Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1334 E. 2020/251 K. 05.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1334 Esas
KARAR NO : 2020/251

DAVA : Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/11/2014
KARAR TARİHİ : 05/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 30/09/2010 tarihli destek hizmet sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 1 nolu ekinde yer alan Özel Destek Hizmeti Alacak Lokasyon listesi ile davalıya hizmet verilecek yerlerin belirlendiğini, bu listeye göre davalıya verilecek hizmet için 91 elemanın görevlendirildiğini, sözleşmenin 4.1. Nolu maddesinde tarafların mutabık kalacakları hesaplama yöntemine göre aylık olarak belirlenecek hizmet organizasyon bedelinin müvekkile ödeneceği belirtildiğini, bu şartlarda sözleşme devam etmekte iken davalının keşide ettiği ihbarname ile müvekkili şirketin 2011 Ağustos maaşları ile 2011 Temmuz SGK primlerini ödeyememe durumu olabileceğini bildirdiğini, bu bildirimden ötürü söz konusu ödemelerin taraflarınca yapıldığını, ayrıca Kocaeli … İcra Müdürlüğünün… esas ve … esas sayılı dosyalarından müvekkili şirket hakkında taraflarına haciz ihbarnamesi geldiğini gerekli teminat mektuplarının taraflarına verilmediğini, tüm bu hususların sözleşmenin 5.3.nolu maddesine göre haklı nedenle fesih hakkı tanıdığını bu nedenlerle sözleşmeyi 31/08/2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere feshettiğini bildirdiğini, ancak müvekkil hakkında icra takibi yapılmış olması veya davalıya 89/1 haciz ihbarnamesi gelmesinin fesih hakkı doğurmayacağını, davalıya gönderilmiş olan haciz ihbarnamelerine konu borçlarla ilgili sulh protokolü yapıldığı ve imzalanan protokol uyarınca borçların ödendiğini, müvekkili şirketin personel ücretleri ile primleri ödeyememe ihtimali olduğuna dair yaptığı bildirimi fesih sebebi saydığını, davalının haksız şekilde sözleşmeyi feshetmesi ile birlikte 14 ay boyunca müvekkile ödemesi gereken toplam HOB olan 33.274,00 TL’den mahrum kaldığını belirterek davanın kabulüne, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.

CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu olan müvekkili taraından yapılmış feshin geçerli olup olmadığının tespiti için öncelikle 30/09/2010 tarihli Destek Hizmetleri Sözleşmesinin hukuki niteliğinin ortaya konulması gerektiğini, davaya konu sözleşmenin işgörme taahhüdü içeriyor olması nedeniyle TBK anlamında vekalet sözleşmesi niteliğinde olduğunu, bu niteliği itibariyle kanundan doğan özel bir fesih imkanı bulunduğunu, davacının güven ilişkisini zedelediğini, sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçındığını ve müvekkiline karşı zarar verici davranışlarda bulunduğundan sözleşmenin feshinin hukuka uygun ve haklı olduğunu, davacının feshin hakkız olduğu gerekçesiyle oluşan kar kaybının tahsilini talep ettiğini, ancak müvekkili şirket tarafından yapılan feshin hukuka uygun olduğunu, bir an olsun müvekkili şirketin sözleşmeyi herhangi bir neden göstermeksizin ve haklı bir sebep bulunmaksızın sona erdirmiş olduğu varsayılsa bile bu durumun ancak sözleşmenin karşı taraf için elverişsiz bir anda sona erdirilmesi, yani uygun olmayan zamanda sona erdirme olduğunun iddia edilebileceğini, feshin uygun olmayan zamanda yapıldığı varsayılsa bile mahrum kalınan karın talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Dava, taraflar arasında imzalanan destek hizmet sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak feshedildiği iddiası ile, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranılan kar kaybının davalıdan tahsili ve sözleşme kapsamında verilen teminat mektuplarının iadesi istemine ilişkindir.
İddia, savunma, toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemlerine ait taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, öncelikle dvalı kayıtlarında inceleme yapılması için Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış, 30/03/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle 2011 yılı davacı alacağının toplam 2.059.268,64 TL olduğu ve davalı tarafından bu bedelin 48.140,25 TL, 24.509,17 TL ve 1.986.619,22 TL olarak tamamen ödendiğinin belirtildiği, alınan 06/12/2017 tarihli ek raporda davacının talep kar kaybı talebi yönünden sözleşmelerde 25,00 TL hizmet organizasyon bedeline ilişkin bir bilgi olmadığı belirtilerek, bilgi ve belge sunulması halinde birinci seçenek olarak 25,00 TL X 91 kişi X 14 ay = 31.850,00 TL hizmet organizasyon bedeli talep edebileceği, ikinci seçenek olarak ise tefe, tüfe artışının dikkate alınması durumunda bir önceki yılın aralık ayına göre üfe %13,33, tüfe %10,45 üzerinden [25,00 TL X (13,33 + 10,45) / 2 X 0,85] X 91 kişi X 14 ay = 35.060,49 TL hizmet organizasyon bedeli talep edebileceği hesaplanmıştır. Alınan 24/10/2018 tarihli ikinci ek raporda ise teknik şartnamede HOB bedelinin 25,00 TL olarak belirlenmiş olduğu, sonraki yıllarda (Üfe+Tüfe) / 2 x 0,85 şeklinde arttırılacağının belirtildiği ancak Üfe yerine 2006 yılından itibaren Yi-Üfe oranları kullanıldığından bu oranlar esas alınarak 2011 yılı 4 ay için ; [25,00 TL X (13, 33 +10, 45) /2 X 0,85] X 91 kişi X 4 ay = 10.020,90 TL ve 2012 yılı 10 ay için ; [27,53 TL X (2,45 +6,16) / 2 X 0,85] X 91 kişi X 10 ay = 25.971,40 TL olmak üzere toplam 35.992,23 TL kar kaybı olduğu, önceki rapor ile farkın ilk raporda tüm hesaplamanın 2011 yılı endeks ile belirlenen fiyat üzerinden yapılmış olmasından kaynaklandığı, davacının kar kaybının 35.992,23 TL olduğu yönünde görüş ve kanaat sunulmuştur.
Mahkememizce bilirkişi heyetinden alınan raporda ise taraflar arasındaki hukuki sorunun, davalı tarafından gerçekleştirilen feshin haklı olup olmadığı ve bu bağlamda davacının taleplerinin yerindeliğinin belirlenmesinden ibaret olduğu, dosya kapsamındaki sözleşme ve şartname hükümleri irdelendiğinde uyuşmazlığın dayandığı destek hizmet sözleşmesinin türünün yalnızca eser, vekalet veya hizmet sözleşmesi olarak tipik sözleşmeler sınıfında değerlendirilmesinin mümkün görülmediği, sözleşme ve eklerinde taraflar açısından düzenlenen edimlerin (eser/vekalet/saklama sözleşmesi) yasanın öngörmediği şekilde bir araya getirildiği ve bir kombine karma sözleşme söz konusu olduğu, bu nedenle davalının sözleşmeye vekalet sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği iddialarının doğru olmadığı, taraflar arasındaki Destek Hizmet Sözleşmesinin “Sözleşmenin Süresi ve Feshi” başlıklı 5.maddesinde sözleşmenin asıl işveren tarafından feshinin belirli sebeplere/koşullara bağlandığı, asıl işveren davalının sebep belirtmeden sözleşmeyi feshetmesinin ise ancak 90 gün öncesinden yazılı bildirimle mümkün olduğu, somut olayda davalının cevap dilekçesinde yer verildiği üzere davacının işçilik alacaklarını ödeme hususunda belirsizlik yaratmış olduğu ve bu durumun taraflar arasındaki güven ilişkisini sarstığı olgusuna dayalı olarak feshin mümkün olmadığı, sözleşmenin 3.1.11.maddesinde davalı asıl işverenin personele eksik ödeme yapılması halinde kendi ödemelerini geciktirebileceği de açıkça düzenlendiği için bu durumun belirsizlik olarak nitelenip nitelenmeyeceği hususunun Mahkememizin takdirinde olduğu, sözleşmenin niteliğinin vekalet sözleşmesi olduğunun kabul edilmesi halinde tarafların sözleşmenin 5.maddesinde sözleşmenin sona erme rejimini özel olarak düzenledikleri göz önüne alınarak yedek hüküm niteliğindeki vekalet sözleşmesinin sona ermesine ilişkin düzenlemelerin, sözleşmede boşluk bulunması halinde uygulanabileceği, sözleşmede borca aykırılıkların varlığı halinde veya sebepsiz fesih hallerinin de özel olarak düzenlendiği ve boşluk olmadığı için vekalet sözleşmesinin tek taraflı sona erdirilmesine ilişkin hükmün uygulanmasının mümkün görülmediği, davalının beyan ettiği gibi davacının işçilik alacaklarını ödeyememesi veya ödeyememe tehlikesi içinde bulunmasının sözleşmeden doğan yükümlülüklerinin ihlali niteliğinde olduğu ancak bu halde de feshin öncelikle ihlalin ortadan kaldırılması ihtarından sonra borcu aykırılıklara devam edilmesi halinde mümkün olacağı, bu hususların feshin geçerlik koşulu olduğu ve somut olayda mevcut olmadığı, sözleşmenin feshinin haksız olduğu sonucuna varılması halinde, sözleşme devam etse idi davacının elde edeceği ancak sözleşmenin devam etmemesi nedeniyle elde edemediği bedelin zarar olarak tazmininin mümkün olduğu ve bu durumda davacının kay kaybının ise 35.992,23 TL olduğu yönünde görüş ve kanaat sunulmuştur.
Davacı vekili davasını kar kaybı yönünden 33.274,00 TL üzerinden açmış olup, 14/12/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile kar kaybı talebini 2.718,23 TL artırarak 35.992,23 TL’ye çıkartmıştır.
Taraflar arasında dava konusu olan Destek Hizmet Sözleşmesi 30/09/2010 tarihinde imzalanmış olup, sözleşmenin başlıca maddeleri olarak 2.maddesinde “Bu Sözleşmenin konusu, asıl işi Otomotiv Üretim olan asıl işveren …. A.Ş.’nin Ek: 1’de adres ve işyeri tescil numaraları ile birlikte yazılı işyerlerindeki destek hizmetlerinin (“Hizmet”) Taraflarca belirlenen bedel karşılığında alt işveren tarafından üstlenilerek yerine getirilmesi ve bu hususta tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesidir. Alt işverenin, üstlendiği destek hizmetinin, asıl işverenin işyerlerinin hangi bölümlerinde gerçekleştirileceği Ek:1 Listede gösterilmiştir.”, 3.1.10.maddesinde “Alt işveren üstlendiği hizmetin yerine getirilmesi sırasında çalıştırdığı personellerin iş sözleşmesinden İş Kanunu, Sosyal Sigortalar Kanunu ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, İşsizlik Sigortası Kanunu, Vergi mevzuatı ile ilgili diğer mevzuat hükümlerinden doğan ücret, vergi prim ile diğer yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirecek, gelir vergisi ve sosyal sigorta prim kesintilerini süresinde ilgili kurum ve kuruluşlara ödeyecektir.” 3.1.11.maddesinde “Alt işveren, personeline yaptığı ücret ve diğer ödemelere ait belgelerin, yıllık ücretli izinlerin kullandırıldığına ilişkin personellerinin imzasını taşıyan belgelerin, vergi ve prim kesintilerinin yatırıldığına ilişkin belgelerin bir örneğini, ödenmesi için öngörülen yasal sürenin bitim tarihinden itibaren 1 (bir) hafta içinde asıl işverene verecektir. Bu ödeme ve işlemlerde herhangi bir şekilde eksik ödeme ya da usulsüzlük yapıldığı tespit edildiğinde alt işverenin ödemeleri, eksik ödemeler tamamlanıncaya ya da usulsüzlük giderilinceye kadar asıl işveren tarafından geciktirilebilecektir. Asıl işveren eksik ödemeyi alt