Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/128 E. 2022/898 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2015/128 Esas
KARAR NO :2022/898

DAVA:Alacak (Kefalet Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ:30/01/2015
KARAR TARİHİ:25/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kefalet Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sigortalısı olan dava dışı … Gıda San. ve Tic. AŞ’ye ait 33 palet ve 2035 koliden oluşan muhtelif sakız ve şeker cinsi emtianın davalı … Nakliyat’a ait dorse ve diğer davalı … Mimarlık’a ait çekici ile taşındığını ancak emtianın varış merkezine ulaşmadığını, sonrasında da akıbeti hakkında bilgi alınamadığın, çekicinin şoförünün diğer davalı … olduğunu, müvekkili tarafından poliçe limitleri dahilinde 20.259,00-TL’nin sigortalısına ödendiğini, davalıların zarardan sorumlu olduklarını belirterek davanın kabulü ile 20.259,00-TL’nin davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı tasfiye halinde … Mimarlık yetkilisi cevap dilekçesinde özetle; söz konusu malların çalındığını ve aracın bir gün sonra boş bir arazide bulunduğunu, müvekkilinin bu olayla bir ilişkisinin olmadığını, davanın hırsızlığı gerçekleştirene yöneltilmesi gerektiğini, müvekkili tarafından aracın kapısının kilitlendiğini ve güvenilir bir yere park edildiğini, müvekkilinin söz konusu zararda bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı … … ve Tic. Ltd. Şti.yetkilisi cevap dilekçesinde özetle; davaya konu olayda yalnızca dorsenin kendilerine ait olduğunu, bu dorsenin diğer davalı …’a kiralandığını, şoförün …’ta çalıştığını ve çekicinin de bu şirkete ait olduğunu, müvekkilinin bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı … tarafından davaya cevap verilmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan zarar sebebiyle davacı sigortacı tarafından dava dışı sigortalı taşıtana ödenen tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçeleri ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Davacı tarafından, sigortalısı olan dava dışı … Gıda San. ve Tic. AŞ’ye ait 33 palet ve 2035 koliden oluşan muhtelif sakız ve şeker cinsi emtianın davalı … Nakliyat’a ait dorse ve diğer davalı … Mimarlık’a ait çekici ile taşındığı ancak emtianın varış merkezine ulaşmadığı, sonrasında da akıbeti hakkında bilgi alınamadığın, çekicinin şoförünün diğer davalı … olduğu, kendisi tarafından poliçe limitleri dahilinde 20.259,00-TL’nin sigortalısına ödendiği, davalıların zarardan sorumlu olduklarından bahisle zararın rücuen tahsili istemli işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinde, dava dışı sigortalı taşıtanın … Gıda San. ve Tic. AŞ’ olduğu, rizikonun müşterek sigortalı olduğu, Nakliyat … Sigorta Poliçesine göre müşterek sigortacıların %25’er teminat oranı ile; … Sigorta ve … Japon Sigorta ile … Sigorta olduğu, teminatın tüm Türkiye güzergahında taşımayı kapsadığı, teminat miktarının 7.500,000,00 – TL olduğu, sigorta süresinin 31.03.2011-31.03.2012 olduğu, zeyilname ile ise 31.03.2012-31.03.2012 başlangıç ve bitiş tarihli İstanbul içi kamyonla gıda yükünün taşınmasının teminat altına alındığı. davacı … şirketinin rizikoyu %25 oran ile kısmi teminat ile himaye altına aldığı, toplam ürün ziyaı hasarının 81.038 TL olduğu, davacı tarafça ürün zararının kendi teminat oranı dahilinde karşılığında 20.259 TL’nin 22/02/2013 tarihinde banka EFT’si ile dava dışı sigortalıya ödediği buna ilişkin ödeme belgesinin dosyaya sunulmuş olduğu anlaşılmıştır.
Soruşturma dosyasının incelenmesinde; davacının sigortalısının somut olaya konu taşıma sırasında yükün çalınması nedeniyle savcılığa suç duyurusunda bulunduğu, davalılardan araç şoförü …’ın mal yüklü kamyon ile varma yerine ulaştığı (18.02.2012), ancak saatin geç olmasından dolayı boşaltma işinin pazartesi gününe kaldığı ve hu nedenle aracı fabrikanın önüne park ederek oradan uzaklaştığı, 20.02.2012 Pazartesi günü teslimat için geldiğinde ise aracı bıraktığı yerde bulamadığı, aracın daha sonra bir benzinlikte olduğu ve davacının sigortalısı müştekiye ait 81.037,60 VL değerindeki malın çalındığının ortaya çıktığı, ayrıca aracın şoförü davalı Ilalil Yorulmaz’ın aracın tek bir kontak anahtarı bulunduğunu ve 18,02.2012 tarihinde kontak anahtarını TIİR’ın direksiyonunun üzerindeki boşluğa koyup kapıları kilitlediğini beyan etiği ve aracın herhangi bir zorlama olmaksızın kapılarının açılarak çalındığının tutanakta ifade edildiği beyan edildiği anlaşılmaktadır. Pendik Eniniyet Müdürlüğünce “şoför …, yükün 19 ton sakız ve şeker emtiası olduğunu, varma yerinde teslim için Ülker fabrikasının önüne geldiğini (18.02.2012), ancak içeri alınmadığını, evrakları teslim eltikten sonra aracı fabrikanın önünc park ederek saat 15.00’da ayrıldığını, aracın tek bir kontak anahtarı olduğunu, kontak anahtarlarını TIR’ın direksiyonunun üzerindeki boşluğa koyarak kapıları kilitlediğini ifade etmiştir. Tutanakla ayrıca park edilmiş halde bulunan aracın dörsesinin arka kapılarının asma kilitle kilitlenmiş halde bulunduğu, arak doörsenin üzerinde herhangi bir zorlama olmadığı, ancak aracın dorsesinde herhangi bir yük olmadığının tespit edildiği” şeklinde tutanak tutulduğu görülmüştür.
Yine soruşturma dosyasında müşteki sıfatı ile ifade veren … tarafından verilen ifadede, … … şirketinin sahibi olduğunu, … plakalı çekiciye bağlı … Plakalı dörsenin kendi şirketine ait olduğunu, bu firmanın şoförü (şoförümüz ifadesiyle) …’ın çalıntı sebebiyle polis merkezine başvurduğunu diğer çalışanlardan birinin aracı park vaziyetinde terk edildiği yerde gördüğünü ve haber verdiğini beyan ettiği, Müşteki … tarafından verilen ifadede ise, … Mimarlık ve Müh. Şirketinin sahibi olduğunu, … ptakalı çekicinin kendi şirketlerinc ait olduğunu, çekicide takılı … şirkeline ait … plakalı dorse ile şoförümüz …’ın 18.02.2012 park ettiği yerden 15:00 ilc 08:00 arasında çalındığını, aracın bulunduğu yeri diğer bir çalışanımız tarafından haber yerildiğini beyan ettiği, müşteki davalı sürücü … tarafından verilen ifadede kendisinin … … Şirketinde şoför olarak çalıştığını, çalınan çekici ve dorsenin kendisine tahsis edildiğini ve bununla yurt içi taşıma yaptığını beyan ettiği anlaşılmaktadır.
Dava dilekçesi eklerinde yer alan “Tazminat Makbuzu ve İbraname” başlıklı belgeye göre davacı … Sigortanın 20.259,00 TI. tazminatın tamamını nakden ödediği ve sigortalısı tarafından davaya konu taşıma sürecinde çalınan eşyadan dolayı dava ve talep haklarının gayrı kabili rücu olmak üzere tamamen ibra edildiği görülmüştür.
Dava dışı … Nakliye LTD.ŞTİ.nin akdi taşıyıcı olduğu alt taşıyıcısı … Mimarlık Şirketi tarafından temin edilen … Şirketine ait araçla yapıldığı, …’ın fiilen taşımayı yaptığı, …’in isc araç temin eden konumunda olduğu, dosya kapsamında Eksperetiz raporu eklerindeki irsaliyelerde ise; taşımayı yapan araç sürücüsü … tarafından imza edilen A-… (17.02.2012) Seri ve nolu irsaliyeye göre dava konusu taşıma, akdi taşıyıcı olan …’dan devir alınmıştır. İkinci irsaliye (A-… Seri ve Nolu, 17.02.2012 tarihli) … adına düzenlenmiş ve sürücü … taralından imza edilmiştir.
İstanbul Ticaret Sicili yazısma ve 19.04.2013 ile 09.05.2013 tarihli TTSG fotokopilerine göre davalılardan … Şirketi … sicil no ile kayıtlı olup ortakları … ve… olduğu, söz konusu şirketin 15.04.2013 tarihinde tasfiye haline girdiği, … 15. Naterliği tarafından tanzinı edilen imza sirkülerinc göre … Şirketinin yetkilisinin … olduğu görülmüştür.
