Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1448 E. 2019/928 K. 14.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1448 Esas
KARAR NO : 2019/928

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 05/12/2014
KARAR TARİHİ : 14/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili 11/07/2012 günlü dilekçesi ile 27/04/2010 tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi ile sıvılaştırılmış petrol gazları dağıtım şirketi olan müvekkil İpragaz’ın bayiliğini yaptığını, davalının haksız iddialarda bulunarak bayilik sözleşmesini feshettiğini, davalının yükümlülüklerini yerine getirmediğini vurgulayarak davalı tarafından iade edilmeyen tüplerden kaynaklanan zararını, ayrıca davalı yanın kusuru ile sözleşme sona ermiş olması nedeniyle müvekkilinin kardan mahrum kaldığını ileri sürerek zararını ve sözleşmenin 24. Maddesine göre aykırı davranmadan dolayı cezai şart ödemekle yükümlü bulunduğunu vurgulamak suretiyle, tüplerin iade edilmemesi sebebiyle şimdilik 1.000 TL, kar mahrumiyeti olarak şimdilik 4.500 TL, cezai şart olarak şimdilik 4.500 TL olmak üzere toplam şimdilik 10.000 TL nin fesih ihtarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Davacı tarafın açmış olduğu davanın yerinde olmadığını vurgulayarak cezai şart tazminatı niteliğinde olan ayrıca mahrum kaldığı kara ilişkin tazminat taleplerinin haksız olduğunu, davacının kar mahrumiyetinin söz konusu olmadığını ,cezai şart tazminatı koşullarının oluşmadığını vurgulayarak açılan davanın reddini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Taraflar arasında bayilik sözleşmesi düzenlendiği tartışma konusu değildir. Tartışma konusu, feshin haksız olup olmadığı, bu bağlamda davacının istemlerinde haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
İleri sürülen tüm deliller toplanarak mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişiler rekabet hukuku uzmanı … ve M.M …’dan rapor alınmıştır.
Alınan raporda, feshedilen sözleşmenin haksız olduğu, davalının sözleşmeye aykırı davrandığı açıkça belirgin olduğundan ve yapılan defter incelemesi sonucunda davacının iade edilmeyen tüplerden dolayı 61.190,00.TL, 272.405,02.11 TL kar mahrumiyeti ve 336.407,00.TL cezai şart oluştuğu ve bunların davalıdan tahsili gerektiği vurgulanmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde bilirkişi raporu mahkememizce yerinde görüldüğü, gerek içerik gerekse sonucu itibari ile doğru olup bilimsel verilerek içerdiği anlaşılmakla davacının talebinde haklı olduğu belirlenmiştir.
Davacı yan davasını ıslah etmemiş ve talep doğrultusunda karar verilmesini istediğine göre talepten fazlaya hükmedilemeyeceğinden davacının davasının talebi doğrultusunda kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Mahkememizce (İstanbul Kapatılan …Asliye Ticaret Mahkemesi) verilen karar Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2014/1906 E.-2014/6200 K.sayılı, 01/04/2014 tarihli kararı ile “Somut olayda davacı, 11/07/2012 tarihli dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalıdan şimdilik 15.000 TL cezai şart ve kar mahrumiyetinin tahsiline karar verilmesini talep ederek kısmi dava açmıştır. 6100 sayılı HMK’nın yürürlük tarihinden sonra kısmi dava açılamaz. Zira taraflar arasındaki sözleşmede, talep edilen alacakların miktarının tespitine yarar kıstaslar ortaya konmuştur. Bu nedenle alacağın belirlenmesi mümkündür.
Bu durumda mahkemece, dava ve usul ekonomisi bakımından HMK.’nun 115/2 maddesi uyarınca davasını tam dava olarak devam ettirmesi ve harcı tamamlatması konusunda davacı vekiline kesin süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekirken bu yönler gözetilmeksizin davanın esası hakkında karar verilmesi yerinde görülmemiştir. ” hükmü ile bozulmuştur.
Mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilen dosyanın yargılamasına devam olunmuştur.
Davacı tarafça bozma sonrası dava bedelinin artırılarak eksik harcın ikmal edildiği ve dosyanın heyete tevdi edildiği görülmüştür.
Mahkememizce bozma sonrası ilam doğrultusunda ve tarafların iddia ve itirazları denetlenmek suretiyle önceki bilirkilere dosya tevdi edilmiştir. Bilirkişiler 31/07/2017 tarihli raporda,
İncelenen davacı şirkete ait 2010 – 2011 yılları ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uvaun olarak tasdik edilmiş olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulmuş olduğu,
İncelenen davacı şirkete ait 2012 yılı ticari defterlerinin acılıs ve kapanış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uvaun olarak tasdik edilmiş olduöu. defterlerin birbirini tevit eder şekilde tutulmuş olduğu,
Taraflar arasındaki sözleşmenin hukuken gecerli ve bağlayıcı olduğu,
Davacının, Davalının sözleşmeye aykırı davranışını Mahkeme aracılığı ile tespit ettirmiş olduğu ve akabinde 27.01.2012 tarihli fesih bildirimi ile Davacının haklı nedene dayanarak sözleşmeyi feshetmiş olduğu, Davalının feshinin ise haklı nedene dayanmadığı gibi. Davacının fesih bildirimini yapmasından sonra kendisine tebliğ edilmiş olması sebebiyle Davalıya fesih imkanı vermediği,
Davacının haklı fesih nedeniyle davalıdan,
Bayilik sözleşmesinin 25. Maddesine göre davalı bayiden iade etmediği tüplerden dolayı 60.182.50 TL tazminat ve Sözleşmenin 24. Maddesine göre, hesaplanan 336.407.00 TL cezai şart olmak üzere, toplamda 396.589,50- TL isteyebileceği,
Buna karşılık :Sözlesmenin 23. maddesine göre davacının defter kayıtlarına oöre 272.405.02 TL kar mahrumiyeti olabileceği hesap edilmiş ise de, fesihten hemen bir gün sonra, yine davalı ile aynı koşullarda tüm Somadaki müşterilere tek İpragaz bayii olarak çalışmak üzere çok yakın bir adreste yeni bir bayi ile satışlarına aksatmadan devam etmiş olduğu ve böylece davalı ile devam etseydi elde edebileceği kardan mahrum kalmadığı anlaşıldığından, davacının mahrum kaldıâı kar talebinin dayanağının ortadan kalkmış olması sebebiyle istenemeveceği: önceki raporda vardıkları aksi yöndeki görüşlerinden bu gerekçeyle vazgeçildiği,
Takas- mahsup talebi nedeniyle davacının alacağı 60.182.50 TL tazminat ve 336.407.- TL cezai şart alacağı toplamı olan 396.589.50 TL’dan Davacı tarafından nakde çevrilmiş olan 110.000,00- TL teminat bedellerinin düşülmesi gerektiği, bu takdirde hükmedilecek kalan alacağın 286.589,50 TL olarak hesaplanması gerektiği,
Böylece davacıya toplamda 286.589,50 TL ödeme durumunda olan davalının, imzası tahtında kabul ettiği bu bedeli ödemesi halinde, ticari faaliyetine son vermesi ve/veva mahvolması söz konusu olmadığı gibi, fesihten önce taahhüdünü ihlal edip rakip marka ürünlerinin bayiliğini yapmava başlayarak, eskisinden cok daha fazla (yaklaşık bes misil kar elde etmiş olması ve kendisi karını katlarken bu davranışından muhtemelen davacının davalının iddiasına göre daha düşük fiyattan mal vermek suretiyle rekabet edebilmek için karından vazgeçerek zarar görmüş olması ihtimali nedeniyle de bu cezai şarttan herhangi bir tenkisat yapılmasının Yargıtay 19 Hukuk Dairesi kararında sıralanan koşullarının bu olavda gerçekleşmediği ,
Hükmolunacak meblağa: davalının temerrüde düştüğü 05.02.2012 tarihinden itibaren, tarafların tacir olması nedeniyle avans faizi miktarında faiz İşletilmesi gerektiği” hususlarında görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Bu kez tarafların sundukları itiraz ve beyanlar, davacının kar mahrumiyetine ilişkin itirazları, davacının kayıtlarında yer alan bayi satış kayıtları ve alınan önceki raporlar ve denetlemeler doğrultusunda önceki bilirkişi heyetine sektör bilirkişiside eklenerek rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişiler 25/12/2018 tarihli raporda;
“Davalının satış yerinde başka marka dolu ve satışa hazır tüp bulundurmasının hem sözleşmelere hem de ticari kurallara uygun olmadığı, münfesih bayilik sözleşmesine Davalı’nın uymadığı, bu hususun sahada yaptırılan tespitler ile de belirlendiği,
