Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1134 E. 2021/95 K. 02.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2015/1134 Esas
KARAR NO:2021/95

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:13/11/2015
KARAR TARİHİ :02/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı araç ile kaza yapması sonucunda yaralandığını ve sakat kaldığını, kazada müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, yaya konumunda olduğunu, kaza sonrasında müvekkilinin hastanede tedavi gördüğünü, talep edilen maddi tazminatın müvekkilinin iş göremezlik ve sakatlık dolayısı ile meslekte kazanma gücünü kaybetmesi, gelir kaybının tazminine yönelik olduğunu belirterek davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın müvekkili şirkete 08/03/2015-08/03/2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile …adına maluliyet halinde kaza tarihi itibariyle şahıs adına azami 290.000,00 TL poliçe limiti ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin poliçe genel şartlarının 1. maddesinden doğan kusur ve poliçe limiti ile sorumlu olduğunu, davacının maluliyet oranı konusunda heyet raporu alınmasını, sonrasında kusur oranının belirlenmesi ve kusur oranına göre maddi tazminat miktarının tespitinin gerektiğini, davacı vekilinin kaza tarihinden itibaren ticari faiz talebinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Davacı tarafından, 23/09/2015 tarihinde dava dışı …sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketine sigortalı … plaka sayılı araçla davacı yaya çarpması sonucunda yaralanması sebebiyle maddi tazminat istemiyle işbu tazminat davasının açıldığı anlaşılmıştır.
6098 sayılı TBK’nın 49. maddesine göre, hukuka aykırı kusurlu bir fiille başkasına zarar veren kimse bu zararı tazmine mecburdur. Böylece haksız fiilden sorumluluk, tazminat borcunun kaynağını oluşturmaktadır. Haksız fiil sorumluluğunda genel davranış kurallarına aykırılık söz konusu olmaktadır. Özel bir sorumluluk hükmüyle düzenlenmemiş olup bütün hallerde bir kimse için haksız fiil sorumluğunun söz konusu olması, 6098 sayılı TBK’nın 49′ deki şartların gerçekleşmesine bağlıdır. Diğer bir deyişle, ayrık bir düzenleme bulunmadığı kusur sorumluluğu hallerinde 6098 sayılı TBK’nın 49. ve devamında yer alan esaslar uygulanır.
Madde 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Düzenlemesi mevcuttur. Haksız fiil sorumluluğunun ortaya çıkabilmesi için gerekli olan ikinci koşul, zarara sebebiyet veren hukuka aykırı fiilin, fail tarafından kusurlu olarak yapılmış olmasıdır. Kusur, hukuk düzeninin kurallarının bilerek ve isteyerek yada ihmal sebebiyle ihlal edilmesi gerekecektir.Kusurun kanunlarımızda tanımı yapılmamıştır. Uygulama ve öğretide kabul görmüş tanıma göre; kusur, hukuk düzenince kınanabilen davranıştır. Kınamanın nedeni, başka türlü davranma olanağı varken ve zorunlu iken, bu şekilde davranılmayarak, bu tarzdan sapılmış olmasıdır. Kısacası; kusur, genel tanımıyla, hukuk düzeni tarafından bir davranış tarzının kınanması olup; bu kınama, o davranışın belirli koşullar altında bireylerden beklenen ortalama hareket tarzından sapmış olmasından kaynaklanır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; hukuka aykırı fiil, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir fiil bulunmalı, bu fiil bir zararın doğması neden olmalı, zarara neden olan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi fiilden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişilerin maddi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararın haksız fiili ile gerçekleştiğinin diğer söylemle zarar ile haksız fiil arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Bu kapsamda, davacının maluliyet durum ve oranının tespiti amacıyla Adli Tıp Kurumundan maluliyet raporu alındığı, sunalan raporda özetle; davacının tüm vücut engellilik oranının %0 olduğu, geçici iş göremezlik süresinin ise, kaza tarihinden itibaren 1 aya kadar uzayabileceği görüşü bildirilmiştir.
Tarafların meydana gelen trafik kazasında kusur durum ve oranları ile tazminat miktarının tespiti için mahkememizce 18/01/2020 tarihli 11. celsesinde “Dosyanın kusur tespiti ve aktüer hesabı için bilirkişiler …, …, … ile …’a tevdi edilmesine, bilirkişiler için 4 x 650,00-TL ücret takdirine, toplam 2.600,00-TL ücretin davacı gider avansından karşılanmasına, eksiklik var ise davacı tarafça iki haftalık kesin süre verilmesine, rapor geldiğinde taraflara tebliğine,” şeklinde karar verildiği, bilirkişi ücretinin verilen kesin süre içerisinde davacı tarafından yatırılmaması sebebiyle mahkememizce 06/03/2020 tarihinde ücretin verilen kesin süre içerisinde yatırılmamış olması sebebiyle bilirkişi incelemesinin yapılamadığına dair tutanak düzenlenmiş olduğu, dosyanın bilirkişiye tevdi ile takdir olunan bilirkişi ücretinin yatırılması için verilen kesin süreye dair celse ara kararında bilirkişi ücretinin verilen kesin süre içerisinde yatırılmamasının yasal sonuçlarının davacı vekiline ihtar edilmediği anlaşılmakla; bu kez 13 nolu 15/10/2020 tarihli celse 1 nolu ara karar gereği dosyanın tarafların kusur durumlarının tespiti ve aktüer hesabı için bilirkişiye tevdi edilmesine, bilirkişiler için 4 x 650,00-TL ücret takdirine ve toplam 2.600,00-TL’nin davacı tarafça iki haftalık kesin süre içerisinde yatırılmasına, aksi halde inceleme talebinden vazgeçmiş sayılacaklarının ihtarına karar verilmiş olduğu ve ihtarın duruşmada hazır bulunan davacı vekiline ihtar edilmiş olmasına rağmen verilen kesin süre içerisinde ücretin yatırılmadığı anlaşılmakla; 02/02/2021 tarihli 14 nolu karar celsesinde davacı vekilinin kusur tespiti ve aktüer hesabı için bilirkişi incelemesi yapılması talebinden vazgeçmiş sayılmasına karar verildiği, aynı celsede davacı vekili tarafından ” Bilirkişi ücretine ilişkin olarak müvekkilimize tebligat göndermiştik fakat yatırmadı, davanın talebimiz gibi kabulüne karar verilmesini talep ediyoruz” şeklinde beyanda bulunulduğu anlaşılmıştır.
Bu itibarla, haksız fiilin maddi unsurlarından olan kusur, zarar ve zarar ile haksız fiil arasındaki illiyet bağının davacı tarafından ispat edilmesi zorunlu olup, mahkememizce kusur ve zarar miktarının tespiti için bilirkişi marifeti ile inceleme yapılmasına yönelik kurulan ara karar gereği olarak bilirkişi ücretinin yatırılmamış olması ve verilen kesin süre ihtarı gereği bilirkişi incelemesi yapılmasından vazgeçilmiş sayılmasına karar verildiği gözetilerek davacı tarafından ispat olunamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-İspatlanamayan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 27,70 TL harçtan mahsubu ile geriye kalan 31,60 TL nispi harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
5-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 02/02/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza