Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1056 E. 2023/142 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/1056 Esas
KARAR NO:2023/142

DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:16/09/2014
KARAR TARİHİ:15/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Almanya’da faaliyet gösteren … AG şirketinin Türkiye temsilcisi olan … … Tic. A.Ş.’nin yetkili satıcısı sıfatıyla hareket eden davalı yan ile müvekkili şirket arasında 29.12.2010 tarihli “son kullanıcı lisans ve standart destek hizmeti” sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme uyarınca … … projesi olarak adlandırılan bilişim sisteminin kullanım lisansının müvekkili tarafından 85.000 Euro + KDV bedel karşılığında satın alındığını, sözleşmede standart destek hizmeti için 3’er aylık dönemlerde 3.825 Euro + KDV olmak üzere yıllık 15,300 Evro + KDV ödeneceğinin de kararlaştırıldığını, davalıyla yapılan 27.01.2011 tarihli ikinci bir sözleşmeyle davalının … … adlı projenin kurulum, uyarlama, yazılım geliştirme ve proje yönetimi hizmetlerini 12 ay içinde tamamlamayı, bunun karşılığında müvekkilinin de 12 ayda eşit taksitler halinde 60.000 Euro KDV ödemeyi taahhüt ettiğini, davalının sözleşmede belirtilen 12 aylık sürede taahhüdünü yerine getirmediğini, taraflar arasında 14.12.2012 tarihinde bir durum tespit tutanağının düzenlenerek aksaklık ve eksikliklerin dökümünün yapıldığını, davalı yanın da bu eksiklik ve aksaklıkları kabul ederek tutanağı imzaladığını, imzalanan 14.12.2012 tarihli ek sözleşme ile davalının sistemi kullanıma hazır hale getireceği hususunu yeniden taahhüt ettiğini, buna rağmen sistemin hazır hale getirilemediğini, müvekkilinin 11.02.2013 tarihli ihtamameyle sözleşmeyi feshettiğini belirterek davalıya ödenen 201.654-TL’nin sözleşmenin feshedildiği 11.02.2013 tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte iadesine, sözleşmeler nedeniyle davalıya ödenmesi gereken bakiye 76.160,66-TL’lik bedelden müvekkilinin sorumlu olmadığının tespitine, sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması sonucu oluşan zararların ilk aşamada 5.000-TL’sinin sözleşmenin feshedildiği 11.02.2013 tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte tazminine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin sözleşmelerden kaynaklanan bütün yükümlülüklerini yerine getirdiğini, proje ekibinin davacı şirket adresine gidip proje hazırlamak amacıyla çalışmak, gerekli eğitimleri vermek istediğini ancak davacı tarafından proje yöneticisi atanmadığını, durumun davacı şirket yetkililerine ihtar edilmesine karşın herhangi bir muhatap bulunamadığını, lisans sözleşmesi çerçevesinde satın alınan programın tam ve eksiksiz olarak davacı yana sunulduğunu, davacı yanı tarafından uygulamaya geçmesi konusunda ekip oluşturulmadığını, bilgi işlem müdürlerinin muhatap kılındığını ancak bu kişilerin de davacı şirket tasarrufu sonucunda işten çıkarılması ile işlerin uzadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, taraflar arasındaki sözleşmeler kapsamında ayıplı ifa sebebiyle haklı fesih iddiasına dayalı sözleşme bakiye bedeli yönünden borçlu olunmadığının tespiti, ödenen 201.654,00 TL sözleşme bedelinin iadesi ve zarara uğranıldığından bahisle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
İddia, savunma, toplanan deliller, ticari defterler ve davaya konu yazılım işinin yapıldığı bilgisayar sistemi üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve bilirkişi heyeti tarafından sunulan 22/06/2015 Uyap havale tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“… teknik inceleme bölümünde yer alan “davacı firma bünyesinde bulunan 2 adet sunucuya hem Test hem de Canlı … yazılımının. kurulduğu, canlı … üzerinde yapılan incelemede Banka Hareketleri, Personel, Satın Alma, Satış, Stok Yönetimi, Tamir Takip, Üretim Takip, Muhasebe ve Bordro modüllerinin kurulduğu, test … üzerinde de aynı madüllerin kurulduğu ve test verisi ile kadlanıldığı, bordro hariç diğer modüllerin belli bir süre kullanıldığı, özellikle üretim modülünün ve Satış modülünün 2013 yılının 7, ayına kadar kullanıldığı, sadece bordro modülünün düzgün olarak çalışmadığı ancak yazılımlarda hataların giderilmesi için yazılımın kullanılması ve kullanılmış yazılım üzerinde düzeltme yapılması gerektiğinden bu modülün de ayıplı sayılamayacağı — kımaatine varılmıştır” yönündeki değerlendirme dikkate alındığında, bir ayıplı ifa durumu bulunmadığından davacının dava konusu talepleri yerinde olmamaktadır. Davacı yanın ticari defterlerinde davalı yana 31.12.2012 tarihi itibarı ile kaydi olarak76.160,66 TL borçlu göründüğü, Davalı yanın ticari defterlerinde yapılan inceleme sonucunda ise, davacı yandan 31.12.2012 tarihi itibarı ile, kaydi olarak 76.160,66 TL alacaklı göründüğü, bir ayıplı ifa durumu bulunmadığından davacının dava konusu taleplerinin yerinde olmadığı…” yönünde görüş ve kanaat sunulmuştur.