Taraflar arasından münfesih bayilik sözleşmesine göre iade edilmeyen tüpler ile ilgili hesaplamanın Davacı’nın defter ve kayıtlarına ve dosyaya usulüne uygun olarak sunulmuş olan delil ve belgelere göre daha önceki bilirkişi kurulu raporlarıyla hesaplanmış olduğu; bu yüzden davalının bu husustaki itirazlarının da yerinde olmadığı;
Davacı vekilinin itirazına gelince, Yargıtay kararları doğrultusunda mahalde yeni bayi kurulması için davacının fesihten bir gün sonra yeni bir bayilik tesis ettiği anlaşıldığından hiç ürün satamadığından kaynaklanan kar mahrumiyetine ilişkin bir zararın olmadığı,
Karlılık oranlarının, pazarda rekabetin olmamasından ötürü yüksek olduğu, rekabetin oluşması ile karlılık oranlarının doğal olarak azalmış olmasından kaynaklanan kar mahrumiyetinin istenemeyeceği,
Rekabetin getirdiği fiyat ve kar düşmelerinden kazananın bölgede yaşayan ve Tüplü LPG kullanan müşteriler olduğu ve kamu faydasının ortaya çıktığı,
Davacı’nın piyasaya rekabet gelmesiyle beraber karlılık oranın düşmesinden bahisle kar mahrumiyeti talep etmesinin uygun olarak değerlendirilemeyeceği için davacının kar mahrumiyeti talep edemeyeceğine ilişkin olarak bilirkişi kurulumuzun 31/07/2017 tarihli rapora yönelik itirazlarının yerinde olmadığı” hususlarında görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Davacı dilekçesi, davalı taraf cevap dilekçesi, tarafların delilleri, alınan raporlar mahkememizce verilen ilk karar, Yargıtay bozma ilamı, bilahire alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamınca öncelikle cevap bulunması gereken sorunun sözleşmenin kim tarafından hangi tarihte fesh edildiği, feshin haklı olup olmadığı, haksız ise ne tür talepte bulunulacağı ve sözleşmenin davalı tarafça fesh edilmiş olması halinde davacının davalıdan neleri talep edebileceğine ilişkindir.
Mahkememizin ilk kararının bozulması sonrasında, bozma sonrası yargılamayı yapan mahkeme tarafından Yargıtay bozmasına açıkça uyma hususunda bir karar verilmemiş olmasına rağmen dosyanın akabindeki yargılamalar dikkate alındığından eylemli olarak uyma kararının verilmiş olduğuna kanaat getirilmiş bu nedenle de bu hususta ayrıca yeniden bir karar verilmemiştir.
Davacı ile davalı arasındaki sözleşme tüp gaz bayilik sözleşmesi olup, taraflar arasındaki sözleşme 01/09/2008 tarihinden başlayıp 5 yıllık süreyi içeren bir bayilik sözleşmesidir.
Hem davacı taraf hem de davalı taraf sözleşmeyi fesh etmiş ancak sözleşmenin her iki tarafça fesh edilip edilemediği veya fesih beyanlarının sonuç doğurup doğuramayacağının denetlenmesi gerekmiştir.
Davacı tarafça, davalıya hitaben sözleşmenin fesh edildiğine ilişkin 27/01/2012 tarihli … Noterliğine ait, … yevmiye nolu noter ihtarnamesi ile fesih iradesi bildirilmiş ise de, fesih: tek taraflı karşı tarafa ulaşmakla bozucu sonuç doğuran bir irade beyanı olup, davacının ihtarnamesi davalıya 02/02/2012 tarihinde tebliğ edilmiştir. Oysa aynı şekilde davalı tarafça davacıya karşı … Noterliğince düzenlenmiş… yevmiye nolu, 20/01/2012 tarihli davalı tarafça sözleşmenin fesh edildiğine ilişkin ihtarnamenin davacıya 31/01/2012 tarihinde ulaştığı dosyadaki bilgi ve belgeler ile sabit olduğundan, davalı tarafın davacıdan önce sözleşmeyi feshettiği zira fesih iradesini içeren 20/01/2012 tarihli iradesinin 31/01/2012 tarihinide davacıya ulaştığı, davacı tarafın ise 27/01/2012 tarihli … Noterliği ihtarnamesindeki fesih iradesinin ise bu tarihten sonra 02/01/2012 tarihinde ulaşmış olduğu, buna göre de davacının fesh edeceği bir sözleşmenin daha önce davalı tarafça aynı sözleşmenin fesh edilmiş olması nedeni ile bulunmadığı, fesih iradesinin karşılıksız kaldığına, sözleşmenin davalı tarafça fesh edilmiş olduğuna kanaat getirilmiştir.
Davalı tarafça sözleşme fesh edilmiş olduğundan, sözleşmenin 23. Maddesindeki “…gaz’ın, akdin ihlali sebebiyle anlaşmayı fesh etmesi halinde, bayiden maruz kalacağı zarar, ziyan ve anlaşma süresinin sonuna kadar hesap edilmek üzere, mahrum kalacağı kar karşılığı tazminatı talep edebileceğini bayi peşinen kabul ve taahhüt eder…” şekilndeki hükme dayalı olarak davalı tarafça, davalıdan bu maddeye dayalı kar mahrumiyeti talebinde bulunamayacağına kanaat getirilmiştir. Davacı ancak genel hükümlerden olan Borçlar Kanunu hükümlerine dayalı olarak kar mahrumiyeti talebinde bulunabilir, bunun için de fesih eden davalı tarafın feshinin haksız olması gerekir. Alınan bilirkişi raporuna göre, sözleşmenin davalı tarafça feshinin fesih sebeplerine binaen haksız olduğu tespit edilmiş ise de, davacı tarafın genel Borçlar Kanunu hükümlerine dayalı olarak müspet zarar kapsamında olan kar mahrumiyeti talebinde bulunabilecek olmasına rağmen davacının 28/01/2012 tarihinde…Şti. İsimli aynı bölgede yeni bir bayi tutmuş olması nedeni ile kar mahrumiyetinin oluşmadığına kanaat getirildiğiden davacının bu yöndeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafça, taraflar arasındaki sözleşmenin 24. Maddesindeki “yine bayinin akde muhalefeti dolayısıyla akdin feshine sebebiyet verilmesi halinde 23. Maddeden ayrı olan, bayinin son bir yıl içinde İpragaz’dan aldığı Lpg’nin en yüksek aya ait ton miktarının sözleşmenin feshi tarihindeki 12. Kg’lik tüplü Lpg’nin parekende satış fiyatı baz alınarak bulunacak Lpg parekende satışı fiyatı ile bulunan bedeli, bayi, ipragaz’a cezai şart olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” sözleşme hükmüne dayalı olarak da cezai şart talep etmiş ise de bu talebi de yerinde görülmemiştir. Zira; sözleşme davacı tarafça haklı sebeple değil, öncesinde davacıya ulaşan fesih iradesi beyanı ile davalı tarafça fesh edilmiş olduğundan, bu maddeye dayalı olarak davacının artık sözleşmeyi feshi söz konusu olamayacağı için bu maddeye dayalı olarak da davalıdan bir cezai şart talebinde bulunamayacağına, ancak bilikişi raporunda bu kısma ilişkin olarak itibar edilen, doğru bir şekilde tespit edildiği üzere, davalı tarafın sözleşmeyi feshinin sebepleri itibari ile yerinde olmadığı, sözleşmeyi feshinin haksız olduğu tespit edilmiş olması nedeni ile, davacı davalıdan genel Borçlar Kanunu hükümlerine göre kar mahrumiyeti talebinde bulunabilecek idi ise de, 28/01/2012 tarihinde yeni bir bayilik oluşturduğundan bu yönde de talepte bulunamayacağına kanaat getirildiğinden, bu maddeye dayalı cezai şart talebinin de reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafça, davalıdan tüplerin iade edilmemesi sebebiyle tüp bedeli tazminatı talebinde bulunduğu da görülmüş, buna ilişkin yapılan değerlendirmede mahkememizce bu konudaki talebin ise hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir. Zira davacı tarafça davalıdan tüp bedelini talep edebileceğine kanaat getirilmiş olmasına rağmen, sözleşmenin 17. Maddesindeki “bayi anlaşmanın her ne sebeple olursa olsun feshi üzerine 15 gün içinde elinde mevcut veya tali bayilerinde bulunan dolu ve boş depozitolu tüpleri İpragaz’a iade ve teslim etmekle yükümlüdür.” hükmü uyarınca davacının sözleşmeyi fesih iradesi sonuç doğurmadığından ancak, davalı tarafın sözleşmeyi fesih iradesi ise 31/01/2012 tarihinde davacıya ulaşmakla sonuç doğurduğundan, bu sürenin üzerinden 15 günlük süre içerisinde davacının iddiasında bulunan tüplerin davalıya iadesi gerekeceği ve buna göre de davalının bu kısım yönünden 16/02/2012 tarihinde temerrüdün oluşacağı ve ancak bu tarihten itibaren tüplerin teslim edilmemesi halinde, bedellerinin tazminat olarak davalıdan tahsilini talep edebileceğine kanaat getirilmiştir. Davalının 16/02/2012 tarihli tüp bedellerine ilişkin temerrüdü dolayısıyla taraflar arasındaki sözleşmenin 14/son maddesindeki “… Bayi taraflar arasındaki alacak ve borç miktarlarının tespitinde ipragaz’ın evrak, bordro, rapor, defter ve sair kayıtlarının muteber olacağını, bu kayıt ve evrakla hiçbir sebeple ve suretle itiraz hakkı olmayacağını delil olarak münhasıran bunlara dayanılacağını bayi kabul ve taahhüt eder.” hükmü uyarınca ve taraflar arasındaki işleyiş ve sözleşmenin 19. Maddesindeki “bayinin, personeli, nakliyecisi veya ortakları gibi elemanlarına, ipragaz tarafından yapılan teslimat, bayiye teslim ve tevdi hükmündedir ve bayi için bağlayıcıdır.” hükmü de dikkate alındığında davacı kayıtlarına göre, davalıya itirazına rağmen bilirkişilerin bu kısma ilişkin tespitlerine itibar edildiğinden, itibar edilen raporlardaki tespite göre 2 kg’lık 2150 adet + 12 kg’lık 400 adet olmak üzere toplam 2.550 adet tüpün davacıya iade edilmemiş olması nedeni ile bunun bedeli olan 60.182,50 TL tüp bedeli talebinin kabulü gerektiğine ancak, davacı tarafça davalının kendisine sunduğu ve davacının kabulünde olan 30.000,00 + 40.000,00 + 40.000,00 TL’lik ki toplam 110.000,00 TL’lik teminat mektubunun davadan önce davacı vekilinin dosyada mevcut 03/01/2017 tarihli dilekçesinde açıkça teminat mektuplarının 31/01/2012, 01/02/2012 ve 01/02/2012 tarihlerinde alacaklarına mahsuben takas yolu ile nakde çevrildiğinin bildirildiğine ilişkin yazısı tüp bedellerinin davanın açıldığı 11/07/2012 tarihinden önce fazlasıyla tahsil etmiş oldukları anlaşıldığından davacının bu kalem alacağı için dava açımasında hukuki yarararının bulunmadığına, hukuki yararın HMK. 114/1-h maddesinde düzenlenmiş bir dava şartı olduğu ve dava şartlarının HMK. 138. Maddesi uyarınca öncelikle değerlendirilmesi gerektiği ve HMK. 115/1. Maddesi uyarınca da yargılamanın her safhasında resen dikkate alınacağına ilişkin düzenlemeler nedeni ile bu kalem alacağı yönünden davasının HMK. 114/1-h maddesindeki hukuki yarar dava şartı yokluğundan HMK. 115/2. Maddesi uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Açıklanan nedenlerle;
1-Davacının, davalıdan talep ettiği 2550 adet tüp bedeli 60.182,50 TL’ye ilişkin davasının HMK 114/1-h maddesi uyarınca hukuki yarar yokluğundan reddine,
2-Davacının diğer taleplerinin esastan reddine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 44,40 TL ilam harcının peşin alınan 11.422,75 TL’den düşümü ile geri kalan 11.378,35 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına
5-Davalının yaptığı 170,00 TL posta giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-a)Davacının hukuki yarar yokluğundan usulden reddedilen davası için davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 7/2. Maddesi uyarınca hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
b)Davacının diğer reddedilen talepleri yönünden, davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine yürürlükte bulunan Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 26.134,42 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Bakiye gider avansı bulunması halinde, harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, dava dosyasının daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olmasından dolayı Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Başkan …
E-imza
Üye …
E-imza
Üye …
E-imza
Katip …
E-imza