilmiş bilirkişi heyeti raporunda özetle” Davaya konu Borç miktarı 16.555,40 TL- Mir. Meclis Mahallesi, Çağatay- … sokak…. no:…de bulunan…A.Ş. ye ait Sözleşme-Abone no… Dosyada 1 adet tutanak, 1 adet tespit yazısı ve 1 adet kontrol tutanağı bulunmaktadır. 02/05/2008 tarihl… nolu … Kaçak su ve usulsuz su kullanım tutanağı, 30/10/2008Tarihli …Şube müdürlüğünün ayılı yazısı, 09/02/2009 tarihli …’ye ait kontrol tutanağı. … Kaçak Su Tutanakları ile … Sultanbeyli şube müdürlüğünün yazısı arasında çelişki bulunmaktadır. Tutanaklarda kaçak su olduğu yönünde beyanlar bulunmaktadır. Ancak Sultanbeyli şube müdürlüğünün yazısında “… nolu sözleşme ile şehir şebeke suyu kullandıkları, tutanakta kaçak olarak belirtilen hattan mevcut sözleşmeli sayaçtan geçerek depo sistemi ile birime su verdiği, birimde sayacın gerisindeki şube yolundan yapılan kazılı çalışmada herhangi bir kaçak hattın olmadığı tespit edilmiş olup, yer tespit fotoğrafları ile de belgelenmiştir. Bu nedenle; birimde kaçak su kullanılmadığından tahakkuk eden kaçak su bedellerinin iptal edilmesi hususunda, bilgilerinizi ve gereğini arz ederim” yazmaktadır. Yazıda kazı yapılarak yapılan incelemede sayaç öncesi hattan kaçak olmadığı bildirilmiş ve tesiste su deposu olduğu bildirilmiştir. (Bu yazının ekinde resimler bulunmamaktadır. …’den istenmesi gerekmektedir.) Davalı taraf dilekçesinde “Kaçaksu tespit tutanakları birçok emsal Yargıtay ilamında, aksi sabit oluncaya kadar resmi belgelerden sayılmıştır. İdare görevlileri tarafından düzenlenen tutanaktaki zabıt mümzilerinin işbu tutanağın doğru olduğunu beyan etmeleri durumunda, aksinin davacı tarafça ispatlanması gerekmektedir.” denilmektedir. Tarafımızca kazı yapılarak gerçekleştirilen işlemin geçerli olması gerektiği kanaati oluşmuştur. Ancak tutanakların geçerliliği konusu hukuki konu olması nedeniyle Sayın hakimin takdirindedir. Bu nedenle her iki durum içinde konu irdelenmiştir. Tutanakların kabul edilmesi halinde davacı tarafın borcu Kaçaksu 26,5 m3 ve 2385 m3 90 gün için 16.555,40TL olarak hesaplanmıştır. Tutanakların kabul edilmemesi halinde 50 kişi çalışanı olan firmanın günlük su ihtiyacı 50kişi*501t=2500 İt-2,5 m3/gün olacağı hesaplanmıştır, Abone föylerindeki günlük su kullanma ortalaması ile uygunluk göstermektedir. Bu nedenle kaçak su işleminin iptal edilmesi kanaati oluşmuştur. Yargıtay kararı gereği Yerinde keşif yapılması, raporumuz tarihi itibari ile firmanın yerinde olmaması dolayısı ile yapılamamıştır.” şeklinde raporunu sunmuştur.
