Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/175 E. 2021/725 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2015/175 Esas
KARAR NO:2021/725

DAVA:Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:11/02/2015
KARAR TARİHİ:07/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı şirket yetkilisi dava dilekçesinde özetle; şirketlerinin bir aile şirketi olarak faaliyet gösterdiğini, davalı şirket yetkililerinin son dönemde şirketlerinin ortağı olarak bulundukları fakat şirketin malvarlığı üzerinden haksız kazanç elde etmeye başladıklarını, bu durumun anlaşılması üzerine hisselerin devrinin talep edildiğini, bu durum karşında davalı şirket yetkililerinin gizli olarak hazırlık yaptıklarını ve davalı şirketi kurduklarını; davalı şirketin, kendi şirketlerine ait tüm şirket sırlarına vakıf olduğunu ve aynı alanda faaliyet gösterdiğini, davalı şirket kurulduktan sonra şirketlerinin müşterine “… AŞ’nin devamı” ibareli mesajlar gönderildiğini, davalı şirketin … alan adını da satın alarak kendi web sitelerine yönlendirme yaptıklarını, davalıların şirketten ayrılırken şirket kayıtlarını da yanlarına aldıklarını, bu nedenle zimmete geçirilen paranın hesabının yapılamadığını belirterek belirsiz alacak davalarının kabulü ile ilk aşamada 50.000,00-TL maddi, 10.000,00-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla haksız rekabet durumunda zararın tespitinin mümkün olduğunu, bu nedenle belirsiz alacak davası açılamayacağını, davanın rekabet etmeme yükümlülüğüne mi yoksa haksız rekabete mi dayandığının açıklanmasının gerektiğini, ayrıca davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, ayrıca davacı şirketin kurucusunun müvekkili şirketin yetkilisinin babası olduğunu, aile şirketi içerisinde kendilerinin de bulunduğunu, müvekkilinin yetkililerinin davacı şirketin yönetim kurulunda bulundukları sırada davacı şirketin diğer ortağının şahsi borçlarının arttığını ve bu nedenle bir kısım hisselerini devrettiğini, akabinde bu ortağın oğlunun da borçlanması üzerine şirket içerisinde huzursuzluklar yaşandığını, alacaklıların şirket merkezine gelip uzun süre gitmediklerini, ayrıca müvekkili şirketin yetkililerin tehdit aldıklarını, bu nedenle müvekkili şirket yetkililerinin davacı şirketten ayrılma kararı aldıklarını ve müvekkili şirketi kurduklarını, ayrıca manevi tazminata hak kazanılması için müvekkilinin kusurlu olmasının yanı sıra davacının zarar etmesi ve kişilik haklarına zarar verilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, haksız rekabet iddiasına dayalı haksız rekabetin tespiti, haksız rekabetin men’i, haksız rekabetin tespitine ilişkin kararın yayınlanması, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Davacı vekili tarafından, davacı şirketin ciddi bir piyasası ve değeri olan, bilinen önemli bir marka olduğu, davalı şirket yetkili ve ortakları da son dönemlerde aile şirketi olan davacı şirketin ortak ve yöneticisi oldukları, ancak davalı şirket ortak ve yetkilileri ile yetkili ortaklardan …’nin eşi … elbirliği içinde şirket malvarlığı üzerinde haksız ve hukuka aykırı harcama ve işlemler yaptıklarının hissedilmesi üzerine emaneten kendilerinde bulunan hisselerin devri ve şirketteki yetkilerinin kaldırılmasının talep edildiği, davalı şirketin de ortakları olan ortakların davacı şirket ortaklığından ayrılmadan evvel çeşitli hazırlıklar yaptıkları ve 2013 yılı Ekim ayında davalı şirket olan “… … A.Ş’ni kurdukları, davalı şirketi kuran ortakların uzun zamandır aile şirketi olan davacı şirket yetkili ve ortakları olan, şirkete ait bütün sırlara ve müşteri portföyüne hakim davalı şirket ortak ve yetkililerinin bizatihi aynı alanda faaliyette bulunmasının TTK m.55’e tamamen aykırı olduğu, aynı alanda aynı işi yapmakla yetinmeyen davalı şirket, yine haksız rekabete ilişkin mevzuat hükümlerinin tamamını ihlal eden faaliyetlerde bulundukları, ellerinde bulunan bütün telefon ve adreslere mail, internet, mesaj birebir iletişim kurma yoluyla bütün müşterilere #kendi-yeni şirketlerinin, “… A.Ş’nin” devamı olduğunu bildirdikleri, şirket yetkilisi …’nin eşi …’ye dahi bu yönde mesaj gönderdikleri iddiası ile; haksız fiilin tespitine ve haksız rekabetin her alanda men’ine, yanlış ve yanıltıcı beyanların düzeltilmesine, davalı şirket ortak ve yetkililerinin kasıtlı ve hileli hareketleri ile müvekkil şirkete verilen zarara ilişkin; maddi tazminat olarak,şirketimizin haklı ünü,şöhreti ile güvenini kullanarak ve müşterilerini elde ederek kuruluşundan itibaren ve halen elde etmiş bulunduğu ve elde etmesi mümkün görülen menfaatler ile şirkete verdiği zararın karşılığı olarak fazlaya ilişkin bütün talep hakları saklı tutularak 50.000,00TL maddi tazminat ile yine kasten ve hileli hareketle şirketimiz itibarına ve şöhretine ilişkin yapılan haksız fiiler nedeniyle 10.000,00TL manevi tazminatın davalı şirketten tahsiline, haksız, yanlış ve yanıltıcı bilgilerle davacı şirket hakkında haksız rekabetin tespiti ile gerçek duruma ilişkin kararın TTK m.59 uyarınca ilanına, masrafın davalı şirketten tahsiline, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesi talepli işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce iddia, savunma ve toplanan deliller kapsamında tarafların ticari defter ve kayıtları da incelenmek suretiyle rapor tanzimi için dosya, turizm sektör uzmanı, muhasebe finans uzmanı ve sözleşme bilirkişinden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup, sunulan 12/04/2018 tarihli kök raporda özetle;
“…Davalının, davacının müşterilerini bizzat sözleşme yapmak amacıyla kendisine yönlendirdiği; Yukarıdaki teknik ve mali inceleme başlığı altında yapılan tespitlerde davalının, davacıya ait 3.556 segmenti (kişiyi) kendisine yönlendirdiği tespit edilmiştir. Bu tespite konu eylem TTK m. 55/î-b(l)‘de belirtilen davranış kapsamına girmekte olup bu eylemin hukuken TTK m. 55/l-b(l) hükmüne göre haksız rekabet teşkil edip etmediği tamamen sayın mahkemenin takdirindedir.
Davalının, davacı ile karıştırılmasını sağlayacak eylemlerde bulunduğu; Yukarıda yapılan mali ve teknik incelemede açıkça “… … Turizm ve Vic. A.Ş, “ait müşteri telefon ve adreslerine SMS, mail ve birebir iletişim kurarak … … A.Ş.’nin, … … Turizm ve Tic. A.Ş.’nin devamı olduklarını bildirdikleri” tespiti yapılmıştır. Bildirilen bu durumun ise gerçeğe aykırı olduğu da ayrıca vurgulanmıştır. Diğer bir ifadeyle. yukarıdaki tespitlere göre davalı, kendisinin davacı ile karıştırılmasını sağlayacak önlemler almıştır. Bu eylemin TTK m. 55/1-a(4) hükmü bağlamında haksız rekabet teşkil edip etmediği tamamen sayın mahkemenin taktirindedir.
Bu eylemlerin TTK ın. 55/1 -b( 1) ve m. 55/l-a(4) hükümlerine göre haksız rekabet teşkil edip etmediği hususunun ise tamamen sayın mahkemenin takdirinde olduğu. Davacının, kendisine yapılan 74.000 TL’lik ödemenin çekildiği iddiasının doğru olduğu, ancak bunun ne amaçla çekildiğinin mali incelemede tespit edilemediği, dolayısıyla bu eylemin hukuki değerlendirmesinin tamamen sayın mahkemenin takdirinde olduğu sonucuna varılmıştır.” şeklinde görüş bildirildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce ek rapor alınmasına karar verilmiş, karar gereğince sunulan 21/12/2018 tarihli ek raporda özetle;
“… Davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiği ve şirketten çekilen para hakkında hukuki bir niteleme yapabilmek için gerekli mali veri ve tespit olmadığından bu konuda değerlendirme yapmaya olanak bulunmadığı hususlarına ilişkin kök rapordaki kanaatin muhafaza edildiği, Manevi tazminat konusunun tamamen Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu,
– Mali açıdan incelendiğinde davacının gelir kaybının 1.966,081 TL 69 Kuruş ve yasal faizi olduğu” yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce 10.03.2020 tarihli celsede alınan 3 no’lu karar ile “davacı şirkete ait kayıtlar, davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar ile dava dışı Amadeus Rezervasyon … AŞ’den gelen cevabi yazı ve ekinde yer alan CD de incelenerek ve CD içerisinde yer alan kayıtların davalı şirketin kayıtları ile karşılaştırması yapılarak ek rapor düzenlenmesine” dair karar verildiği karar gereğince sunulan 13/11/2020 tarihli 2. Ek raporda ilgili CD’nin incelendiği ve özetle;
“… – Davalının, davalının TTK m. 55/1-b(1) ve m. 55/1-a(4) hükümlerinde belirtilen haksız rekabet eylemini işlediği, kök ve ek raporumuzdaki bu yöndeki kanaatimizde bir değişiklik olmadığı,
– Buna karşılık, davacı tarafından oluşturulan ve davalının kendisine yönlendirdiği PNR’ların kaç tanesinin davalı tarafında bilete dönüştürüldüğünün teknik olarak tespit edilemediği,
– Bu sebeple davacının haksız rekabet eylemi nedeni ile uğradığı fiili zararın veya davalının haksız tekabet neticesinde elde ettiği menfaatin “rakamsal olarak” saptanamadığı, TBK m. 50/2 uyarınca takdirin tamamen Sayın Mahkemeye ait olduğu” yönünde görüş bildirildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında mahkememizce yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde 20.04.2021 tarihli ara kararı ile tüm dosya kapsamına göre;
“…davalı şirket tarafından davacı şirket aleyhine haksız rekabet eyleminde bulunup
bulunmadıkları ve haksız rekabet iddiası kapsamında maddi tazminat talebi de bulunduğundan davacı şirketin davalı şirket tarafından haksız eylemler sonrasında kazanç kaybına uğrayıp uğramadığı, kazancın olumsuz bîr durum meydana getirip getirmediği getirdiğinin tespiti halinde zararın miktarı ve bu davalı şirketin ise haksız rekabet kapsamında nitelendirilebilecek eylemleri var ise bu eylemler sonucunda şirketin kazanç durumuna davalı şirkete yararlı olarak yansıyıp yansımadığı ve yansıdığının tespiti halinde haksız rekabet sonucunda elde edilen kazanç miktarlarının ayrı ayrı tespiti gerekmekte olup; mahkememizce alınan kök ve ek raporda haksız rekabet iddiasına yönelik tespitlerde bulunulmuş; davacı şirketten evvelinde davacı şirket ortağı olan davalı şirket ortak, yetkilileri tarafından davalı şirkete yönlendirilen uçuş-biletleme işlemleri için bir takım tespitlerde de bulunulduğu ancak maddi zarar yönünden tespitte mevcut dosya kapsamında tespitte bulunulmadığının bildirildiği görülmüştür.
Bu itibarla, yukarıdaki ayrıntılı İzah edilen hususlarda ayrıntılı inceleme ve değerledirme yapılmak, taraf vekillerinin rapora karşı beyanları da değerlendirilmek suretiyle ek rapor tanzim etmek üzere dosyanın yeniden bilirkişi heyetine tevdiine, heyete bilgisayar mühendisi bilirkişi eklenmesine, bilgisayar mühendisi ile turizm sektör bilirkişi bilirkişiye davalı ve davacı şirket nezdindeki uçuş biletleme işlemlerinin yapıldığı bilgisayarlar üzerinde inceleme için yerinde inceleme yetkisi verilmesine,” dair karar verildiği, karar gereğince dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişilerce gerekli incelemenin yapılmasının ardından sunulan 28/07/2021 tarihli heyet raporunda özetle;
“… İNCELEME ve DEĞERLENDİRME:
Bilirkişi Heyetinde teknik bilirkişi olarak 08.07.2021 tarihinde 10:00’da davacı … A.Ş. firmasında tarafımıza verilen görev çerçevesinde “davalı ve davacı şirket nezdindeki uçuş biletleme işlemlerinin yapıldığı bilgisayarlar üzerinde İnceleme ” bilgisayarlarda inceleme yapak için gelindi fakat davacı bilgisayarlarında bu hususta veri bulunmadığı verilerin davalı bilgisayar sistemlerinde olduğunun tespit edilmesi üzerine, davalı … … A.Ş. nin Şişlideki ofislerine 17.07.2021 tarihinde gelindi bilgisayarlarda dosyada mevcut olan dava tarihindeki verilerle ilgili bilgi veren Amedeus firmasından alınan ve dosyada mevcut olan veriler ışığında yapılan incelemede;
Amedeus firmasının kayıtların bu kadar uzun süre saklamadığı için verilen verilerin detay bilgileri yani biletlerden elde edilen gelirlerle ilgili bilgiler detaylı olarak bulunmamaktadır. Amedeus firmasından alınan bilgilerden firma kodu ile yapılan tüm işlemlerin bunların içinde iptallerde dahil 3.517 adet işle var, bunlardan 1650 adeti iptal işlemleri, 1867 biletleme işlemeleri ve bu biletleme işlemlerinden de 217 adet işlemin kaç tanesi bilet olup olmadığı bilinmemektedir.
Yukarıda yer alan tespit, inceleme ve değerlendirme bölümünde açıklaması yapılan nedenlerle takdiri tamamen Sayın Mahkemenize ait olmak üzere;
Uçuş biletleme işlemlerinin yapıldığı bilgisayarlar üzerinde inceleme; davacı şirket bilgisayarlarında bir veri olmadığı, davalı bilgisayarların da olan verilerden ancak bilet numarası veya isimden muhasebe kayıtlarından bakıla bildiği ve bu verilerin amedeus sisteminde bulunmadığı sadece bilet numarası PNR bilgisinin bulunduğu bundan ötürü amedeus sisteminde firma kodu ile yapılan tüm işlemlerin bunların içinde iptallerde dahil 3.517 adet işle var, bunlardan 1650 adeti iptal işlemleri, 1867 biletleme işlemeleri ve bu biletleme işlemlerinden de 217 adet işlemin kaç tanesi bilet olup olmadığı bilinmemektedir.
SONUÇ:
1. Tarafımıza verilen yetki çerçevesinde davalı ve davacı şirket nezdindeki iptallerde dahil 3.517 adet işle var olduğu, bunlardan 1650 adeti iptal işlemleri, 1867 biletleme işlemeleri ve bu biletleme işlemlerinden de 217 adet işlemin kaç tanesi bilet olup olmadığı bilinmemektedir.
2. Teknik bilirkişinin teknik raporuna katılmakla heyetimizin diğer üyelerinin kök ve ek raporlarındaki görüşlerinde bir değişiklik olmamaıştır.
Yukarıdaki yer alan tespitler ve incelemeler çerçevesinde işbu dava dosyası ayrıntılı olarak ele alınmış ve Sayın Mahkemenizin görevlendirmesi ölçüsünde değerlendirilmeler yapılmıştır. Yukarıda yazılan işbu Bilirkişi Raporunu Sayın Mahkemenizin dikkatine sunarız. Takdiri tümüyle Sayın Mahkemenize ait olmak üzere saygı ile arz ederiz.” şeklinde tespit ve görüşlere yer verildiği anlaşılmaktadır.
Türk Ticaret Kanununun (TTK) Dördüncü Faslında düzenlenen ‘Haksız rekabet’, 54.maddesinde ‘Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. ‘ şeklinde tanımlanmıştır.
Bu maddeye göre, iktisadi rekabetin varlığı ya da yokluğunda alınacak ölçü, özellikle objektif iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığıdır.
Eğer bir olayda, objektif iyiniyet kurallarına aykırılık varsa, burada hakkın kötüye kullanımı söz konusudur. Objektif iyiniyet kurallarını, her olayda geçerli kabul edilebilecek bir ölçü bulmak mümkün değildir. Dolayısıyla her somut olayda, iyiniyet kurallarına aykırılığın olup olmadığının kendi şartları içerisinde değerlendirilmesi gerekir.
Kanun koyucunun buradaki amacı, ekonomik alanda dürüstlük ilkesini hakim kılarak, bunun ihlal edilmemesini sağlamaktır.
Ekonomik ve ticari hayatta herkes, ahlak ve objektif iyiniyet kurallarına uygun bir şekilde hareket ederek, ancak kendi emek ve gayreti ölçüsünde bir kazançla yetinmelidir. Bir tacirin, kendi emek ve gayretine dayanan kazancı, gerek ahlaki gerekse kanuni yönden meşrudur. Fakat, bir kimsenin en ufak bir yorgunluğa ve zahmete girmeden bir başkasının yıllar yılı didinip alın teri ve göz nuru dökmek suretiyle ancak meydana getirdiği ve tamamen kişisel emek ve gayretinin ürünü olan çalışmasına ortak olması hali, hem ahlak kurallarına bir aykırılık oluşturur ve hem de haksız rekabeti meydana getirir. Bu şekildeki bir haksız rekabet, “parazit-tufeyli” rekabet olarak nitelendirilir. Bir başkasının yıllarca çalışmak suretiyle ancak elde edebildiği emek ve şöhretine elatmak suretiyle -deyim yerindeyse- onun sırtından para kazanmak isteyen kimsenin hareketi, kendi emeğine dayanmadığı için, ahlak kurallarına ve kanun hükümlerine göre, haksız rekabettir (Doğanay, İsmail: Türk Ticaret Kanunu Şerhi, 3.Baskı, Cilt I, Ankara 1990, Sahife 314-318).
Bu kapsamda; haksız rekabetin 6102 sayılı TTK m. 54 ve devamı hükümlerinde düzenlendiği, haksız rekabet hallerinin ise m. 57’de genel olarak belirtildiği, ancak haksız rekabet teşkil eden davranışların sayılan bu hallerle sınırlı olmadığı, somut olaya göre değerlendirme yapılarak bir eylemin haksız rekabet oluşturup oluşturmayacağının mahkemece tayin edilmesi gerektiği, haksız rekabetin, haksız fiilin özel bir türü olması nedeniyle her türlü kanıtla ispat edilebileceği, davacı tarafından haksız rekabet nedeniyle maddi ve manevi tazminat, haksız rekabetin tespiti, men’i ve kararın yayınlanması isteminde bulunduğu eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu açıktır.

TTK. m. 55/l-b( 1) hükmü:
“… b)Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek: özellikle
1.Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek” eylemini bir haksız rekabet olarak nitelemiştir. Bu hükme göre bir kimsenin, bir başkasının müşterilerini dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde kendine çekmesi, onları başkası ile olan ilişkisine aykırı davranmaya yönelterek aynı ilişkiyi bizzat kendisi ile kurmasını sağlaması, bu sonucu doğurabilecek davranışlarda bulunmasını bir haksız rekabet eylemi olarak görmüştür. Bu hüküm açısından belirleyici olan bir kişinin, bir başkasının müşterilerini kendisine çekmesi ve bu eylemi, o kişilerle bizzat kendisi sözleşme yapmak amacıyla yapmış olmasıdır.
Yukarıda ayrıntılarına yer verilen ve dosya kapsamına inceleme esaslarına göre denetime elverişli bulunan tüm bilirkişi raporlarında; davalının, davacıya ait 3.556 segmenti (kişiyi) kendisine yönlendirdiği tespit edildiğine göre söz konusu eylemin TTK m.55/1-a,4 hükmü uyarınca haksız rekabet oluşturduğu kanaatine varılmıştır.
TTK m. 55/1 -a(4) hükmü
“a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle:
4. Başkasının mallan. İş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak”
Öte yandan davalıya atfedilen eylemlerden bir diğeri, yine yukarıda ayrıntılarına yer verilen ve dosya kapsamına göre denetime elverişli bulunan tüm bilirkişi raporlarında ifade edildiği üzere; davacı … … Turizm ve Vic. A.Ş,’ne ait müşteri telefon ve adreslerine SMS, mail ve birebir iletişim kurarak … … A.Ş.’nin, … … Turizm ve Tic. A.Ş.’nin devamı olduklarını bildirdikleri” bildirilen bu durumun ise gerçeğe aykırı olduğu tespitinde bulunulmuş bu tespite göre ise mahkememizce davalının kendisinin davacı ile karıştırılmasını sağlayacak eylemlerde bulunduğu dolayısı ile söz konusu eylemin davacı şirket aleyhine haksız rekabet oluşturduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere, davacı şirket eski ortakları tarafından kurulan davalı şirket tarafından davacı aleyhine haksız rekabet eylemlerinin varlığı sabit görülmüş olmakla; davalının haksız rekabetinin tespitine, bu haksız rekabet eyleminin men’ine, karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle hükmün tirajı 100.000’in üzerinde olan bir gazetede ilanına, karar verilmesi gerekmiştir. Mahkememiz dosyası kapsamında davalı tarafından kaç adet uçuş PNR’ın biletlemeye dönüştüğü dolayısı ile maddi zarar miktarının tespiti mümkün olmamış ise de; Türk hukuk sisteminde gerçek zarar ilkesi kabul edilmiş olup, gerçek zararını ispat edenin bu zararın tazminini talep edebileceği kural olarak benimsenmiş, ancak TBK’nın 50. maddesinde uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemediği takdirde, hakimin olayların olağan akışına ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyeceği düzenlenmiştir. Somut olayda da davalının haksız rekabet eylemi nedeniyle davacının uğradığı maddi zarar miktarının tespiti mümkün değildir. Bu itibarla dava konusu eylemlerin niteliği, haksız rekabet eyleminin ağırlık derecesi (bilet rezervasyon işlemlerinin sayısı gözetilerek) tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile hakkaniyet kuralları gözetilerek davacı yararına takdiren 30.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davalı şirketin eyleminin davacı şirket tüzel kişiliğinin ticari itibarını zedeleyici nitelikte olmadığı kanaatine varılmış olması sebebiyle davacı tarafın manevi tazminat talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davalı tarafından davacı şirket müşterilerinin sözleşme yapmak amacı ile kendilerine yönlendirilmek suretiyle dava konusu haksız rekabetin varlığının tespiti ile bu haksız rekabet eyleminin men’ine,
2-Karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle hükmün tirajı 100.000’in üzerinde olan bir gazetede ilanına,
3-Maddi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile 30.000,00-TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
4-Manevi tazminat talebinin REDDİNE,
5-Alınması gerekli 2.049,30-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.024,65-TL harcın mahsubu ile geriye kalan 1.024,65-TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 31,80-TL gider ile yargılama aşamasında yapılan 6.390,50-TL olmak üzere toplam 6.422,30-TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 3.211,15-TL yargılama gideri ve peşin yatan harç gideri 1.024,65-TL’nin toplamı olan 4.235,80-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geriye kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
9-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
10-Davacının manevi tazminat talebi yönünden talebinin tümden reddi nedeniyle manevi tazminat talebi yönünden davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
11-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
12-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/12/2021

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)