Araştırma Altyapı Bakanlığı’nın 04.01.2019 tarihli yazısına göre … şirketinin taşımaya yapabilmek için gerekli yetki belgesinin bulunmadığı belirtilmiştir. Ayrıca, taşımanın yapıldığı … plaka sayılı çekicinin de taşımanın yapıldığı tarih olan 17.02.2012 tarihinde herhangi bir yetki belgesine kayıtlı olmadığı 18.02.2020 tarihli yazı ile bildirildiği, olmayan … plaka sayılı araca emtiayı yüklediği görüldüğü davalı … şirketi ile alt taşıma sözleşmesinin bulunmadığı, sevk irsaliyesinin
düzenlenmediği ve sadece adına kayıtlı dorseye emtianın yüklendiği belirlenmiştir.
Mahkememizce alınan 08/02/2016 tarihli bilirkişi kök raporunda bilirkişiler özetle; davacı … şirketinin müşterek sigorta gereği üstlendiği rizikadan payına düşen zararı sigortalısına ödeyerek ona halel olarak işbu rücu davaşını uçmaya hak kazandığı, Davalı … Şirketinin fiili taşıyıcı olduğu ve taşımayı akdi taşıyıcı İzolog Şirketinden devraldığı ve güzergahin tamanımda ifa cttiği ve zıya kendi taşıması sırasında ortaya çıktığı için bundan sorumlu olduğu, Davalı … ve davalı … şirketleri arasında organik bir bağ olup olmadığı, bu şirketlerden birinin iyiniyetli üçüncü kişilere karşı perde yapılarak kölüye kuliamılıp kullanılmadığı veya gerçek fiili taşıyıcının davalı … Şirketinin olup olmadığı veya taşımayı birlikte üstlenip birlikte gerçekleştirip gerçekleştirmedikleri konusunda kesin bir kanaate varılmadığı ve bu ncdenle davalı … Şirketinin fiili taşıyıcı olarak davacıya karşı işbu davada sorumlu olması gerektiği, SDR cinsinden sorumluluk sınırı, gerçek zarardan oldukça yüksek olmasından dolayı davacının rücuen talep ettiği tazıninatın tamamının davalı … tarafından karşılanması gerektiği, taşımanın yapıldığı aracın açık alana park edilmesi, iki gece bu şekilde terk edilmesi, kontak anahtarının araç içincc bırakılması ve araç üzerinde hiçbir zorlama izine rastlanılmaması davalı taşıyıcının sınırlı sorumluluk hükümlerinden yararlanmasına engel olabilecek ağırı kusurunu da somut olay bakımından tartışılabilir hale getirse de (VTKm.886) yukarıda da ifade edildiği gibi gerçek zararın tamamının sorumluluk sınırları içinde kalmasından dolayı bu hususun tartışılmasının somut dava bakımından patrik bir yararının bulunmadığı yönünde görüş ve kanaatte bulunmuşlardır.
Mahkememizce verilen ara karar ile tarafların beyan ve itirazları değerlendirilmek suretiyle ek rapor alınmasına karar verilmiş, alınan 29/03/2022 tarihli ek raporda özetle; davacı gönderilenin uğradığı zararın tazmini talep ve dava hakkının sayın Mahkemenin bu ciheti benimsemesi seçeneğinde bulunacağı, dava konusu emtianın ziyaının taşıma sırasında meydana geldiği dolayısıyla taşıma işini üstlenen davalıların oluşan zarardan sorumlu olması gerektiğinin yukarıdaki paragraf kapsamında sayın Mahkemece değerlendirilip benimsenebileceği, dosyaya ibraz edilen belgelerde emtia bedeline ilişkin değerlerinin 81.037,60.- TL olarak tespit edildiği, müşterek sigorta hükümlerine göre davacının ödediği 20.259,00.- TL zarardan ötürü talebe salih zararının 20 259 TL olacağı, işbu alacağa (alacağın talep edilebilir olduğu yüce Mahkemece kabul edilecek olursa,o seçenekte…) ödeme tarihi olan 22.02.2013 tarihinden itibaren işleyecek kısa vadeli avans faiz talep edilebileceği, davacı … şirketinin müşterek sigorta payının 25 olması sebebiyle iş bu zararın
20.259,40-TL azami sorumluluğu bulunacaktır.

Davacı tarafından zarar bedeli olarak 20.259,00.- TL. nın 22.02.2013 tarihinde sigortalısına
ödendiği belgelenmiştir.

TTK.m.782 “Taşıyıcının kullandığı kimselerin veya maiyetinde çalışanların kusurları kendi kusuru hükmündedir.”

Mezkur hükümler gereği davalı taşıyıcının taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin zararın meydana gelmesi bilinciyle hareket etmesi sebebiyle sorumluluk sınırlamasından yararlanamayacağı kanaat olunmaktadır. Bu nedenle, bir önceki cümlede zikredilen sigortacılık tatbikatına müstenit kanaat muhterem Mahkemece kabul edilecek olursa, o seçenekte davacının talep edebileceği zarar bedeli 20.259,- TL. olacaktır.

Dosyaya ibraz edilen belgelerde emtia bedeline ilişkin değerlerinin 81.037,60.- TL.
Olarak tespit edildiği, müşterek sigorta hükümlerine göre davacının 20.259,00.- TL ödediği, davacı … şirketinin müşterek sigorta gereği üstlendiği rizikodan payına düşen zararı sigortalısına ödeyerek ona halel olarak işbu rücu davaşını uçmaya hak kazandığı, Davalı … Şirketinin fiili taşıyıcı olduğu ve taşımayı akdi taşıyıcı İzolog Şirkelinden devraldığı ve güzergahin tamanımda ifa cttiği ve zıya kendi laşıması sırasında ortaya çıktığı için bundan sorumlu olduğu (TTK 888/1), Davalı … ve davalı … şirketleri arasında organik bir bağ olup olmadığı, bu şirketlerden birinin iyiniyetli üçüncü kişilere karşı perde yapılarak kölüye kuliamılıp kullanılmadığı veya gerçek fiili taşıyıcının davalı … Şirketinin olup olmadığı veya taşımayı birlikte üstlenip birlikte gerçekleştirip gerçekleştirmedikleri konusunda kesin bir kanaate varılmadığı ve bu ncdenle davalı … Şirketinin fiili taşıyıcı olarak davacıya karşı işbu davada sorumlu olması gerektiği, SDR cinsinden sorumluluk sınırı, gerçek zarardan oldukça yüksek olmasından dolayı davacının rücuen talep ettiği tazıninatın tamamının davalı … tarafından karşılanması gorektiği, Taşımanın yapıldığı aracın açık alana park edilmesi, iki gece bu şekilde terk edilmesi. kontak anahtarının araç içincc bırakılması ve araç üzerinde hiçbir zorlama izine raşstlanılmaması davalı taşıyıcının sınırlı sorumluluk hükümlerinden yararlanmasına engel olabilecek ağırı kusurunu da somut olay bakımından tartışılabilir hale getirse de (TTKm.886) yukarıda da ifade edildiği gibi gerçek zararın tamamının sorumluluk sınırları içinde kalmasından dolayı bu hususun tartışılmasının somut dava bakımından pratik bir yararının bulunmadığı, davacı gönderilenin uğradığı zararın tazmini talep ve dava hakkının sayın
Mahkemenin bu ciheti benimsemesi seçeneğinde, bulunacağı;

Dava konusu emtianın ziyalnın taşıma sırasında meydana geldiği dolayısıyla taşıma
işini üstlenen davalının oluşan zarardan sorumlu olması gerektiğinin yukardaki paragraf kapsamında sayın Mahkemece değerlendirilip benimsenebileceği, dosyaya ibraz edilen belgelerde emtia bedeline ilişkin değerlerinin 81.037,60.- TL.
olarak tespit edildiği, müşterek sigorta hükümlerine göre davacının ödediği
20.259,00.- TL zarardan davalıların sorumlu olacakları

İşbu alacağa (alacağın talep edilebilir olduğu yüce Mahkemece kabul edilecek olursa,
o seçenekte) ödeme tarihi olan 22.02.2013 tarihinden itibaren işleyecek kısa vadeli
avans faiz talep edilebileceği kanaatine varılmaktadır.
” şeklinde tespit ve görüş bildirilmiştir.
Öncelikle belirtilmelidir ki; hem mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (6762 sayılı TTK) hem de yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (6102 sayılı TTK) hükümleri, 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK) anlamında içinde yabancılık unsuru bulunmayan hâllerde uygulanacaktır. Yabancılık unsuru bulunan uyuşmazlıklarda ise öncelikle Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası sözleşme hükümleri (CMR, CIV/CIM) doğrudan tatbik edilecek; ayrıca MÖHUK hükümlerine göre tarafların yapmış oldukları hukuk seçimleri de dikkate alınacaktır. Bu itibarla somut olayda yabancılık unsuru bulunmadığı için olay ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Taşıma işleri, 6102 sayılı TTK’nin dördüncü kitabında 850 ilâ 930. maddeleri arasında düzenlenmiş olmakla birlikte taşıma sözleşmesinin tanımına yer verilmemiştir. Ayrıca taşıma hukukuna ilişkin diğer özel düzenlemelerde de taşıma sözleşmesinin tanımı yer almamaktadır. Ancak 6102 sayılı TTK’nin 850/1 maddesinde taşıma sözleşmesinin tarafı olan taşıyıcı; “taşıma sözleşmesiyle eşya veya yolcu taşıma işini veya ikisini birlikte üstlenen kişi” olarak tanımlanmıştır. Bu tanımdan yola çıkılarak taşıma sözleşmesi; “ücret karşılığında taşıyıcının eşyayı bir yerden bir yere taşımayı, yolcuyu ise bir yerden bir yere götürmeyi taahhüt ettiği tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme” olarak tanımlanabilir. Buna göre taşıma sözleşmesinin temel unsurları taşıyıcının taşıma taahhüdünde bulunması ve gönderenin veya yolcunun ise taşıma ücretini ödemeyi borçlanmasıdır (6102 sayılı TTK, m. 850/2).