Davacı tarafça rapora itiraz edilmiş olup, mahkememizce 12/11/2015 dosyanın iddia, savunma, taraflar arasında imzlanan sözleşmeler ve mübrez protokoller çerçevesinde ve davacı vekilinin itirazları doğrultusunda rapor hazırlanmak üzere yeniden bilirkişi heyetine tevdisine, heyetin bir hukukçu ve bir … konusunda uzmanlığı bulunan bilgisayar mühensili ile mali müşavir bilirkişiden oluşturulmasına, ayarıca bilirkişilere HMK.278/son.maddesi gereğince, taraf ticari defterlerinin ve davacınn server bilgisayarının incelenmesi için yerinde inceleme yetkisi verilmesine, bilirkişilerden ilk raporda oluşan görüşe katılıp katılmadıkları, katılmadıkları takdirde nedenlerinin de teknik ve hukuki olarak izah edilerek rapor tanziminin istrenilmesine,” dair kurulan ara karar karar gereğince dosyanın bilirkişi heyetine tevdi ed,ildiği heyet tarafından sunulan 16/10/2017 Uyap havale tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“… … programının şu anki haliyle kullanılmasının mümkün olmadığı, asıl sözleşmeye uyarlama sonucu eksikliklerin giderilemediği, 14.12.2012 tarihli sözleşme ile eklenecek olan hususların yerine getirilemecdiği, bu durumun eserin ayıplı olmasından kaynaklandığı, ayıplı olan eser nedeniyle TBK.m.475 uyarınca sözleşmeden dönme hükümlerinin uygulanabileceği, tazminat istemine ilişkin olarak ise davalının kusur durumuna bakılması gerektiği Sayın Mahkeme davalınım kusurlu olduğu kanaatindeyse tazminat tatebinin kabulüne, aksi kanaatteyse tazminat talebinin reddine karar yerilmesi gerekeceği…” yönünde görüş ve kanaat sunulmuştur.
Taraflarca rapora karşı itirazda bulunulduğu ve dosya kapsamında alınan heyet raporları arasında çelişki bulunduğu dikkate alınarak mahkememizce 28/11/2017 tarihli celsede, her iki rapor kapsamı değerlendirilerek tarafların iddia ve itirazları, sözleşme hükümleri ek protokol gereğince teknik inceleme de yapılmak suretiyle verilen hizmetin ayıplı olup olmadığı ve yapılacak tespite göre davacının talep kalemleri yönünden rapor düzenlenmesi için dosyanın yeni bir heyetten rapor alınmasına karar verilmiş ve alınan 06/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“…29.12.2010 tarihli ana sözleşmeye ek olarak düzenlenen 14.12.2012 tarihli ek sözleşme, ana sözleşmede belirtilen maddelerin büyük ölçüde tamamlandığını kabulü üzerine düzenlenmiştir. Yapılan incelemelerde bunun aksi yönünde bir delile rastlanmamıştır. Bu sebeple ek sözleşme maddelerine yönelik yapılan teknik incelemede yazılımın düzelimeleri içeren kısmının %80, yeni taleplerin ise %75 oranında tamamlandığı, ayrıca kullamım dunumu da göz önünde bulundurulduğunda yazılımın hataları olmasına rağmen büyük ölçüde kullanılabilir olduğu çalışma kapsamında tespit edilmiştir. Ayrıca yazılımın teşlim edildiği ve belirli bir süre kullanıldığı ancak kullanım süresinin dosya kapsamındaki bilgilerden belirlenemeyeceği sonucuna varılmıştır. Ayrıca Dava tarihi itibari ile; Davacı şirketin davalı şirkete 76.160,66 TL borçlu olduğu, Davalı şirketin davacı şirketten 86.796,72 TL alacaklı olduğu, Aradaki farkın 86.796,72 TL — 76.160,66 TL— 10.636,06 TL olduğu