Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/432 E. 2021/431 K. 29.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/432 Esas
KARAR NO:2021/431

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:15/09/2014
KARAR TARİHİ 29/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ün sevk ve idaresindeki davalı …’a ait olan ve diğer davalı … sigortalı bulunan, … Merkezi tarafından kullanılan … plaka sayılı aracın müvekkili …’ye çarptığını ve sürükleyerek hayati derece yaralanmasına sebep olduğunu, müvekkilinin kimsesiz olduğunu ve velayeti altındaki halası ile yaşadığını, müvekkilinin bakım masraflarının karşılanması için halasının iş yerini kapattığını, davalıların müvekkili ile ilgilenmediğini, davalı …’ün müvekkiline dava açmaması için baskı yaptığını belirterek davanın kabulü ile ilk aşamada 1.000,00-TL maddi ve … için 10.000,00-TL ile halası … … için 10.000,00-TL manevi tazminatların davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirtilen … … isimli kurumun müvekkiline bağlı olduğunu, dava dilekçesinde İstanbul Valiliği’nin gösterildiğini fakat bunun yanlış olduğunu, BK.66.maddesi gereğince işin yapılmasından sorumlu personelin verdiği zararı adam çalıştıranın ödemesi gerektiğini belirterek davanın müvekkili yönünden reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı … … Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen kazada dacının asli kusurlu olarak kazaya sebep olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limitleri içerisinde sigortalısının kusuru oranında olduğunu, davacının uğradığı zararın tespiti için dosyanın ATK’ya gönderilmesi gerektiğini, ayrıca davacıya SGK tarafından yapılan bir ödemenin bulunup bulunmadığının sorulması gerektiğini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Diğer davalılar tarafından davaya cevap verilmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçeleri ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde dava her ne kadar … Merkezine izafeten … … yöneltilmiş ise de davalı … tarafından sunulan cevap dilekçesi ile söz konusu kurumun kendi Bakanlıklarına bağlı olduğu, … … ile bir ilgisinin bulunmadığı bildirilmiş olması nedeniyle Mahkememizce dosya davalısı olarak söz konusu çocuk merkezi yönünden … Bakanlığının davalı olarak kabulü ile yargılamaya başlanılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde; 21.01.2012 günü saat 12,30 sıralarında davalı sürücü … yönetimindeki … plakalı minibüs ile … caddesi tramvay yolunu takiben … -… yönünde seyri sırasında … tramvay durağına geldiğinde yaya geçidinden karşıya geçmekte olan davacı 1997 doğumlu yaya …’ye çarpmış, olay yaralanma ile sonuçlandığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından, davalı …’ün sevk ve idaresindeki davalı …’a ait olan ve diğer davalı … … sigortalı bulunan, … Merkezi tarafından kullanılan … plaka sayılı aracın müvekkili …’ye çarptığı ve sürükleyerek hayati derece yaralanmasına sebep olduğu iddiası ile müvekkilinin kimsesiz olduğu ve velayeti altındaki davacı halası ile yaşadığı, müvekkilinin bakım masraflarının karşılanması için halasının iş yerini kapattığını, davalı …’ün müvekkiline dava açmaması için baskı yaptığını belirterek 1.000,00-TL maddi ve kazazede davacı … için 10.000,00-TL ile halası … için 10.000,00-TL manevi tazminatların davalılardan müteselsilen tahsili talepli iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce kaza yapan aracın tescil kayıtları celp edilerek incelenmiş aracın davalı … adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırması yapılmış, ilgili kolluk birimlerince tutulan sosyal ekonomik durum formları dosya arasına alınarak incelenmiştir.
Yine davalı sigorta şirketine yazılan müzekkere ile … plaka sayılı aracın sigorta poliçesi ve hasar dosyası celp edilerek incelenmiştir.
Davacının trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle maluliyet durum ve oranının tespiti hususunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınmış olup, sunulan 12/06/2018 tarihli raporda özetle; davacı …’nin sürekli maluliyeti bulunmadığı, geçici iş göremezlik süresinin ise kaza tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceği görüşü bildirilmiştir.
… 91. Asiye Ceza Mahkemesinde görülen …/… esas sayılı davada olay yerinde keşif yapan bilirkişi … … 10.11.2014 tarihli raporunda …’ün asli ve birinci derecede, kazazede davacı … nin ise ikinci derecede ve tali oranda kusurlu olduğu kanaatini bildirmiştir. İstanbul Adli Tıp Kurumundan alınan raporda ise maddi hata yapılmış, raporun son paragrafında görüleceği gibi olay bir tren kazası ile karıştırılmış, bir trenin yayaya çarptığı belirtilip trenin duruş mesafesinin çok uzun olmasına, makinistin korna uyarısında bulunmasına ve fren yapmasına göre kusursuz olduğu, yayanın ise tam kusurlu olduğu bildirilmiştir.
Bu kapsamda, meydana gelen trafik kazasında tarafların kusur durum ve oranlarının tespiti gerektiği değerlendirilmekle, dosya İstanbul Teknik Üniversitesi kürsüsü öğretim görevlileri olup, makina mühendislerinden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, sunulan 19/12/2019 tarihli raporda özetle; “Olayın tanığı yoktur. Bu nedenle hangi tarafın kırmızıda vc hangi tarafın yeşil ışıkta geçtiği konusunda kesin bir sonuca varmak mümkün olamamıştır, Ancak araç sürücüsünün asli kusur sayılan hallerden Taşıl Giremez işaret levhasına rağmen tramvay yoluna girdiği (K İ K Mad. 84/b), ayrıca durak hizasındaki yaya geçidine yüksek hızla yaklaştığı, hızını görüş şartlarına göre düzenlemediği (K İ K Mad. 52/a,b) sabit olup kazada asli oratıda kusurludur. Davacı yaya ise yola girmeden önce gelen trafiği gereği gibi konırol etmediği için olayda ikinci dcrecede kusurludur:
1 .Davalı sürücü … % 75 (yÜzdeyetmişbeş) oranında kusurludur. 2.Davacı yaya … % 25 (yüzdeyirrviîhe^) oranında kusurludur. ” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce 30.06.2020 tarihli celse ara kararı ile; davaya konu haksız fiille ilgili olarak, dava dosyasında bulunan belgeler ve raporlar dahilinde davacının talep edebileceği geçici iş göremezlik zararının tespitine ilişkin olarak rapor hazırlanması hususunda dosya aktüerya bilirkişisine tevdi edilmiş, sunulan 20/07/2020 havale tarihli raporda özetle;
“Dosyada mübrez raporlar dahilinde ve davacının kaza tarihinde 15 yaşında olduğu ve herhangi bir kazancının- gelirinin bulunmadığının tespiti ile yerleşik Yargıtay içtihatları dahilinde net asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmış olsa da yine yerleşik 17 HD kararlarında da açıkça görüleceği üzere geçici iş göremezlik zararının bir kazanç- gelir kaybı zararı olarak değerlendirildiği ve geliri olmayan bir kişinin kazanç kaybından da söz edilemeyeceği kabul gören bir görüş olduğu Yargıtay içtihatları örnekleri ile desteklenerek açıklanmış olup, Davacının iyileşme döneminde % 100 oranında maluliyetinin bulunduğunun kabulü ile; 21.02.2012 kaza tarihi ile 20.06.2012 tarihine kadar 4 AY/120 GÜN geçici iş göremezlik- iyileşme dönemi zararının; 634,64 TL 2012 yılı 1. Dönem net asgari ücret üzerinden hesaplandığında; 2.538,56 TL, davacının % 25 kazada kusurunun bulunduğunun kabulü durumunda ise 1.903,92 TL iyileşme dönemi zararının olduğu hesaplanmasına karşın, Yargıtay yerleşik içtihatlarında da açıkça görülecegi üzere, geliri olmayan bir kişinin iyileşme döneminde kazanç kaybından söz edilemeyeceği, bir başka değişle geçici is göremezlik zararının bulunmadığı kabul edilmekte olup, tüm hukuki münakaşa ve takdir elbette Yüce Mahkemeye aittir.” şeklinde görüş bildirildiği, mahkememizce 05/11/2020 tarihli celsede davacı vekilinin itirazları doğrultusunda ek rapor düzenlenmesi için dosyanın yeniden aktüerya bilirkişisine tevdiine karar verildiği sunulan ek raporda ise özetle;
“Davacının iyileşme döneminde % 100 oranında maluliyetinin bulunduğunun kabulü ile; 21.02.2012 kaza tarihi ile 20.06.2012 tarihine kadar 4 AY/120 GÜN geçici iş göremezlik- iyileşme dönemi zararının; 634,64 TL 2012 yılı 1. Dönem net asgari ücret üzerinden hesaplandığında; 2.538,56 TL, davacının % 25 kazada kusurunun bulunduğunun kabulü durumunda ise 1.903,92 TL iyileşme dönemi zararının olduğu hesaplanmasına karşın, Yargıtay yerleşik içtihatlarında da açıkça görüleceği üzere, geliri olmayan bir kişinin iyileşme döneminde kazanç kaybından söz edilemeyeceği, bir başka değişle geçici is göremezlik zararının bulunmadığı, (Yargıtay 17 HD ‘nin J7.02.20J7 tarih, 2014/J7502 E. 2017/112J K. Sayılı, Yargıtay 17. HD ‘ nin 25.12.2014 gün 2013/13485 E. 2014/19487 K. Saydı ilamları), işbu ek raporda da kök rapora sadık kalındığı” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Yargıtayın çeşitli kararlarında da vurgulandığı üzere; işleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.
Bu bağlamda; dava dosyasında bulunan delil ve ibraz edilen belge içeriklerinden anlaşıldığı üzere; davalı araç maliki Dursun AKTAŞ tarafından davaya konu trafik kazasına karışan … plakalı aracın yolcu taşımacılığında kullanıldığı, minibüsün … 28. Noterliğinin 02.01.2012 gün … yevmiye sayılı evrakına kayıt edilen 30.12.2011 tarihli “Araç Kiralama Sözleşmesi” ne istinaden … Gıda înş. Tem. Hiz. San. ve Tic. A.Ş.’ye sürücüsünün ve akaryakıtsız olarak kiralandığı, sözleşmenin başlangıç tarihinin 01/01/2012- bitim tarihinin ise 31/12/2012 olduğu bu hali ile söz konusu kiralamanın uzun süreli kiralama niteliğinde dolduğu yani işleten sıfatının değişmesine sebep olacak şekilde; araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması zorunluluğunu karşılar nitelikte olduğu açıktır. Söz konusu aracın ihbar olunan …… A.Ş. … ihale kayıt numaralı “Ulaşım Hizmetlerinin Sağlanması Hizmeti Alımına Ait Sözleşme” uyarınca … Belediyesi Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğüne sürücüsüz olarak kiraya verildiği ve sözleşmenin başlangıç tarihinin 01/01/2012- bitim tarihinin ise 31/12/2012 olduğu, aracın davalı … Merkezine (… … bağlı) tahsis edildiğine yönelik ihbar olunan şirket beyanı ve cevap dilekçesi ekinde buna dair sözleşme sunulmuş ise de kaza yapan araç bilgi ve plakasının söz konusu sözleşmede bulunmadığı dikkate alındığında işleten sıfatının … Merkezinde (… … bağlı) olduğuna dair dosyada yeterli delil bulunmadığı, kiralamanın usun süreli olduğu gözetildiğinde davalı araç maliki …’ın işleten sıfatına haiz olmadığı dolayısı ile bu dava yönünden davalı araç maliki … ile Davalı … Bakanlığının pasif dava ehliyetinin bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
MADDİ TAZMİNAT TALEBİ YÖNÜNDEN;
Davacının maluliyet durum ve oranının tespit edildiği Adli Tıp Kurumu maluliyet raporu dikkate alınarak tanzim edilen aktüerya kök ve ek raporu dosya kapsamına göre denetime elverişli bulunmuş olup, davacının kaza tarihinde 15 yaşında olduğu ve herhangi bir kazanç veya gelirinin bulunmadığı gözetilerek maddi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
MANEVİ TAZMİNAT TALEPLERİ YÖNÜNDEN;
6098 TBK’nun 56/2. maddesi hükmüne göre “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. ” Aynı Yasanın 51.maddesinde de “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370) Zira MK’nın 4.maddesindeki hak ve nesafet kuralları, kanunun hakime takdir hakkı verdiği hallerde hakimin, hak ve nesafete göre tazminata hükmetmesi gerektiğini öngörmektedir. Belirtilen bu hususlar ve özellikle davacı yayanın %25 kusur oranı, kaza nedeniyle meydana gelen geçici maluliyet süresi, yaşı dikkate alındığında adı geçen davacı için takdiren 10.000,00 TL manevi tazminatın (davalı … Sigorta Şirketi yönünden Genel Şartların A-6/f bendi gereğince manevi tazminat talepleri teminat dışı olması sebebiyle) davalı sürücü …’den alınarak davacı kazazede …’ye verilmesine,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/2 maddesinde; “Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda; davacı kazazedenin kimsesinin bulunmadığı bakım ve gözetimi ile velayeti altında bulunduğu halası olan davacı Mehrangiz!in ilgilendiği, manevi tazminat talebinde bulunulduğu, davacı yayanın yaralanması ile ilgili sürekli iş göremezlik süresinin 4 ay olarak belirlendiği bu hali ile zararın ağır bedensel zarar olarak nitelendirilmesinin mümkün olduğu kanaati ile söz konusu davacı hala için de takdiren 2.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla manevi tazminat talepleri yönünden davanın kısmen kabulüne, maddi tazminat talebinin reddine, davalı … Sigorta Şirketi yönünden Genel Şartların A-6/f bendi gereğince manevi tazminat taleplerinin teminat dışı olması sebebiyle bu davalı yönünden manevi tazminat talebinin reddine, davalılar … ve … yönünden manevi tazminat isteminin pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davacı … için 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 21/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davacı … (…) için 2.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 21/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Davalılar … ve … yönünden manevi tazminat isteminin pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
4-Davalı … A.Ş yönünden manevi tazminat isteminin REDDİNE,
5-Maddi tazminat talebi yönünden davanın REDDİNE,
6-Alınması gerekli 819,72-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 105,90-TL harcın mahsubu ile geriye kalan 713,82-TL eksik harcın davalı …’den tahsili ile hazineye irad kaydına,
7-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 28,05-TL gider ile yargılama aşamasında yapılan 2.746,80-TL olmak üzere toplam 2.774,85-TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 1.040,56-TL yargılama gideri ve peşin yatan harç gideri 105,90-TL’nin toplamı olan 1.146,46-TL yargılama giderinin davalı …’den alınıp davacıya verilmesine, geriye kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8 Kullanılmayan gider avansı bulunması halinde karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
9-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalı …’den alınıp davacıya verilmesine,
10-Davalılar … ile … vekille temsil olunduğundan maddi tazminat yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılar … ile … … verilmesine,
11-Davalı … ile … vekille temsil olunduğundan manevi tazminat yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılar … ile … … verilmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı …’ın yüzlerine karşı, diğer davalıların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/06/2021

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)