Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/72 E. 2021/412 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/72 Esas
KARAR NO:2021/412

DAVA:Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:18/02/2014
KARAR TARİHİ:23/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket İle müvekkili arasında yapılan 18.01.2012 tarihli sözleşme ile müvekkilin, davalı şirketin Türkiye Genel Koordinatörlüğünü üstlendiğini,sözleşmede müvekkilinin hizmet sağlayan olarak tanımlandığını, sözleşme gereği hizmetin bedeli olarak aylık cirodan değişen oranda pay alma şeklinde düzenlendiğini, Sözleşmenin 5. Maddesine göre; Müvekkilinin aylık ciro üzerinden; 0-2.500.000,00 TL aylık ciro yapıldığında %1.5,2.500.000,00-5.000.000,00 aylık ciro yapıldığında %1.5+%0.75,2.500.000.00-5.000.000,00 TL aylık ciro yapıldığında %1.5+0.75,5.000.000.00-7.500.000,00 TL aylık ciro yapıldığında %1.5 + % 0.75 + %0.50,7.500.000.00 üzerinde aylık ciro yapıldığında %1.5 + %0.75 +% 0,50+% 0,25 prim maaş alacağı olduğunu,Her kademedeki ciro gerçekleştiği, kademe atlandığı taktirde 1 defaya mahsus olmak üzere % 0.5 ek ödül prim ödeneceğini,Taraflar arasındaki hizmet sözleşmesine ek olarak düzenlenen Haziran 2012 tarihli zeyilname de ücret kısmında aynı kalan sözleşmenin bazı maddelerinin değiştirildiğini sözleşme sürecinde müvekkilinin, davalı şirketin aylık cirosuna oranla alacağı ücreti öğrenmek üzere belge ve bilgi istediğini, kendisine davalıca aylık bir kısım ödemeler yapıldığını, ancak ciroya oranla ne kadar ödeme yapılıp yapılmadığını öğrenemediğini, müvekkilinin prim ve maaşını hesaplayabilmek için davalı şirketten, 12.12.2012 tarihinde göndermiş oldukları ihtarname ile şirketin esas cirosunun bildirilmesinin talep edildiğini, bu konuda rahatsızlığını yazılı olarak da dile getirmeye başladığında; davalının haksız ve tek taraflı olarak … 63. Noterliği … yev. no.lu 19.12.2012 tarihli ihtarnamesi ite sözleşmeyi feshedildiğini ve müvekkilinin istediği bilgilerin verilmeyeceğinin ihtar edildiğini, her ne kadar davalı tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği iddia edilse de bu hususun doğru olmadığını, davalının müvekkilinin sözleşme gereği hak etmiş olduğu ücret ve prim alacaklarını ödememek için fesih yoluna başvurduğunu, müvekkilinin sözleşme gereği üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirdiğini, ancak davalı şirketin müvekkiline aynı titizlik ve sorumlulukla yaklaşmadığını, davalının söz konusu ihtarnamede müvekkilinin ilgili bakiye alacağının ihtarnamenin müvekkiline tebliği tarihi itibari ile ödemeyi kabul ettiğini, ancak müvekkiline sözleşmenin 5. Maddesi gereği ödenmesi gereken prim ve bir kısım ücret borçlarının halen ödenmediğini,Müvekkilinin ihtarnameye cevaben … 4. Noterliğinin 02.01.2013 tarih ve … yey. no.lu ihtar ile cevap verdiğini,Müvekkilinin alacağının ne kadar olduğunu bilemediğini, bu hususun ancak davalının ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi incelemesi neticesinde düzenleyeceği rapor ile tespit edilebileceğini, eksik ödemenin belirlenebilmesi için davalının defterlerinde bilirkişi incelemesi yapılarak, davalının gerçek gelirlerinin belirlenmesi ve bu suretle müvekkilinin sözleşme gereği alması gereken şirket cirosu ile orantılı ücretinin belirlenmesi gerektiğini,Müvekkilinin sözleşme uyarınca 18.01.2012 tarihinden 20.12.2012 tarihine kadar yapılan ödemelerle ilgili eksik ödeme yapıldığını düşündüğünü, davalının 18.01.2012 tarihinden 20.12.2012 tarihine kadar yaptığı ödemelerle İlgili şirket cirosunun tespit edilmesi ve eksik ödemelerin tamamlattırılmasını talep ettiklerini, müvekkiline yapılan ödemelerin dava aşamasında ayrıca bildirileceğini, davalının cirosunun tespit edilmesi ve müvekkiline maaş ve prim olarak ödenecek miktarların belirlenmesi gerektiğini,Müvekkilinin 20.12.2012 tarihinden sözleşmenin feshedildiği bildirilen 13.01.2013 tarihine kadar maaş ve prim alacaklarının da ödenmediğini, Sözleşmenin feshi tarihi olan 13.01.2013 tarihinden itibaren müvekkilinin sözleşme gereği 3 aylık prim ve maaş alacağı ödenmesi gerektiğini, bu alacağın tahsil edilebilmesi için şirket cirosunun tespit edilmesi gerektiğini,öncelikle; sözleşmenin feshinin haklı nedene dayanmadığını; sözleşme ve sözleşmenin fesih hükümleri gereği; -18.01.2012 de 20.12.2012 tarihine kadar müvekkiline yapılan eksik ödemelerin,20/12/2012 tarihinden 13.01.2013 fesih tarihine kadar maaş ve prim alacaklarının ve feshin tebliğ tarihi olan 13.01.2013 ten itibaren 90 gün boyunca devam ettiği ve 13.04.2013 tarihinde son bulduğunun tespiti ile müvekkiline yapılan ödemeler düşülerek müvekkilin bu sözleşmeden kaynaklı alacağının tespiti ile müvekkile ödenmesini talep ettiklerini, fazlaya dair hakları tespit ve saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000,00 TL alacağın davalıdan fesih tarihi itibarı ile tahsilini, yargılama gideri vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı şirket vekilinin cevap dilekçesinde özetle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Tespit Davası’ başlıklı 106. ve devamı maddeleri uyarınca davacı yanın davanın açılmasıyla birlikte hukuken korunmaya değer güncel bir menfaatinin bulunmadığından davanın usulen reddedilmesi gerektiğini, Yargıtay emsal kararı uyarınca tespit davası açılabilmesi için kural olarak davacının bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yarar bulunması koşutu arandığını, imzalanan değişiklik Protokolü ile esas sözleşmenin 4. maddesine ek olarak getirilen yeni sözleşme paragrafında, açıkça medya ile yapılacak görüşmelerde veya çevrimiçi gruplara veya diğer medya kanallarına mesaj veya mülakat verilmesi öncesinde müvekkil şirket ortaklarını bilgilendirme ve ortaklardan onay alma yükümlülüğü,müvekkilinin bağımsız temsilcileri ile temasta bulunulmasından kaçınma, sosyal platformlarda müvekkili ile bağımsız temsilci olarak faaliyet gösteren kişilerle muhatap olmama yükümlülüğü, şirketin günlük işleri ile ilgilenmeme yükümlülüğünün, getirildiğini, ancak davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğini, asılsız haberleri, internet üzerinden çeşitli sosyal mecralarda yaydığını, konuya ilişkin defalarca müvekkilinin temsilcisi tarafından uyarılmasına rağmen, şirketin günlük faaliyetine karıştığını, bağımsız temsilcilerine mesaj vermekten imtina etmediğini,dava dilekçesinde bu hususlardan bahsedilmediğini, her şirketin olduğu gibi müvekkili şirketinde Genel Müdürü olduğunu, davacının yasal anlamda temsil yetkisi olmadığı göreviyle sınırlı faaliyet yapabileceği açıkken ve bu konuda uyarılmasına rağmen, şirketin genel müdüründen üstte olduğunu, şirketle değil ortaklarıyla sözleşme imzaladığını, … Türkiye Genel Koordinatörü olduğunu, istediği yazışmayı istediği şekilde yapabileceğini vb, belirterek hukuka aykırı beyanda ve şirkete karşı karalamada bulunduğunu, bu hususlar tanık anlatımlarıyla da sabit hale geleceğini,müvekkilinin tüm satışlarla ilgili tüm yönetmelik hükümlerine uygun, sözleşme öncesi ve sonrasında tüketiciyi açık ve anlaşılır biçimde bilgilendirdiğini, satış sonrası yükümlüklerini yerine getirdiğini,Müvekkilinin, tüm ürünlerle ilgili satış öncesinde ve satış esnasında gerekli bilgilendirmeyi yaptığını ve bağımsız temsilcilerini ve tüketicilerini mağdur etmediğini, 4 yıldır faaliyette bulunan müvekkili hakkında 30 adedi aşan Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri’ne yapılan başvurulardan veya 20 adedi aşan davalardan aleyhte sonuçlanana dosya bulunmadığını davacının sözleşme İlişkisi devam ederken müvekkiline keşide ettiği, ihtarname ile akde aykırı faaliyetlerini resmi yazışmalara taşıdığını, şirketin sadece danışmanı olmasına rağmen iç işlerine ve yönetim tarzına müdahaleden kaçınmadığını, müvekkilin bir taahhüdü ya da zorunluluğu olmamasına rağmen, müvekkilinin aylık cirolarının onaylı örneğini sözleşmeye taraf olmayan bir şirket vasıtasıyla Mahkeme kanalıyla tespit ettirmeye dahi kalkıştığını, söz konusu tespit davasının, … 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… D.iş. sayılı dosyasının 16.04.2013 tarihinde karara çıktığını, tespit isteminin reddine dair karar verildiğini, ilgi karara temyiz ve itiraz yolu bulunmadığından kararın kesinleştiğini,yaşanan süreçte ve izah edilen sebeplerle, davacı İmzalanmış bulunan sözleşmenin aktif ve pasif yükümlülüklerine uymadığından haklı nedenle feshedilerek, müvekkiline ait sırları saklama ve diğer yükümlülüklerinin aynen devam ettiğini, şirketle veya ortakları ile ilgili herhangi olumlu veya olumsuz basın açıklaması, internet açıklaması, Bağımsız Temsilcilerle doğrudan veya dolaylı herhangi bir iletişim, bilgilendirme vb. yapılmaması, aksi takdirde maddi/manevi tazminat talebi İle davacı olunacağına’ dair bildirimin 19.12.2012 tarihli ihtarname uyarınca yapıldığını,davacının sözleşmesinin, müvekkilince hukuka uygun alarak feshedildiğini, bu sebeple dava dilekçesinde belirtilen hususların gerçek olmadığını, davacının müvekkilinden herhangi bir alacağının olmadığını, sözleşmenin feshedilmesi akabinde müvekkilinin îtibarını zedelemek maksadıyla davacının gerçekle ilgisi olmayan, müvekkilini kötüleme gayesi içeren İnternet açıklamaları ile kamuoyunu yanıltma amacı güttüğünü, … Asliye Ticaret Mahkemesinde devam eden davanın bulunduğunu, davacı hakkında çeşitli tarihlerde yaptıkları … Cumhuriyet Başsavcılığının …/… ve yine …/… soruşturma no.tu dosyalarında soruşturma aşamalarının devam ettiğini, davacıya gönderilen ihtarnameler uyarınca; söz konusu sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, bu kapsamda müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığının sabit olduğunu, bu durumun müvekkilinin ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde açığa çıkacağını, yapılan ödemelere rağmen davacının sözleşmedeki sorumluluklarını yerine getirmediğini, sözleşme hükümlere aykırı davrandığını, tüm bu nedenlerle davacının dava dilekçesinde belirtilen tüm sair taleplerinin ve tespit istemlerinin, hukuki menfaat bulunmaması sebebiyle reddine,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin (KDV Hariç) karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiş olduğu anlaşılmıştır.
DELLER VE GEREKÇE
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Dava, taraflar arasındaki 18/01/2012 tarihli “Hizmet Sözleşmesi” başlıklı sözleşme ve Haziran 2012 tarihli ek sözleşmeye dayalı olarak davalı taraftan ücret alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Dava konusu ihtilaf; sözleşmelerin, davalı … Paz. Turz. Ltd. Şti. tarafından haklı nedenle fesh edilip edilmediği, davacının ücret alacağının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
… 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … K sayılı sayılı dosyasının dosyamız içine celp edildiği, dosyanın incelenmesinde; asıl ve birleşen dosyaların mevcut olduğu, asıl davada ve birleşen … 5.Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında davacının … Pazarlama ve Tur. Ltd. Şti, davalının …, birleşen … 4. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında ise davacının … ve Tur. Ltd. Şti, davalının …, ve diğer davalının … A.Ş olduğu; davalarda davalı …’nin gerek sözleşme ilişkisi devam ederken, gerekse de bu ilişki sona erdikten sonra sözleşme maddelerine uymayan beyan ve açıklamalarda bulunduğu, sosyal medyada takipçilerinin olduğu, facebook platformu üzerinden açıklamalarda bulunarak haberler yaptığı, davacı şirket organizasyonundaki yöneticileri bu medya üzerinden tehdit ederek açıklamalarda bulunduğu, networkde yer alan kişilerin tüketici mahkemelerine topluca başvuruda bulunmasına aracılık ettiği, şirket ile ilgili görüşmeleri ve bu konuda şirketi zor durumda bırakacak beyanları açıkladığı, konu hakkında şirket yöneticilerini bilgileri açıklamakla tehdit ettiği, açıklamalarını sosyal paylaşım sitelerinin yanında, haber portallarını da kullanarak bu konudaki beyanlarına devam ettiği, şirket hakkında yaşanan gerçekler yazısı ile şirket içi yazışma ve görüşmelerini ifşa ettiği tespit edildiği, davalının eyleminin haksız rekabet teşkil ettiği, davacının davalı …’ye ödemiş olduğu ücreti maddi tazminat olarak talep etmekte ise de, davacının ticari defterlerinden davalının yapmış olduğu haksız rekabet nedeniyle uğramış olduğu kar kaybı tespit edilemediğinden TBK ‘nın 50. m. hükmü nazara alınarak ve aldığı ücret gözetilerek maddi tazminat takdir edildiği, haksız rekabette bulunulan durumlarda kişilik haklarının zedelendiği ve dolayısıyla da manevi tazminat şartlarının oluştuğu ayrıca, davalı … ile davacı arasında akdi ilişkinin bitiminden sonra bir kısım yayınların diğer davalı … A.Ş.’nin haber portalında yapıldığı da tespit edilmekle, yapılan haber ve yorumların davacı yönünden davalı … için haksız rekabet teşkil ettiği, diğer davalı şirket yönünden ise yazılan yorumların içeriği itibariyle, eleştiri, haber-yorum, bilgi aktarma ve kamuoyunu aydınlatma hak ve görevleri içerisinde görülmeyip yapılan haberlerin hukuka uygunluk niteliği taşımadığı gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile sözleşmeye aykırı eylemler nedeniyle 10.000,00-TL maddi, 15.000,00-TL manevi tazminat, birleşen … 4.Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında kısmen kabulü ile 10.000,00-TL manevi tazminata, birleşen … 5.Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında kısmen kabulü ile 10.000,00-TL manevi tazminata davacı lehine hükmedildiği, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 2016/2833 E. 2017/4965 K ile onandığı anlaşılmıştır.
… 3. Ağır Ceza Mahkemesinin …/… D.iş sayılı dosyası suretinin dosyamız içine celp edildiği, anlaşılmıştır.
Mahkememizce, tarafların iddia ve savunmaları ile ticari kayıtları üzerinde inceleme yapılarak, sunulan deliller kapsamında bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Bilirkişi heyetinin sundukları 13/09/2017 tarihli raporda özetle; yapılan teknik değerlendirmeler ve hukuki gerekçeler ışığında, davalının ibraz edilen 2012-2013 yıllarına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, davacının 2012 yılında 209.116,05 TL ve 2013 yılında 14.140,00 TL olmak üzere davalıdan 223.256,05 TL danışmanlık ücreti tahsil ettiğini, davalının 2012 mali yılında; 17.023.436,57 TL olan net satış yaptığı, buna göre aylık olarak ortalama 1.418.619,71 TL net satış gerçekleştiği ve % 1,50 oranda yapılan hesaplama ile davacının 234.781,61 TL danışmanlık ücreti hak ettiği, 234.781,61 TL danışmanlık ücretinden – 223.256,05 TL davacının davalıdan olan tahsilatı düşüldüğünde geriye davacının 11.525,56 TL alacaklı olduğunun hesaplandığı, ancak taleple bağlılık ilkesi gereği davacının 5.000,00 TL talep edebileceği, 18/01/2012 tarihli sözleşmeye göre sözleşmenin 5/b maddesine göre davalının 2012 yılında aylık ortalama net satışlarının 1.418.619,71-TL olarak gerçekleştiği ve bu tutarın ilk kademe tutarı olan 2.500.000,00-TL/ay altında kaldığından davacının sözleşmenin 5/b bendine göre herhangi bir alacağının tahakkuk etmediği, davacı …’ nin davalı …ile sözleşmesi devam ederken sözleşme ilişkisine uymayan beyan ve ve açıklamalarda bulunduğu hususlarının kabul edildiği, buna göre davalı tarafından davacının sözleşmenin haklı nedenle fesh edildiğinin düşünüldüğü, 19.12.2012 fesih tarihinden 04.01.2013 tarihinde davacıya yapılan 14.140,00 TL davalı tarafından yapılan ödemeye kadar 199,70 TL işlemiş faiz talep edebileceği, görüş ve kanaatini bildirmiş oldukları anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporunun sunulduğu, taraflara tebliğ edildiği, tarafların rapora karşı beyan ve itirazların sunmuş oldukları anlaşılmıştır.
Mahkememizce, tarafların itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verildiği, bilirkişilerin 11/09/2018 tarihli ek raporunda özetle; 19.12.2012 tarihli ihtarnamede özetle “Davacı … Menteşenin 18.01.2012 tarihli danışmanlık sözleşmesi ve Haziran 2012 tarihindeki Değişiklik Protokolünün fesih edildiğini, müvekkilinin davacıya vergi beyannameleri vermek gibi sözleşmede bir yükümlüğü olmadığını aylık ödemelerin dayanağının davacının isteği üzerine mali müşavir onaylı ve kaşeli imzalı bildirilerek yapıldığını, davacının sözleşme hükümlerine uygun hareket etmediği” hususlarının ihtar edildiğini, başka ifadeyle davacı vekilinin beyan ettiği gibi fesih iradesinin gerekçesinin yalnızca haksız rekabet fillerinden oluşmadığını, … 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 2013/… E., 2015/… K., 27.10.2015 tarihinde verilen gerekçeli kararında davacı …’in fiillerine dair “…Teknik incelemeler neticesinde davalı … … gerek sözleşme ilişkisi devam ederken ve gerekse de bu ilişki sona erdikten sonra sözleşme maddelerine uymayan beyan ve açıklamalarda bulunduğunu, sosyal medyada takipçilerinin bulunduğunu, facebook platformu üzerinden açıklamalarında bulunarak haberler yapılmasına, davacı şirket organizasyonundaki yöneticilerinin bu medya üzerinden tehdit ederek açıklamalarda bulunduğunu, network de yer atan kişilerin tüketici mahkemelerine topluca başvuruda bulunmasına aracılık ettiğini, şirket ile ilgili görüşmeleri ve bu konuda şirketi zor durumda bırakacak beyanları açıklamış olduğunu, konu hakkında şirket yöneticilerini bilgileri açıklamak ite tehdit ettiğini, açıklamaların sosyal paylaşım sitelerinin yanında, haber portallarınıda kullanarak bu konuda beyanlarına devam ettiğini, şirket hakkında yaşanan gerçekler yazısı iie şirket içi yazışma ve rekabet eyleminde bulunmuş olduğu Mahkemece kabul edilmiştir” şeklindeki ifadelerin bulunduğunu, bu bilgiler ışığında mahkeme tarafından taraflar arasındaki danışmanlık sözleşmesi uyarınca, danışmanın iş görme borcunu özen ve sadakatle yapmadığı sonucuna varılması halinde sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin kabul edileceği, Davalının ibraz edilen 2012-2013 yıllarına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve sahibi lehine delil vasfım haiz olduğunu, TTK m. 19/ (2) uyarınca, taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılacağını, Bu nedenle somut olaydaki sözleşmede uyuşmazlığa uygulanacak faiz oranına ilişkin bir düzenleme bulunmadığı için 3095 sayılı Yasanın 4489 sayılı Yasa ile değişik 2/2 maddesinde ticari işlemde temerrüt faizinin ‘avans’ oranında hesaplanacağını, Hesaplamaların takdirinin Mahkeme’ye ait olmak üzere;
a.Kök Raporda heyetlerince kabul gören hesaplamaya göre;
Davacıya 2012 yılında; 19.12.2012 fesih tarihine kadar 209.116,05 TL ödendiğini ve davacının fesih tarihinde 234.781,61 TL alacağı oluğunun hesaplandığını, buna göre davacının (234.781,61 TL – 209.116,05 TL=) 25.665,56 TL asıl alacağına; 19.12.2012 fesih tarihinden 04.01.2013 tarihinde davacıya yapılan 14.140,00 TL davalı tarafından yapılan ödemeye kadar 194,94 TL işlemiş faiz talep edebileceğinin hesaplandığını,TCMB verilerinden 04.01.2013 ödeme tarihi itibariyle avans faizi oranı %13,75 olduğu görüldüğünden, davacının belirlenen (25.665,56 TL – 14.140,00 TL=) 11.525,56 TL asıl alacağına 04.01.2013 ödeme tarihinden itibaren %13,75 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceğini, faizin infaz aşamasında hesaplanması gerektiğini,
b. Mahkeme Tarafından davacının itirazları yönünde aşağıdaki hesaplamanın kabul edilmesi halinde ise;
Davacı, davalının fesih beyanının yer aldığı ihtarnameyi 13.01.2013 tahinde tebliğ aldığını beyan etmiş ve sözleşmenin bu andan itibaren sona erdiği hususunun dikkate alınması gerektiğini ifade ettiğini, dosyada anılan tebliğ mazbatası görülemediğinden ihtarname tarihinin 19.12.2012 esas alınarak değerlendirme yapıldığını, davacının iddia ettiği gibi fesih beyanının tebliğinden itibaren 90 gün sonra sözleşmenin sona ermediği, çünkü somut olayda Mahkemenin anılan fesih beyanının haklı nedenle yapıldığı kanaatine varması halinde taraflar arasındaki güven ilişkisinin zedelenmesi dolayısıyla olağanüstü feshin derhal sonuç doğurması ilkesinin geçerli olduğu, bu hesaplama tarzına göre; Davacıya 2012 yılında; 19.12.2012 fesih tarihine kadar 209.116,05 TL ödendiği ve davacının fesih tarihinde 249.081,30 TL alacağı oluğunun hesaplandığını, buna göre davacının (249.081,30 TL – 209.116,05 TL=) 39.965,25 TL asıl alacağına;19.12.2012 fesih tarihinden 04.01.2013 tarihinde davacıya yapılan 14.140,00 TL davalı tarafından yapılan ödemeye kadar 278,39 TL işlemiş faiz talep edebileceğinin hesaplandığını.TCMB verilerinden 04.01.2013 ödeme tarihi itibariyle avans faizi oranı %13,75 olduğu görüldüğünden, davacının belirlenen (39.965,25 TL – 14.140,00 TL=) 25.825,25 TL asıl alacağına 04.01.2013 ödeme tarihinden itibaren %13,75 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceği, faizin infaz aşamasında hesaplanması gerektiği hususlarında görüş ve kanaatini bildirdikleri görülmüştür.
Mahkememizce …Başkanlığından davalıya ait kurumlar vergisi beyannamesi ve bilanço bilgileri celp edilmiştir.
Bilirkişi ek raporun taraflara tebliğ edildiği, bilirkişi ek raporuna karşı tarafların beyanlarını sunmuş oldukları, mahkememizce, davalı şirketin, davacıya yaptığı ödemeleri gösterir ödeme dekontu, banka dekontu belgeleri ve …Başkanlığı ve Vergi Dairesi’nden sözleşme tarihlerindeki şirket bilançolarda göz önüne alınarak ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyetinin 06/02/2020 tarihli 2. Ek raporunda özetle;
Mahkeme tarafından taraflar arasındaki danışmanlık sözleşmesi uyarınca, danışmanın iş görme borcunu özen ve sadakatle yapmadığı sonucuna varılması halinde sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin kabul edileceğini, Davalının ibraz edilen 2012-2013 yıllarına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve sahibi lehine delil vasfını haiz olduğunu, TTK m. 19/ (2) uyarınca, taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılacağı, Bu nedenle somut olaydaki sözleşmede uyuşmazlığa uygulanacak faiz oranına ilişkin bir düzenleme bulunmadığı için 3095 sayılı Yasanın 4489 sayılı Yasa ile değişik 2/2 maddesinde ticari işlemde temerrüt faizinin ‘avans’ oranında hesaplanacağını,
Yine heyetlerince yapılan hesaplamaların takdirinin Mahkeme’ye ait olmak üzere;
Heyetlerince kabul gören hesaplama tarzına göre
a. 2012 yılında 247.343,85 TL ve 2013 yılında 14.027,06 TL davacının toplamda 261.370,91 TL danışmanlık hak ediş ücretinden – 223.256,05 TL davacının davalıdan olan tahsilatı düşüldüğünde geriye davacının 38.114,86 TL alacaklı olabileceğini,buna göre davacının 38.114,86 TL asıl alacağına; 19.12.2012 fesih tarihinden 04.01.2013 tarihine kadar 265,50 TL işlemiş faiz talep edebileceği hesaplanmakla birlikte, işlemiş faiz Sayın Mahkeme’nizin takdirinde olduğunu,- TCMB verilerinden 04.01.2013 ödeme tarihi itibariyle avans faizi oranı %13,75 olduğu görüldüğünden, davacının belirlenen 38.114,86 TL asıl alacağına 04.01.2013 ödeme tarihinden itibaren %13,75 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceğini, faizin infaz aşamasında hesaplanması gerektiğini,
b. Davalının itirazlarında belirtilen hesaplama tarzına göre;
Davacının 2012 yılında 219.158,42 TL hesaplanan danışmanlık hak ediş ücretinden – 223.256,05 TL davacının davalıdan olan tahsilatı düşüldüğünde davacının davalıdan herhangi bir alacak bakiyesinin olmadığının hesaplandığını, dolayısıyla faiz hesaplamayı gerektirecek herhangi bir bakiye olmadığından faiz hesaplaması yapılamadığını,
c. Davalının itirazlarında belirtilen hesaplama Tarzına Göre;
c1. Davalıca davacı ile olan sözleşmesini haklı sebeple ve 19.12.2012 ihtarname ile ve 13.01.2013 çalışma tarihine kadar hesaplama yapılmasının Sayın Mahkeme’ce kabulü halinde;
– 2012 yılında 270.904,14 TL ve 2013 yılında 14.155,56 TL olmak üzere davacının 285.059,70 TL alacağından, davalıca (2012 yılında 209.116,05 TL ve 2013 yılında 14.140,00 TL olmak üzere=) 223.256,05 TL danışmanlık ücreti ödediği göz önüne alındığında davacının davalıdan 61.803,65 TL alacaklı olabileceğinin hesaplandığını,
– Davacının 61.803,65 TL asıl alacağına; 19.12,2012 fesih tarihinden 04.01.2013 tarihine kadar 430,51 TL işlemiş faiz talep edebileceği hesaplanmakla birlikte, işlemiş faizin Mahkemenin takdirinde olduğunu,
TCMB verilerinden 04.01.2013 ödeme tarihi itibariyle avans faizi oranı %13,75 olduğu görüldüğünden, davacının belirlenen 61.803,65 TL asıl alacağına 04.01.2013 ödeme tarihinden itibaren %13,75 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceği, faizin infaz aşamasında hesaplanması gerektiğini,
c2. Davalıca davacı ile olan sözleşmesini haksız sebeple ve 19.12.2012 ihtarname ile ve 13.01.2013 çalışma tarihinden + 90 gün sonra ve 13.04.2013 tarihinde fesih edildiğinin Mahkeme’ce kabulü halinde;
2012 yılında 270.904,14 TL ve 2013 yılında 98.631,67 TL olmak üzere davacının 369.535,81 TL alacağından, davalıca (2012 yılında 209,116,05 TL ve 2013 yılında 14,140,00 TL olmak üzere=) 223.256,05 TL danışmanlık ücreti ödediği göz önüne alındığında davacının davalıdan 146.279,76 TL alacaklı olabileceğinin hesaplandığını,
– Davacının 146.279,76 TL asıl alacağına; 19.12.2012 fesih tarihinden 04.01.2013 ödeme tarihine kadar 1.018,95 TL işlemiş faiz talep edebileceği hesaplanmakla birlikte, işlemiş faizin mahkemenin takdirinde olduğunu,
– TCMB verilerinden 04.01,2013 ödeme tarihi itibariyle avans faizi oranı %13,75 olduğu görüldüğünden, davacının belirlenen 146.279,76 TL asıl alacağına 04.01.2013 ödeme tarihinden itibaren %13,75 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceğini, faizin infaz aşamasında hesaplanması gerektiğinin rapor edildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi 2. Ek raporunun taraflara tebliğ edildiği, tarafların rapora karşı beyan itirazlarını sunmuş oldukları anlaşılmıştır.
Mahkememizce, tarafların bilirkişi raporuna itirazlarında, sunulan itirazların mahkememiz hukuki değerlendirmesine tabi olduğu, ek rapor alınması veya yeni bir rapor alınmasına gerek bulunmadığı, raporun denetime elverişli, gerekçeli olması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili bu rapor doğrultusunda, 27/01/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile dava açılışında 5.000,00 TL olan istemini 38.114,86 TL olarak artırmıştır.
Dosya kapsamında; taraflar arasında “Hizmet Sözleşmesi” başlıklı sözleşme ve Ek (Zeyilname) sözleşmesi imzalandığı hususunda çekişme bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, sözleşmelerin davalı şirketce haklı nedenle fesh edilip edilmediği, davacının sözleşmelere dayalı ücret alacağının olup olmadığı noktalarındadır. Dosyamıza celp edilen … 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Esas, …/… K sayılı sayılı kararı incelendiğinde, mahkememiz dosyası davacısı …’ nin, gerek sözleşme ilişkisi devam ederken, gerekse de bu ilişki sona erdikten sonra sözleşme maddelerine uymayan beyan ve açıklamalarda bulunduğu, sosyal medyada takipçilerinin olduğu, facebook platformu üzerinden açıklamalarda bulunarak haberler yaptığı, davacı şirket organizasyonundaki yöneticileri bu medya üzerinden tehdit ederek açıklamalarda bulunduğu, networkde yer alan kişilerin tüketici mahkemelerine topluca başvuruda bulunmasına aracılık ettiği, şirket ile ilgili görüşmeleri ve bu konuda şirketi zor durumda bırakacak beyanları açıkladığı, konu hakkında şirket yöneticilerini bilgileri açıklamakla tehdit ettiği, açıklamalarını sosyal paylaşım sitelerinin yanında, haber portallarını da kullanarak bu konudaki beyanlarına devam ettiği, şirket hakkında yaşanan gerçekler yazısı ile şirket içi yazışma ve görüşmelerini ifşa ettiği tespit edildiği, davalının eyleminin haksız rekabet teşkil ettiği tespitini yapılarak, maddi ve manevi tazminata hükmedildiği, ilgili kararın da, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi tarafından mahkememizde yargılama devam ederken onandığı anlaşılmaktadır. Söz konusu karar uyarınca, dosyamız davalısının taraflar arasındaki sözleşmelerin feshinde haklı olduğu, feshin nedeninin davacının haksız rekabete yol açan eylemleri olduğu kanaatine varılmıştır.