tespit edilmiştir. Bu farkın sebebinin ise davalı şirket tarafından davacı şirkete düzenlenen 31.01.2013 tarih ve 2433 sayılı ve 10.636,06 TL bedelli faturanın davalı kayıtlarında var iken davacı kayıtlarında yer almamasından kaynaklı olduğu tespit edilmiştir. Söz edilen faturanın davacı şirket tarafından davalı şirkete … 10. Noterliğinden keşide edilen 11.02.2013 tarih ve … no.lu ihtarname ile TTK’da belirtilen 8 günlük yasal süre içinde iade edildiği saptanmıştır. Uyuşmazlığın 14.12.2012 tarihli ek sözleşmede belirlenen edimlerin yerine getirilip getirilmediği hususuna dayandığı, Dosya kapsamındaki sözleşmelerin uyuşmazlığı ilgilendiren kısımlarının ağırlıklı olarak eser sözleşmesine ilişkin olduğu için taraflar arasındaki sözleşmelerde hüküm bulunmadığı hallerde, Sayın Mahkemenin de aynı kanaatte olması halinde eser sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulama alanı bulacağının düşünüldüğü, Ana sözleşmedeki edimlere ilişkin ayıpların giderilmesini ve ek işlerin yapılmasını içeren 14.12.2012 tarihli sözleşme kapsamındaki davalı edimlerinin eş deyişle ayıbın giderilmesi taahhüdünün tam olarak yerine getirilemediğinin teknik incelemede belirlendiği, eser sözleşmesinde, iş sahibinin, ayıbın giderilmesini talep ettikten sonra yüklenicinin, ayıbın giderilmesi için somut olayda olduğu gibi tarafların belirli bir vade kararlaştırılmaları halinde belirlenen vadelerde eseri ayıpsız şekilde iş sahibine teslim etme yükümlü olduğu, bu yükümlülüğüne aykırı davranışının sonuçlarının, TBK’nin eser sözleşmesine ilişkin hükümleri arasında düzenlenmediği için yüklenicinin eseri ayıpsız hale getirememesi karşısında iş sahibinin tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde borçlu temerrüdüne ilişkin genel hükümlere başvarma imkânı bulunduğunun kabul edildiği, nitekim somut olayda iş sahibinin TBK m. 125 uyarınca sözleşmeyi haklı olarak feshettiğini beyan ettiği, beyanı ile sözleşme ilişkisinin tamamen tasfiyesini talep ettiği için esasen dönme hakkını kullandığı, Sözleşmeden dönme için ayıbın eseri kullanamayacak veya hakkaniyet gereğince kabule zorlanamayacak ölçüde ağır olması gerektiği, beyetimizin teknik konuda uzman sayın Üyesi tarafından konuya ilişkin olarak yapılan değerlendirmelerde ve bu sözleşme ile bu eksikliklerin giderilmesinin üstlenildiği ancak %80 oranında giderim yapılabildiği, ek işlerin işe %75 oranında tamamlanabildiği ve yazılımın büyük ölçüde kullanrlabildiği sonucuna varıldığı, bu tespit ışığında, Sayın Mahkemenin TBK m. 47871 hükmünde dönme hakkının kullanılmasının sınırlanması gerektiği kanaatinde otması halinde diğer seçimlik hakların koşullarının oluşacağı, Sayın Mahkemenin sınırlamaların uygulanmaması gerektiği kanaatinde olması halinde, somut olaya dönme hakkının sonuçlarının uygulanacağı ve bu halde aynı zamanda ayıpların gideriminin 96 80 ve ek işlerin ise %75 oranında gerçekleştiği ve yazılımın büyük ölçüde kullanılabilir olduğu göz önüne alınarak dönme hakkının sözleşmeyi geriye etkili olarak tamamen tasfiye edecek durumunun Mahkemenin takdirinde olduğu…” yönünde görüş ve kanaat sunulmuştur.
Mahkememizce 27/04/2021 tarihli celsede davacı ve davalı taraf vekillerinin rapora karşı beyan ve itirazları değerlendirilmek üzere ek rapor düzenlemesi için dosyanın bilirkişi heyetine tevdiine karar verildiği, 31/01/2022 Uyap havale tarihli bilirkişi ek raporunda özetle;
“…Tarafların itirazları üzerine yapılan değerlendirmede 29.12.2010 tarihli danışmanlık ana sözleşmesine ek olarak düzenlenen 14.12.2012 tarihli ek protokol incelenmiştir. Yapılan incelemelerde tarafların itirazları tek tek değerlendirilmiş ve yanıtlara ek raporda yer verilmiştir. Yazılımın kullanım durumuna göre yapılan detay incelemede ise düzenli ve sözleşme kapsamında etkin sayılabilecek bir kullanım tespit edilmemiştir. Sonuç itibarıyla itirazlara yönelik yapılan değerlendirmede kök raporda değişiklik gerektirecek bir husus görülmemiştir. Mali İnceleme yönünden herhangi bir itiraz ya da beyan olmadığından kök rapordaki tespit ve değerlendirmeler geçerliliğini korumaktadır…” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce 17/05/2022 tarihli celsede davacı ve davalı tarafın bilirkişi raporuna karşı itirazlarının ayrı ayrı gerekçelendirilmek suretiyle varılan görüşünü dayanakları ile birlikte açıklanması ve kayıtların eksiksiz tetkiki ile ek rapor tanzimi hususunda dosyanın yeniden bilirkişi heyetine tevdi edilmesine, dair karar verildiği, ara karar gereğince sunulan 17/10/2022 Uyap havale tarihli bilirkişi 2. Ek raporunda özetle;
“…Teknik İnceleme İle; Yapılan incelemede projenin her ne kadar eğitimleri ve bazı maddeleri geçersiz olsa da % 95’ten fazla oranda tamamlandığı ve kullanıma engel teşkil edecek bir husus tespit edilmediğinden yazılım sözleşmeye göre kullanılabilir seviyede olarak değerlendirilmiştir. Genel Değerlendirme ile, Teknik incelemede, kök ve ek rapordan farklı olarak işbu ek raporda kullanıma engel bir durum bulunmadığı tespit edildiğinden kök ve ek rapordan farklı olarak ayıplı ifanın söz konusu olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Mali İnceleme İle; Teknik Bilirkişinin inceleme sonuçlarının Sayın Mahkeme tarafından kabul edilmesi halinde; İlk iki sözleşme için Teknik bilirkişinin Tamamlanma Oranı olarak % 100 rakamını vermesinden ötürü davacı şirketin, davalı şirketin ticari kayıtlarında olduğu gibi 86.796,72 TL tutarı davalı şirkete ödemesi gerektiği sonucuna varılmaktadır. Teknik Bilirkişinin 7.975,00 Euro tutar için % 95 tamamlanma oranını vermişse de bu tutar için herhangi bir fatura düzenlenmesi ile talepte bulunulmamıştır. Bu nedenle her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı değildir. 7.975,00 Euro % 95 Tamamlanma oranı ile davalı lehine 7.576,25 Euro alacak yaratmaktadır. Fatura olmadığından kdv alacağı da olmayacaktır. 7.975,00 Euro tutarın TL karşılığı herhangi bir fatura düzenlenmesi olmadığından; 14.12.2012 tarihli Yükleniciye Ek Süre Verilmesine İlişkin sözleşme ile taraflar arasında düzenlenen 14.12.2012 tanzim tarihli ek tutanakta iki ana başlık altında listelenen aksaklık ve eksiklikleri belirlenen tarihlere kadar eksiksiz ve tam verimli bir biçimde giderileceğinin taahhüt edildiği ve projenin tümüyle çalıştığının …tarafından kabulü halinde Yöntem Şirketine 7.975,00 EURO ödeneceğinin taraflarca kabul edildiği, sözleşme ekinde 14.12.2012 tarihli “Tutanak” başlıklı belgenin yer aldığı değerlendirildiğinde; 7.576,25 Euro 14.12.2012 tarihli Euro Merkez Bankası Euro alış kuru ile 2.3216 = 7.576,25 X 2.3216=17.589,02 TL ana para olabileceği; fatura düzenlenmesi halinde 3.166,02 TL %18 kdv ilavesi ile 17.589,02 TL + 3.166,02 TL=20.755,04 TL olacağı hesaplanmıştır…” şeklinde tespit ve görüş bildirilmiştir.
Bu kapsamda somut olaya bakıldığında; davacı ile davalı arasında 29.12.2010 tarihinde Son Kullanıcı Lisans ve Standart Destek Hizmeti Sözleşmesi, 27.01.2011 tarihinde … … adlı Bilişim Sisteminin Kurulum ve İşletim Hizmet Sözleşmesi, 14.12.2012 tarihinde ise yükleniciye ek süre verilmesine ilişkin sözleşme imzalandığı görülmüştür.
Yukarıda ayrıntılarına yer verilen sözleşmelerin varlığı ve geçerliği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davaya konu … … projesi olarak adlandırılan bilişim sisteminin kullanım lisansı için taraflardan davacı 85.000,00 Euro + KDV bedel ödemeyi davalı ise, davacı lisans devrederek davacı şirket merkezinde bu lisanslı bilişim sistemini çalışır vaziyette teslim edeceği anlaşılmaktadır. Bu sebeple 29.12.2010 tarihli sözleşme, satış ve eser sözleşmelerine ilişkin edimlerin; 27.11.2011 ve 14.12.2012 tarihli sözleşmeler ise vekalet ve eser sözleşmesine ilişkin edimlerin yasanın öngörmediği şekilde bir araya getirildiği karma nitelikli sözleşmeler oldukları, buradan hareketle dava konusu uyuşmazlıkta taraflar arasındaki sözleşmelerde hüküm bulunmadığı hallerde eser sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanması gerekmektedir.
Davacı tarafça taraflar arasındaki sözleşmeler kapsamında ayıplı ifa sebebiyle haklı fesih iddiasına dayalı sözleşme bakiye bedeli yönünden borçlu olunmadığının tespiti, ödenen 201.654,00 TL sözleşme bedelinin iadesi ve zarara uğranıldığından bahisle maddi tazminat istemi ile işbu dava açıldığına göre uyuşmazlığın çözümünde en önemli husus davalının edim yükümlülükleri, bu yükümlülüklerin nitelikleri, sınırları dolayısı ile edim yükümlülüğünün ne oranda tamamlandığı, ayıplı ve/veya eksik ifa bulunup bulunmadığının tespiti gerekmektedir.
Huzurdaki dosya kapsamında daha evvel izah edildiği üzere üç farklı heyetten bilirkişi raporu alınmıştır. Alınan ilk iki heyet raporunun yeteli irdeleme içermediği, birinci rapor ile ikinci raporda teknik tespitler arasında çelişki oluştuğu, bu sebeple alınan üçüncü rapor ve aynı heyet tarafından alınan iki ek raporda da ilk rapor ile aynı yönde görüş bildirilmiş olmakla birlikte mahkememizce alınan 17/10/2022 Uyap havale tarihli 2. Ek raporda, taraflar arasındaki her bir sözleşmeye göre davalının diminin ne oranda tamamlandığı teknik yönden ayrıntılı olarak ortaya konulmuş olup, raporda buna ilişkin paylaşılan tablo aynen aşağıdaki gibidir.
Bahse konu teknik incelemeyi içerir ikinci ek rapor dosya kapsamına göre yeterli inceleme ve irdeleme ile denetime elverişli bulunmuş olup, rapor kapsamı dikkate alındığında, taraflar arasındaki sözleşme gereğince davalının edimini yerine getirmiş olduğu, ayıplı ifanın bulunmadığı dolayısı ile sözleşmenin haklı nedenle feshi koşullarının oluşmadığından, sözleşme gereğince davacının bir miktar para ödeme edimi yönünden bakiye iş bedelini davalıya ödemesi gerektiği, yine aynı nedenle davacının zarara uğradığı yönündeki iddiasına itibar etme olanağı bulunmadığı anlaşılmakla; sözleşme bakiye bedeli yönünden borçlu olunmadığının tespiti ve zarara uğranıldığından bahisle maddi tazminat istemli işbu davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM; Gerekçesi ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 179,90-TL karar ve ilam harcından 4.829,80-TL peşin harcın mahsubu ile fazla kalan 4.649,90-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına,
4-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 42.594,05-TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansının ilgili tarafa iadesine,

Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/02/2023

Katip … Hakim …