Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/973 E. 2021/125 K. 22.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/973 Esas
KARAR NO:2021/125

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:15/09/2014
KARAR TARİHİ:22/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı tarafça sigortalı … plakalı aracın sebep olduğu kazada yaralanarak sakat kaldığını, müvekkilinin malul olması sebebiyle davalı şirkete gerekli evraklar temin edilerek davalı tarafından tanzim edilen poliçe kapsamında kaza tarihinde kişi başına verilecek olan teminat kapsamında ödeme talep edildiğini, davalı tarafça … sayılı hasar dosyasının açıldığını müvekkiline ödeme yapılmadığını, bu sebeple huzurdaki davanın açılarak müvekkilinin iş gücü kaybı oranının belirlenerek hesaplanacak olan sakatlık ve ölüm teminatının, bakıcı giderinin ve tedavi giderlerinin davalıdan tahsilini, belirlenecek tutara temerrüt tarihinden itibaren avans faizi işletilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde bahsi geçen … plakalı aracın müvekkili şirketçe sigortalı olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında olacağını, davacının talep ettiği tedavi giderlerini 25/02/2011 tarih ve … sayılı resmi gazetede yayınlanan 6111 sayılı yasaya göre SGK dan talep edebileceğini, talep edilen bakıcı giderininde tedavi gideri olarak görülmesi gerektiğini, var ise maluliyet durumuna ilişkin ATK dan yapılan tedavi evraklarıda incelenerek rapor alınmasını alınacak raporun kusur bilirkişinin kusur oranlarını belirlemesi akabinde aktüer bilirkişi marifetiyle hesaplamalarının yapılmasını bunun sonucunda müvekkilinin sorumlu tutulması halinde dava tarihinden itibaren faiz işletilebileceğini, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini bu sebeple yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME:
Dava trafik kazası nedeniyle sürekli işgöremezlik-maluliyet tazminatı davası olup, davacının tedavi olduğu hastanenin tedavi kayıtları, soruşturma/ceza dosyası, sigorta şirketindeki hasar dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
ATK raporunda ” Sürücü … sevk ve idaresindeki otomobil ile seyri sırasında akan taşıt trafiğini dikkate almadan inmiş olduğu otobüsün önünden kaplamaya girip kontrolsüzce karşıdan karşıya geçmek isteyen davacı yayaya karşı alabileceği bir önlem bulunmadığından meydana gelen olayda atfı kabil bir kusuru bulunmamaktadır. Davacı yaya … karşıdan karşıya geçişini; olay mahalli yakınında bulunan yaya geçidini kullanarak yapması gerekirken bu hususa riayet etmediği, inmiş olduğu otobüsün önünden akan taşıt trafiğini dikkate almadan kontrolsüzce karşıdan karşıya geçmeye çalıştığı, istikametine göre sağ tarafından gelmekte olan sürücü idaresindeki otomobile ilk geçiş hakkını vermeden kendi can güvenliğini tehlikeye atacak şekilde karşıdan karşıya geçişini sürdürmek istemesi neticesi meydana gelen olayda asli derecede kusurludur. Yukarıdaki hususlar muvacehesinde, olayda; A)Sürücü …’ın kusursuz, B)Davacı yaya …’nın % 100 ( yüzde yüz ) oranında kusurlu olduğu kanaatini bildirir müşterek rapordur” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Mahkememizce resen seçilen kusur, trafik ve aktüer bilirkişi heyeti ile birlikte mahallinde keşfen inceleme yapılmış inceleme sonucu sunulan heyet raporunda “, olay mahallinde yapılan keşife binaen çarpma noktasının 20mt gerisinde yaya geçidinin bulunduğu, otomobil sürücüsünün üç şeritli yolun orta şeridinde sol şeritte seyrini sürdüğü, olay mahalli otobüs durağının bulunduğu yere geldiğinde ise kendi beyanlarından anlaşıldığı üzere yolun solundan otobüs durağının bulunduğu yerden yola giren ve karşıya geçmek isteyen yayaya önlemsiz şekilde otomobilin sağ ön tampon tarafı ile çarptığı anlaşılmış olup bu doğrultuda aşağıdaki şekilde rapor tanzim cihetine gidilmiştir, bu duruma göre; Dava dışı sürücüsü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobili ile seyri sırasında yola gereken dikkatini vermediği, mevcut sürati ile olay mahalline yaklaştığı, yaya geçidini geçtikten sonra olay mahalli otobüs durağı önlerine geldiğinde, her an bir yayanın otobüs durağından yola girip karşıya geçmek isteyecek bir yayanın olabileceğini düşünerek sol tarafını kontrol altında bulundurmaya özen göstermediği, seyir yönüne göre yolun solundan yola giren ve karşıya geçmek isteyen yayaya aracının sağ ön tampon kısmı ile çarptığı, dikkat ve özen yükümlüğüne aykırı hareket ettiği, 2918 Sayılı K. 1 .K.unun i>2 maddesinin l/b ( sürücüler aracının yük ve teknik özelliklerine göre seyrini hava, yol ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara göre ayarlamak zorundadırlar.) kurallını ihlal ettiğinden olayda tali derecede kusurludur.B – Davacı mağdur yaya … hatalı ve tehlikeli biçimde taşıt trafiğine ait kaplamaya duraklama yapan otobüslerin arasından giriş yaptığı, mevcut sürati ile seyrini sürdüren otomobil sürücüsüne ilk geçiş hakkını vermediği, bu hareketi ile kendi can güvenliğini tehlikeye düşürdüğü, 2918 sayılı K.T.k.unun yaya kusurlarının belirtildiği 68 maddesinin l/b-3 (Işıklı işaret veya yetkili kişilerin bulunmadığı geçitlerde veya kavşaklarda güvenlikleri açısından yaklaşan araçların uzaklık ve hızını göz önüne almak,) kurallım ihlal ettiği olayda asli derecede kusurludur.
