Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/310 E. 2018/393 K. 07.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/310 Esas
KARAR NO : 2018/393
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 08/09/2004
KARAR TARİHİ : 07/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili davası ile davalılar tarafından zarara uğratılan müvekkilinin … A.Ş. ‘nin …na (… devredilen …BANK A.Ş’nin iştiraki olduğu şirketlerden birisi olduğu;… Kurulu’nun (…) 09.07.2001 tarih ve 384 nolu kararı ile şirketin eski ana ortağı ve bağlı olduğu … A.Ş. ‘nin bağlı ortağı olan … A.Ş. ‘nin mali bünyesindeki olumsuzlukların giderilmesini teminen 4389 sayıl Bankalar Kanununun 14. maddesinin 2 nolu fıkrası kapsamında …BANK A.Ş. ‘nin, temettü hariç tüm ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14. maddesinin 3 ve 4 numaralı paragraflarına istinaden …’ye devredildiğinin açıklandığı; … Yönetim Kurulu’nun 17.05.2002 tarih ve 326 sayılı kararı gereğince, 07.06.2002 tarihinde müvekkili şirketin temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 15-7 a maddesi uyarınca … tarafından devralınarak Yönetim ve Denetim Kuruluna üye atamaları yapıldığı Müvekkili Şirketin 31.12.2002 tarihi itibariyle; … Holding A.Ş ve diğer grup şirketlerinden toplam 3.668.000.000.000 TL anapara alacağı ve 8.319.000.000.000 TL faiz alacağı olup ayrıca diğer bazı grup şirketlerine toplam 29.034.000.000.000 TL anapara ve 11.663.000.000.000-TL faiz borcu bulunduğu; müvekkil şirketin … A.Ş. ‘nin iştiraki … Offshore garantörlüğünde kullanılmış kredi ve faizleri bulunduğu ve vadesi gelen anapara ve faiz ödemelerini gerçekleştiremediği;Finansal Kiralama Kanununa (FKK) göre kiralamaya konu işlemlerin toplam tutarının öz kaynakların 30 katını, ortakları ve şirketler grubu ile yapacağı kiralama işlemlerinin toplam tutarının ise öz kaynaklarının 15 katını aşamayacağından şirketin FKK’na aykırı hareket ettiği ve bu işlemlere de yönetim ve denetim kurulu üyeleri ile şirketin diğer yetkililerinin sebebiyet verdiği;01.01.2002-31.12.2002 hesap dönemine ilişkin mali tablolarında 12. 740.000.000.000-TL dönem zararı bulunduğu; müvekkil … A.Ş. ‘nin denetim raporunda müvekkil şirketi zarara uğratan işlemlerin ayrı ayrı arz edildiği; Şirket Denetim Kurulu üyeleri tarafından tespit edilen ve şirketin Genel Kuruluna sunulan bilanço ve gelir tablosu ile yukarıda özetlenen durumlardan hareketle, 01.01.2002 – 07.06.2002 döneminde görev yapan Yönetim Kurulu üyeleri ile Denetim Kurulu üyelerinin, gerek kendi dönemlerinde yapmış oldukları tasarruf ve işlemler nedeniyle, gerekse kendilerinden önceki dönemlerde seleflerinin yapmış oldukları işlemlerle ilgili olarak gerekli aksiyon ve önlemleri almamaları nedeniyle ibra edilmemeleri ve şirketin uğramış olduğu her türlü zarardan dolayı mali sorumluluklar inin aranmasına; daha önce 1999, 2000 ve 2001 yıllarında şirkette görev yapan ve ilgili dönemlere ilişkin Genel Kurullarında ibra edilen Yönetim Kurulu üyeleri ile ilgili dönemlerdeki Denetim Kurulu üyelerinin, 31.12.2002 tarihi itibarıyla toplam dönem ve geçmiş yıllar zararı 22.362.000.000.000 TL olan, sermayesini tamamen kaybederek öz sermayesi 7.183.000.000.000 TL’ye düşmüş şirketin bu duruma gelmesinde gerek kanunun, gerekse esas mukavelenin yüklediği vazifeleri gereğince yerine getirmemeleri nedeniyle şirketin zarara uğratılmasında sorumlu oldukları ve 1999, 2000, 2001 yıllarına ilişkin olarak hazırlayıp Genel Kurullara sundukları bilanço ile diğer mali tabloların şirketin gerçek mali durumunu yansıtmadığı, ortaklık menfaatlerine aykırı usulsüz işlemler yapmak ve görevlerini kötüye kullanmak sureliyle şirketin zarara uğratıldığı, genel kurullardan sonra yapılan denetim çalışmalarında ortaya çıktığından anılan ve 1999, 2000, 2001 yıllarında görev yapan yönetim ve denetim kurulu üyeleri hakkında şirkete vermiş oldukları zararlardan dolayı mali mesuliyetlerine gidilmesine ve suç teşkil eden eylemleri nedeniyle haklarında suç duyurusunda bulunulmasına, müvekkil şirket denetim kurulu üyeleri tarafından karar verildiği bu nedenle fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000.000.TL’lik zararın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek T.C Merkez Bankası tarafından ilan edilen avans faiz oranı ile birlikte davalılardan sorumlulukları oranında müştereken ve müteselsilen tahsiline masraf ve ücreti vekalete karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı… tarafından sunulan cevabı ile … A.Ş. yönetiminde bulunduğu süre içerisinde hiçbir sorumluluğu olmadığı; Adı geçen iddiadaki danışmanlık sözleşmesi tarihinin 1 Ağustos 2001 tarihi olup, kendisinin Yönetim Kurulunda görev başlangıcı tarihinin iddianamede de belirtildiği üzere 21 Eylül 2001 tarihi olduğu; Kendisini ilgilendiren ikinci iddiadaki … ‘a yapılan ödeme konusunda ise, … ‘ın sözleşmedeki edimlerini yerine getirdiği ancak gayrimenkulün kendisine devredilemediği; yapılan işlemde hakka, hukuka aykırılık olmadığı; bir ödemenin karşı yükümlülüğünün gerçekleştirildiği; kaldı ki protokol tarihi olan 15.02.2002 tarihinde, kendisinin … şirketinde artık çalışmadığı; 31.12.2001 tarihinde istifa ettiği ve … şirketinde genel müdür yardımcısı olarak göreve başladığı;hususlarını beyan ederek haksız davanın reddini talep ettiği görülmüştür.
Davalılardan … cevabında davacı şirket Yönetim Kuruluna 13.04.2001 tarihinde girdiği ve üç ay sonra 10.07.2001 tarihinde bu görevden ayrıldığı, 13.04.2001 tarihinde atanmış olduğu şirketin Yönetim Kurulu Üyeliğinden faydalı çalışma olmadığı ve gördüğü lüzum üzerine istifa ettiği; Davacı şirket Yönetim Kurulunda görev yaptığı üç aylık bu süre zarfında müvekkilinin sadece iki Yönetim Kurulu Kararını imzaladığı; dava dilekçesinde müvekkilinin imzalamış olduğu bu iki Yönetim Kurulu Kararı ile ilgili hiçbir isnat bulunmadığı; Dava dilekçesinde yolsuz olduğu iddia edilen işlemler incelendiğinde, müvekkilinin bunların hiçbirinde imzasının bulunmadığını beyan ederek ve hakkındaki ibranın geçerliliğinin tespiti ile haksız davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı … vekili cevabı ile şirket kayıtlarına göre 11.12.1998 ile 07.03.200 tarihleri arasında murakıp olarak görev yapan müvekkilinin; bu tarihler arasındaki hizmeti konusunda kendisinin hiçbir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığı; müvekkilinin görevi süresince görevinin gerektirdiği, her türlü defter kayıtlarının bilanço ve kar zarara hesaplarında yer aldığını ve bu kayıtlarının mer’i kanunların emrettiği şekilde ve muhasebe tekniği açısından uygun olarak işlendiği, kontrolünün müvekkili tarafından muntazaman yapıldığını, Bu kayıtların kanunlara muhasebe ilkelerine uygunluğunun, doğruluğunun, dünyanın en büyük bağımsız denetim kurumlarından olan… & … (… A.Ş) (1999/2000 yılları için aynı anda yaptırıldığı) tarafından, şirketçe ödenen onbinlerce dolar karşılığında yapıldığı; müvekkilinin istifa ettiği dönemden sonra halka açılmak için …’ya başvurduğu; …’nın ilgili şirketin tüm kayıtlarını en ince ayrıntısına kadar kanun, mevzuat ve muhasebe ilkeleri doğrultusunda incelediği ve sonucundu uygun bulması halinde halka arz kararının verildiği şirketin 2001 yılında halka arz edildiği; söz konusu leasing işleminde bir kusur görülmediği, çünkü bu işlemin bir kiralama olayı olduğu, bu kiralama işleminin… A.Ş. ‘nin müteselsil kefil müşterek borçluluğu karşılığı … A.Ş. ‘ye alınan mal için yapıldığı; iş bu işlemin Şirket Yönetiminin icrasını oluşturduğu ve kesinlikle denetçinin görevi kapsamına girmediği; Suçlamalarda, “murakıplara işbu usulsüzlüğün bildirilmediği” dendiği; bu dönemde murakıp olarak müvekkilinin olduğu düşünülürse, müvekkiline ihbar gelmemiş olmasından dolayı müvekkilinin bu konu ile ilgili olarak sorumlu tutulmayacağının açık bir göstergesi olduğu, bu nedenle haklarını saklı tutarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalılardan … ve … vekili cevabı ile: … A.Ş. Yönetim Kurulu üyeliği kapsamında; şirket genel yönetimi, politikaların oluşturulması uygulanması aşamalarında hiçbir şekilde bilgileri, katılımları ve katkılarının olmadığı; Müvekkillerinden …’un Yönetim Kurulu üyeliği yaptığı 13.04.2001 tarihi ile 31.08.2001 tarihleri arasında ve diğer müvekkili …’nin Yönetim Kurulu üyeliği esnasında; davacının iddia ettiği gibi hiçbir bilanço ile mali tablo düzenlenmediği; Ortaklık menfaatlerine aykırı hiçbir karar ya da tasarrufla müvekkillerinin ilgisi ve bilgisi olmadığı gibi ilgili kararlarda imzalarının da bulunmadığı; Bu görev ve sıfatları nedeniyle davacı şirketten her ne ad altında olursa olsun hiçbir ücret almadıkları; …’na devrolunan Şirketlerin tüm eski yöneticileri hiçbir ayrım yapılmadan prensip olarak, ön yargı ile suçlu, kusurlu kabul edilerek haklarında, Tazminat/Sorumluluk davaları açıldığı; Buna karşın; … yönetimindeki şirketlere el konulduktan sonra oluşan zarar ve bunların sorumlularının söz konusu edilmediği, sorumluların sorumsuz kılınabilmeleri için yasa! düzenlemeler yapıldığı; Müvekkillerinin 1999, 2000, 2001 yılları eski yönetim kurulu üyeleri olup, ilgili dönemlere ilişkin genel kurullarında ibra edildikleri; ibra eden önceki olağan genel kurul kararlarının yoklukla malul sayılması ve yönetim kurulu ile denetçiler hakkında dava açılmasının, yabaya, ana sözleşmeye ve afaki iyi niyet kurallarına açıkça aykırı olduğu ve hukuken mümkün olmadığı;Müvekkili …’un 13.04.2001 – 31.08.2001 tarihleri arasında çok kısa süreli görev aldığı yönetim kurulunda, iştirak ettiği toplantılarda dava konusu edilen olaylara ilişkin herhangi bir karar alınmadığı; Müvekkilinin TTK 336. maddesinde yer alan mesuliyet hallerine girmediği, zira zarara sebep olduğu iddia edilen sözleşmeye ait bir karar ya da buna bağlı olarak yapılan ödemelere ilişkin imzasının olduğuna dair bir belgenin de bulunmadığı; Doğduğu iddia olunan zarardan dolayı yöneticilerin şahsi sorumluluklarının giderilebilmesi için usulsüz işlemle zarar arasında illiyet rabıtasının bulunmasının zorunlu olduğu; müvekkilinin bilgisi, icazeti ve imzası olmadan yapılan sözleşmelerden dolayı, şirketin uğradığı iddia olunan zarardan sorumluluğuna gidilemeyeceği; bu nedenle bu müvekkili yönünden davanın tefrik edilerek usul ve esastan reddini istediği, İlgili Genel Kurullarda geçmiş dönemlere ilişkin verilen ibra kararlarının yoklukla malul sayılmasına ilişkin yapılan Genel Kurul ve burada alınan kararların yoklukla malul olduğu; bahse konu Genel Kurul vc alınan kararın tek ortak…’nin katılımıyla yapıldığı; genel kurula haklarında sorumluluk davası açılmasına karar aldığı kişilerin katılmaması, görüş ve savunmalarının alınmamasının, TTK’nun anonim şirketler için getirdiği temel kurallara, bunun da ötesinde TTK’nun özüne aykırı bulunduğu; Müvekkillerinin … A.Ş. yönetim kurulu üyeliğine (… Grubu ve Ortak Şirketleri Mensupları Emekli, Sağlık ve Sosyal Güvenlik Yardımlaşma Vakfını, yani bir tüzel kişiyi temsilen atandığı; bu nedenle müvekkillerine hukuki sorumluluk atfedilemeyeceği; Danıştay … HD’nin 10.06.1998 E.1998/231 sayılı kararında “tüzel kişi hissedarları temsilen Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen gerçek kişilerin davranışlarından doğan hukuki sorumluluğun, onları kendilerini temsilen Yönetim Kurulu üyeliğini seçtiren tüzel kişi hissedarlara ait olacağı ve iflas yolu ile takip edilebilecekleri, iflasın hukuki bir sorumluluk olduğu, bu nedenle temsilci gerçek kişi Yönetim Kurulu üyelerinin iflas yolu ile takıp edilemeyecekleri” ifadelerinde bulunulduğu Davanın dayanağı olarak ileri sürülen olayların büyük bir kısmının müvekkillerinin görev süresi sonrasına dayandığı; söz konusu işlemlerde ve tasarruflarda müvekkillerinin bilgisi olmadığı gibi imzalarının da bulunmadığı; dava dilekçesi içeriğinde kişilerin hukuki sorumlulukları, nedenleri ve kanıtlarının detaylı olarak irdelenmediği, açıklanmadığı; keza dava dilekçesinde iddia edilen şahsi sorumluluk tutarlarının nasıl ve ne şekilde hesaplandığına ve ne olduğuna dair bir açıklığın da bulunmadığı; davanın dayanağının mahkeme ilamı, sabit bulgu ve deliller değil “kanaat’ olduğu; müvekkillerinin imzalamadığı ve zarar yol açtığı iddia olunan tüm yönetim kurulu kararlarının, yönetim kurulunun onayına sunulması gereği kapsamında olduğu; Müvekkillerinin kanun ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği özen ve sadakat yükümlülüklerini yerine getirmiş olup, görev süresi içinde sorumluluğunu gerektiren kusurlu bir eylem veya işlemlerinin bulunmadığı; Davanın zaman aşımına uğradığı; davacı şirketin 09.07.2001 tarihinde …’ye devrolunduğu, ancak söz konusu davanın, açıldığı tarih açısından TTK’nın ilgili amir hükümleri gereği 2 yıllık zaman aşımı süresi aşıldıktan sonra ikame edildiği; tek başına bu sebeple bile söz konusu davanın zaman aşımından reddinin gerektiği; Davacının uğradığı ve tazminatı gerektirecek bir zararının bulunmadığı; muhtemel bir zarara ilişkin olarak tazminat talebinde bulunmanın hukuken mümkün olmadığı; kaldı ki zararın ticari hayatın bir gereği olduğu belirtilerek önce usulden aksi halde esastan davanın reddine karar verilmesi istenilmiştir.
Davalılardan … vekili, cevabı ile: TTK 340. Maddesinin atfı ile uygulama alanı bulan, 309 ‘uncu maddesine göre yönetim kurulu iyeleri ile denetçilerin sorumluluğuna ilişkin davaların 2 ve 5 yıllık zamanaşımı sürelerine tabi olduğu; bu hükme göre 1996-1997 ve 1998 yılarındaki fiiller hakkında 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduğu; 1999. 2000, 2001 ve 2002 yılarındaki fiillerin ise, 2 yıllık zaman aşımına uğradığı; zira 2 yıllık zamanaşımının zararın ve sorumlu kişinin öğrenilmesinden itibaren başladığı; Müvekkilinin yönetim kurulu üyeliğine, … A.Ş. ‘yi, yani bir tüzel kişiyi lemsi!en atandığı, bu nedenle müvekkile hukuki sorumluluk cıtfe dilemeyeceği ve husumet yöneltilemeyeceği; Müvekkilinin kusuru ve özen borcuna aykırılık teşkil eden durumunun bulunmadığı; müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olarak göreve yaptığı yaklaşık 2,5 aylık kısa sürede kendisine herhangi bir şikayet ve ihbar gelmediği ve davacı şirket genel kuruluna hiçbir faaliyet raporu düzenlenemediği; … A.Ş. ‘nin halka açık bir şirket olduğu, bu nedenle üç ayda bir bilançosunu ve yapmış olduğu işlemleri İMKB ‘ye bildirmekte olduğu ve tüm işlemlerinin İMKB ve … tarafından denetlenmekte olduğu; Ayrıca … firmasınca denetlenen şirket hakkında bir ihbar, şikayet ve bilginin müvekkile iletilmediği ve düzenlenen raporlarda da olumsuz hiçbir durumun yer almadığı; davada davalıların görev süreleri ve dönemlerinin birbirinden farklı olduğu, bu durumda müvekkilin diğer davalılar ile dava arkadaşı ve müteselsil sorumlu olmasının hukuken mümkün olmadığı;hususlarını beyanla bu nedenle haksız davanın reddi talep edilmiştir.
Davalılardan Polat Çelikkan Vekili Cevabı ile : Davanın zaman aşımına uğradığını; Müvekkilinin, 1996-1997-1998-1999-2000 ve 2001 yıllarındaki yönetim kurulu faaliyetleri hakkında davacı şirket Genel Kurulu tarafından alınmış “Açık İbra” kararlarının mevcut olduğu ve ibra kararlarının, sorumluluk davası açma hakkını ortadan kaldırdığı; Davacı Şirketin 2002 yılı olağan Genel Kurul toplantısında alınan; 1997, 1998, 1999, 2000 ve 2001 yıllarında görev yapan Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu üyelerinin ibra kararlarının hükümsüz sayılmasına ilişkin kararının mutlak Butlanla Batıl olduğu; Müvekkilinin yönetim kurulu üyeliğine, … Bank A.Ş. ‘ni, yani bir tüzel kişiyi temsilen atandığı, bu nedenle hukuki sorumluluk atfedilemeyeceği ve husumet yöneltilemeyeceği; Müvekkilinin kusuru ve özen borcuna aykırılık teşkil eden durumunun olmadığı; şirketin, müvekkilin görev yaptığı dönemlerin tamamını kârla kapattığı; ayrıca şirketin, uğratıldığı iddia olunan tüm fiillerden sonra 26.10.2000 tarihinde halka arz edildiği; … ve Mağazacılık A.Ş. ile 17.02.1999 tarihinde yapılan fınansal kiralama işleminin meydana geliş tarihinden itibaren başlayan 5 yıllık zamanaşımı süresinin 17.02.2004 tarihinde dolduğu; yine davacı şirketin …’na devir tarihi olan 07.06.2002 tarihinden, davanın açıldığı tarih olan 08.09.2004 tarihine kadar, zararın ve sorumlu kişinin öğrenilmesinden itibaren başlayan 2 yıllık zamanaşımı süresinin 07.06.2004 tarihinde dolduğu; … A.Ş. ‘nin, … ve Mağazacılık A.Ş. ‘den kiralama bedellerini tahsil edememesi akabinde 04.07.2001 tarihinde sözleşmeyi feshettiği; halihazırda kiralama konusu malların mülkiyetinin davacı şirkette bulunduğu; …’na devredilmiş olan şirketin, kiralamaya konu malların nakde çevrilmesi için ne gibi işlemlerin yapılmış olduğu ve ne kadar bedelin tahsil edildiğinin taraflarınca bilinmediği; kaldı ki şirketin zikredilen işlemi yaparken, malın mülkiyetinin şirkette kalması teminatı yanında, yine halka açık bir şirket olan ve 210 Trilyon TL sermayesi bulunan … Holding A.Ş. kefaletini de aldığı;…Tekstil San. A.Ş. ile 26.11.1998 tarihinde yapılan fınansal kiralama işleminin meydana geliş tarihinden itibaren başlayan 5 yıllık zamanaşımı süresinin 26.11.1998 tarihinde dolduğu; yine davacı şirketin …’na devir tarihi olan 07.06.2002 tarihinden, davanın açıldığı tarih olan 08.09.2004 tarihine kadar, zararın ve sorumlu kişinin öğrenilmesinden itibaren başlayan 2 yıllık zamanaşımı süresinin 07.06.2004 tarihinde dolduğu; Anılan FK sözleşmesi ile Rafting A.Ş. ‘nin hakim ortağı olan Dünya Tekstil A.Ş. ‘nin … Bank A.Ş. ‘den kullanmış olduğu kredinin, kiralama amacıyla satın alınan gayrimenkul ile teminatlandırildiği; FK işleminin grup içinde yapılan bir ekonomik finansman niteliğinde olup, grup için ek risk doğurmadığı; ayrıca yönetim ve. denetimi 07.06.2002 tarihinde buyana …’da bulunan şirketin anılan alacak tahsili için ne gibi işlemler yaptığının bilgileri dışında olduğu; … Holding A.Ş. ‘ne yapılan nakdi finansmanlar ile ilgili iddiaların ise gerçeği yansıtmadığı; Şirketin 31.12.2002 tarihli ara dönem mali tablolarda söz konusu alacaklara ilişkin herhangi bir karşılık ayrılmadığı iddiasının da gerçeği yansıtmadığı; 2002 yılma ait bilançoyu ve ilgili evrakı düzenleyen, dolayısıyla karşılığı ayırmayanın … tarafından atanan yöneticiler olduğu; Finansal kiralamaya konu işlemlerin toplam tutarı ozkaynakların 30 katını, ortakları ve şirketler grubu ile yaptığı kiralama işlemlerin tutarının ise ozkaynakların 15 katını aştığı iddiasının ise tamamen gerçek dışı olduğu; hususu ifade edilerek davanın reddi istenilmiştir.
Davalılardan …, …, Şükrü Ünlütürk ve P. … vekili,cevabında Davanın taleplerinin zaman aşımına uğradığı; Müvekkillerinin, yönetim ve denetim kurulu üyeliği faaliyetleri hakkında davacı şirket Genel Kurulu tarafından alınmış “Açık İbra” kararlarının mevcut olduğu ve ibra kararlarının, sorumluluk davası açma hakkını ortadan kaldırdığı; Davacı Şirketin 2002 yılı olağan Genel Kurul toplantısında alınan; 1997, 1998, 1999, 2000 ve 2001 yıllarında görev yapan Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu üyelerinin ibra kararlarının hükümsüz sayılmasına ilişkin kararının mutlak Butlanla Batıl olduğu; Müvekkilleri Şükrü Ünlütürk ve …’ın Yönetim Kurulu Üyeliğine, şirket hissedarı olan İpekyolu Vadisi Serbest Bölge Kurucu ve İşleticisi A.Ş’ni, yani bir tüzel kişiyi temsilen atandıkları ve yönetim kurulu üyeliği nedeniyle he ne ad altında olursa olsun hiçbir ücret almadıkları; bu nedenle müvekkillere hukuki sorumluluk atfedilemeyeceği ve husumet yöneltilemeyeceği; Müvekkilleri Şükrü Ünlütürk ve …’m Yönetim Kurulu Üyesi olarak şahsi sorumluluğunu gerektirecek herhangi bir iş ve işleminin mevcut olmadığı; Diğer Müvekkilleri … ve … ‘ın, davacı Şirkete denetçi olarak görev yapmış olup, şahsi sorumluluklarını gerektirecek kusurları ve özen borcuna aykırı davranışlarının bulunmadığı; ifade edilerek davanın usul ve esastan reddine karar verilmesi istenilmiştir.
Davalılardan … ve … Vekili cevabında: davanın yetkisiz kişiler tarafından açılmış olup davacının, taraf sıfatının olmadığı; davanın mükerrer açılmış olup derdest davaların mevcut olduğu; açılan dava dosyalarında alacaklının … olduğu; talep edilen alacak sebebinin aynı gerekçelere dayandığı; tüm dosyalardaki tahsilatın aynı ödemelerde kullanılacağı; Dava konusu işlemler …BANK A.Ş Genel Kurulu tarafından ibra edilmiş işlemler olduğundan, dava açılabilmesi için öncelikle iş bu ibraların kaldırılmasının gerekli olduğu; Fona devirden sonra yasaya aykırı olarak alınan ” eski ibraların kaldırılmasına dair Genel Kurul Kararı’nın ise “Mutlak Butlanla Batıl” olduğundan iş bu davanın reddi kararının verilmesi gerektiği; Dava şartlarının oluşmadığı, muaccel bir alacak bulunmadığı; dava konusu krediler sebebiyle müvekkilinin sorumlu tutulması için bu işlemlerin kasden ve ikmalen yapılmasının gerekli olduğu, böyle bir zarar verme kastı ve veya ihmalinin olmadığı; Davacı tarafın, alacağın tahsili yolunda, kredi borçlularından olan yasal haklarını tüketmedikçe, kısacası zararını kesin hale getirmedikçe müvekkilleri hakkında bir dava açamayacağı; Borcu kabul anlamına gelmemek üzere müteselsil borçluluk söz konusu olup. yapılan her tahsilatın müvekkillerinin borcundan mahsup edilmesi gerektiği; tüm hakları saklı kalarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Vekili Cevabında : Davanın zaman aşımına uğradığını; Müvekkili …’ın 1999-2000 ve 2001 yıllarındaki yönetim kurulu üyeliği faaliyetleri hakkında davacı şirket Genel Kurulu tarafından alınmış “Açık ibra” kararlarının mevcut olduğu ve ibra kararlarının sorumluluk davası açma hakkını ortadan kaldırır durumda olduğu; Davacı Şirketin 2002 yılı olağan Genel Kurul toplantısında alınan; 1997, 1998, 1999, 2000 ve 2001 yıllarında görev yapan Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu üyelerinin ibra kararlarının hükümsüz sayılmasına ilişkin kararının mutlak Butlanla Batıl olduğu; Müvekkilinin Yönetim Kurulu Üyeliğine, …bank A.Ş’ni, yani bir tüzel kişiyi temsilen atandığı, bu nedenle müvekkiline hukuki sorumluluk atfedilemeyeceği ve husumet yöneltilemeyeceği; Müvekkilinin kusuru ve özen borcuna aykırılık teşkil eden durumunun bulunmadığı; bu nedenle adı geçen hakkında davanın reddini talep ettiği görülmüştür.
Davalılardan … ve … vekili cevabı ile : Davanın zaman aşımına uğradığını ; Müvekkilleri … ve Tamer Ateş ‘in 2001 yılındaki yönetim kurulu üyeliği faaliyetleri hakkında davacı şirket Genel Kurulu tarafından alınmış “açık ibra” kararının mevcut olduğu ve ibra kararının sorumluluk davası açma hakkını ortadan kaldırdığı; Davacı Şirketin 2002 yılı olağan Genel Kurul toplantısında alınan; 1997, 1998, 1999. 2000 ve 2001 yıllarında görev yapan Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu üyelerinin ibra kararlarının hükümsüz sayılmasına ilişkin kararının mutlak Butlanla Batıl olduğu; Müvekkillerinin Yönetim Kurulu Üyeliğine, İpekyolu Vadisi Serbest Bölge Kurucu ve İşleticisi A.Ş’ni, yani bir tüzel kişiyi temsilen atandığı, bu nedenle müvekkillerine hukuki sorumluluk atfedilemeyeceği ve husumet yöneltilemeyeceği; Müvekkillerinin kusuru ve özen borcuna aykırılık teşkil eden durumunun bulunmadığı nedenle reddini talep ettiği,
Davalılardan … vekili Cevabı ile : Müvekkilinin … Grubunda 01.11.1997 tarihinde Genel Müdür Yardımcısı olarak göreve başladığı, Yönetim Kurulu üyesi olduğu ve nihayet 31.05.1999 tarihinde Genel Müdür Yardımcılığı Temmuz 1999 tarihinde de Yönetim Kurulu üyeliğinden ayrıldığı ve bu suretle Temmuz 1999’da davacı ile bütün ilgi ve ilişkisinin sona erdiği; Davacının unvanından da anlaşılacağı üzere bir Anonim Şirket olduğu, müvekkilinin de görev süresi ile bağlı olmak üzere bu Anonim Şirketin Yönetim Kurulu üyesi olduğu; bir anonim Şirketin Yönetim Kurulu üyesi hakkında mali sorumluluk davası açılabilmesinin, o şirketin genel kurulunda konunun görüşülüp ilgili Yönetim Kurulu üyesinin ibra edilmemesi ve ilaveten bu üye hakkında dava açılması yolunda bir Genel Kurul Kararı olması şartına bağlı olduğu; Davanın müvekkili açısından zaman aşımına uğradığı; dava dilekçesinde 3/a ve b fıkralarında müvekkili ile ilgili olarak gösterilen fınansal kiralama işlemlerinin, tarihleri itibariyle zaman aşımına uğradığı; Müvekkilinin ibra edildiği; işlemler ve sözleşmelerin hukuka uygun bulunduğu; davacının zararının oluşmadığı, varsa bile müvekkille illiyet bağının bulunmadığı; nedenle dava şartının oluşmadığı, zaman aşımı ve esastan davanın reddine karar verilmesi istenilmiştir.
Davalılardan … vekili, cevabı ile: alnızca dilekçenin son bölümünde, 1999,2000 ve 2001 yıllarında görev yapan yönetim ve denetim kurulu üyeleri hakkında, ibra kararlarının kaldırılıp, haklarında mali sorumluluk davası açılmasına karar verildiğinin belirtildiği; Müvekkilinin dava dilekçesinde davalı sıfatıyla yer almasının tek sebebinin 2001-2002 döneminde 13 ay süreyle denetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı; esasen, bu görevin dahi müvekkilinin katıldığı bir seçimle olmadığı, müvekkilinin denetçi olarak atandığını sonradan öğrendiği; Şirkete tamamen yabancı olan müvekkilinin, dönem sonunda imzalaması gereken raporları dahi, ancak yeminli mali müşavir raporuyla karşılaştırıp, aynı olduğunu gördükten sonra imzaladığı; Mali sorumluluk davası açılabilmesi için, sorumluluğunu gerektiren yönetim kurulu kararları veya işlemlerinin somut olarak konulması gerektiği; ne dava dilekçesinde,1 ne de denetçi raporunda müvekkili yönünden bu konuda en küçük bir açıklama bulunmadığı; Davacının, müvekkili hakkında somut isnatları açıklandığında, bu karar ve işlemlerle ilgili detaylı savunma yapılması imkanının doğacağı; hususlarını beyan ederek dayanak genel kurul kararlarının iptali ve hükümsüzlüğü yönünde açılan davanın bekletici mesele kabul edilmesine aksi halde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … vekili, cevabı ile : Şirketin yönetim ve denetiminin … tarafından devralındığı tarihten itibarın 2,5 yıl geçtikten sonra huzurdaki davanın açılabildiği; sahip olduğu bütün imkanlara rağmen denetçilerin 2 yılda ancak ortaya çıkarabildikleri yolsuz işlemler iddiasının müvekkilinin görev yaptığı sadece 3 aylık süre içinde ortaya çıkarmasının beklenemeyeceği; TTK 380’e istinaden ibranın geçersizliği ileri sürülecekse, huzurdaki sorumluluk davasının bu taleple birlikte açılmasının gerekeceği, aksi taktirde anonim şirketlerin her şeyi TTK 380 kapsamında mütalaa ederek ibra kurumunu kâğıt üzerinde bırakmak gibi bir sonuçla karşı karşıya kalınacağı; Davacı şirket yönetim kurulunda görev yaptığı üç aylık süre zarfında müvekkilinin sadece iki yönetim kurulu kararını imzaladığı; dava dilekçesinde müvekkilinin imzalamış olduğu bu iki yönetim kurulu kararıyla ilgili hiçbir isnat bulunmadığı; beyan edilerek müvekkili hakkında davanın tefriki ile reddine karar verilmesi istenilmiştir.
Davalı … vekili cevabı ile : Davanın zaman aşımına uğradığı; Müvekkili … ‘ın 1999-2000 ve 2001 yıllarındaki yönetim kurulu üyeliği faaliyetleri hakkında davacı şirket Genel Kurulu tarafından alınmış “Açık ibra” kararlarının mevcut olduğu ve ibra kararlarının sorumluluk davası açma hakkını ortadan kaldırdığı; Davacı Şirketin 2002 yılı olağan Genel Kurul toplantısında alınan; 1997, 1998, 1999, 2000 ve 2001 yıllarında görev yapan Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu üyelerinin ibra kararlarının hükümsüz sayılmasına ilişkin kararının mutlak Butlanla Batıl olduğu; Müvekkilinin Yönetim Kurulu Üyeliğine, …bank A.Ş’ni, yani bir tüzel kişiyi temsilen atandığı, bu nedenle müvekkiline hukuki sorumluluk atfedilemeyeceği ve husumet yöneltilemeyeceği; Müvekkilinin kusuru ve özen borcuna aykırılık teşkil eden durumunun bulunmadığı; nedenle davanın reddini talep etmiştir.
Davalılar M. Yavuz Gürsel cevap dilekçesiyle YK üyesi olarak görevde bulunduğu 11.10.1999 – 07.03.2000 tarihleri arasında, bağımsız denetim kuruluşları tarafından incelenerek düzenlenen raporlar ve … tarafından tasdik edilen bilanço ve gelir tabloları ile şirket genel kurullarında ibra edildiği; İbra kararlarının hükümsüz sayılmasına ilişkin genel kurul kararlarının geçersiz olduğu; davanın şahsı ile ilgili olarak zaman aşımına uğradığı; Sorumluluk atfedilen işlemlerin gerçekleştiği tarihlerde … A Ş.’de yönetim, denetim kurulu üyeliği ya da icrai bir görevinin olmadığı, imzasının da bulunmadığı Şahsının sebep olduğu zarar konusunda bir iddianın bulunmadığı; şahsi ile ilgili olarak davacı zararının ne kadar olduğunun, açık ve net bir biçimde, kazai bir hükme ya da aciz vesikası gibi kanaat getirici bir belgeye dayalı olarak ortaya koyması gerekliği; şahsına atfedilebilecek hukuka aykırı karar, işlem ve zararın söz konusu olmadığı; bu nedenle dayanaksız davanın reddini talep etmiştir.
Davalılardan … vekili cevabında: Dava ve ıslah dilekçesinde müvekkilinden talepte bulunulmadığı; öncelikle müvekkilinin sorumlu olmaması ve bir talepte bulunulmaması nedeniyle husumet yönünden davanın reddinin gerektiği; Müvekkil) yönünden zaman aşımı nedeniyle reddinin gerektiği,o Müvekkilinin ibra edildiği; müvekkilinin sorumluluğunun söz konusu olmadığı; … A.Ş. ile 17.02.1999 tarihinde yapılan fınansal kiralama işleminin, yasal prosedüre uygun olarak gerçekleştirildiği; nedenle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan … vekili cevabında :Davanın zaman aşımına uğradığı; Müvekkilinin 1999-2000 ve 2001 yıllarındaki yönetim kurulu üyeliği faaliyetleri hakkında davacı şirket Genel Kurulu tarafından alınmış “açık ibra” kararlarının mevcut olduğu ve ibra kararlarının sorumluluk davası açma hakkını ortadan kaldırdığı; Davacı Şirketin 2002 yılı olağan Genel Kuru! toplantısında alınan; 1997, 1998, 1999, 2000 ve 2001 yıllarında görev yapan Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu üyelerinin ibra kararlarının hükümsüz sayılmasına ilişkin kararının mutlak Butlanla Batıl olduğu; Müvekkilinin Yönetim Kurulu Üyeliğine bir tüzel kişiyi temsilen atandığı, bu nedenle müvekkiline hukuki sorumluluk atfedilemeyeceği ve husumet yöneltilemeyeceği; Müvekkilinin kusuru ve özen borcuna aykırılık teşkil eden durumunun bulunmadığı; nedenle reddi talep edilmiştir.
Davalılardan … Cevap dilekçesiyle :söz konusu işlemlerin gerçekleştirildiği dönemlerde, şahsının hiçbir şekilde şirkette herhangi bir görev almamakla birlikte, kendisinden önceki dönemlere ait işlemlerle ilgili olarak vazifesini yapmadığı iddiasıyla şahsının sorumlu tutulduğu; Usulsüz olduğu iddia edilen işlemlerden 2 adedinin görevden ayrılmasından sonra yapıldığı; görevde bulunduğu dönemde bu işlemlerin usulsüz olduğuna ilişkin herhangi bir tespit yapılamadığı; ayrıca bu işlemlerle ilgili olarak kamu denetim ve idari otoriteleri ile üçüncü şahıslardan herhangi bir yazılı veya sözlü aykırılık iddiasına sahip olunmadığı; Şirketin zarar etmesine neden olduğu iddia edilen ve borçlularından tahsil edilemeyen alacakların büyük kısmının, Ülkemizde yaşanan büyük kriz sonrası 21 banka ile birlikte … Grubu bankasının …’ye devredilmesinden sonra bu Grubun faaliyetlerini sürdüremez duruma gelmesinin neden olduğu; Yılsonu ve halka arz bilançolarında zararın bulunmadığı, Şirketin sonradan zararlı duruma geldiği. Denetim kurulu üyesi olarak herhangi bir mali sorumluluğunun bulunmadığı; bu nedenle davanın reddi istenildiği,
Davalılardan Hüseyin Kızanıklı Vekili cevabında : Davanın zaman aşımına uğradığı; müvekkilinin özen borcuna aykırı hareket ettiğine ilişkin somut hiçbir olay ve delil bulunmadığı; müvekkilinin, Yönetim Kurulu toplantılarından haberdar olmama ve hangi konularda ne şekil karar alındığını izleyememesi nedeniyle de 13.04.2001 tarihinde YK üyeliğinden istifa ettiği; … A.Ş. ‘nin halka açık bir şirket olduğu; müvekkilinin görevde bulunduğu döneme ait hesap ve işlemlerin gerek …, gerekse bağımsız … firmalarınca denetlendiği; tüm bu murakabe ve denetlemelerde tespit edilemeyen hususlar varsa müvekkilce tespit edilmesinin imkansız olduğu belli olmayan böyle bir sorumluluğun müvekkile yüklenemeyeceği Geçmiş dönemlerde alınmış hukuken geçerli kararların, geriye etkili şekilde kaldırılmasının hem özel hukukun, hem de idare hukukunun ilkelerine ters olduğu; Ayrıca YK üyesi müvekkilinin müteselsil sorumluluğundan bahsedilemeyeceği; işbu davada davalıların görev süreleri ve dönemlerinin birbirinden farklı olduğu; beyan edilerek davanın reddini istediği,
Davalıdan … cevabı ile :Davanın zaman aşımına uğradığı; Şahsının kusuru ve özen borcuna aykırılık teşkil eden durumunun söz konusu olmadığı; hususlarını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Yapılan yargılamada iddia ve itirazların tekrar edildiği, davalıların konumlarını gösterir dayanak ve belgeler, şirket kayıtları, teftiş kurulu kayıtları, uygulamalar, alınan raporlar, savcılık evrakı, yönetim kurulu kararları, ceza mahkemesi dosyası bu doğrultuda tazmine konu alacağın denetlenebilmesi için bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Yapılan yargılamada tüm delil ve dayanaklar mahkememizce değerlendirilmiş Dosya İst. …ATM’sinden başlamak üzere İst. … ATM ye devrolunmuş bilahare mahkememiz dosyasında esas alarak yargılamasına devam edilmiştir. Tüm bu aşamalarda iddialar ve itirazlar doğrultusunda incelemeler yapılmış, raporlar alınmış, ilgili şirketlerin kayıtları tüm bu veriler ile değerlendirilmiş, ilgili protokoller denetlenerek mahkememizce tarafların iddia ve itirazları sunulan deliller, protokol hükümleri de incelenmek suretiyle davacının tazmine konu var ise alacağının belirlenmesi için bilirkişi inceleme kararı oluşturulmuştur.
Davacı tarafından her bir davalı aleyhine isnat edilen hususlar bilirkişilerce ilgili şirketin bilançolarında kuruluş kayıtlarında ve sicil dosyalarındaki konumlarını belirler kayıtlar ile denetlenmiş, … A.Ş’ye ait tüm değerler ve zararlandırıcı eylemleri gösterir tablolar incelenmiş, görev yapılan dönemler ve sorumluluk tutarları alınan genel kurul kararlarındaki toplantı tutanak maddeleri tartışılmış ve bu doğrultuda her ne kadar davacı … A.Ş ‘nin … yönetim kurulu kararı doğrultusunda yönetim ve denetiminin devralındığı tarih olan 07.06.2002 tarihine en yakın tarih olarak 31.05.2012 itibarıyla varlık ve kaynak yapısının analizi önem kazanmakla birlikte, anılan tarih itibarıyla dava dosyasına sunulu herhangi bir mali tabloya ve ayrıntılı mizana rastlanmadığı; ancak dava konusu zararlandırıcı işlemler nedeniyle tazmini talep edilen tutarların toplamı ile dava dosyasına sunulu mali tablolardaki tutarların kaydi uyumluluğu söz konusu olmadığından karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi olanağının da bulunmadığı;zarar tutarlarının objektif denetime elverişli olarak karşılaştırmalı analizine olanak bulunmadığından, dava konusu zarar tutarlarının varlığı ve davalıların sorumlu oldukları ileri sürülen tutarların, dava dosyasına sunulu kayıt ve belgelerle sınırlı olarak irdelenip değerlendirmeye tabi tutulabildiği; iddialar doğrultusunda 10 ayrı zarar iddiasına istinaden ayrıntılı tespit ve değerlendirmelerimize rapor içeriğinde yer verilmiş olup, Dava dışı … A.Ş.’deki iştirak, daha düşük bedelle satışa konu olmadan, dolayısıyla da iştirak satışı nedeniyle zarar fiilen gerçekleşmeden ya da aktifte maliyet değeriyle kayıtlı bulunduğu anlaşılan iştirak tutarının kesin olarak değersiz hale geldiği ortaya konmadan, bu iştirak nedeniyle muhtemel bir zarardan söz edilse de zararın gerçekleştiğini ileri sürmenin olanaklı bulunmadığı;… A.Ş. adlı bir şirketin varlığı ve bu şirkete 75.000,00 USD tutarında iştirak edildiği, dava dosyasına sunulu belge ve kayıtlar çerçevesinde ispata muhtaç bulunmakla, … A.Ş.’nin anılan miktarda zarara uğratıldığı hususunun dayanaksız kaldığı dava dışı …A.Ş.’ne 250.000,00 TL iştirak edilmesi yolundaki YK kararına rağmen, taahhüt edilen sermaye payının fiilen … A.Ş.’den fiilen çıktığı ve ödendiği hususu ispata muhtaç görünmekle, bu nedenle davacı şirket zararının doğduğu iddiasının dayanaksız kaldığı ve söz konusu iştirak tutarı fiilen ödenmiş olsa dahi, iştirak payı daha düşük bedelle satışa konu olmadan, dolayısıyla da iştirak satışı nedeniyle zarar fiilen gerçekleşmeden ya da aktifte maliyet değeriyle kayıtlı bulunduğu anlaşılan iştirak tutarının kesin olarak değersiz hale geldiği ortaya konmadan, bu nedenle kesinleşmiş bir zarardan söz edilmesinin olanaklı bulunmadığı; … A.Ş.’nin … Holding A.Ş.’den olan alacak tutarının dava tarihi itibarıyla değersiz alacağa dönüştüğü, dolayısıyla tazmini talep edilen miktarda bir zararın fiilen kesinleştiğine ilişkin kayıt ve belgelere rastlanmadığı; … Grup ile davacı … arasında 25.01.2008 tarihli protokolün yapıldığı dikkate alındığında, grup içi tüm alacak ve borç tutarlarının nasıl konsolide edildi ve protokol sürecinin sonuçları da bu iddia konusu tutarın… A.Ş. açısından tazmini gereken kesinleşmiş bir zarar olarak kabul edilip edilmeyeceği hususunda büyük önem taşıdığı dava dışı…A.Ş.’den halen tahsil edilmemiş alacak bakiyesi söz konusu ise, bu bakiyenin tahsilinin tamamen olanaksız hale gelip gelmediği, dolayısıyla da iddia konusu alacak bakiyesinin batık hale gelerek zararın kesinleştiği hususunda dayanakların sunulmaması halinde, işbu dava konusu iddia çerçevesinde tazmini gereken şirket zararı doğduğundan söz etmenin olanaklı bulunmadığı,… A.Ş.’den, dava konusu finansal kiralama sözleşmesinden kaynaklanan alacak bakiyenin tahsilinin tamamen olanaksız hale gelip gelmediği, finansal kiralamaya konu malların varlığı ve değerlendirme olanaklarının dava tarihi itibarıyla hangi düzeyde bulunduğu, dolayısıyla da iddia konusu alacak bakiyesinin batık hale gelerek net zararın kesinleştiği hususunda dayanakların sunulmaması halinde, işbu dava konusu iddia çerçevesinde tazmini gereken şirket zararı doğduğundan söz etmenin yine mümkün olmadığı, … Grup ile davacı … arasında 25.01.2008 tarihli protokolün yapıldığı dikkate alındığında, grup içi tüm alacak ve borç tutarlarının nasıl konsolide edildiği ve protokol sürecinin sonuçlan da bu iddia konusu tutarın, … A.Ş. açısından tazmini gereken kesinleşmiş bir zarar olarak kabul edilip edilmeyeceği hususunda büyük önem taşıdığı; dava konusu edilen finansal kiralama sözleşmesinde uygulanan finansman modeli dikkate alındığında, … A.Ş. tarafından borçlu dava dışı…Tekstil şirketinin akıbeti ve bu şirketten olan alacak bakiyesinin tahsil edileme kabiliyetinin kalmadığının kanıtlanması halinde, en azından kiralamaya konu taşınmazın satın alınması nedeniyle katlanılan maliyetten kaynaklanan zararın, fiilen doğmuş hale geleceği;3.100.000,00 USD tutarında edinme maliyeti olduğu tartışmasız görünen finansal kiralama sözleşmesi nedeniyle, … A.Ş. dava tarihi itibarıyla 3.100.0,00,00 USD tutarında maliyet bedelinin fiilen zarara dönüşüp dönüşmediği hususunun ise, dava dışı…şirketinin akıbeti ve borçlarını ödemekten aciz olup olmadığına ilişkin dayanaklara muhtaç göründüğü;sözleşmede imzası bulunanlar ile sözleşmeye konu ödemelerin yapıldığı YK üyeleri tarafından aksi. kanıtlanmadıkça, finansal yönden … A.Ş.’nin toplam 225.000,00 TL tutarındaki ödeme kadar zararının doğmuş durumda bulunduğu;ek ücret ödenmesi ile ilgili kararın, şirket politikalarına, ticari teamüllere aykırılığı yönünde herhangi bir belge ve açıklamaya da rastlanmamakla, tazmini talep edilen miktarda zarar oluştuğunun ileri sürülmesinin güç göründüğü;bu zarar iddiası dava dışı … tarafından ödendiği belirtilen 632.174 USD tutarındaki bedelin iadesine dayandığından anılan işlem nedeniyle belirtilen tutar kadar şirket zararının doğduğundan yine söz edilemeyeceği ifade edilmiştir.
Tarafların buna yönelik tüm beyan ve itirazları denetlenmiş, Yavuz gürsel … … ve …’ın itirazlarının yer almadığı bir kısım davalılarca ve davacı tarafından yapılan her bir zararlandırıcı işleme dayalı sunulan bağımsız denetim raporları da dikkate alınarak yeniden bu konuda inceleme yapılması için talepleri yerinde görülmüş, eksik olan dayanak ve belgeler dosyaya yeniden temin edilmiş, … A.Ş’ye ait iştirak nedeniyle zarar … A.Ş’ye ait, … A.Ş’ye, …Tic. Ait, …A.Ş ile imzalanan sözleşme ile ifade edilen zarar, … ve … ile yapılan danışmanlık sözleşmeleri ile zarar hususları ve yine … eşi … ile yapılan Leasing işlemi nedeniyle oluşan zarar bu konudaki açıklamalar ve itirazlar doğrultusunda yeniden tüm denetlemelerin yapıldığı, ancak … ve … ile yapılan danışmanlık sözleşmesine dayalı dava konusu sözleşmede imzası bulunanlar ile sözleşmeye konu ödemelerin yapıldığı YK üyeleri tarafından aksi kanıtlanmadıkça finansal yönden … A.Ş’nin toplam 225.000,00 Tl tutarındaki ödeme zararının doğduğu sonucuna ulaşıldığı, bu durumda sözleşmelerde iki imzanın yer aldığı ve kime ait oldukları belirtisiz olduğu iddiaları karşısında sözleşmedeki imzaların … ve …’a ait olduğuna dair belgelerin de yer aldığı bu doğrultuda adı geçenlerin bu danışmanlık işlerine dair bu miktar üzerinden sorumluluklarının gerektiği, dosyada yer alan 01.08.2001 tarihli danışmanlık sözleşmelerinde belirtilen aylık net ücretlerin ocak 2002 sonuna kadar toplam 6 ay süre ile tahakkuk ettirilerek ödenmesinin kararlaştırıldığı, gerçekleştirilen ödemelerin her iki sözleşme kapsamında da 10 aylık olduğu ve toplam tutarın 225.000,00 TL olduğu, 01.08.2001 tarihinde imzalanıp 31.01.2002 tarihine kadar geçerli olacağı belirtilen sözleşmelere rağmen sözleşme dışı 4 aylık dönem için de ödeme yapıldığı ve bu ödemelere ilişkin herhangi bir vergi stopajı hesaplanmadığı, tazmini talep edilen ödemelerin yapıldığı dönem ve görev yaptığı anlaşılan denetim kurulu üyelerinin belirlendiği, sözleşmelerde aylık net olarak ödeneceği belirtilen danışmanlık bedellerinin her iki sözleşme için de 31.01.2002 tarihinde 6 aylık toplam olarak tahakkuk ettirdikleri ve ödemelerin ise 25.04.2002 tarihinde yapıldığının saptandığı, 25.04.2002 tarihinde yapılan ödeme tutarına sözleşmede belirtilen dönemlerin dışında kalan 2002 şubat ve mart aylarına ait 2 aylık tahakkuk tutarlarının da dahil olduğu, daha sonra 2002 Nisan ve Mayıs aylarına ait tahakkukların da yapılarak 31.05.2002 tarihinde ödenmiş durumda bulunduğu, bu durumda sözleşmede imzası bulunan ve sözleşmeye konu ödemelerin yapıldığı yönetim kurulu üyeleri tarafından finansal yönden … A.Ş’nşin toplam 225.000,00 TL tutarındaki ödeme zararının doğduğunun belirlendiği tespit edilmiştir.
Dava konusu edilen diğer zararlara ilişkin tüm dayanakların kök raporda ifade edildiği gibi ek raporda yapılan itirazlar çerçevesinde denetlendiği, … A.Ş’ye iştiraka yönelik zarar nedeniyle talep edilen tazmin isteminde kaydi değerler üzerinde borca batık durumda bulunan bir şirketin borca batık bulunsa dahi bir çok ekonomik etkene bağlı olarak şirket hisselerinin kaydi değerlerinin üzerinde satışa konu olabileceği bu nedenle dava dışı … A.Ş’Deki iştirakın daha düşük bedel ile satışa konu olmadan iştirak satışı nedeniyle zarar fiilen gerçekleşmeden veya aktifte maliyet değeri ile kayıtlı bulunduğu belirlenen iştirak tutarının kesin olarak değersiz hale geldiği ortaya konmadan muhtemel bir zarardan söz edilemeyeceği ve zararın gerçekleştiğinin de ileri sürülemeyeceği bu nedenle 1.200,00 TL tutarlı zararın doğduğuna dair kesin delil bulunmadığı, satış başı … A.Ş’ye iştirak nedeniyle ifade edilen zarardan kaynaklı itirazlarda da dava konusu firmanın …A.Ş olarak faaliyet gösterdiği, şirketin 28.03.2012 tarihinde gerçekleşen 2008-2009-2010-2011 yılları olağan genel kurul toplantısında şirketin faaliyetine devam etmesinde fayda görülmediğinden TTK hükümlerine göre tasfiyesine karar verildiği, şirketin tasfiyeye girmiş olmasının … A.Ş’nin zarara uğratıldığı hususu yönünde dayanak olarak ifade edildiği ancak mali kayıtlarının denetlenmesiyle de öz kaynakların nasıl değişim gösterdiği, pay değerinin nasıl seyrettiği yönünde objektif bir değerlendirmeye ilişkin dayanak ve belgenin olmadığı, … A.Ş yönünden zararla ilgili, envanter defterinin 31.12.2001 tarihli bilanço kaybında görüldüğü üzere …A.Ş’nin anılan tarih itibariyle sermayesinin 1.000.000,00 TL, ödenmemiş sermaye tutarının da 1.000.000,00 TL olarak raporlandığı, … aş tarafından iştirak taahhüdünün yerine getirilmemiş durumda olduğunun anlaşıldığı,… A.Ş ye kullandırılan krediye ilişkin zarar iddiasında ise şirket bilgilerine göre firmanın teklifi üzerine 12.05.2008 tarihinde alınan 96 sayılı yönetim kurulu kararı ile…A.Ş’nin borcunun ödenmesi konusunun karara bağlanarak firma ile protokol yapıldığı, ancak ödemeler tamamlanmadığından takibin devam ettiği dolayısıyla söz konusu alacağın finansal yönden zarara dönüşmediğin tespit edildiği görülmüştür.
… turizm ile yapılan sözleşme nedeniyle zarar iddiasına dayalı ise; kiracı kiracı şirketin finansal kiralama sözleşmesi uyarınca ödenmesi gereken kira bedellerini ödememesi üzerine başlatılan yasal bir sürecin olduğu, buna ilişkin belgelerin ibraz edildiği, feshin kabul ve malların iadesi yönünde karar alındığı, her ne kadar fiili zarar doğduğuna ilişkin bir veri sunulmamışsa da … Grup ile davacı … arasında 25.01.2008 tarihli protokolün yapıldığı dikkate alındığında grup içi tüm alacak ve borç tutarlarının nasıl konsolide edildiği ve protokol sürecinin sonuçları somut olarak ortaya konmadıkça tazmini gereken kesinleşmiş bir zarar olarak finansal yönden değerlendirilemeyeceği belirtilmiştir.
…A.Ş ile imzalanan sözleşme nedeniyle zarar iddiası karşısında İst. 10. ATM dosyasında finansal kiralamadan kaynaklanan alacak davasının olup davanın kabulü yönünde karar oluşturulduğu, davalılardan… A.Ş nin tüzel kişiliğinin sona ermesiyle aktif ve pasif husumeti olmadığından hakkında karar oluşturulmasına yer olmadığına karar verildiği, yani bu tutarın dava konusu edildiği, ilam sonucu taslak ile ilgili süreçlerin bulunduğu, fiili zarar var ise buna ilişkin miktar ve dayanak kararların yer almadığı ifade edilmiştir.
…’ın Eşi … ile yapılan Leasing işlemi nedeniyle talep edilen zarara yönelik tüm denetlemelerin yapıldığını dava dışı … tarafından ödendiği belirtilen 632.174 USD tutarındaki bedelin iadesine dayandığından anılan işlem nedeniyle ve belirtilen tutar kadar şirket zararı doğduğundan söz etme imkanının bulunmadığı ifade edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, sunulan deliller, izleme olanağı sağlayan bilirkişi raporları, tüm itiraz ve dayanaklar denetlenmiş, davacının davalılardan …, …, … yönünden davayı takipsiz bıraktıklarına yönelik beyanları dikkate aklınmış ve bu çerçevede bilirkişi raporunda da gerekçeleri açıklandığı ve karara geçirildiği üzere davalılardan sadece … ve … yönünden … ve … yönünden yapılan danışmanlık sözleşmelerine istinaden fazla yapılan usulsüz ödemeler nedeniyle 225.000,00 TL zarardan sorumlu tutulacakları, bu iki davalı dışında diğer davalılar hakkında açılan zararlandırıcı eylemlere yönelik davacı iddiaları içinse haklarında tazminata hükmedilebilecek dayanak belge ve gerekçelerin bulunmadığı ifadesinde adı geçenler yönünde de davanın reddiyle de aşağıdaki karar dava tarihi itibariyle temerrüt oluşturularak oluşturulmuştur.
HÜKÜM /Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davalılardan …, …, … yönünden davanın takipsiz bırakılması nedeniyle, adı geçenler yönünden davanın HMK 150.madde gereğince açılmamış sayılmasına,
2-Davalılardan … ve… yönünden davanın kısmen kabulü ile 225.000,00 TL nin bu davalılardan dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazla talebin reddine,
3-Diğer davalılar hakkında açılan davanın ise yerinde görülmeyip reddine,
4-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 15.369,75 TL ilam ve karar bakiye harcının davalı … ve…’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Davacının yaptığı 17.951,00 TL yargılama giderinden red ve kabul oranına göre hesaplanan 17.653,60 TL’nin davalı … ve…’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 19.450,00 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davalı … ve…’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı … , ve … kendilerini vekille temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 2.180,00 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davacıdan tahsili ile bu davalılara verilmesine,
8-Kendilerini vekille temsil ettiren diğer davalılar …, …, …, …, …, …, …, …., …, …, …, …, …, …, …, … ve … lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 2.180,00 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davacıdan tahsili ile bu davalılara verilmesine,
Dair, verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık kesin süre içinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere huzurda bulunan tarafların yüzlerine karşı alenen ve usulen tefhim olundu.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …
HARÇ BEYANI / YARGILAMA GİDERİ /
15.369,75 TL Bakiye harç 13.700,00 TL Bilirkişi Ücreti
4.251,00 TL Posta ve Tebligat Ücreti /
17.951,00 TL Toplam Yargılama Masrafı