işverene yapılacak ödemeden keserek alt işveren adına ilgili kuruma ödemede bulunabilir. Alt işveren bu durumun asıl işvereni temerrüde düşürmeyeceğini ve asıl işverenden herhangi bir faiz, tazminat gibi istekte bulunmayacağını kabul ve taahhüt eder.” 5.1.maddesinde “işbu sözleşme 01/11/2010 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 31/10/2012 tarihine kadar yürürlükte kalacaktır”, 5.2.maddesinde “Alt işvere’in işbu Sözleşme’den doğan yükümlülüklerinden herhangi birini ihlal etmesi halinde asıl işveren söz konusu ihlale 7 (yedi) gün içinde son verilmesi amacıyla alt işverene ihtarname gönderecektir. Alt işveren gönderilen ihtarnameye rağmen sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirmezse, asıl işveren yazılı ihbarda bulunmak suretiyle sözleşmeyi derhal hüküm doğurmak üzere tek taraflı olarak feshedebilir. Asıl işverenin sözleşmeyi bu yolla feshetmesi durumunda, uğradığı zararı alt işverenden tazmin etmeye veya bu amaçla diğer tazminat hakları saklı kalmak üzere, alt işverenden tarafından verilen banka teminat mektubunu irat kaydetme hak ve yetkisi vardır. Banka teminat mektubunun asıl işverenin fesih nedeniyle uğradığı zararı karşılamaması halinde alt işveren hiçbir ihtara lüzum kalmaksızın asıl işverenin talep edeceği zarar miktarını ayrıca derhal ve defaten ödemekle yükümlüdür.” 5.3.maddesinde “Alt işverenin katılma ve birleşmeler hariç infisahı, bu sonucu doğuran prosedürün başlatılması, iflası veya konkordato ilan etmesi, yada herhangi bir borcu nedeniyle benzer bir duruma düşmesi, asıl işverenin önceden yazılı izni olmadan ortaklık veya yönetim yapısındaki değişiklikler yada alt işverenin yönetiminde tam otorite ve yükümlülük sahibi kişilerin değişmesi hallerinden herhangi birinde halinde, asıl işveren işbu sözleşmeyi herhangi bir önel veya ihtara gerek olmaksızın derhal hüküm doğurmak üzere feshedebilir. Asıl işverenin sözleşmeyi bu yolla feshetmesi durumunda uğradığı zarar ziyanı alt işverenden talep etmeye hak ve yetkisi vardır.” 5.5.maddesinde “Asıl işveren, Sözleşmeye bir aykırılık olup olmadığına bakılmaksızın ve bir sebep gösterilmeksizin 90 (Doksan) gün önceden yazılı bildirmek kaydıyla Sözleşmeyi tek taraflı feshedebilir. Bu takdirde alt işveren, hiçbir hak ve tazminat talep edemez.” 17.maddesinde “Alt işveren, sözleşmeden doğabilecek uyuşmazlıklarda asıl işverenin defter ve kayıtları ile mikrofilm, mikrafiş ve bilgisayar kayıtlarının HUMK 287. madde anlamında geçerli, bağlayıcı, kesin ve münhasır delil teşkil edeceği ve bu maddenin yazılı delil sözleşmesi niteliğinde olduğunu kabul, beyan ve taahhüt eder.” hükümleri yer almaktadır.
Destek Hizmet Sözleşmesi 30/09/2010 tarihinde imzalanmış, 5.1.maddesinde sözleşmenin 01/11/2010 tarihinde yürürlüğe girdiği ve 31/10/2012 tarihine kadar yürürlükte kalacağı belirtilmiştir. Davalı şirket tarafından, davacı şirkete gönderilen ihbarname ile; davacı şirketin 2011 Ağustos maaşları ile 2011 Temmuz SGK primlerini ödeyememe durumu olabileceğini bildirdiği, bu bildirimden ötürü söz konusu ödemelerin davalı şirket tarafından yapıldığı ayrıca Kocaeli … İcra Müdürlüğünün.. E ve … E sayılı dosyalarından davacı şirket hakkında haciz ihbarnameleri geldiği, gerekli teminat mektuplarının da davalı şirkete verilmediği gerekçeleri ile sözleşmenin 31/08/2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere feshedildiği belirtilmiştir.
Davalı şirket tarafından sözleşmenin 5.5.maddesinde yer alan bildirime uyulmaksızın feshedilmiş olması sebebiyle, feshin derhal fesih imkanı sağlayan 5.3.maddesine dayalı olarak yapıldığı kanaatine varılmıştır. Sözleşmenin 5.3.maddesi “Alt işverenin katılma ve birleşmeler hariç infisahı, bu sonucu doğuran prosedürün başlatılması, iflası veya konkordato ilan etmesi, yada herhangi bir borcu nedeniyle benzer bir duruma düşmesi, asıl işverenin önceden yazılı izni olmadan ortaklık veya yönetim yapısındaki değişiklikler yada alt işverenin yönetiminde tam otorite ve yükümlülük sahibi kişilerin değişmesi hallerinden herhangi birinde halinde, asıl işveren işbu sözleşmeyi herhangi bir önel veya ihtara gerek olmaksızın derhal hüküm doğurmak üzere feshedebilir. Asıl işverenin sözleşmeyi bu yolla feshetmesi durumunda uğradığı zarar ziyanı alt işverenden talep etmeye hak ve yetkisi vardır.” şeklinde olup, davacı şirketin maaş ve SGK primlerini maddi sıkıntılar nedeniyle ödeyemeyeceğini beyan etmiş olmasının taraflar arasındaki teknik şartnamenin 9.maddesine göre bildirim mahiyetinde ve yerinde olduğu, bu durumda sözleşmenin 3.1.11.maddesinde asıl işveren/davalı şirketin yapılmayan yada eksik yapılan ödemeleri alt işveren/davacı şirket adına ilgili kurumlara kendisi yaparak, yapmış olduğu ödemeleri ise alt işveren/davacı şirkete yapılacak ödemeden kesebileceğinin belirtildiği ancak bu durumun fesih hakkı tanımadığı, yine haciz ihbarnameleri fesih sebebi olarak gösterilmiş ise de salt haciz ihbarnamesi gelmesinin, sözleşmenin 5.3.maddesi kapsamında davacının iflası veya konkordato ilan etmesi yada herhangi bir borcu nedeniyle benzer bir duruma düşmesi sonucunu doğurmadığı ayrıca davacı şirketin Kocaeli… İcra Müdürlüğünün … Esas ve…Esas sayılı dosyalarında takip alacaklısı ile 07/09/2011 tarihli protokol düzenlediği ve İİK 89.maddesi uyarınca 3.kişilere gönderilen haciz ihbarnamelerinin protokolün imzalandığı tarih itibariyle fek edileceğinin kararlaştırıldığı, bu nedenlerle davalı şirket yönünden derhal fesih hakkının oluşmadığı ayrıca sözleşmenin 5.5.maddesinde “Asıl işveren, Sözleşmeye bir aykırılık olup olmadığına bakılmaksızın ve bir sebep gösterilmeksizin 90 (Doksan) gün önceden yazılı bildirmek kaydıyla sözleşmeyi tek taraflı feshedebilir.” hükmü mevcut ise de davalı şirketin bu hükme uygun bir fesih bildirimi de mevcut olmadığından sözleşmenin feshinin haksız olduğu ve sözleşmenin haksız feshi nedeniyle bakiye döneme ilişkin davacının kar kaybı talebinin ise yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Bilirkişilerce davacının 2011 yılı 4 ay için 10.020,90 TL ve 2012 yılı 10 ay için 25.971,40 TL olmak üzere toplam 35.992,30 TL kar kaybı olduğu hesap edilmiş olup, yapılan hesaplama hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı tarafından dava dilekçesi ile teminat mektuplarının iadesi talep edilmiş ise de, 400.000,00 TL bedelli teminat mektuplarına ilişkin harç yatırılarak usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığından bu talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

H Ü K Ü M :
1-Davacının kar kaybı talebinin KABULÜ ile, 35.992,23 TL’nin 33.274,00 TL’sinin dava tarihi olan 03/11/2014 tarihinden, 2.718,23 TL’sinin ise ıslah tarihi olan 14/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Davacı tarafından 400.000,00 TL bedelli teminat mektubuna ilişkin harç yatırılarak usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığından bu talebi yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Alınması gerekli 2.458,62 TL karar ve ilam harcından 568,25 TL peşin harç ile 46,00 TL ıslah harcı toplamı olan 614,25 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 1.844,37 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 597,25 TL yargılama gideri ile yargılama aşamasında yapılan 4.755,70 TL masraf olmak üzere toplam 5.352,95 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
6-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.398,83 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza

BU EVRAK 5070 SAYILI KANUN GEREĞİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞTIR