Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/502 E. 2020/38 K. 21.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/154 Esas
KARAR NO : 2020/258

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 19/04/2017
KARAR TARİHİ : 06/03/2020

Bursa… Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas, …Karar sayılı karar sayılı yetkisizlik ve görevsizlik kararı sonucu Mahkememize tevzi edilen dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı şirketlerle imzalamış olduğu hizmet alım sözleşmeleri kapsamında davalı şirketlerde çalışan işçi … tarafından … Bakanlığı aleyhine Balıkesir … İş Mahkemesinde açılan … Esas sayılı işçi alacağı davasında mahkemece verilen kararın Balıkesir … İcra Müdürlüğünün… sayılı dosyası ile ilamlı icra takibine konu edilmesi nedeni ile söz konusu işçi alacağının ferileri ile birlikte davacı idare tarafından ödendiğini, davacı idare ile yüklenici firmalar arasında düzenlenen hizmet alım sözleşmelerinde ve sözleşmelerin eki olan şartnamelerde iş ve işçilik haklarından doğan alacaklarda yüklenici firmaların sorumlu olduğu hükmünün yer aldığını, davalılardan … Şti hakkında İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında iflas kararı verildiğini, davalılardan…Şti hakkında İzmir… Asliye Ticaret Mahkemesinin …esas … karar sayılı dosyasından iflas kararı verildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacı idare tarafından dava dışı 3.kişiye ödnen işçi alacağı ve fer’ileri toplamı 10.953,66 TL’nin ödeme tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Bursa … Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olup, ilgili mahkeme tarafından davalılardan …Şti hakkındaki davanın tefriki ile ayrı bir esasına kaydına karar verildiği, diğer davalılar yönünden yürütülen yargılamada ise Bursa… Asliye Hukuk Mahkemesince … Esas, … Karar sayılı ilamı ile yetkisizlik ve görevsizlik kararı verildiği ve bu karar sonucunda dosyanın Mahkememize tevzi edildiği anlaşılmıştır.
Dava; davalı şirketler bünyesinde çalışan işçi …’in işçilik alacaklarının tahsili için açmış olduğu davada Balıkesir … İş Mahkemesinde açılan … Esas sayılı dosyasında davanın kısmen kabulüne dair verilen karar sonucu Balıkesir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına davacı tarafından 23/12/2016 tarihinde yapılan 10.953,66 TL ödemenin rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Davalı Müflis …Şti. Yönünden Değerlendirme;
İstanbul .. Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası ile 01/04/2013 tarihinde davalı şirketin iflasına karar verildiği, kararın bozulması sonucu yine aynı mahkemenin … Esas sayılı dosyasında 20/11/2014 tarihli kararı ile davalı şirketin iflasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dava dışı işçi …’in işçilik alacaklarının tahsili için açmış olduğu dava sonucunda Balıkesir… İş Mahkemesinde açılan… Esas, … Karar sayılı ve 09/11/2016 tarihli kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, davacı tarafından Balıkesir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına 23/12/2016 tarihinde 10.953,66 TL ödeme yapıldığı belirlenmiştir.
Alacak, iflastan sonra doğmuş ve masa borcu da değilse, sırasına ve esasına itiraz edilebilecek, İİK’nın 235. maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından olmayıp, iflastan sonra doğan ve müflisin genel hükümlere göre sorumlu olduğu ve iflas masasının dağıttığı iflas hissesi oranında değil, tasfiyede bakiye kalırsa alacaklıya ödenecek olan bir alacak niteliğindedir. İflas tarihinden sonra doğan böyle bir alacağın varlığı ve miktarı konusunda bir uyuşmazlık bulunmasa da, inceleme, şikayet yolu ile icra mahkemesince değil, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda iflas masası aleyhine açılan davada genel mahkemelerce tespit edilecektir. Böyle bir davada, davacı, davalı müflisten alacaklı olduğunu iddia eden alacaklı olup, davalı ise iflas idaresidir. İflastan sonra oluşan alacağın masaya kaydı istenemez, tasfiyede bakiye kalırsa nazara alınır. Öte yandan, İİK’nın 195/1. maddesinin “Borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur.” hükmü uyarınca iflas tarihine kadar doğan iflas alacağı ve fer’ileri ile takip masrafları konusunda uzman bilirkişiden rapor alınıp, belirlenen tutarın kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerekir. İİK’nın 195. maddesine göre iflas masasına yazılacak alacakların iflas tarihi itibariyle hesaplanıp, belirlenmesi gerekir. İflasın açılması ile ipotekle temin edilen alacaklar hariç, diğer alacaklar muaccel hale gelir ve iflasın açıldığı tarihe kadar işleyen faizler ve takip masrafları da asıl alacağa eklenerek masaya yazılır. İİK’nın 196/3. maddesi uyarınca asıl alacağa faiz işlemeye devam ederse de, bu ancak tasfiye bakiyesi kalırsa ayrıca ödenir. Kayıt kabul davalarında tahsile değil, alacağın iflas masasına kaydına karar verilmekle yetinilir. Alacağın ödenmesi ancak tasfiye sonunda masa mevcudunun sıra cetveline uygun biçimde dağıtımı aşamasında gerçekleşir ve alacakların tam olarak ödenip ödenmeyeceği ancak bu aşamada anlaşılabilir. Kayıt kabul davaları, iflasından önce müflisten alacaklı olanların, bir diğer ifade ile iflas alacaklılarının alacaklarını iflas masasına kaydettirmek için açtıkları ve dayanağını İİK’nın 235. maddesinden alan davalar olup, Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir. Masa borçları sıra cetvelinde yer alamayacağından, bunlar için iflas masası aleyhine genel mahkemede açılması gereken davada İİK’nın 235. maddesindeki süreler uygulanmaz. İİK’da masa borçları ve iflastan sonra doğan genel nitelikli alacak için İİK’nın 235/2. maddesinin ilk cümlesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Dosyamız kapsamında ise dava konusu olan alacağın iflas alacağı ve masa borcu değil, iflas tarihinden sonra doğan genel nitelikli alacak olduğu, davacının tacir olmadığı, davanın nispi ticari dava olmadığı belirlendiğinden Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu belirlenmiştir.
Davalılar… Şti., …Şti., … Şti., …AŞ, … Şti., … AŞ, … AŞ,…AŞ yönünden değerlendirme;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1.maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” hükmü yer almaktadır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir. Yine, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlediğinden, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II.maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Mahkememizin görev alanı mutlak ticari davalar ve her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren davalarla sınırlı olup, davacının tacir olmadığı, dava konusu alacağın taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi kapsamında, dava dışı işçiye ödenen bedelin davalılardan rücuan tahsili istemine ilişkin olduğu, davanın mutlak/nispi ticari dava olmadığı anlaşılmış, dava konusu uyuşmazlığa ilişkin Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olduğu belirlenmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar değerlendirildiğinde; Müflis …Şti. yönünden dava konusu alacağın iflas tarihinden sonra doğmuş olması sebebiyle Mahkememizin görevli olmadığı, diğer davalı şirketler yönünden ise davacının tacir olmaması ve davanın mutlak/nispi ticari dava olmadığı gerekçesiyle Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin ise Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kanaatine varıldığından Mahkememizin görevsizliği nedeni ile davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda;
1-HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca Mahkememizin görevsizliği nedeni ile davanın usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, HMK’nın 20.maddesi gereğince tarafların karara karşı kanun yoluna başvurmaması halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, HMK 331/2. maddesi gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde talep halinde harç ve yargılama giderinin ve gider avansının harcanmayan kısmının Mahkememizce karar altına alınmasına,
Dair, tarafların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde karar verildi.

Katip
e-imza

Hakim
e-imza

BU EVRAK 5070 SAYILI KANUN GEREĞİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞTIR