Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1391 E. 2021/621 K. 01.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/1391Esas
KARAR NO: 2021/621

DAVA:Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan), Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ:20/11/2014

BİRLEŞEN İST.16.ASLİYE TİC.MAH.2015/1045 E.SAYILI DOSYASI

DAVA:Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ:22/10/2015
KARAR TARİHİ:01/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan), Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dilekçesi ile, davacının … 44.Noterliğinde düzenlenen devir sözleşmesi ile … …’e ait … ili, … ilçesi, … köyü … sitesi 80 no.lu adresteki kooperatif üyelik hisselerinin tamamındaki hakkını devraldığını, kooperatifin hukuka aykırı olarak talebi reddettiğini, kooperatifin 08/11/2010 yevmiye tarihli ihtarname ile hisse devir işleminin kabul görmediğini beyan ettiğini, kooperatif lehine ve davalı … lehine sebepsiz zenginlenme hükümlerine göre davacının ödediği bedelin geri alımına, öncelikle …’in kooperatif üyelik hakkının … veya mal kaçırmak amacı – ilme devir edilen üçüncü şahıslardan terkini ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı …ni temsilen yönetim kurulu Başkanı …dilekçesi ile davacı ile aralarında hiçbir şekil ve şartta devir işleminin gerçekleşmediğini, kooperatifin harici yapılan şekil ve muameleleri (noter dahil) kooperatifler yasası ve kooperatif ana tüzüğü nezdinde geçerli bir işlem olarak kabul etmediğini, kooperatifler yasasının ilgili maddesi ve kooperatif tüzüğünün ortaklık şartları başlıklı 10. Madde ortaklık kabul’e ilişkin II. Maddesi ile ortaklığın devrine ilişkin 17. Maddeler gereğince davacı tarafından kooperatife devir edenle birlikte herhangi bir başvurularının olmadığını, başvuru olmadan yönetim kurulu kararı, pay defterine üyelik kaydı vs. İşlemlerde söz konusu olmadığını, harici yapılan devir işleminin kooperatfi bağlamadığını, birlikle kooperatife başvurmaları halinde yönetim kararı ile pay defterine kaydın geçirilmesi ve borçların ödenmediğinin gerektiğini, davacıya bu durumun bildirildiğini ve …’in hissesini devretmediğini davacıya vekalet vermek için notere gittiklerini imzaladığı belgeyi okumadığını ileri sürerek üyeliğini devam ettirdiğini ileri sürerek hissesini …’na yönetim kurulu kararı ile devretmiş …’da …’e satmış , …’de en son üye olan …’a devrettiğini fiilen 23 no.lu villada 2 yıldır …’ın oturduğunu ileri sürerek mahkemece verilen tedbir kararının kaldırılmasını ve davanın esastan reddini istemiştir.
… vekili yetki itirazında bulunmuş ayrıca alacağın satım sözleşmesinden kaynaklanması nedeni ile görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davacının dava açma süresinin geçtiğini talebinin zaman aşımına uğradığını, davacı hisseyi satın almış gibi görünse dahi …’in hiçbir zaman davacıya hissesini satarak bedelini almadığını, ekonomik durumunun bozuk olduğu dönemde davacıdan yardım istediğini davacının da hisseyi satacağını ve kendisine devri halinde satışın daha kolay olacağını ileri sürmesi nedeni ile hissenin devredildiğini, davacının kooperatif kayıtlarında usulüne uygun bir üyelik kaydının bulunmadığını, davacı tarafından satın alındığı ileri sürülen hissenin hiçbir zaman kullanılmadığını ve kendi tasarrufunda olmadığın, davacının 08/11/2010 tarihinde koperatife üye kaydı için başvurduğunu ve bu tarihten beri haberdar olduğunu B.K. 72 nci madde gereğince zaman aşımı bulunduğunu ileri sürerek tedbirin kaldırılmasını ayrıca yetki ve görev yönünden davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen Davada Dava : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’in , diğer davalı kooperatifte bulunan hak ve hisselerinin tamamını davlı …’a devrettiğini, …’un de devraldığı hisseleri kooperatife ihtarname ile bildirdiğini, akabinde tüm hak ve hisselerini müvekkilim …’a 60.000 TL bedelle devrettiğini, kooperatifçe müvekkilinin üyelik isteminin; kooperatif üyesi …’in kooperatife olan borcunu ödememesinden ve üye … imzaladığı taahhütnameyi yerine getirmediğinden bahisle …’un …’den aldığı hissesinin …’a devir istemini reddettimiştir, sebeplerine dayanılarak reddedildiğini beyanla, davalı korporatifin 02.02.2011 tarih 63 nolu yönetim kurulu kararının iptal edilerek söz konusu hissenin davalı …’ndan alınarak müvekkiline verilmesini, mahkemenin aksi kanaatinde ise müvekkilinin hisseyi devralırken gerçek değerinden devraldığından bahisle hissenin dava tarihindeki değerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Davada Cevap : Davalılar … Koop., …, … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yan ile davalı … arasında hukuki ve fiili bağ olduğunu ancak diğer davalı müvekkilerin kooperatif, … ve … ile hiçbir hukuki işleminin söz konusu olmadığını, müvekkillerine dava yöneltilemeyeceğini ve davanın usulden reddinin gerektiğini, … ‘un İstanbul … .Asliye Ticaret Mahkemesi’nde … esas sayılı dosyası ile bu dosaydaki davalı … tarafından hisse devir bedelinin iadesi için alacak davası açıldığını, dosyanın derdest olduğunu, … ile davalı müvekkil Kooperatif arasında herhangi bir üyelik bağı olmadığını savunmuş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dosyanın mahkememize … 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin … E.- 2014/… K.sayılı, 13/06/2014 tarihli Görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi edildiği anlaşıldı.
… 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin … E.sayılı dosyasından 28/11/2013 tarihinde dava konusu … ili, … ilçesi, … köyü mah. … Sitesi No.80 adresinde faaliyet gösteren kooperatifin hissedarlarından davalı …’in 3. kişilere hisse devrinin önlenmesi bakımından HMK. 389 ve diğer maddeleri gereğince ihtiyati tedbir kararı verilmiştir.
….Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1045 E.sayılı, 2015/1029 K.sayılı, 28/12/2015 tarihli verilen karar ile mahkememiz dosyası ile birleşirilmiştir.
Dava, … ile davalı … Kooperatifi arasındaki üyelik bağının iptali, hisse devrinin 3.kişilere yapılmasının tedbiren önlenmesi davası olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin 16/03/2015 tarihli celsesinde Katılma talebinde bulunan …ın HMK 66 ver devamı maddeleri gereğnce davalı yanında fer’i, müdahil olarak kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizin 25/05/2016 tarihli duruşmasında Davacı asıl davanın davacısı Ali Niyazı Barut yönünden davanın takip edilmemesi nedeniyle HMK 150. Maddesi gereğince yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına, karar verildiği görülmüştür.
Dosyada asıl dava yönünden takip edilmediği nedenle ancak birleşen dava yönünden de tarafların iddia ve itirazları , talepler, temerrüt ve faiz, kooperatif kayıtları, kasa evrakı , deliller ve taşınmazın mevcut durumu ve değeride dava tarihi itibariyle irdenelenerek mahalinde keşfen bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişiler …, … tarafından sunulan 12/02/2018 tarihli raporda özetle;
MALİ ve İNŞAAT YÖNÜNDEN YAPILAN İNCELEMELER
Dosyadaki Mevcut Mali verilere göre Davalılardan …nin 2009 ve 2010 yıllarına ait Yevmiye, Kebir ve Envanter defterleri, Davalılardan …in Cari hesabının olduğu Üye kayıt defteri incelenmesi gerekirdi. Dosya Mali Bilirkişi olarak tarafıma 25 Eylül 2017 tarihinde intikal etmiştir.
Dosyayı inceleyip Davalılardan …nin Avukatı olduğu gözlemlenen Av. …’e dosyada ve internette mukim telefonları aranmış kendisine ulaşılamamış ve 30.03.2015 tarihli Dilekçesinde belirtilen … telefonuna 04.10.2017 günü mesaj gönderilmiş 26.10.2017 yani bugüne kadar tarafımıza geri bildirimde bulunulmadığı için Mali yönden yukarıda belirtilen 2009 ve 2010 yıllarına ait Yevmiye, Kebir ve Envanter defterleri, Davalılardan …in Cari hesabının olduğu Üye kayıt defteri incelenememiştir. Takdir Sayın mahkemenizde olup bahsi geçen taleplerin HMK.219/2’ye göre YMM veya SMMM ve Şirket müdürü kaşe imzalı onaylı suretlerinin tarafımıza sunulması halinde Mali ve Defterler yönünden inceleme yapılabileceği sonuç ve kanaatine varılmaktadır.
Yukanda yapılan açıklamalar muvacehesinde, tarafların beyanları ve delilleri ışığında, takdirin Sayın Mahkemenizin görev alanına ait olduğu işaret edilmek üzere;
İNŞAAT MÜHENDİSİ BİLİRKİŞİ YÖNÜNDEN
Taşınmaz değerinin 28.04.2017 tarihli keşif günündeki değerinin 750.000.-TL olduğu,
Taşınmaz değerinin 20.1 1.2014 tarihli dava günündeki değerinin 606.684.-TL olduğu, Tespit edilmiştir.
MADDİ TESPİTLER ve SONUC
Dava konusunda ihtilaf, davalı Kooperatiften, davacı ortağa/ortakların almış oldukları hisse devrinin Yönetim Kurulunca ret kararının iptali ve devir edilen konut tahsisi, olmazsa yerine tazminat ödetilmesine ilişkin olduğu görülmüştür. İnceleme, “birleşen dava yönünden de tarafların iddia ve itirazları, talepler, temerrüt ve faiz, kooperatif kayıtları, kasa evrakı, deliller ve taşınmazın mevcut durumu ve değeri de dava tarihi itibariyle irdelenerek mahallinde keşfen bilirkişi incelemesi ile yerinde tespitine” yönelik araştırılması istenen konuların ve dosyaya intikal eden davalı kooperatif kayıtları ile dosyadaki belgelerin irdelenmesine yönelik olacaktır.
Davalı Gerçek Doğayı Sevenler Konut Yapı kooperatifin 1 Nisan 1994 tarih ve 13895 noter onaylı Ana Sözleşmesinin 11. Maddesinde “Ortaklığa Kabul” maddesinde “Gerekli Şartları taşıyıp da, kooperatife ortak olmak isteyenler yazılı olarak yönetim kuruluna başvurular. Bu başvuruda, ana sözleşmenin tüm hükümlerinin kabul edildiği açıkça belirtilir. Ortaklığa kabul yönetim kurulu kararı ile gerçekleşir. Yönetim kurulu, ortaklar ile ortaklığa başvuranların 10 uncu madde de gösterilen şartları taşıyıp taşımadığını araştırmak zorundadır. Ortaklığa kabul ve ret kararı, ilgiliye 15 gün içinde yazı ile bildirilir. İstekli ortaklığa alındığı taktirde, kararın kendisine bildirildiği tarihten itibaren bir ay içinde sermaye taahhüdünün diğer ortaklarca ödenmiş taksidi ile diğer ortakların her birinin o tarike kadar ödemiş oldukları paralara eşit meblağı bir defada öder. 17.madde uyarınca devir yoluyla ortaklığa alınanlar hariç olmak üzere daha sonra ortaklığa kabul edileceklerden, yukarıdaki fikrada belirtilen meblağın üzerinde para talep edilmesi, genel kurulun bu hususta karar alması halinde mümkündür. Yedek üye benzeri şekilde ortak kaydı yapılamaz. Bu amaçla para tahsil edilemez”
“Ortaklığın Devri” başlığı taşıyan 17. Maddesinde “Ortaklık yazılı olarak Yönetim Kuruluna bildirilmek suretiyle İ0 ncu maddedeki ortaklık şartlarını taşıyan kişilere devredilebilir. Yönetim kurulu bu şekilde ortaklığı devralan kişiyi ortaklığa kabulden kaçınamaz. Devir halinde, eski ortağın kooperatife karşı tüm hak ve yükümlülükleri yeni ortağa geçer, kooperatifçe, bu devir sebebiyle taraflardan ayrıca bir ödemede bulunmaları istenmez” şeklinde düzenlemeler bulunduğu,
Yine davalı Kooperatif ana sözleşmesi m. 44/1 ile “Yönetim kurulu, kanun ve ana sözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve Onu temsil eden icra organıdır” dendikten sonra,
44/3′ de “Ortaklar ile ortak olmak için buşvuranların ana sözleşmede belirtilen şartları taşıyıp. taşımadıklarını araştırmak” şeklinde olduğu, bu şartlar şirket ana sözleşmesinin 10. Maddesinde belirtilmiş olduğu,
Davalı kooperatif ana sözleşmedeki ilgili hükümler incelendiğinde, Yönetim kurulunun sayılan yetkileri arasında itisse devri için başvuran veya devir eden ortakların, yeni ortağın kabulünde veya devrinde Yönetim kurulunun yetkili olmadığı ve tam tersine ana sözleşmenin 17. Maddede belirtilen “Yönetim kurulu bu şekilde ortaklığı deyraları kişiyi ortaklığa kabulden kaçınamaz” açık hükmü nedeniyle alınan yet kararlarının, ana sözleşmeye ve TTK’nun 340. Maddesinde yazılı olduğu üzere emredici hükümlere aykırı ve yok hükmünde olduğu sonucuna varıldığı ve buna bağlı olarak sadece sorumluğunun tespitinin genel hükümler gereği TTK m. 447/1 gereği dava edilebileceği, görülmüştür.
İptal edilebilir ve geçersiz (butlan) ilişkin durumlar yeni TTK belirtilmiş olmakla beraber, yokluğun müeyyidesine dair bir hüküm bulunmadığı için, bu gibi hallerin varlığına yönelik yine genel hükümlere ve bilimset görüşlerden yararlanılması gerekeceği bazı yazarlarca belirtilmiştir.
Yetkili olmadığı bir konuda alınan Yönetim Kurulu kararlarına yönelik bazı “batı yönetim kurulu kararlarının” tespitinin mahkemeden istenebileceği yeni TTK m. 391’de getirilmiştir. Bunlar;
a-Eşit işlem ilkesine aykırı olan,
b-Anonim şirketin temel yapısına uygun olamayan veya sermayenin korunması ilkesi gözetmeyen,
c-Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren,
d-Diğer organların devredilmez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin kararlar batıldır” şeklinde belirtilen kararlardır.
“Yokluk kavramı ve halleri ” konusunda yazarların? “Bir genel kurul kararların yokluğu, başlangıçtan itibaren bir genel kurul kararının olmadığını ifade eder” şeklinde izah etmiştir.
Yargıtay uygulamasında ise, bati ve kükümsüz olarak amlan ve yeni TTK m. 447 ile butlan olarak ifade edilen genel kurul kararlarının yok ve hükümsüz olduğunu belirtmektedir. Bu nedenle denilebilir. ki, yok sayılan karar veya batıl bir. karar arasında hiçbir fark bulunmamakta her ikisi de baştan itibaren geçersiz bulunmakta, bu gibi durumlarda yoklukta olduğu gibi geçersiz bir karara karşı hiç bir süreye bağlı olmadan açılacak bir tespit davası ile sağlanabilecektir”.
Kooperatifin bir diğer ret gerekçesinde belirtilen davalı …’in borcunun bulunduğuna ilişkin ilgili 1163 Sayılı Kooperatif Kanunu m. 27 ve dosyaya gelen davalı Kooperatif Ana sözleşmesinin 14/2 . maddesi uyarınca; “Kooperatif ana sözleşmesi m. 14/2 gereği, “Parasal yükümlülüklerini 30 gün içerisinde yerine getirmeyen ortaklar hakkında yönetim kurulunca noter aracılığıyla yapılacak ihtarı izleyen 10 gün içerisinde bu yükümlülükler yerine getirilmez ise aynı usülle ikinci ihtarname yapılacağı, ikinci ihtarnameyi izleyen 30 gün içerisinde de yükümlülükler yerine getirilmez ise yönetim kurulunca bu ortağın ortaklıktan çıkarılacağına karar verileceği” şeklinde düzenlendiği,
İlgili Kooperatifler kanunu m. 27 ile “Ortakların yüklendikleri paylar için ödiyebilecekleri para tutarını anasözleşme belirtir. Kooperatif, sermaye yüklemlerinde borçlu veya sair ödemelerle yükümlü bulunan ortaklarından elden yazılı olarak veya taahhütlü mektupla, bu husus mümkün olmazsa ilanla ve münasip bir süre belirterek yükümlerini yerine getirmelerini ister.
İk isteğe uymiyan ve ikinci istemeden sonra da bir ay içinde yükümlerini yerine getirmiyenlerin ortaklığı kendiliğinden düşer. Ortaklığın düşmesi alakalının, anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmez” şeklinde düzenleme gereği, olayımız açısından üyelik aidat ve diğer yükümlülüklerini yerine getirmeyen ortaklar için iki ihtar söz konusudur. Bu iki ihtarlarda 1.sinde aranan 10 günlük ve 2. sinde 30 günlük münasip bir süre verilmesi ve ihtarlarda ödenmesi gereken yükümlülüklerin açıkça neler olduğu belirtilmesi ve ortağın borcunun gerçek borç olması gerekir.
Olayımızda kooperafif tarafından hisse deyrine yet gerekçesi olarak dayalı …’in kooperatife borcu olduğu gedeninin ret gerekçesi yapılmasının da geçerliliği bulunmadığı, … ile ilgili herhangi bir ödeme borcu nedeniyle hakkında alınmış bir çıkarma kararı veya ihtarı bulunmadığı, gerek … gerek … tarafından kooperatife hisse devrinin bildirildiği tarihte, kooperatif kayıtlarında hali hazırda …’in kooperatif üyesi olduğu görülmüştür.
Bu bildirimlerden sonra yapılmış olan devirlerin ise gerek kooperatif gerek devir alanlarca bilindiğinin kabulü karşısında davalı kooperatif tarafından bu ret karartan dar sonra yapılar devirlerin iyiniyetli oldukları iddiası da dinlenemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Davalı … tarafından “noterden yapılan hisse devir sözleşmesinin” sadece vekalet amacıyla notere gittiğini ve herhangi bir devir amacını taşımadığı savunması irdelendiğinde aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır.
Gerek EBK 182 ve gerek TBK m. 207 gereği, “noterde yapılan hisse devir sözleşmesi” ile mevcut hisse ve bu hisseye bağlı hak ve yükümlülükler, tüm aktifi ve pasifiyle alıcıya geçmekte ve karşılıklı edimler, kanunun ikinci fıkrasında “Hilafına adet ve mukavele mevcut değil ise satıcı ile alıcı borçları aynı zamatıda ifa etmekle mükelleftir” hükmü gereği aynı anda ifa edilmiş sayılmaktadır. Bu bir. karine olup, bunun farklı olduğu ya da aksini davalı taraf ispat etmesi gerektiği, dosyamıza ise iddia dışında aksini ispat eden bir delil dosyada bulunmamaktadır. Bu resmi şekilde noter önünde yapmış olduğu hisse devrinin aksini yine aynı şekilde ve bu devir konusunu içine alan resmi belge ile tevsik etmesi gerekir.
Nitekim Yargıtay örnek bir kararında “… Dava, davacının ortağı olduğu dava dışı …. hisselerinin davalıya devri nedeniyle hisse devir bedeli alacağının tahsili amacıyla davacı tarafından girişilen icra talebi ve vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davaya konu devri 10.03.2010 tarihinde devir senedine istinaden yapılmış ve ticaret siciline tescil edilmiştir.
Mahkemenin sözleşme tarihinde yürürlükte olan BK 182 Md. Göre hisse deyir bedelinin davacıya ödendiğine dair karine oluştuğu ve bu karinenin aksinin davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini dair gerekçesi doğrudur. Davacının dosyaya sunduğu iki ayrı protokolün devir bedeli ve pay devrine ilişkin olmaması dikkate alındığında, davacının devir bedelinden dolayı alacağını dava tarihinde yürürlükte olan HUMK … uyarınca ispât etmesi gerekir. Ancak davacı davasını yazılı belge ile ispat edemediğinden davalı lehine oluşan karinenin aksini kesiti delil olan yemin delili…” şeklinde karar vermiştir(Bkz.YRG.11.HD. 2013/13143 E, 2014/16475 K, 24.10.2014 T. Kararı).
Tüm açıklananlar ve yapılan tespitler ışığında, dava dosyasından dava konusu dairenin üzerinde tedbir bulunduğu belirtilmiş olup bu tedbir halen devam ediyor ise, davalı … tarafından ilk hisse devrinin …’a ve bunun da dayacı …’a olan noterden hisse devri ile yapılan devrin davalı kooperatifçe kabulü gerekeceği ve …’ın son hisseyi devri alan üye olarak ortaklık defterine kayıt ve inşaat bitmiş ise tapuda adına villanın tescil edilmesi gerekeceği,
Davalı kooperatife Hisse devirlerinin ihtarına rağmen, bunu dikkate almadan dava konusu villa üzerinde tedbir kaldırılmış ya da dava konusu villa el değiştirmiş ise, somut olayda konut yapı kooperatifinin diğer ortaklara olduğu gibi eşitlik ilkesi gereği davacı ortağa emsal bir konut tahsis etmesi gerektiği,
Kooperatifte emsal konutun tahsisinin mümkün olmadığı ya da yeterli konut bulunmadığı hallerinde fülen imkansızlık oluşacağı, bu durumun da yalnızca kooperatif yönetim kurulu üyelerinin hukuki ve çezai sorumluluklarıyla ilgili olup, konut tahsisini mümkün hale getirilmeyen bu halde davacı ortağın konut yokluğu nedeniyle ortaklık haklarından yararlanamamasından dolayı davalılardan tazminat talebinde bulunulabileceği,
Tazminatın hesaplanmasında ise konu ile ilgili Yargıtay 11. HD.” nin emsal kararlarında açıklanan ilkelerden yola çıkılarak bir sonuca varılması gerektiği, ortak tarafından yapılan ödemelerin tam veya eksik olmasına göre tazminat miktarının da değişebileceğini, ödemelerin eksiksiz yapılmış ise tahsis edilen konut bedelinin rayiç değerinin tazminat olarak hükmedilmesi gerektiği, ancak yapılmış ödemeler eksik ise bunun yapılan ödeme miktara orantılı bölünmesi neticesinde bulunacak miktarın, davacı ortağın bu davada kooperatiften talep etmesi mümkün olan zarar miktarı olarak belirlenecek miktarın talep edilebileceğini,
Dosyamızda ise davacının talep etmiş olduğu konutun kooperatifçe tahsisine ilişkin bir karar bulunmadığı ve bu talebe olumlu yaklaşılmaması ve tahsisinin mümkün olmaması halinde sadece tazminat talep etme hakkına sahip olduğunun görüldüğü, davacının konut tahsis talep hakkına sahip olmakla birlikte davacının dava dilekçesinde tazminat talebinde de bulunması sebebiyle somut dava çerçevesinde bu sonuca yarılması gerektiği, hesaplanacak bu tazminatın sorumsuz devam eden diğer kooperatif üyelerinin ödenmesi gereken borçları gibi değil, konutunun hukuka aykırı olarak diğer ortaklara dağıtılmış olan ortak olarak hesap edilmesi gerekeceği,
Ödemeler tam ve eksiksiz ise, Taşınmaz değerinin yapılan tespitlere göre 20.11.2014 tarihli dava tarihindeki değerinin tespiti için aşağıda görüleceği üzere TUİK” in her ay yayınlamakta olduğu T.E.F.E. katsayılarından yararlanılmak suretiyle,
28.04/2017 Keşif tarihinde T.E.F.E. katsayısı: 21.307.39,
25.11/2013 Dava tarihinde T.E.F.E. katsayısı: 12.245,19,
Uygulanarak taşınmazın 20/11/2014 Dava tarihindeki değeri: 17.235, 79/21.307,39 x 750.000 = 606.684.-TL olarak hesaplanıldığı,
Bu tespitlere göre taşınmaz değerinin 28.04.2017 tarikli keşif günündeki değerinin 750.000.-TL olarak, 20.11.2014 tarihli dava günündeki değerinin 606.684.-TL olarak tespit edildiği, Davacının tazminat talebi, davacıya denkleştirici adalet prensibine göre bu daire karşılığı bu tazminatın 606.684.-TL olarak iadesinin uygun olacağı,
Bu son halde davacıya konut tahsisini yerine getirmeyen davalı kooperatifin, tüm borç ödenmiş gibi diğer teslim edilen konutların için teknik bilirkişilerce tespit edilen 606. 684.-TL rayiç değer üzerinden bedelin davacılara tazminat ödemesi gerekeceği,
Rayiç 606.684.-TL 28.04.2017 tarihinde tespit edilmiş olduğundan 12.02.2018 rapor tarihinde kadar geçen süreye ilişkin olarak;
a-Tazminat bedeli 606.684.-TL’ye 28.04.2017 tarihinden itibaren faiziyle ödenmesinin olabileceği,
b-Ya da … Bankası-TÜİK tarafından 2010- 2016 ve 28 Aralık 2017 tarihinde ülke ve iller bazında konut artış endekslerini yayınlamış olduğu, dosyaya rapor ekinde sunulan bu endekslere göre İstanbul için genel artış oranının 2016 yılı için 96 11.92, 2017 yılı için 6 6.29 olarak açıklandığından, 606.684.-TE. tazminat bedeline, 2017 yılı için Yo 6.29 artış oranı uygulanmak üzere ödenmesinin olabileceği,
c-Davalı Koop. defterlerinin ibraz edilmemiş olduğu, ibrazı sonucunda yapılacak incelemede davalı … tarafından yapılan ödemeler ile diğer kooperatif üyelerinin konut teslimi nedeniyle yapmış olduğu ödemelerden az ise tazminatın, bu yapılar ödeme miktarına orantılı bölünmesi neticesinde bulunacak miktarın davacı ortağın bu davada davalılardan talep etmesi mümkün olan belirlenecek zarar miktarını talep edilebileceğini,
Dosyada yapılan tespitlerle davalı kooperatifçe dava konusu dairenin devrinin ret edilerek davacıya verilmemesinin ayrıca iyi niyet kaidelerine aykırı olduğuna dair kanaatimizin takdirinin mahkemeye ait olduğu hususlarında görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Taraflarca bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlar sunulmuştur.
Bu kez mahkememizce dosyanın taraflarının tüm itirazlarını karşılar nitelikte ek rapor alınması için ilk bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmiştir.
Bilirkişi heyetinde yer alan … bilirkişi heyetinden çıkarılarak yerine M.Şeref Kısacık atanmaştır.
Bilirkişi heyeti mahkememize sundukları 01/04/2020 tarihli ek raporda özetle,
Teknik ve Mali yönden; Kök raporumuzda teknik ve mali incelemeler sonucunda ulaşmış olduğumuz sonuçlarda bir değişiklik yapılmaması kanaati ile aynı sonucu muhafaza etmekteyiz, anlatılan nedenlerle;
Taşınmaz değerinin 28.04.2017 tarihli keşif günündeki değerinin 750.000.-TL olduğu,
Taşınmaz değerinin 20.11.2014 tarihli dava günündeki değerinin ise 606.684.-TL olduğu,
Mali yönden ise;
Belirtilen 2009 ve 2010 yıllarına ait Yevmiye, Kebir ve Envanter defterleri, Davalılardan …in Cari hesabının olduğu Üye kayıt defteri incelenemediği, Takdir Sayın mahkemenizde olup, bahsi geçen taleplerin HMK.219/2’ye göre YMM veya SMMM ve de Şirket müdürü olmak üzere aslının aynıdır Kaşe imzalı Ve onaylı suretlerinin tarafımıza sunulması halinde Mali ve Defterler yönünden inceleme yapılabileceği, Sonuç ve Kanaatine varılmaktadır.
Kooperatifçilik Hukuku ve Uygulamaları Bakımından (…);
a) Birleşen davanın davacısının devir suretiyle kooperatife ortak olma hakkını kazanmış olduğu,
b) Ortak olarak kaydının uygun görülmemesi veya ortak olarak kaydolduğu halde kendisine verilecek konutun bulunmaması halinde, tazminat isteminin değerlendirilmesi gerektiği,
Tazminat hesabının yukarıda (C/5.3. bölümünde) belirtilen yöntemle yapılmasının gerektiği,
Davacı … ve hissesini devraldığı …’un (üye kabul edilmedikleri için) Kooperatife herhangi bir ödeme yapmadıkları dikkate alındığında, davalı …’in kooperatifteki ortaklık hak ve hissesini (bu hisseyi ilk devralan) …’a Noterden devrettiği 25.12.2009 tarihindeki …’in kooperatife yapmış olduğu ödeme miktar ve tarihlerinin dikkate alınarak hesap yapılması gerektiği,” hususlarında ek görüş ve kanaatlerini sunmuşlardır.
Ek Rapora karşı tarafların beyan ve itirazlarını dosyaya sundukları görülmüştür.
Mahkememizin 01/07/2020 tarihli duruşmasında, davacı asile taşınmazın dava tarihi itibariyle değeri olan 606.684,00 TL üzerinden eksik harcı ikmal etmek üzere 1 haftalık kesin süre verildiği, kesin süre içerisinde harç ikmal edilmemesi halinde davanın takip edilmemiş sayılacağı ve dosyanın işlemden kaldırılacağı, 3 aylık süre içerisinde harç ikmal edilip yenileme dilekçesi sunulmadığı takdirde davanın HMK 150 maddesi uyarınca açılmamış sayılacağının ihtar edildiği, harç ikmali sonrası dosyanın 6545 sayılı yasaının 45/3 maddesi uyarınca değer itibariyle heyetle görülmesi gerektiğinden bahisle heyete tevdine karar verilmiştir.
Dosyanın heyete tevdi edilmesinden sonra tekrar bilirkişilere tevdi ile tarafların ek rapora karşı sundukları beyan ve itirazlar da gözetilip, itirazlara ilişkin gerekçeli değerlendirmeler yapılarak; ek raporda belirtildiği şekilde kooperatif kayıtları da incelenmek suretiyle (alternatif olarak) tazminat hesaplamasının yapılarak ikinci ek rapor düzenlenmesinin istenilmiştir.
Bilirkişiler mahkememize sundukları 10/06/2021 tarihli 2.ek raporda özetle;
MALİ YÖNDEN YAPILAN İNCELEMELER ;
Davalının Ticari Defteri Üzerinde Yapılan İnceleme ve Tespitler
Davalı … tarafından incelemeye sunulan 2008 – 2008 -2010 yıllarına ait Yevmiye, Kebir ve Envanter defterinin e. TTK. Mad. 69 hükmü uyarınca açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, Yevmiye defterinin e. TTK. Mad. 70/6- son hükmüne göre bulunması gereken kapanış (görüldü) tasdikinin ve Envanter defterinin TTK 72. Maddesine göre bulunması gereken kapanış (görüldü) tasdikinin mevcut olmadığı görüldüğünden, davalı şirkete ait 2008 – 2009 – 2010 yıllarına ait ticari defterlerin TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmamış olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalının Ticari Defterlerinde Tespit Edilenler; Davalı …’nin 2008 — 2009 – 2010 yıllarına ait incelenen ticari defterlerinde diğer davalı … ile ticari ilişkisinin mevcut olduğu, davalı kooperatifin 231 Ortaklara Borçlar Hesabında diğer davalı …’den 31.12.2010 tarihi itibariyle 3.470,43 TL Bakiye alacaklı olduğu görülmüştür.
Kasa evrakları arasında …’in …’ne 2009 ve 2010 yıllarında yapmış olduğu ödemeleri gösterir cari hesap ekstresi ve Üye kayıt defteri sunulmadığından …’in yapmış olduğu ödeme tutarları tespit edilememiştir. Takdir Mahkemenize aittir.
TEKNİK YÖNDEN YAPILAN İNCELEMELER ;
Neticeten; Kök raporumuzda teknik ve mali incelemeler sonucunda ulaşmış olduğumuz sonuçlarda bir değişiklik yapılmaması kanaati ile aynı sonucu muhafaza etmekteyiz, anlatılan nedenlerle;
Taşınmaz değerinin 28.04.2017 tarihli keşif günündeki değerinin 750.000.-TL olduğu,
Taşınmaz değerinin 20.11.2014 tarihli dava günündeki değerinin ise 606.684.-TL olduğu,
Kooperatifçilik Hukuku ve Uygulamaları Bakımından (…);
a) Birleşen davanın davacısının devir suretiyle kooperatife ortak olma hakkını kazanmış olduğu,
b) Ortak olarak kaydının uygun görülmemesi veya ortak olarak kaydolduğu halde kendisine verilecek konutun bulunmaması halinde, tazminat isteminin değerlendirilmesi gerektiği,
Davacı … ve hissesini devraldığı …’un (üye kabul edilmedikleri için) Kooperatife herhangi bir ödeme yapmadıkları dikkate alındığında, davalı …’in kooperatifteki ortaklık hak ve hissesini (bu hisseyi ilk devralan) …’a Noterden devrettiği 25.12.2009 tarihindeki …’in kooperatife yapmış olduğu ödeme miktar ve tarihlerinin dikkate alınarak hesap yapılması gerektiği ancak buna ilişkin belge ve verilerin mevcut olmadığın bu yönde hesaplama yapılamadığı, hususlarında 2.ek görüş ve kanaatlerini sunmuşlardır.
Tarafların 2.ek rapora karşı beyan ve itirazlarını sundukları, mahkememizce dosyanın geldiği aşama dikkate alınarak, yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiği görüldü.
Netice olarak mahkememizce yapılan değerlendirmede;
Asıl davada …’un davalı kooperatif’ hissesini davalı …’dan devraldığını ve bu hissenin adına tescilini talep etmiş, birleşen davada ise …’ın bahsi geçen hisseyi …’tan devraldığı iddiasıyla bu hissenin adına tescilini talep ederek terditli diğer taleplerinin kabulünü talep etmiştir.
Hem asıl hem birleşen davada çözüme kavuşturulması gereken husus, davalı … … tarafından davalı kooperatif hissesinin asıl dosya davacısı …’a devir işleminin tamamlanmış olup olmadığı devamında da …’un birleşen dosya davacısı …’a yaptığı devir işleminin tamamlanmış olup olmadığıdır.
Bilirkişi ek raporundaki kronolojik sıralamada belirtildiği üzere;
25.12.2009 tarihinde … 44. Noterliğinde … yevmiye no ile yapılan 50.000,00 TL bedelli devir sözleşmesiyle … hissesini …’a devretmiştir. Devir Sözleşmesi incelendiğinde devir bedeli, olan, 50.000,00 TL.nin nakden ve tamamen alındığı, devredenin, Kooperatifte hiçbir hak ve alacağının kalmadığı, devir alanın kendisi yerine üye olması ve kendi adına kayıt yaptırmasını kabul ettiği görülmüştür.
15.10.2010 tarihinde … hisse devrini Kooperatife iletmiştir.
08.11.2010 tarihinde Davalı Kooperatif …’ a … 6. Noterliğinden gönderdiği … yevmiye nolu ihtarla cevap vermiştir. Bu cevapta;“Devir edenle birlikte başvurulmadığı, geçmiş borçların ödenmesi gerektiği, harici noter satışının Kooperatifi bağlamayacağı, Kooperatife olan borcun 8. 146,00 TL olduğu, ayrıca GK. Kararı gereği ödenmesi gereken 500,00 TL.nin ödenmediği, …’in 15.01.2007 tarihli taahhüdünün gereğinin yerine getirilmediği, bu nedenle hisse devir işleminin kabul görmediği ” bildirilmiştir. Devir Sözleşmesi 25.12.2009 olduğu halde, 08.10.2010 tarihine kadar bildirilmemiş olması da gerekçe olarak gösterilmiştir.
21.11.2010 tarihinde …’in el yazısıyla Kooperatife hitaben verdiği dilekçede “hissesini devretmediğini, noterde vekalet verdiğini, okumadan imzaladığını, devrin söz konusu olmadığını, para almadığını bildirdiği görüldü.
25.11.2010 tarihinde davacı … … 32. Noterliğinden … yevmiye nolu hisse devir sözleşmesiyle hisselerini …A devretmiştir.
21.01.2011 tarihinde … Kooperatife … 4. Noterliğinden … yevmiye no ile gönderdiği ihtarnamede …’in hissesini 25.12.2009’da devralan …’tan bu hisseyi 25.11.2010 tarihinde devraldığını (Noter Sözleşmelerinin ekte olduğunu belirterek)Kooperatif hissedarı şahsının muhatap alınmasını, bu hisseye ait kalan borçların kendisinden talep edilmesini istemiştir.
02.02.2011 tarihinde …’in …’na hissesini devrettiğine ilişkin Hisse Devir Sözleşmesi ile Taahhütname başlıklı devir eden ve devir alanın imzasını taşıyan tarihsiz bir evrak fotokopisi sunulmuştur.

02.02.2011 tarihinde 2011/2 nolu YK. kararı ile …’in üyeliğine son verilerek …’nun üyeliğe kabul edildiği görülmüştür.
18.03.2011 tarihinde Kooperatif tarafından …’a gönderilen 18.03.2011 tarih ve 16073 yevmiye nolu ihtarda; “…’un hisse devir işleminin kabul edilmediği, …in de hissesini 02.02.2011 tarihinde …’na devrettiğini, …’in kooperatıfle ilişkisinin kalmadığını, ihtarı kabul etmediklerini” bildirdikleri görüldü.
21.12.2011 tarihinde 2011/12 nolu YK. kararı ile Ayşe Budak (eski soyadı Sarıoğlu) hissesinin Yılmaz Şentürk’e (adi yazılı bir belgeyle) devretmesi nedeniyle Yılmaz Şentürk’ün ortaklığa kabulüne karar verilmiştir.
26.04.2012 tarihinde 2012/4 nolu YK. kararı ile …’ün adi yazılı belgeyle) …’a yaptığı hisse devrinin kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememiz dosyasına emsal olabilecek olan YARGITAY HGK ‘nın 2017/23-1690 esas 2020/724 karar sayılı ilamına göre “Yine aynı Kanun’un “Ortağın ölümü ve ortaklığın devri” başlıklı 14. Maddesi: “Anasözleşmede gösterilecek şartlarla ölen ortağın mirasçılarının kooperatifte ortak olarak kalmaları sağlanabilir. (Değişik: 6/10/1988 – 3476/3 md.) Ortaklık devredilebilir. Yönetim kurulu, ortaklığı devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması halinde, bu kişiyi ortaklığa kabul eder. hükümlerini içermektedir.
Konut yapı kooperatifi ana sözleşmesinin “Ortaklığın Devri” başlıklı 17. maddesi: “Ortaklık, yazılı olarak yönetim kuruluna bildirilmek suretiyle 10 uncu maddedeki ortaklık şartlarını taşıyan kişilere devredilebilir. Yönetim kurulu bu şekilde ortaklığı devralan kişiyi ortaklığa kabulden kaçınamaz.
Yasal bir sebep olmaksızın devralanın ortaklığını kabul etmeyen yönetim kurulu üyeleri devreden ve devralanın uğrayacakları zararlara karşı müteselsil sorumludurlar. Devir halinde eski ortağın kooperatife karşı tüm hak ve yükümlülükleri yeni ortağa geçer, kooperatifçe bu devir sebebiyle taraflardan ayrıca ödemelerde bulunmaları istenemez…” şeklinde düzenlenmiştir.
1163 sayılı KK’nın 1. maddesinde açıklandığı üzere kooperatifler, ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve ihtiyaçlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan ve tüzel kişiliği haiz ortaklıklardır.
Kooperatiflerde ortaklık sıfatının nasıl kazanıldığına değinmek gerekirse; ilk olarak kooperatifin kuruluşunda kurucu ortaklar kuruluşun gerçekleşmesiyle ortak sıfatını aslen kazanırlar. Daha sonraki evrede ise giriş talebinin kabulü yoluyla veya payın bir başkası tarafından devir alınmasının yönetim kurulu tarafından kabulüyle ortaklık gerçekleşir. Bir diğer ihtimal olarak ortaklığın taşınmaz mülkiyetine veya bir teşebbüsün işletilmesine bağlandığı durumlarda, taşınmazın veya işletmenin devir alınması hâlinde ortaklık sıfatı kazanılır. Son olarak ise ana sözleşmede hüküm bulunması durumunda miras ile kooperatif paydaşlık hakkı kazanılır.
Kooperatif ortağı olunmasında “açık kapı ilkesi” geçerlidir. Ortak olmak için yöneticilerin istekleri değil, objektif şartların gerçekleşmesi yeterlidir.
Kooperatif ortaklığına girmek için gerçek kişilerin medeni hakları kullanma yeterliliğine sahip olmaları gerekir. Ortak olmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler, kooperatif ana sözleşmesi hükümlerini bütün hak ve ödevleriyle birlikte kabul ettiklerini belirten bir yazı ile kooperatif yönetim kuruluna başvururlar.
Yine açık kapı ilkesi gereği ortak sıfatını kazanan herkesin kooperatiften çıkma hakkı olduğu gibi, ana sözleşmede açıkça belirtilmiş olan nedenlerle ortağın ihracına karar verilmesi de mümkündür.
1163 sayılı KK’nın 14. maddesi uyarınca, kooperatif ortaklığının devredilmesi mümkün olmakla birlikte, ortaklık sıfatı payın devralınması ile doğrudan kazanılamaz. Devralanın giriş isteminde bulunması, yönetim kurulunun da gerekli incelemeyi yapması ve bu kişinin ortak olabilmek için gerekli şartlara sahip bulması hâlinde, anılan kişiyi kooperatife kabul etmesi, aksi hâlde talebi reddetmesi gerekir.
Bu ilke ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Davacının asıl ve birleşen davada, kooperatiften edindiği mesken vasıflı taşınmazı birleşen dosyada davalı Mehmet Erdivan’a satarak kooperatif ortaklığının devri talebinde bulunduğunu ancak davalı kooperatifçe bu devir talebinin kabul edilmediğini iddia ettiği anlaşılmaktadır.
1163 sayılı KK’nın 14/son maddesi uyarınca kooperatif ortaklığının devredilebileceği kabul edilmiştir. Konut yapı kooperatifi ana sözleşmesinin 17. maddesi uyarınca da kooperatif üyeliğinin devri için, üyeliğini devreden ve devralan arasında düzenlenmiş devir sözleşmesinin bulunması ve her ikisinin de davalı kooperatife başvurması gerekmektedir.”
Mahkememizce alınan bilirkişi raporlarında asıl dosya davacısı …’un davalı …’den kooperatif hissesi devralma işleminin tamamlandığı ve kooperatifin davacının başvurusunu kabul etmesi gerektiği belirtilerek, devir işlemi yönünden talebin kabulüne dair görüşler belirtilmiş ise de, yukarıda mahkememiz dosyası ile birebir aynı olan ve devir işleminin tamamlanmış olması için devir eden ve devralanın kooperatife birlikte başvurmaları gerektiğinin belirtildiği Yargıtay HGK kararına göre, mahkememiz dosyasında tescil için davacı …’un tescil için tek başına başvurduğu, devreden …’in başvuru esnasında bulunmadığı anlaşılmakla, Yargıtay HGK da dikkate alınarak …’un tescil talebinin kooperatif tarafından reddedilmesinin yerinde olduğu, bu bağlamda, birleşen dosya yönünden de …’un hak sahibi olmadığı kooperatif hissesini birleşen dosya davacısı …’a devretmesinin de geçerli olmadığı kanaatiyle aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Asıl davanın (25/05/2016 tarihli 4 nolu celsede asıl davacı … yönünden davanın takip edilmemesi nedeniyle HMK 150. Madde gereği işlemden kaldırılmış ve 3 aylık süre içerisinde yenilenmemiş olmakla) HMK 150/5 madde gereği açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Birleşen davanın (birleşen davadaki terditli talep uyarınca) geçerli olarak devralınmamış hisseyi devir işlemine konu eden davalı … yönünden kabulü ile, hisse devir bedeli olarak ilgili işlem belgesinde belirtilen 60.000,00 TL’nin işlem tarihi olan 25/11/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan alınarak, birleşen dosya davacısı …’a verilmesine karar verilmiş ve birleşen davanın davalılar …, … ve … yönünden reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar mahkememiz dosyası heyete tevdii edilmeden önce taşınmazın değeri belirlenip harç ikmali yapılmış ise de, keşifte ve kök raporda belirlenen değer taşınmaz üzerinde bulunan bina da gözetilerek belirlenmiş değer olup, bu taşınmaz üzerindeki bina davacılara ait olmayıp, bina dava konusu da olmadığından dava değerinin bu şekilde belirlenmiş sayılması yerinde görülmemiş ve dava değeri, hisse devir bedeli olarak belirtilen 60.000,00 TL olarak dikkate alınmış ve vekalet ücreti de buna göre hesaplanmıştır.
HÜKÜM: Açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davanın (25/05/2016 tarihli 4 nolu celsede asıl davacı … yönünden davanın takip edilmemesi nedeniyle HMK 150. Madde gereği işlemden kaldırılmış olup, 3 aylık süre içerisinde yenilenmemiş olmakla) HMK 150/5 madde gereği açılmamış sayılmasına,
2-Birleşen davanın (birleşen davadaki terditli talep uyarınca) davalı … yönünden kabulü ile, 60.000,00 TL’nin 25/11/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan alınarak, birleşen dosya davacısı …’a verilmesine,
3-Birleşen davanın davalılar …, … ve … yönünden reddine,
4-Asıl dava yönünden
a-Alınması gerekli 59,30 TL karar ve ilam harcının, 85,40 TL peşin harçtan mahsubu ile geriye kalan 26,10 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
b-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
c-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
d-Davalı taraflar vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
5-Birleşen dava yönünden
a-Alınması gerekli 4.098,60 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 27,70 TL ve tamamlama harcı 10.360,65 TL’den mahsubu ile geriye kalan 6.289,25 TL ve yapılmayan keşif için yatırılmış olan 206,30 TL keşif harcı olmak üzere toplam 6.495,55 TL’ nin karar kesinleştiğinde istek halinde birleşen dosya davcısına iadesine,
b-Davacı tarafça yapılan 27,70 TL başvuru harcı, 4,10 TL vekalet harcı, 4.098,60 TL nisbi harç ile yargılama aşamasında yapılan 221,80 TL keşif harcı, posta ve tebligat ücreti 560,30 TL ve bilirkişi ücreti 3.500,00 TL olmak üzere toplam 8.412,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
c-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 8.600,00 TL vekalet ücretinin davalı …’tan alınıp birleşen dosya davacısına verilmesine,
d-Davalı kooperatif ve … vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 8.600,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp bu davalılara verilmesine,
6-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak birleşen dosya davacı vekili, davalı kooperatif vekili ve feri müdahil vekilinin yüzüne karşı diğer tarafların yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 01/11/2021

Başkan …
E-imza
Üye …
E-imza
Üye …
E-imza
Katip …
E-imza