Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/867 E. 2019/572 K. 17.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2014/867 Esas
KARAR NO: 2019/572

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ: 09/07/2009
KARAR TARİHİ: 17/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Müvekkili …nin davalı şirket hissedarlarından olduğunu, davalı şirketin 2008 yılı olağan genel kurul toplantısının 05.06.2009 tarihinde yapıldığını, ancak söz konusu genel kurul toplantısında alınan kararların hukuken geçerli olmadığını, davalı şirketin mevcut ortaklık yapısının ihtilaflı olduğunu, şirketin iki ana ortağından birisi olan merhum …’ın vefatından önce şirket hisselerinin tamamını muvazaalı şekilde ve geçerli bir devir işlemine dayanmaksızın bir kişiye devretmesi işleminin iptali için açılan davanın devam ettiğini, hal böyleyken davalı şirketin dağıttığı toplam kar payından …’ın payına düşen miktarın ortaklık yapısına ilişkin ihtilafların hukuken sonuçlandırılmadan ödenmemesi gerekirken söz konusu kar paylarının kesinlikle ödenmemesi gereken kişilere ödendiğini, davalı şirketin ana hissedarlarından …’ın hisselerinin de hukuken geçersiz şekilde devredildiğini, 29.05.2009 tarihli ATK İhtisas Kurulu’nun raporunda …’ın fiil ehliyetine sahip olmadığının açıkça teyid edildiğini, …’a ait hisse devir işlemlerinin geçersizliğine hükmedilmesi durumunda toplantının davalı şirketin ortaklık yapısı üzerindeki ihtilaf halledilmeden gerçek dışı hazirun ile geçerkleştirilmiş olması nedeniyle iptalini talep ettikleri 2008 yılı Genel Kurul Kararlarının da kaçınılmaz olacağını, davalı şirketin iptali talep edilen genel kurul toplantısı esnasında paydaşlara sunulan şirket bilançosunda şirketin bütün bir yıl boyunca sadece 26.250,00 TL gelir elde ettiği, buna karşılık 360.226,98 TL sarfettiğini, bu olumsuz tabloya rağmen davalı şirketin paydaşlarına yüklü meblağlarda kar payı dağıtmış olmasının tam anlamıyla şirketin içinin boşaltılması anlamına geldiğini, davalı şirketin mevcut fiili yönetimi iştiraki olan şirketlerin son derecede kötü yöneltildiğini, kötü yönetim nedeniyle borsada işlem gören halka açık şirketlerin borsadan kayıtlarının silindiğini, iştirak şirketlerinin piyasaya olan muaccel borçlarının ödenmediğini ve aleyhe açılan davaların sonucunda alacaklılara ana borcun kat be kat üzerinde meblağların ödenmek zorunda kalındığını, açıklanan nedenlerle; davalı …ne ait 05.06.2009 tarihinde gerçekleştirilen 2008 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan tüm kararların iptaline, iptali talep edilen söz konusu kararların icrasının hükmün kesinleşmesine kadar geri bırakılmasına, davalı şirket yönetiminin tedbiren geçici olarak tayin edilecek bir kayyum heyetine tevdi edilmesine, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davaya konu şirketin kanuna ve ana sözleşme hükümlerine göre zorunlu organlarının genel kurul tarafından seçildiğini, halen bu organların görev ve yetkilerin devam ettiğini, bu nedenle şirkete kayyım atanması talebinin iyiniyetten yoksun olduğunu, yapılan genel kurul toplantısında yasaya ve sözleşmeye göre şirketin zaruri organlarının seçildiğini, bunun dışında şirketin ticari faaliyetleri, mal varlığı ve şirketi borç altına sokacak herhangi bir karar alınmadığını, bu nedenle genel kurulda alınan kararların icrasının ertelenmesinin şirketi organsız hale getireceğini, müvekkili şirket ile davacı şirketin birer aile şirketi olduğunu, davacılar ile davalı müvekkili şirketin paydaşları arasında ihtilafın kardeşler arasındaki bir ihtilaf olduğunu, davacıların yapılan her zorunlu genel kurul toplantılarını ve burada alınan kararları ihtilaf yaratarak dava açmayı alışkanlık halinde getirdiklerini, davanın konusunu teşkil etmemekle birlikte … ile …. tarafından yapılan hisse devir ve temlik işlemlerinin yasa ve usule uygun olarak yapıldığını, davaya konu genel kurul toplantısı için şirketin tüm ortaklarına usulüne uygun davetiye çıkartıldığını, tamzim olunan hazirun cetvelinde şirketin gerçek ortaklarının kayıtlı olduğunu, dağıtılan kar paylarınının pay defterinde yazılı olan hissedarlara yapıldığını, 28.04.2009 tarihinde yapılan genel kurulda 2008 yılı müzekeresi için toplantının 30.06.2006 tarihine bırakıldığını, şirket faaliyetleri ile ilgili olarak sorulan sorulara şirket yönetimi tarafından gerekli cevapların ertelenen genel kurulda verildiğini, davacıların TTK 381.maddede düzenlenen genel kurul kararlarının iptalini isteme hakkını kullanırken iyi niyetten yoksun olduklarını, açıklanan nedenlerle; subut bulmayan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılara bırakılması yönünde karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
6100 sayılı HMK.114-g ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı olduğu belirlenen toplam 410 TL giderin 2 haftalık kesin süre içinde yatırılması aksi halde davanın usulden reddine karar verileceği ihtar edilmiş buna karşılık davacı şirket 16/01/2012 tarihinde gideri yatırmasına karşın ara kararın 22/12/2011 tarihinde verildiği bu itibarla süresi içinde giderin yatırılmadığı, gider avansı dava şartı olup süresinde gideri yatırılmadığı anlaşıldığından davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce (İst.Kapatılan …Asliye Ticaret Mahkemesinin…) verilen karar Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2012/18669 E.ve 2013/17244 K.sayılı 02/10/2013 tarihli kararı ile “Somut olayda, taraf vekillerinin katıldığı 22.12.2011 tarihli oturumda mahkemece “…6100 sayılı HMK’nın 114-g 115/2 120/2 maddeleri gereğince 60.00 TL tebligat gideri, 300.00 TL bilirkişi ücreti ve 50.00 TL maktu gider olmak üzere toplam 410.00 TL gider avansının iki haftalık süre içerisinde vezneye yatırılması, aksi halde davanın usulden reddedileceğinin ihtarına…” şeklinde, gider avansının yatırılması için davacı vekiline kesin süre verilmiş ise de, sürenin kesin olduğu hususunun davacı vekiline hatırlatılmamış oluşu nedeniyle, verilen sürenin usulüne uygun olarak verilmiş kesin bir süre olmadığı gözden kaçırılarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, ” hükmü ile bozulmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak dosyanın yargılamasına devam olunmuştur.
Mahkememizce tarafların iddia ve itirazları, tüm dosya kapsamı doğrultusunda bozma öncesi yaptırılan bilirkişi incelemesinde, Bilirkişi heyeti 18/08/2010 tarihli raporda, …nin …üzerinde paylarının olduğu ve 2008 olağan genel kurul toplantısında alınan kararlara karşı tutanağa muhalefet şerhi koyduklarını tespit edildiğini, davacının genel kurul toplantısında alınan kararlara karşı iptal davası açma hakkına sahip olduğunu, ATK tarafından verilen rapor uyarınca …’ın 07/11/2006 ve 10/09/2004 tarihlerinde fiil ehliyetine haiz olmadığı anlaşıldığını, …’ın …üzerindeki hissesinin devir işleminin gerçekleştiği tarihte fiil ehliyetine sahip olmaması halinde yapılan bu işlemin kesin hükümsüz olacağından devir işlemi de gerçekleşmemiş olacağını, merhum … ve …’ın hisselerinin devir işlemlerinin geçerli olup olmayacağı ortaklık yapısın etkileyeceğinden bu konuya ilişkin ihtilafların hukuken sonuçlandırılmasına kadar 2008 yılı olağan genel kurul kararlarının icrasının durdurulması ve şirketin malvarlığı değerlerinin idaresi için kayyum atanması gerektiği hususlarında görüş ve kanatlerini bildirmişlerdir.
Mahkememizce bozma sonrası bilirkişilerden ek rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti 01/06/2018 tarihli ek raporunda, İstanbul …Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/364 E.2015/253 K.ve 16/06/2015 tarihli kararının kesinleşmesi halinde davacının toplantının gerçek dışı hazirunla yapıldığı iddiası ile 05/06/2009 tarihli genel kurul toplantısında alınan tüm kararların iptal edilmesi gerektiği yönündeki talebinin yerinde olmadığı, iptali talep edilen 2,3,4,5, ve 6 nolu genel kurul kararları bakımından iptal sebeplerinin oluşmadığı, iptali talep edilen 7 nolu genel kurul kararının ise yalnızca yönetim kurulu başkanı Atilla Artam’a izin verilmesine ilişkin kısım ile sınırlı olmak üzere iptal edilebilir olduğu, davalı şirkete kayyım atanması talebinin yerinde olmadığı hususlarında ek görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Dava Genel Kurul Kararının İptali davasıdır.
Açılan davada, Genel Kurul Kararının İptali talep edilen …nin ortağı olan, …nin yargılama sürecinde ünvan değişikliğine gittiği ve ünvanının … A.Ş halini aldığı tespit edilmiştir. Buna göre de; dava açılırken, davacının aktif dava ehliyetinin bulunuduğu sabit olmasına rağmen; 27/05/2019 tarihli oturumda, davalı vekilinin beyanı üzerine hisse devrine ilişkin evraklar getirtilmiş ve yapılan incelemesinde dava açılışında …İnşaat olan bilahire ünvanını … A.Ş olarak değiştiren davacının, paylarını dava dışı… A.Ş’ye devretmiş olduğu anlaşılmıştır. Böylelikle tüm ortaklığa ilişkin paylarını devrettiği, Genel Kurul Kararlarının iptali için davanın açılışından karar alınana kadar ortaklığın devam etmesi gerektiği, aksi halde aktif dava ehliyetinin kaybedileceği, zira Genel Kurul Kararının İptalinde artık hissedar olmayan kişinin açılan Genel Kurul Kararının İptali davasını sürdürmesinde davacı sıfatının ortadan kalkacağı, keza hukuki yararının da bulunmayacağı, tüm bu nedenlerle davacının yargılama sürecinde ortaklığının sona ermiş olması nedeni ile aktif dava ehliyeti de sona erdiğinden davasının aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:
1-Davacının davasının aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 44,40 TL karar harcından peşin alınan 15,60 TL’nin mahsubu ile geri kalan 28,80 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının yaptığı 22,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 2.725,00 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan bakiye gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, dava dosyasının daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olmasından dolayı Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Başkan …
E-imza
Üye …
E-imza
Üye …
E-imza
Katip …
E-imza