Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1098 E. 2018/484 K. 22.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2015/9 Esas
KARAR NO : 2018/456
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 05/01/2015
KARAR TARİHİ : 15/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketçe sigortalı bulunan evin… hattında meydana gelen patlama sonucunda hasar gördüğünü bu hasarın tazminine ilişkin konut sahibinin kendilerine başvurduğunu müvekkili şirketçe yapılan hasar tespiti ile 1.995 TL tutarındaki zararı sigortalısına ödediklerini, bu hasarın oluşumunda davalı kurumun %100 kusurlu olması sebebiyle yapılan ödemenin davalıdan talep edildiğini ödeme yapılmaması sonucu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe başladıklarını davalının takibe itiraz ederek durdurduğunu alacağın tahsili amacı ile huzurdaki davanın açılarak yapılan itirazın iptaline takibin kaldığı yerden devamına karar verilmesini, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu patlamanın meydana gelmesi akabinde yapılan ihbar ile patlağın 1 saat içerisinde tamir edildiğini, ancak davacının sigortalısının bodrum katlar için alınması gereken önlemleri almadığını bu sebeple ortaya çıkan durumda davacının sigortalısının kusurlu olduğunu, binanın bağlantılarının gerekli mevzuat hükümlerine uygun ve inşaat tekniğine aykırı yapılmış olması sebebiyle meydana gelen zararın müvekkili kurumdan talep edilemeyeceğini, bu sebeple açılan takibe itiraz ettiklerini davanın reddine karar verilmesini davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yapılan yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME:
İncelenen dosyada dava, davacı sigortalısının konutunda meydana gelen ve davalının kusurundan kaynaklanan hasar dolayısıyla, davacı … şirketinin kendi sigortalısına yaptığı ödeme için, davalıdan kusur sorumluluğu çercevesinde, davacı ile sigortalısı arasındaki sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Davacı sigortalısı ile davalı arasındaki ilişkinin ticari olmadığında şüphe bulunmamaktadır, zira Yargıtay …Hukuk Dairesinin… esas … karar sayılı ilamına göre; “davanın ticarî niteliğinin ve görevli mahkemenin belirlenmesinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile getirilen düzenlemelerin değerlendirilmesi gerekir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu iş, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.” Bu açıklamaya göre davalı gerçek şahıs olup, davalı sigortalısı da şahıs olmakla tarafların tacir konumu bulunmamaktadır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. …, K. …, RG. 3.7.1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.
Netice olarak yukarıda açıklanan gerekçelerle, esasen davacının sigortalısı olan gerçek kişi ile davalı arasındaki kusur sorumluluğuna dayanan rücuen alacak talepli mahkememize açılmış bulunan işbu davada, HMK’nun ve TTK’nun göreve ilişkin maddeleri de dikkate alınarak Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşıldığından, açılan davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1., 20., 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden reddi ile Mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK ve TTK nın göreve ilişkin maddeleri doğrultusunda Mahkememizin görevsizliği ile dava dilekçesinin usulden reddine,
2-HMK nın 20.maddesinde belirtilen yasal süreler içerisinde başvuru yapılması halinde dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Tarafların 2 haftalık hak düşürücü süre içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için müracaat etmemeleri halinde yargılama giderleri ile yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.
Katip …
Hakim …
¸