Taşıma sözleşmesinde gönderenin veya yolcunun temel edimi taşıma ücretidir. Taşıma ücret karşılığında yapılır ve ücret içermeyen taşımalar hatır taşıması olarak adlandırılır. Hatır taşıması ise taşıma hukuku mevzuatı açısından taşıma sözleşmesi olarak değerlendirilemez. Bununla birlikte taşıma işi bir ticari işletme faaliyeti olduğundan taşıma ücreti kararlaştırılmamış olsa dâhi 6102 sayılı TTK’nin 20. maddesi gereğince taşıyıcı uygun bir ücret talep edebilecektir.
Taşıma sözleşmesinde taşıyıcı yönünden ortaya çıkan temel edim ise taşıma işinin taahhüt (üstlenme) edilmesidir. Taşıma taahhüdü, taşınacak olan eşya, yolcu ve yolcu ile bagaj olmasına bağlı olarak değişir. Zira taşınanın eşya ve insan olmasına göre taşımadaki yan edimler değişmekte ve sorumluluk da aynı şekilde farklılaşmaktadır.
Eşya taşımalarında taşıyıcının taahhüdü, eşyayı kendi gözetimi ve sorumluluğu altında bir yerden başka bir yere nakletmeyi ve orada gönderilene teslim etmeyi ifade etmektedir. Taşıyıcının taahhüdünü yerine getirebilmesi için sözleşme konusu eşyanın, taşıyıcının muhafaza ve kontrolüne bırakılması gereklidir. Bu itibarla taşıyıcı, sözleşmede belirlenen taşıma süresi içerisinde taşınmak üzere kendisine bırakılan eşyayı muhafaza etmekle yükümlüdür. Başka bir deyişle taşıyıcı, eşyayı kararlaştırılan şartlarla bir yerden başka bir yere taşıma yanında, ayrıca muhafazası altındaki eşyanın her türlü tehlikeye karşı korunması için de gerekli özeni göstermek zorundadır. Taşıyıcının özen borcunun ihlali sözleşmeden doğan bir sorumluluk olup, taşıyıcının bu sorumluluğu, yükün taşıyıcı veya onun adına teslim almaya yetkili bir temsilci tarafından teslim alınmasıyla başlar ve yükün teslim edilmesine kadar devam eder. Bu husus 6102 sayılı TTK’nin 875/1 maddesinde “taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur.” şeklinde belirtilmiştir. Öte yandan 6102 sayılı TTK’nin 879. maddesi gereğince taşıyıcı; kendi adamlarının veya taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin, görevlerini yerine getirmeleri sırasındaki fiil ve ihmallerinden, kendi fiil ve ihmali gibi sorumludur.
Bununla birlikte 6102 sayılı TTK’nin 875/1 maddesi ile düzenlenen taşıyıcının eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumluluğu, 6102 sayılı TTK’nin 876 ve 878. maddeleri ile hafifletilmeye çalışılarak genel ve özel olarak sorumluluktan kurtulma hâlleri düzenlenmiştir. Genel olarak sorumluluktan kurtulma hâli 6102 sayılı TTK’nin 876. maddesinde; “Zıya, hasar ve gecikme, taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse, taşıyıcı sorumluluktan kurtulur.” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre taşıyıcı, tedbirli bir taşıyıcının gösterebileceği özen gösterilmiş olsaydı bile zıya, hasar veya gecikme yine de meydana gelecekse ve taşıyıcı bu durumu kanıtlayabilirse sorumluluktan kurtulacaktır.
Özel olarak sorumluluktan kurtulma hâli ise 6102 sayılı TTK’nin 878. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre zıya, hasar veya teslimdeki gecikme; sözleşme veya teamüle uygun olarak üstü açık bir aracın kullanılmış olması; gönderen tarafından yapılan yetersiz ambalajlama; eşyanın gönderen veya gönderilen tarafından işleme tabi tutulması, yüklenmesi veya boşaltılması; eşyanın, özellikle kırılma, paslanma, bozulma, kuruma, sızma, olağan fire yolu ile kolayca zarar görmesine yol açan doğal niteliği; taşınacak paketlerin gönderen tarafından yetersiz etiketlenmesi; canlı hayvan taşınması; Gümrük Kanunu ile diğer kanun ve düzenlemelerde yer alan hükümlerin taşıyıcının sorumluluktan kurtulmasını haklı gösterdiği hâllerden birine bağlanabiliyorsa taşıyıcı sorumluluktan kurtulur.
Eşyanın zıya veya hasara uğraması ya da taşıma süresinin aşılması nedeni ile bir zararın doğması durumunda, sorumluluktan kurtulma sebepleri ile sorumluluktan kurtulamayan taşıyıcı meydana gelen zararı tazmin etmek zorundadır. Tazminatın nasıl belirleneceği 6102 sayılı TTK’nin 880 ve 881. maddelerinde düzenlenmiş; ayrıca 6102 sayılı TTK’nin 875/2 maddesi gereğince zararın oluşmasına, gönderenin veya gönderilenin bir davranışı ya da eşyanın özel bir ayıbı sebep olmuşsa, tazminat borcunun doğmasında ve kapsamının belirlenmesinde, bu olguların ne ölçüde etkili olduğu dikkate alınacaktır.
6102 sayılı TTK’nin 880. maddesi gereğince taşıyıcı, eşyanın tamamen veya kısmen zıyaından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğunda, bu tazminat, eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre hesaplanacak; eşyanın hasara uğraması hâlinde ise onun taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki hasarsız değeri ile hasarlı değeri arasındaki fark tazmin edilecektir. Eşyanın değeri ise piyasa fiyatına göre, bu yoksa aynı tür ve nitelikteki malların cari değerine göre belirlenecektir. Ayrıca taşıyıcı, eşyanın zıyaı veya hasarı hâlinde, tazminattan başka, zararın saptanması için yapılması zorunlu olan giderleri de tazminle yükümlüdür (6102 sayılı TTK, m. 881).
6102 sayılı TTK ile 6762 sayılı TTK’nin aksine taşıyıcının sorumluluğu, milletlerarası sözleşmelere paralel olarak sınırlandırılmıştır. Buna göre taşıyıcının eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlar nedeniyle ödeyeceği tazminat miktarı 6102 sayılı TTK’nin 882. maddesinde belirtilen sorumluluk sınırlarını geçemez. 6102 sayılı TTK’nin 882. maddesi; “(1) Gönderinin tamamının zıyaı veya hasarı hâlinde, 880 ve 881 inci maddeler uyarınca ödenecek tazminat, gönderinin net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır.
(2) Gönderinin münferit parçalarının zıyaı veya hasarı hâlinde taşıyıcının sorumluluğu;
a) Gönderinin tamamı değerini kaybetmişse tamamının,
b) Gönderinin bir kısmı değerini kaybetmişse, değerini kaybeden kısmının,
net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır.
(3) Taşıyıcının, taşıma süresinin aşılmasından doğan sorumluluğu, taşıma ücretinin üç katı ile sınırlıdır.
(4) Özel Çekme Hakkı, eşyanın taşıma amacıyla taşıyıcıya teslim edildiği tarihteki veya taraflarca kararlaştırılan diğer bir tarihteki, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca belirlenen değerine göre Türk Lirasına çevrilir.” hükmünü haizdir. Buna göre eşyanın tamamının veya bir kısmının zıyaı veya hasarı halinde 880 ve 881. maddeleri gereğince hesaplanan tazminat, eşyanın tamamının veya değerini kaybeden kısmının net olmayan ağırlığının (brüt ağırlığının) her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkı’nı (SDR) karşılayan tutar ile sınırlandırılmıştır. Gecikme hâlinde ise taşıyıcının sorumluluğu taşıma ücretinin üç katı ile sınırlıdır.
Hemen belirtilmelidir ki, 6102 sayılı TTK’nin 886. maddesi gereğince zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı, sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacaktır.
Bu aşamada davacı tarafından müteselsil sorumluluk hükümleri kapsamında tazminat talebinde bulunulduğu gözetildiğinde müteselsil sorumluluk kavramından bahsedilmesinde yarar bulunmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 61. maddesi gereğince müteselsil sorumluluk, birlikte bir zarara sebebiyet veren veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olan ancak zararın hangi kısmından sorumlu olduğu tespit edilemeyen birden fazla kişinin oluşan zararın tamamını ifa etmekle yükümlü olmasıdır. Birden çok kişinin aynı zarara birlikte sebep olması durumunda  doğan bu zarar, aynı sebebe dayanan zarardır. Müteselsil  sorumluluğu doğuran “aynı sebep” veya “birlikte sebep”, kusur  olabileceği gibi sözleşme veya kanun da olabilir. Bununla birlikte birden çok kişinin aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumluluğu da söz konusu olabilir. Aynı zararı  doğuran çeşitli sebepler, kusur sorumluluğu (haksız fiil), sözleşme veya kusursuz sorumluluk (kanun) hâllerinden kaynaklanabilir. Bu  suretle birden çok zarar verenlerden biri aynı zararı haksız fiil, diğeri sözleşme bir başkası da özen veya tehlike sorumluluğuna göre tazmin etmek zorunda kalabilecektir.
Aynı zararı birden çok kişinin tazmin yükümlülüğünün doğması hâlinde zarar görenle zarar verenler arasındaki ilişkiye “dış ilişki”; zararın tazmin edilmesinden sonra zarar verenlerin kendi aralarındaki ilişkiye ise “iç ilişki” denilmektedir. Müteselsil sorumlulukta dış ve iç ilişki 6098 sayılı TBK’nin 61 ve 62. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu kapsamda müteselsil sorumluluk kanundan doğan bir müteselsil borçluluk ilişkisi olduğundan, dış ilişkide 6098 sayılı TBK’nin 163. maddesi gereğince alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir. Bu durumda borçluların sorumluluğu, borcun tamamı ödeninceye kadar devam edecektir. Böylece zarar gören tazminat davasını, en sağlam ispat araçlarına sahip olduğu zarar verene karşı açabileceği gibi, tazminatı ödeme gücü en fazla olan zarar verene karşı da açabilir. Bu  sayede zarar gören zarar verenlerden her birini ayrı ayrı dava edip sayısız zahmetlere katlanacağı yerde tamamı aleyhine açacağı bir tek dava ile de kolayca sonuca ulaşabilir (Eren, Fikret: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 21. Baskı, Ankara 2017, s. 840).
Zarar gören 6098 sayılı TBK’nin 163. maddesine dayalı olarak zararının tamamını müteselsil sorumluların birinden ya da bir kaçından talep etmesi durumunda müteselsil sorumlular diğer sorumlulardan talepte bulunulması gerektiği ya da zarardan kusurları oranında sorumlu olmaları gerektiği savunmasında bulunamazlar. Ancak bireysel sorumlulukta olduğu gibi müteselsil sorumlulukta da zarar görenin talebine karşı bazı durumlarda savunma sebepleri mevcut olabilir. Bu husus 6098 sayılı TBK’nin 164. maddesinde “Müteselsil borçlulardan biri, alacaklıya karşı, ancak onunla kendi arasındaki kişisel ilişkilerden veya müteselsil borcun sebep ya da konusundan doğan def’i ve itirazları ileri sürebilir.”  şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre anılan madde gereğince zarar verenlerin ileri sürebileceği def’îler, ortak ve kişisel def’îler olarak ikiye ayrılmıştır. Buradaki def’îlerin, itirazları hatta takas beyanı gibi yenilik doğuran hakları da kapsayacak şekilde geniş yorumlanması gerekir. Bütün zarar verenleri ilgilendiren ve onların hepsi için tazminattan kurtulma ya da belirli bir oranda indirim imkânı tanıyan def’iler ortak def’îlerdir. Bu def’îler daha çok zarar görenin durum ve davranışlarıyla ilgilidir. Örneğin ortak def’î, zarar görenin ortak veya kişisel kusuru, yüksek gelir durumu, bünyevi istidadı, zarara razı olması ve bazı umulmayan olaylar şeklinde ortaya çıkabilir. Kişisel def’iler ise sadece bu defîye sahip olan zarar vereni ilgilendirir ve tazminattan kurtulma veya indirim sadece onun lehinedir. Örneğin takas, ayırt etme gücünden yoksunluk, zamanaşımı, ibra, zarar görenin o sorumlu açısından teselsülden vazgeçmesi veya zarar verenin kusurun diğer müteselsil sorumlularda olduğu kendisinin kusursuz olduğu savunması kişisel def’î niteliğindedir.
Bu kapsamda eldeki davada; davacı tarafından davalıların meydana gelen zarar nedeniyle sorumlu olduğu ileri sürülerek sigortalıya ödenen tazminatın tamamının davalılardan talep edildiği, dava konusu zararın taşıma sözleşmesinin ifası sırasında meydana geldiği gözetildiğinde somut olaya 6102 sayılı TTK’nin taşıma sözleşmesine ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Bu itibarla öncelikle tüm dosya kapsamı, davalı şirket ortakları ile davalı araç sürücüsünün soruşturma dosyası kapsamındaki beyanları ile sevk irsaliyeleri, taşıma yapılan araç ve dorsenin sahiplik tescil kayıtları gözetildiğinde, davalılar … LTD. ŞTİ ve Tasfiye Halinde …. LTD. ŞTİ’nin birlikte fiili taşıyıcı oldukları, fiili taşıyıcı davalı şirketlerin çalışanı olması münasebetiyle davalı araç sürücüsü …’ın kusuru sebebiyle diğer davalıların meydana gelen zarardan sorumlu oldukları kanaatine varılmış olmakla yukarıda ayrıntılarına yer verilen bilirkişi kök ve ek raporları teknik yönden ve zararın tespiti yönünden TTK m.880/1 hükmüne göre denetime elverişli bulunmuş olup, zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879 uncu maddede belirtilen kişiler, bu Kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacağına ilişkin TTK’nın 886/1 maddesi hükmü ve TTK 879/1 “ Taşıyıcı; a) Kendi adamlarının, b) Taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin, görevlerini yerine getirmeleri sırasındaki fiil ve ihmallerinden, kendi fiil ve ihmali gibi sorumludur.” şeklindeki hükümleri gereğince basiretli tacir sıfatına sahip taşıyıcı davalıların dava dışı taşıtan ile yapılan sözleşme koşullarına uygun olarak emtiayı alıcısına teslim etmesi, alıcısının adreste bulunmaması halinde emtiayı gönderene geri götürmesi gerekir iken davalılar tarafından hiç teslim edilmeyerek ihmal sonucu dava dışı sigortalı taşıtanın zararına sebebiyet verilmiştir. Bu nedenle davalıların TTK 882. Maddesindeki sorumluluk sınırından yararlanamayacağı ve zararın tamamından sorumlu olacağı, bilirkişi raporu ile de gerçek zarar bedeli olarak tespit edilen bedel üzerinden davacının %25 müşterek sigorta payına denk gelen ve dava dışı sigortalıya ödenen 20.259,00-TL tazminat talebinin yerinde olduğu anlaşılmakla davanın davalılar …LTD. ŞTİ. ile Tasfiye Halinde … … LTD. ŞTİ. yönünden kabulü ile; davacı … şirketinin sigortalısına ödeme yaptığı tarihin temerrüt tarihi olduğu gözetilerek tazminata bu tarihten itibaren avans faizi işletilmesine, davalı …’ın her ne kadar davalı şirketler nezdinde sgk çalışan kaydı bulunmamakta ise de soruşturma kapsamındaki gerek fiili taşıyıcı diğer davalı şirketlerin yetkililerinin beyanları ve gerekse davalının kendi beyanlarında fiili taşıyıcı şirketlerin taşıma işlerinde şoförlüğünü yaptığı açık olup, davalı sürücünün fiili taşıyıcı sıfatının bulunmadığı dolayısı ile kusuru sebebiyle emtianın ziyaa uğramasında bireysel sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmakla davalı … yönünden davanın pasif husumet dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Davanın, davalılar … … ve Tic. Ltd. Şti.ile Tasfiye Halinde … Mimarlık Müh. İnş.ve Proje Ltd.Şti.yönünden KABULÜ ile 20.259,00-TL tazminatın ödeme tarihi olan 22/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar … … ve Tic. Ltd. Şti.ile Tasfiye Halinde … Mimarlık Müh. İnş.ve Proje Ltd.Şti.’den alınarak davacıya verilmesine,
2-Davalı … yönünden davanın pasif husumet dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
3-Alınması gerekli 1.383,89-TL karar ve ilam harcından 346,00-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 1.037,89-TL eksik harcın davalılar … … VE TİC. LTD. ŞTİ. ile TASFİYE HALİNDE … MİMARLIK MÜH. İNŞ.VE PROJE LTD.ŞTİ.’den alınmasına,
4-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 374,05-TL yargılama gideri ile yargılama aşamasında yapılan 3.553,70-TL masraf olmak üzere toplam 3.927,75-TL yargılama giderinin davalılar … … VE TİC. LTD. ŞTİ. ile TASFİYE HALİNDE … MİMARLIK MÜH. İNŞ.VE PROJE LTD.ŞTİ.’den alınıp davacıya verilmesine,

5-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalılar … … VE TİC. LTD. ŞTİ. ile TASFİYE HALİNDE … MİMARLIK MÜH. İNŞ.VE PROJE LTD.ŞTİ.’den alınıp davacıya verilmesine,
Dair, davacı ile huzurda bulunan davalı vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/10/2022

Katip … Hakim …