Netice olarak davacı şirketin bahse konu taşınmazdan ayrılmış olması dolayısıyla yapılacak keşfin dosyaya katkısının olmayacağı anlaşılarak, taraf vekillerinin bu doğrultudaki beyanları da gözetilerek keşif yapılmasına gerek görülmemiş olup ,tutanak mümzii tanıklardan …’nın mahkememizce bayına alınmış, tanığın “bina girişindeki ana vanayı kapattık, normalde ana vana kapandığı için hiçbir musluktan su akmaması lazım, binanın girişine yakın yerde bulunan lavoboda bulunan musluğu açtığımızda tazyikli bir şekilde su aktığını gördük, bunun üzerine herhangi bir depo başka bir şebeke bağlantısı gibi bir durum olup olmadığını sorduk, olmadığı bize söylendi, musluktan akan suyu kesmelerini söyledik, biz orada olduğumuz süre içerisinde kesilmedi, orada yaptığımız gözlemlerde yapılan iş gereği kayıtlarda görülen tüketimin çok çok üstünde su kullanılması gerekir, ancak tüketim kayıtlarına bakıldığında averajın çok altında evsel nitelikte su kullanıldığının kayıtlara yansıdığını gördük, örneğin tekstil atölyesinde üretim için su kullanılmadığından sadece işçilerin lavobo ihtiyaçları ile yemek işlerinde su kullanılır, buda evsel veya bireysel tüketim olarak değerlendirilir, ancak davacı şirketin yaptığı iş gereği su kullanılması örnek olarak belirttiğim tekstil atölyesinden farklı ve çok daha fazladır, biz o gün gittiğimizde sorduğumuz sorular üzerine başka bir depo kuyu tanker olmadığı belirtildiği için herhangi bir başka bir yapamadık, sadece olağan dışı bir tüketim olduğu için bunu belirledik” şeklindeki beyanları dikkate alındığında kaçak su tutanağı ile örtüşür şekilde ifadelerin yer aldığı görülmüş olup kaçak su kullanıldığına dair tespitlerin yerinde olduğu düşünülmüştür.
Her ne kadar bilirkişi raporunda tutanaklar arasında çelişki olduğu belirtilmiş ise de davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi ekinde sunduğu … İşleri Daire Başkanlığının Hukuk Müşavirliğine yazıda “İlgi yazıya istinaden idaremizce yapılan incelemede bilirkişi heyet raporunda da belirtildiği gibi 02/05/2008 tarihinde kontrolü neticesinde sözleşmeli sayacı devredışı bırakmak suretiyle izinsiz su kullandığı ve bu doğrultuda izinsiz su kullanım tutanağı tanzim edildiğini ve bu tarihten sonra su tesisatı yeri değiştirilmiş olup 24/10/2008 tarihinde itiraz sonucu kontrol yapıldığı, bağlantı hattı ve şube yolu bağlantısı ile oynandığı ilgili şebeke hattının düzeltildiği görülmüş ayrıca tanker suyu kullanıldığı ifade etmesi üzerine faturalarla ibrazı yapılmamıştır. Yapılan işlemde herhangi bir hata olmadığı tespit edilmiş olup ilgili belgeler ekte gönderilmektedir” ifadeleri yer almakta olup, bilirkişi raporunda belirtilen ve dosyada bulunan tutanaklarda olduğu belirtilen çelişkinin giderilmiş olduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davalı tarafından düzenlenen kaçak su tutanağının içeriğinin ve belirlemelerin yerinde ve doğru olduğu, aksinin ispat edilemediği gerekçesiyle, her ne kadar dava değeri 19.106,43 TL olarak belirtilmiş olup, bilirkişi raporunda tutanakların kabul edilmesi halinde 16.555,40 TL borç hesaplanmış ise de, dava dilekçesinde borcun dayanağının davalı tarafından davacıya gönderilen 29/11/2008 tarihli “27 /11/2008 tarihi itibari ile borcun 19.106,43 TL ” olduğuna ilişkin yazı olup, bu miktarın belirlenmesine esas tahakkuk miktarının 16.555,40 TL olduğu da gözetildiğinde davanın tümden reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM/ Gerekçede açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine
2-Alınması gerekli harç 44,40 TL olup, peşin alınan 258,00 TL den mahsubu ile fazla alınmış olan 213,60 TL harcın karar kesinleştikten sonra istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yatırılan gider avansından kullanılan 600,00 TL bilirkişi ücreti ve 140,50 TL posta tebligat masrafı olmak üzere toplam 740,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5- Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye avansının istek halinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük kesin süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip

Hakim
¸