Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/752 E. 2018/1316 K. 27.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/752 Esas
KARAR NO : 2018/1316
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 15/09/2014
KARAR TARİHİ: 27/12/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında dosyaya sunulan fatura örneklerinde bulunan malzemelerin taşınması, montajı ve anahtar yapımı konusunda anlaştıklarını, bu anlaşma gereğince müvekkilinin üzerine düşen işi yerine getirdiğini, davalı şirket mimarı …’a işin teslim edildiğini, davalıya faturaları gönderdiğini ancak davalının faturayı iade ederek ödemediğini, bu sebeple davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından icra takibine başlandığını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz edip durdurduğunu alacağın tahsili amacı ile huzurdaki davanın açılarak yapılan itirazın iptaline takibin kaldığı yerden devamına karar verilmesini, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddialarının haksız olduğunu müvekkili ile değil … Şirketi ile ticari ilişkide bulunduğunu bu şirketin müvekkili ile bir bağı bulunmadığını, müvekkilinin kendisine ait olmayan bir inşaatta davacıya iş yaptırması veya anlaşma yapmasının mümkün olmayacağını, müvekkili ile bir bağı bulunmayan bir işten dolayı müvekkiline borç çıkartılarak aleyhine icra takibine başlanmasında yasal bir bağ bulunmadığını, bu sebeple gönderilen faturanın iade edildiğini, icra takibine de itiraz edildiğini, davacının kötü niyetli hareket ettiğini, davanın reddine karar verilmesini, davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME:
Mahkememizde açılan dava: İİK.nun 67.maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
İcra İflas Kanununun 67/1 maddesine göre ‘Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Dosyamıza getirtilen İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 54.280,00- TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu ihtilaf; taraflar arasında bulunan ticari ilişki gereğince düzenlendiği beyan edilen fatura borcunun tahsili için başlatılan icra takibine yapılmış itirazın iptali noktasında toplanmaktadır.
Mahkememizce resen belirlenen bilirkişi heyeti dosya tevdi edilmiş bilirkişi raporunda “Rapor içerisinde belirttiğim üzere, davacının incelenen defterlerinin TTK hükümlerine göre usulüne uygun tutulmuş olduğu, Davacının incelenen kayıtlarına göre davalı adına düzenlediği bir adet faturadan ötürü 54.280.00 TL icra takip tarihi itibariyle alacaklı olduğu, Davalının faturanın kendisine ait olmadığını bundan ötürü iade edildiğini bildirmiş olmasına göre konunun takdirinin Sayın Mahkemeye ait olacağı, Alacağa takip tarihinden itibaren temerrüt faizinin hesaplanacağı, talep edilen %20 oranındaki icra inkar tazminatı hakkındaki takdir Sayın Mahkemenin olacağı kanısına varılmıştır.” şeklinde raporunu sunmuştur.
Tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça davalıya ait işyeri için kapı taşınma ve montaj işlemleri yapıldığı, bu alacağın icra takibine konu edilen faturaya işlendiği ve faturanın tahsili için takipte bulunulduğu iddia olunmuş, davalı taraf ise kendi şirketlerine ait faturada belirtilen adreste otel inşaatları olmadığını, faturanın muhatabının kendileri olmadığını belirterek faturayı kabul etmediklerini belirtmişlerdir. Davacı taraf faturaya konu mal ve hizmete ilişkin 26/09/2013 tarihli belgeyi sunmuş, bu belgede teslim alan olarak imzası bulunan … isimli kişinin davalı şirket çalışanı olduğunu, malları ve hizmeti teslim aldıklarını iddia etmiş, bunun üzerine bu kişi ile ilgili … kayıtları getirtilmiş, … isimli kişinin 09/2013 döneminde … nolu işyeri çalışanı olduğu görülmüş, bu işyerinin kayıtları istenilmiş olup, bu işyerinin … AŞ olduğu anlaşılmıştır. Gelen bu belgeler sonrasında davacı taraf daha önce ileri sürmediği tüzel kişilik perdesinin aralanması gerektiğine dair iddiasını öne sürmüş, …’un çalışan olarak göründüğü … AŞ ile davalı olarak gösterilen …AŞ nin …AŞ bünyesinde olduklarını, yönetim kurullarının yetkililerinin muhasebelerinin aynı olduğunu, bu fatura borcundan davalının da sorumlu olduğunu ileri sürmüştür.
Netice olarak yapılan değerlendirmede; davacının birtakım kapı iş ve montajı yaptığı iddiasıyla “… AŞ” adına fatura düzenlediği, ancak davalının tam ünvanının …AŞ olduğu, davacı tarafın mal ve hizmetin davalı çalışanı …’a teslim edildiğine dair 23/09/2013 tarihli imzalı belge olduğunu iddia ettiği, bu belgenin sunulduğu, ancak … kayıtlarına göre …’un belirtilen tarihte davalı şirket çalışanı olmayıp … AŞ çalışanı olduğu görülmekle iddialarının yerinde olmadığı anlaşılmış ayrıca taraflar arasında herhangi bir yazılı sözleşme de bulunmamaktadır. Devamında davacı taraf …’un çalışan olarak göründüğü … AŞ ile davalı olarak gösterilen …AŞ nin …AŞ bünyesinde olduklarını, yönetim kurullarının yetkililerinin muhasebelerinin aynı olduğunu, bu fatura borcundan davalının da sorumlu olduğunu ileri sürmüş olmakla; davalı şirket, dava dışı …AŞ bünyesinde yavru bir şirket ise de farklı tüzelkişiliklere sahiptirler. Ayrıca davacı tarafından birlikte istihdam, geçici iş ilişkisi, işyeri devri, iş sözleşmesi devri ya da muvazaa veya tüzelkişilik perdesinin kaldırılmasını gerektiren başka durumlar iddia edilmemiştir. Sırf yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile ortaklarının bir kısmının aynı olması ve holding-yavru şirket ilişkisinin bulunması davalı şirketin de davacının taleplerinden sorumlu olduğu sonucunu doğurmaz. Yapılan bütün açıklamalar doğrultusunda davanın husumet sebebiyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine
2-Alınması gerekli harç 35,90TL olup, peşin alınan 655,60 TL den mahsubu ile fazla alınmış olan 619,70 TL harcın karar kesinleştikten sonra istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf gider avansından harcanan posta ve tebligat ücreti olarak 24,00 TL nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 6.320,80 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6- Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.
Katip …
Hakim … ¸