Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/381 E. 2019/198 K. 06.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/381 Esas
KARAR NO : 2019/198
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 09/04/2015
KARAR TARİHİ: 06/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: …’a ait … plakalı otobüsün 08.04.2013 – 08.04.2014 tarihleri arasında … poliçe numaralı ZMMM trafik poliçesiyle sigortalı olduğunu, …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı otobüs ile müvekkili …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklete 14.08.2013 tarihinde çarptığını, çift taraflı, maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen kaza neticesinde müvekkili …’ın daimi/sürekli iş göremez hale geldiğini, kaza tespit tutanağında müvekkilinin bir kusuru ve kural ihlali olmadığı kanaatine varıldığını, meydana gelen kaza neticesinde müvekkilinin sürekli olarak malul kaldığından daimi iş göremezliği nedeniyle uğramış olduğu zararın tazmini gerektiğini, müvekkilinin kaza tarihinde güvenlik görevlisi olarak çalışmakta olduğunu, primi asgari ücret üzerinden yatsa da ayda 1.100,00 TL net gelir elde ettiğini, açıklanan nedenlerle; trafik kazasında malul kalan müvekkilinin 6100 sayılı HMK 170.maddesi uyarınca toplanacak delillere göre belirlenecek maluliyet tazminatının şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren başlayacak avans faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı sigorta şirketine yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili … A.Ş’nin mezkur poliçeden dolayı sorumluluğunun, sigortalı davalının kusuru oranında olmak üzere kişi başı azami 250.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, davacının dava dilekçesinde sürekli sakatlık tazminatının ödenmesini talep ettiğini, mezkur tazminat miktarının belirlenmesinde maluliyeti doğrutan trafik kazasının oluşumunda tarafların kusur oranının ortaya konulması gerektiğini, bu bakımdan öncelikle kazaya ilişkin kusur tesptinin yapılması gerektiğini, kusur tespiti için dosyanın Trafik İhtisas Dairesi’ne, maluliyet tespiti için Adli Tıp’a gönderilmesini talep ettiklerini, davacının avans faizi isteminin yasaya aykırı olduğunu, yargılama giderleri ve vekalet ücreti taleplerinin reddinin gerektiğini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Mahkememizce hasar dosyası, hastane kayıtları, savcılık dosyası ve sair tüm evraklar celp edilmiştir.
Dava konusu ihtilafın, 14/08/2013 günü meydana gelen trafik kazası neticesinde davacının daimi/sürekli iş göremezlik durumunun mevcut olup olmadığı, davacının daimi iş göremezlik durumu mevcut ise, davalının iş göremezlik nedeniyle, ZMMS sigortacısı sıfatıyla tazminat yükümlülüğü bulunup bulunmadığı hususunda olduğudur.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Dosya, kusur oranının tespiti için Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş, 26/04/2016 tarihli Kurum raporunda özetle; … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın başka bir aracın varlığına rağmen kavşakta sola dönüş yaparak karşı istikamet şeridine girmesi kazanın oluşumunda %85 oranında kusurlu olduğu, davacı … sevk ve idaresindeki … plakalı motosikletin dikkatsiz ve tedbirsiz şekilde seyrettiği, istikametini kapatacak şekilde önünde manevra yapan araca karşı tedbir alamaması nedeniyle %15 oranında kusurlu olduğu yönünde sonuç ve tespitlerde bulunulmuştur.
Dosya davacının 24/02/2016 tarihli celsede ki beyanları doğrultusunda maluliyet durumunun tespitine yönelik rapor alınmak üzere Adli Tıp Kurumuna gönderilmiştir. Adli Tıp Kurumunun 20/04/2016 tarihli yazısında özetle; kişinin bir üniversite hastanesine sevki sağlanarak göğüs hastalıkları muayenesi, akciğer grafisi, SFT, kaza sebebiyle kendisinde mevcut sağlık şikayetleri ve son sağlık durumu hakkında yeni yaptırılacak incelemelerin düzenlenecek raporlarının gönderilmesi istenerek geri çevrilmiştir. Eksikliklerin bildirildiği ön rapor niteliğinde ki Kurum yazısı davacı vekiline 02/05/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı vekili tarafından 23/05/2016 tarihinde UYAP sistemi üzerinden gönderilen beyan dilekçesinde, Adli Tıp Kurumu tarafından talep edilen tıbbi evrakların temini bakımından Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hastanesinin sevkinin sağlanması için elden takipli müzekkere verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece düzenlenen müzekkere elden takip yetkili şekilde davacı vekiline teslim edilmiştir. Mahkememizin 13/07/2016 tarihli celsesine davacı vekili tarafından mazeret dilekçesi ve dilekçe içeriğinde …Üniversitesi Hastanesine başvurunun yapıldığı beyan edilmiş, ancak başvuruya ilişkin herhangi bir belge sunulmamıştır. 01/02/2017 tarihli celsede davacı vekili tarafından hastane başvurusunun yapıldığı, bu hususun araştırarak bilgi verileceği beyan edilmiş, aynı celse 1 nolu ara kararı gereğince yazılan müzekkere cevabının akıbetinin belirlenmesi için davacı vekiline takip yetkisi verilmiştir. 14/06/2017 tarihli celseye davacı vekili mazeret dilekçesi sunduğu görülmüş, ara kararın yerine getirilmediği anlaşıldığında, aynı celse 2 nolu ara kararı ile hastane kayıtlarının sunulmanın davacı vekilince takibine karar verilmiştir. Mahkemizin 06/12/2017 tarihli celsesinde davacı vekili tarafından davacı asilin Balıkesir iline taşındığı, Manisa’ da gerekli hastane raporlarının düzenlenmediği, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalına sevkinin talep edildiği, aynı celse 1 nolu ara kararı ile davacı vekili beyanları doğrultusunda müzekkere yazılmasına karar verilmiş, elden takipli olarak müzekkere yazılmıştır. 13/06/2018 tarihli celseye davacı vekili mazeret sunarak katılmamış, 2 nolu ara karar ile müzekkere gereklerinin yerine getirmesi için davacı tarafından takibi istenmiştir. Mahkememizin 19/12/2018 tarihli celsesine davacı vekili tarafından mazeret dilekçesi sunulmuş, önceki celse ara kararının yerine getirilmediği anlaşıldığından, aynı celse 2 nolu ara kararı ile …Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalına sevkinin teminin talep edildiği, bu konuda davacı vekiline yetki verildiği halde işlemin gerçekleştirilmediğinin, başvurunun yapılması ve konu hakkında beyanda bulunması için 2 haftalık kesin süre verilmesine, aksi halde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının ve dosyanın mevcut haliyle değerlendirileceğinin ihtarına karar verilmiş, ilgili celse zaptı ihtarat şerhi bulunmak suretiyle davacı vekiline 26/12/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. İhtarata rağmen davacı vekilince verilen kesin süre içerisinde beyanda bulunulmamış, herhangi bir belgede dosyaya sunulmamıştır. Mahkememizin 06/03/2019 tarihli celsesinde davacı vekili tarafından başvurunun gerçekleştirildiği beyan edilmiş olsa da, söz konusu hususta belge sunulmamıştır.
HMK 94/2 maddesinde “Hakim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi halde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir…” hükmü, 94/3 maddesinde ise “Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar” düzenlemesi yer almaktadır.
Mahkememiz dosyasında, davacı vekiline 2 haftalık kesin süre verilmiş, yapılması gereken işlem açıklanmış ve kesin süre sonunda işlemin yapılmaması neticesinde uygulanacak yaptırım tereddüte yer verilmeyecek, yanlış anlamayı önleyecek, yorumu zorunlu kılmayacak şekilde, sade ve sınırlı biçimde açıklanmıştır. Söz konusu ihtar, davacı vekilinin mazereti olması nedeniyle duruşmada bulunmaması nedeniyle, hak kaybını önleyecek şekilde ihtaratlı tebligat yolu ile kendisine tebliğ edilmiştir. Ancak, davacı vekili tarafından verilen kesin süre içerisinde işlemi gerçekleştirmemesi nedeniyle, artık işlemi yapma hakkı ortadan kalkmıştır.
HMK 190.maddesine göre “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir” düzenlenmesi yer almaktadır. Dava konusu ihtilaf incelendiğinde; davacının daimi/sürekli maluliyet bulunduğuna ilişkin iddiasına dayalı olarak davasını açtığı görülmüştür. Bu haliyle iddiasına ilişkin olarak ispat yükünün de kendisinde olduğu anlaşılmıştır.
Netice olarak dosyadaki mevcut belgeler ve sunulan hastane kayıtları, mahkememizce celbi sağlanan kayıtlar incelendiğinde, davacı iddiasının doğru olduğuna dair bir delil mevcut olmadığı gibi bilirkişi incelemesi için yapılan ihtaratında, davacı tarafından karşılanmaması neticesinde bu delile dayanma olanağı da ortadan kalktığından, davacı yanın mevcudiyetini iddia ettiği olası sürekli maluliyete ilişkin zararının tespit imkanı bulunmadığı, davacının iddia ettiği maluliyete ait belgeleri sunması gerektiği, aksi halde davacının zararının izaha ve ispata muhtaç göründüğü, bu yönüyle davalı taraf için yükümlülük doğurabilecek bir tespitin bulunmadığı görülmekle, mevcut dosya kapsamı itibari ile ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM
1-Davanın esastan reddine,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 44,40 TL karar harcından peşin alınan 27,70 TL’nin mahsubu ile geri kalan 16,70 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 2.725,00 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansının davacı tarafa iadesine,
Dair. Miktar itibariyle yasa yolu kapalı kesin olarak davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
Katip
Hakim