Yukarıda açıkladığımız gerekçe ve tespitler doğrultusunda, dava dışı otomobil sürücüsünün yaya geçidini geçtikten sonra otobüs durağına geldiğinde, seyir yönüne göre yolun solundan giren mağdur yayaya aracının sağ ön tampon kısmı ile çarptığı anlaşılmış olup, mağdur yayanın yola ani bir giriş olmadığı, dava dışı otomobil sürücüsünün yeterli mesafeden yola giren yayayı gördüğü kabul edilmiş olup bu cihetle mağdur yayanın duraklama yapan araçların arasından aniden yola girmesini kabul edip dava dışı otomobil sürücüsüne kusur izafe etmeyen Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı tarafından tanzim edilen raporun olayın oluşumuna uygun düşmediği anlaşılmıştır.
KUSUR DURUMU DEĞERLENDİRİLMESİ NETİCESİNDE; … plakalı dava dışı otomobil sürücüsü …’ın olayda % 25 (yüzde yirmi beş) oranında tali derecede kusurlu, B – Davacı mağdur yaya …’nın olayda % 75 (yüzde yetmiş beş) oranında asli derecede kusurlu olduğu” kanaatini bildirir müşterek heyet raporu sunulmuştur.
ATK raporu ile bilirkişi heyeti raporu arasındaki çelişki nedeniyle taraflarca itiraz ve beyan dilekçeleri sunulmuş olup mahkemece çelişkinin giderilmesi açısından yeni bir bilirkişi heyeti belirlenerek dosya tevdi edilmiş bilirkişi heyeti raporunda “…. Asliye Ceza Mahkemesinin … E sayılı dosyasına sunulan 05.02.2015 tarihli bilirkişi raporunda, olayda şüpheli sürücü …’ın olay yerinde seyrederken sol taraftaki araçların arasından yola giren müşteki yayayı gördüğünde fren yaptığı ve sağa doğru kaçtığı halde kazayı önleyemediğinden kusursuz olduğu, müşteki yaya …’nın ise olay erindeki geçişini 20 metre mesafedeki yaya geçidinden yapmadığından ve araçların arasından geçmeye çalıştığından tamamen kusurlu olduğu belirtilmiştir. Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 17.12.2015 tarihli raporda, olayda sanık sürücü …’ın kusursuz, müşteki yaya …’nın ise araçlara ilk geçiş hakkını vermediğinden ve aracın önünden aniden yola girdiğinden tamamen kusurlu olduğu belirtilmiştir. …. Asliye Ceza Mahkemesinin … E ve …-K sayılı kararında, sanık hakkında dava açılmışsa da sanığın kusursuz olduğu, bu nedenle BERAATİNE karar vermek gerektiği belirtilmiştir. Anılan mahkeme kararı 30.05.2016 tarihinde temyiz edilmeden kesinleşmiştir. 16.01.2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, olayda dava dışı sürücü …’ın sol tarafından her an bir yayanın karşıdan karşıya geçebileceğini dikkate almadığından % 25 oranında tali kusurlu, davacı yayanın ise hatalı ve tehlikeli şekilde ve duran otobüslerin arasından karşıdan karşıya geçmeye çalıştığından % 75 oranında asli kusurlu olduğu belirtilmiştir. Anılan raporda, kaza yerine 20 metre mesafede yaya geçidi olduğu hususu yeterince dikkate alınmadığından bu rapordaki değerlendirmeye itibar edilememiştir. Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 11.06.2018 tarihli raporda, olayda sürücü …’ın yönetimindeki otomobiliyle dikkatsizce kaplamaya giren yayaya karşı alabileceği bir önlem olmadığından kusursuz olduğu, davacı yaya …’nın ise olay yerine yakın yaya geçidini kullanmadığından, karşıdan karşıya geçerken akan trafiğe yeterince dikkat etmediğinden olayda % 100 oranında tamamen kusurlu bulunmuştur.
KUSUR YÖNÜNDEN YAPILAN DEĞERLENDİRME VE KANAAT: Dosyada bulunan olay yeri basit krokisine göre 20 metre mesafede yaya geçidi mevcut olup davacı yayanın bu yaya geçidini kullanması gerekirken kullanmayıp, duran otobüslerin arasından tehlikeli şekilde karşıdan karşıya geçmeye çalıştığı anlaşılmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre: Yayaların uyacakları kurallar: Madde 68 – Yayaların uyacakları kurallar aşağıda belirtilmiştir. b) Taşıt yolunun karsı tarafına geçmek isteyen yayaların taşıt yolunu, yaya ve okul geçidi ile kavşak siriş ve çıkışları dışında herhangi bir yerden seçmeleri yasaktır. Yayalar, bu yerlerden geçerken; Yaya ve okul geçitlerinin bulunduğu yerlerde, geçitte yayalar için ışıklı işaret varsa bu işaretlere uymak, Geçitte yayalar için ışıklı işaret yoksa ve geçit sadece taşıt trafiği ışıklı işareti veya yetkili kişi tarafından yönetiliyorsa geçecekleri doğrultu açıldıktan sonra taşıt yoluna girmek, Işıklı işaret veya yetkili kişilerin bulunmadığı geçitlerde veya kavşaklarda güvenlikleri açısından yaklaşan araçların uzaklık ve hızını göz önüne almak, zorundadırlar. Ancak, yüz metre kadar mesafede yaya geçidi veya kavşak bulunmayan yerlerde yayalar, taşıt trafiği için bir eneel teşkil etmemek şartı ile ve volu kontrol ederek kendi güvenliklerini sağladıktan sonra en kısa doğrultuda ve en kısa zamanda taşıt yolunu geçebilirler. Yukarıdaki kanun maddesinde açıkça belirtildiği üzere, 100 metre mesafe içinde yaya geçidi varsa, yayaların bu yaya geçidinden geçme zorunluluğu mevcuttur. Ancak dava konusu olayda davacı yayanın 20 metre mesafedeki yaya geçidinden geçmesi gerekirken bu kuralı ihlal ettiği, duran otobüsün önünden ve sürücünün görüp önlem alamayacağı şekilde yola girdiği ve aracın darbesine maruz kaldığı anlaşılmaktadır. Dava konusu olayda davacı yaya …, duran aracın önünden veya arkasından karşıdan karşıya geçmemesi, 20 metre geriye yürüyüp yaya geçidi üzerinden emniyetli şekilde karşıya geçmesi gerekirken bu kurallara dikkat etmemiş, duran otobüsün önünden ve sürücünün kendisini göremeyeceği ve dolayısıyla fark edemeyeceği bir şekilde aniden ve çok yakın mesafeden yola girmiş, yolda seyreden araçlara ilk geçiş hakkını vermemiş, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmıştır. Bu nedenle davacı yaya … olayda % 100 oranında tamamen kusurludur. Davalı şirkete sigortalı aracın sürücüsü … ise, kendi şeridinde normal süratle seyrini sürdürürken otobüs tipi yüksek araçların arasından aniden ve çok yakın mesafeden önüne yürüyen davacı yayaya karşı sert fren ve sağa direksiyon tedbirleri almasına rağmen çarpışmayı önleyemediğinden ve kazayı önlemek bakımından alabileceği ilave bir tedbir olmadığından olayda kusursuzdur. Yukarıda açıklandığı üzere dava konusu olayda: Davacı yaya …’nın % 100 (Yüzdeyüz) oranında asli ve tam kusurlu olduğu, Davalı şirkete sigortalı aracın sürücüsü …’ın kusursuz olduğu” şeklinde rapor sunulmuştur.
11/06/2018 tarihi itibariyle ATK’nın kusura ilişkin raporunun dosya arasında mevcut olduğu, yapılan itiraz üzerine 18/01/2019 tarihli kusur bilirkişi heyetinin raporunun alındığı, ATK ile bilirkişi heyeti arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla 14/02/2020 tarihinde 3 kişilik bilirkişi heyetinden çelişki giderecek şekilde kusur raporu alındığı anlaşılmakla, davacı vekilinin yeniden kurul oluşturularak kusur raporu alınması yönündeki talebinin çelişkinin giderilmiş olması, alınan son raporun hüküm kurmaya elverişli olması nazara alınarak reddine karar verilmişitir.
Netice olarak, alınan ATK raporu ve bilirkişi raporu mahkemece hüküm kurmaya elverişli görülmekle davacı yanca dava dilekçesinde belirtilen müvekkilinin davalı tarafın sigortalısının kusuru ile yaralanarak sakat kaldığı yönündeki beyan ve iddialarının yerinde olmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine
2-Alınması gerekli harç 59,30 TL olup, peşin alınan 25,20 TL’nin düşülerek eksik kalan 34,10 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 1000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5- Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 11/02/2021

Katip …

Hakim …