Fesih beyanı tek taraflı bir irade beyanı olup, hukuki niteliği itibariyle bozucu yenilik doğuran bir hak olduğundan, beyanın karşı tarafa ulaşması ile hüküm ifade edip, neticesi itibariyle de ileriye dönük sonuç doğuracaktır. Davalı şirketin, .. 63.Noterliği’nin 19/12/2012 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacıya sözleşmenin haklı nedenle fesih edildiğini bildirdiği, ilgili ihtarnamenin, tebliğ şerhine göre davacıya 20/12/2012 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu anlaşılmıştır. Fesih beyanında herhangi bir süre belirtmediğine göre muhataba ulaştığı anda feshin yapılmış olduğunun kabulü gerekmiştir. İşbu durumda, taraflar arasında sözleşmelerin 20/12/2012 tarihinde davalı şirket tarafından feshedildiği, davacının fesih tarihine kadar mevcut ise alacak hakkına sahip olduğu anlaşılmıştır. Yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde, 2012 yılında 247.343,85 TL ve 2013 yılında ise 14.027,06 TL toplamda 261.370,91 TL davacının danışmanlık hak ediş ücretine hak kazandığı, davalı şirket tarafından yapılan 223.256,05 TL mahsubu neticesinde, davacının davalıdan bakiye 38.114,86 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekilince, ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı itirazında bulunulmuş, TBK 147.maddesine göre hizmet sözleşmelerinin 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, alacağın zamanaşımına uğradığı iddia olunmuştur. Davalı itiraz incelenmeden önce taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin değerlendirilmesi gerekmektedir. 18/01/2012 tarihli sözleşmenin başlığı her ne kadar “Hizmet Sözleşmesi” ise de, sözleşme incelendiğinde, sözleşmenin karma nitelikte olduğu, sözleşme hükümlerinin ise hizmet akdinden ziyade “danışmanlık sözleşmesi” niteliğinde olduğu, hizmet sözleşmelerinde temel edimin belirli bir zaman diliminde işin yürütülmesi olduğu halde danışmanlık sözleşmelerinde kural olarak zamana bağlı olmaksızın işin yürütülmesi hususunda yükümlülük yüklediği, diğer bir hususta hizmet sözleşmelerinde işgören ile işveren arasında emir direktif ilişkisi var iken, danışmanlık sözleşmesinde danışman, işveren karşısında serbest çalışmaktadır. Ayrıca, danışmanlık sözleşmelerinde danışman sahip olduğu, know-how işin yürütülmesine yardımcı olmayı taahhüt etmektedir. Tüm sayılanlar kapsamında taraflar arasındaki sözleşmenin ve ek niteliğinde ki Zeyilnamenin salt hizmet akdi olarak nitelenmesi olanaklı değildir. TBK 147/5.maddesine göre “Vekâlet, komisyon ve acentalık sözleşmelerinden, ticari simsarlık ücreti alacağı dışında, simsarlık sözleşmesinden doğan alacaklar.” ın, 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu düzenlenmiştir. Ancak, elde ki davada mevcut sözleşmelerin atipik nitelikte olduğu ve genel zamanaşımına tabi olduğu, fesih ihtarının 20/12/2012 de tebliğ edildiği, davanın 18/02/2014 tarihinde açıldığı, ıslah harcının ise 27/01/2021 tarihinde yatırıldığı anlaşıldığından, davalı şirketin zamanaşımı itirazının reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile, 38.114,86 TL’nin (5.000,00 TL’sine 20/12/2012 tarihinden, 33.114,86 TL’sine ise ıslah tarihi olan 27/01/2021 tarihinden itibaren ) işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 2.603,63 TL karar harcından peşin alınan 85,40 ve 565,51 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 650,91 TL’nin mahsubu ile geri kalan 1.952,72 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacının yaptığı 114,40 TL ilk masraf, 4.160,00 TL Bilirkişi ücreti,565,51 TL ıslah harcı ve 167,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 5.006,91 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalının yapmış olduğu masrafın kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 5.717,23 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine
6- Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye avansın istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.23/06/2021

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza