Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1013 E. 2020/63 K. 27.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1013 Esas
KARAR NO : 2020/63

DAVA : Tazminat (Maddi ve Manevi)
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 27/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Maddi ve Manevi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirket …Şti’nin … ilçesinde tavuk üretimi yapan bir firma olduğunu, şirketin arazi üzerinde bulunduğu ve faaliyet gösterdiği tesisin bir kısmının kendi mülkü olduğunu, diğer bir kısım yerleri ise…A.Ş’nden kiraladığını, müvekkili şirketin tavukçuluk üretimi yaptığı tesisin gerek kendi mülkünde ve gerekse arazinin sahibi firmadan kiraladığı ve kira bedelini ödeyerek hukuki zeminde kiracı olarak bulunduğu arazide faaliyet gösterdiğini, davalı bankanın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından 14.12.2010 tarihinde müvekkili firmaya muhtıra yaparak kira parasının dosyaya yatırılmasını ihtar ettiğini, ancak müvekkili şirketin cevabi yazısında şu an için davalı bankaya bir borçlarının bulunmadığını ve kira müddeti için sonuna kadar ödediğini beyan ve itiraz ettiğini, davalı bankanın kira tespiti yaptırarak müvekkili şirketten afaki, asla mevcudiyeti bulunmayan ve yasal olmayan kira bedellerini istediğini, müvekkili şirketin davalı bankaya böylesi bir kira borcunun olmadığını, davalı bankanın icra dosyasında 3.kişi olan müvekkilinin malları üzerinde hukuka aykırı olarak haciz uygulattığını, bunun üzerine istenilen kira bedellerinin yerinde olmadığı ve mükerrer tahsilat yapıldığı v.s nedenlerle İstanbul … İcra Mahkemesinin … esas,… esas, … esas sayılı dosyalarından müvekkili şirketçe yapılan şikayet üzerine mahkemece şikayetin kabulüne karar verildiğini ve 3.kişi olan müvekkilinin diğer 3.kişilerdeki alacaklarına göndermiş olduğu 89/1 birinci haciz ihbarnamelerini iptal ettiğini, davalı bankanın 3.kişilerdeki alacaklara haciz ihbarnamesi gönderirken haksız olarak Türkiye’de bulunan bütün benkaların genel müdürlüklerine İİK 89/1 madde hükmü gereğince bu işlemi yaptığını ve müvekkili şirketin manevi olarak telafisi güç zararlara uğradığını, davalı firmanın müvekkili şirketten masraflar ve faizler hariç 2.000.000,00 TL’den fazla kira bedeli istediğini, müvekkili firmanın bütün itibarını kaybettiğini ve iflas etme aşamasına geldiğini, müvekkili firmanın tavuk üretim merkezine işe başlarken yaklaşık olarak 2.500.000,00 TL yatırım yaptığını, davalı bankanın haksız uygulamaları neticesinde müvekkili firmanın talan edildiğini, yatırımın yok olduğunu ve bütün demirbaşların çalındığını, açıklanan nedenlerle; davalının müvekkili şirkete müspet zararı nedeniyle 5.000,00 TL’nin temerrüt faiziyle birlikte ödenmesine, davalının müvekkili şirkete menfi zararı nedeniyle 5.000,00 TL’nin temerrüt faizi ile birlikte ödenmesine, İİK89/1 ile icra dosyasına değişik firmalardan yatan paraların İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına girdiği tarihten itibaren davalı bankadan müvekkili şirketin yoksun kaldığı şimdilik 5.000,00 TL’nin temerrüt faiziyle birlikte ödenmesine, tesis yatırımının yok olması nedeniyle 10.000,00 TL’nin temerrüt faiziyle birlikte ödenmesine, müvekkili şirketin diğer firmalara sağlamış olduğu hizmet arzının yapılamaması nedeniyle 5.000,00 TL’nin temerrüt faiziyle birlikte ödenmesine, davalının müvekkili şirkete haksız eylemi nedeniyle uğratmış olduğu manevi zararlar nedeniyle haksız fiilin gerçekleştiği İİK 89/1m. gönderilme tarihi itibariyle 1.000.000,00 TL’nin temerrüt faiziyle birlikte ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :Davacı tarafın ileri sürmüş olduğu eylemlerin bizzat müvekkili tarafından değil, Adalet Bakanlığı’ na bağlı bir teşkilat olan icra müdürlüğü kararları ile gerçekleştirildiğini, bu nedenle müvekkili bankanın, davacı tarafın bu taleplerinin muhatabı olmadığını, iş bu davanın müvekkiline yöneltilmiş olması da son derece haksız ve kötü niyetli olduğunu, öncelikle husumet yoklu ile davanın reddini talep ettiklerini, davacı tarafın taleplerinin ilgili yasal düzenlemelerin bu taleplerin ileri sürülebilmesi için öngörmüş olduğu zamanaşımı süreleri dolmuş olduğundan ayrıca zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacı… tarafından gerek icra müdürlüğünün, gerek gayrimenkullerin malikinin iflas idaresinin gerekse de müvekkilimin rızası ve bilgisi dışında 01.10.2009 tarihinde takip konusu gayrimenkullerin büyük bir kısmını gayrimenkullerin maliki olmayan …’ den 01.10.2009 tarihinde kiralamış olduğunu iddia ettiğini,… işlemlerini parsellerin maliki olmayan “…” ile yapmasının sebebi ise parsellerin maliki “…” ün iflas halinde olmasından kaynaklı olduğunu, kira sözleşmesine göre ise… kira bedellerini sözde peşin olarak kiralayana ödemiş görünmekte olduğunu, ancak kiraya veren “…”‘nin İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesi’ nin … Esas sayılı dosyasına sunmuş olduğu beyanında, kira bedellerini hiçbir şekilde almadığını açıkça beyan ettiğini,…’ ye kira bedellerini icra dosyasına ödemesi için muhtıra gönderildiğini, ancak…’nin bu muhtıraya karşı kanunun öngördüğü şekilde İcra Mahkemesi nezdinde şikayette bulunmayınca kira bedelleri kadar icra dosyamıza borçlu konumuna geldiğini,… tarafından ödenmesi gereken kira bedelleri üzerinde müvekkili bankanın ayni hakkı olduğunu, açıklanan nedenlerle; davanın husumet yokluğundan, bu mümkün olmadığından kesin hüküm ve davacı tarafın taleplerinin zamanaşımına uğramış olması sebebi ile reddedilmesine, davacının neticei taleplerinde açıkça belirtilmiş olan dava değeri üzerinden harç eksik yatırılmış olması sebebi ile davanın açılmamış sayılmasına, haksız ve kötüniyetli olarak ikmal edildiği aşikar iş bu davanın reddine, yargılama harç ve masrafları ile ücreti vekaletin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Davacı taraf delil olarak; icra dosyaları, icra hukuk mahkemesi dosyaları, ticari defterler, faturalar, hizmet sözleşmeleri, bilirkişi incelemesi, tanık beyanları, sulh hukuk mahkemesi dosyası, bilimsel mütalaa, yemin, ve yargı kararlarına dayanmıştır.
Davalı taraf delil olarak; icra dosyaları, ticaret sicil kayıtları, Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesi kararı, icra hukuk mahkemesi dosyaları, İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası, …’nin defter kayıtları, tanık beyanları ve bilirkişi incelemesi delilerine dayanmış ve tarafların dayandığı deliller dosyaya celp olunmuştur.
Dosya davalısı tarafından Prof.Dr. … ve Yrd.Doç.Dr. …’den alınma dosyaya mütala sunmuş oldukları, sunulan mütalaada; “İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile, takipten sonra borçlunun iflasına karar verilmesi halinde ipotekli alacaklının takibine devam edebileceği, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipten, takip ve uyuşmazlık konusu taşınmazların maliki olan şirketin iflasından sonra vadesi gelmemiş kira alacağının peşin ödendiğini, ipotekli alacaklıya karşı ileri sürülemeyeceği, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibin bildirilmesinden veya iflas ilanından sonra kiracının kira bedelini takip dosyasına veya iflas masasına ödemesi gerektiği, ihtara rağmen ödeme yapmayan kiracıdan kira bedelinin haciz yoluyla talep edilebileceği, icra müdürlüğünün kiracının alt kiracısından olan kira alacakları için İİK 89 maddesi uyarınca alt kiracılara haciz ihbarnamesi göndermesinin hukuka aykırılık teşkil etmeyeceği, ipotekli takip dosyasına ödenecek kira bedelinin belirli olmaması veya gerçek dışı olduğunun iddia edilmesi durumunda kira bedelinin tespitinin talep edilebileceği,… .Şti’nin kanunun kendisine tanımış olduğu kira sözleşmesi yapma imkanı, …nin kira bedellerini elde etmesine engel olacak bir şekilde kullanmasının kanuna karşı hile teşkil ettiği, İzpi ile … entegre arasında yapılan alt kira sözleşmesinin kilarayan …’nin kira sözleşmesi yapma yetkisi olmaması sebebiyle geçersiz olduğu, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla İstanbul …İcra Müd. … esas sayılı dosyasında takibe geçen …nin kira bedellerinin tahsili ile ilgili işlemlerinin Türk Medeni Kanunu’nun 863.maddesi, İKK 150/b ve 356.maddeleri hükümlerine aykırı olmadığı, bu nedenle İzpi’nin tazminat talebinin yasal koşullarının oluşmadığını, ipotekli alacaklının belli olmayan kira bedelinin tespitini talep etmesinde ve icra müdürlüğünce bu talep üzerine kira bedelinin tespiti için bilirkişi incelemesi yapılmasında usule ve yasaya aykırı bulunmadığını” belirtmişlerdir.
Dava dosyası, teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle dosyamız bilirkişiler …, …, … ve …’e tevdi edilmiş, bu bilirkişiler tarafından sunulan raporda; “Dava dışı müflis …e A.Ş ile dava dışı … A.Ş arasında kurulduğu iddia edilen sözleşmenin bulunmadığı, sözleşmenin kuruluş tarihinin doğru ve gerçeğe uygun olarak belirlenmesinin somut olay açısından özel önemi bulunduğu, zira taşınmazların maliki olduğu tartışmasız olan … A.Ş hakkında Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.03.2005 tarihinde iflas kararı verildiği, dava dışı … A.Ş ile … A.Ş arasında kira sözleşmesinin iflasın açılmasından sonra kurulmuş olması ihtimaline göre yapılan değerlendirmede: iflas kararı, hüküm ve sonuçlarının, iflas kararında gösterilmiş olan iflasın açılması anından itibaren meydana getirir. İflasın açılması ile müflisin masaya giren hakları ve malları üzerinde tasarruf yetkisi kısıtlanır. İflasın açılmasının ardından müflis tacirin iflas masasına giren mal ve hakları üzerindeki tasarruf işlemleri iflas masasına karşı geçersizdir. Somut olayda da müflis … A.Ş ile … arasındaki kira sözleşmesinin iflasın açılmasından sonra geçerli olarak kurulması mümkündür. Ancak kira sözleşmesinin kiracı açısından ifa aşamasını oluşturan kira bedelinin kiraya verene ödenmesi mümkün değildir. Eğer alacaklı, alacak üzerinde tasarruf yetkisine sahip değilse bu halde ona yapılan ifa ile borç sona ermez. Nitekim bu durumun İİK 192.maddesinde açıkça belirtildiği, buna göre de 2001 yılında yapıldığı iddia edilen kira sözleşmesinin dava dışı müflis malik kiraya veren … A.Ş tarafından … A.Ş ile iflasın açılmasından sonra yapıldığı kabul edilmiş olması halinde dahi borçlandırıcı işlem olan kira sözleşmesinin … A.Ş ile geçerli olarak kurulabileceği, ancak bu kira sözleşmesinden doğan kira bedellerinin kendisine ödenemeyeceği sonucuna varılmaktadır.
Dava dışı … A.Ş ile… arasındaki kira sözleşmesine ilişkin olarak yapılan değerlendirmede; dosyada bulunan 01.10.2009 tarihli 3 adet kira sözleşmesi bulunduğu ve kira sözleşmelerinin 16 aylık süre içerdiği, davalı …tarafından yapılan kira sözleşmesinin resmi şekilde yapılmadığına ve yetkili makamların onayına sunulmadığından dolayı geçersiz olduğu iddia edilmiş ise de TBK sistemine hakim olan sözleşme serbestisinin bir görünümü olan sözleşmelerde şekil serbestisi ilkesi gereği anılan sözleşmelerin herhangi bir şekle uygun kurulması zorunluluğu bulunmadığı ve istenilen şekilde kurulabileceği, şekil serbestisi kuralı gereğince sözleşmelerin geçerli oldukları sonucuna varıldığı, ancak İİK 135 hükmünün ‘ihale alıcısı adına tescili yapılan taşınmaz, borçlu tarafından veya hacizden evvelki bir tarihte yapıldığı resmi bir belge ile belgelenmiş bir akde dayanmayarak başkaları tarafından işgal edilmekte ise 15 gün içerisinde tahliyesi için borçluya veya işgal edene bir tahliye emri tebliğ edilir. Bu müddet içinde tahliye edilmez ise zorla çıkarılır. Taşınmaz ihale alıcısına teslim edilir.” şeklindeki ifadesi kapsamında aranan şekil koşulunu taşımadığına, yapılan tüm sözleşmelerin 01.10.2009 tarihli olduğu, sözleşmeyi yapan … A.Ş’nin … A.Ş’nden kiraladığı taşınmazları konu alan bir alt kira sözleşmesi yapılmış ise de alt kiracısı… olan taraflar arasındaki sözleşmede kiracı …A.Ş’ne alt kiraya verme yetkisi tanınmadığını, buna göre de bu sözleşmenin kiraya veren … A.Ş tarafından muvafakat alınmadan yapılmış olmasının geçerli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Söz konusu sözleşmelerin yapıldığı tarihte 6570 sayılı GKHG yürürlükte olup, anılan yasanın 12/1 hükmü ”Kiracı, mukavelede hilafına sarahat olmadıkça kiralanan yeri kısmen veya tamamen başkasına kiralayamaz, yahut istifade hakkını veya mukavelesini başkasına devredemez veyahut kendisi gayrimenkulü bırakmış olduğu halde hiç bir sebeple bu yeri kısmen veya tamamen başkasına işgal ettiremez.”, madde 12-3 hükmünde ise ”Bu maddenin birinci fıkrası hükmüne riayet etmeyerek bir gayrimenkule kiracı veya devir alan sıfatıyla girenler veya bu gayrimenkulü işgal edenler hakkında hiç bir ihtara hacet kalmaksızın Sulh Hukuk Mahkemelerinde tahliye davaları açılabilir.” şeklindeki her iki düzenleme dikkate alındığında; 6570 sayılı yasanın yürürlüğünde, caiz olmayan (muvafakat alınmadan yapılan) alt kira sözleşmelerinin, salt bu nedenle kesin hükümsüz olduğu kabul edilmemiştir. 6570 sayılı kanunun yürürlüğü döneminde caiz olmayan alt kira sözleşmesinin geçerliliği konusunda Yargıtay ve doktrin, ilk kira sözleşmesinde yetki verilmemesine rağmen yapılan alt kiranın, asıl kiracının sözleşmeye aykırı davranarak asıl kira sözleşmesini ihlal etmesi anlamını taşıdığı, bu durumda; asıl kiralayan, kira sözleşmesinden doğan haklarını kullanarak tazminat ve sözleşmenin feshini talep edebileceği ve alt kira yasağına uyulmamış olmasının alt kira sözleşmesinin geçersizliğine neden olmadığı görüşünde bulunmuşlardır. Buna göre de alt kira sözleşmesinin geçerli olduğu sonucuna varılmıştır. Bununla birlikte davalının muvazaa iddiasının mahkemenin takdirinde olduğunu belirtmişlerdir. Ancak dava dışı … A.Ş ile davacı arasındaki kira sözleşmesinin ipoteğin paraya çevrilme süresinde Torbalı … İcra Müdürlüğünün … talimat sayılı icra dosyasına sunulan 29.09.2009 tarihinde iki uzmandan oluşan bilirkişi heyetinin hazırladığı kira tespitine ilişkin raporun hemen akabinde 2 gün sonra 01.10.2009 tarihinde kurulmuştur. Buna göre de davalının organik bağ iddiası hususunun da ticaret sicil kayıtlarına göre değerlendirilmesi gerekir.
Dava dışı … A.Ş’nin iflasının, davalı bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlattığı takibe etkisine ilişkin yapılan değerlendirmede, iflas kararının 27.03.2003 tarihinde, davalı bankanın ise bu tarihten sonra 03.06.2003 tarihinde İstanbul İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlattığı, bunun somut olaya etkisinin bulunmadığı, iflastan önce başlamış ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibine iflastan sonra da iflas masasına karşı devam edilebileceği ve bankanın da devam ettiği,
Davacı tarafın kendisine gönderilen 14.12.2010 tarihinde kira bedellerinin icra dairesine yatırılmasını kapsayan bildirimden önce kira bedellerini peşin ödediği yönündeki iddiasına ilişkin olarak yapılan değerlendirmede; ipotek ile yükümlü bir taşınmazın kira gelirleri Medeni Kanun 863 hükmündeki sınırlar içinde ipoteğin kapsamına girer. Buna göre de kiracı, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibin başlamasından, kiralanan ipotekli taşınmazın paraya çevrilmesi anına kadar işleyen kira bedellerini icra dairesine ödemek zorundadır. Bununla birlikte kiracı icra dairesi tarafından kendisine takibin bildirilmesinden sonraki kira bedellerini icra dairesine ödeyerek borcundan kurtulacaktır. İcra dairesi tarafından gönderilen uyarı yazısına rağmen kiracı, kira bedeli borcunu icra müdürlüğüne ödemez ise kira bedeli borcundan kurtulamayacaktır. İİK 150/b maddesi hükmünde ise “Rehin, kiraya verilmiş bir taşınmaz ise icra müdürü, alacaklının talebi üzerine takibin kesinleşmesini beklemeden, kiracıları da takipten haberdar eder ve işleyecek kiraların icra dairesine ödenmesini emreder…Kiracı ihtara rağmen kira paralarını icra dairesine yatırmazsa hakkında 356.madde hükmü gıyasen uygulanır.” şeklindeki düzenleme uyarınca kiracı icra dairesinin kendisine gönderdiği uyarı yazısına rağmen, kira bedeli borcunu, icra dairesine ödemezse İİK 150/b hükmünün açık atfı ile İİK 356 madde hükmünün gıyasen uygulanması gerekir. Buna göre mahkemeden aleyhine hüküm alınmasına gerek kalmaksızın icra dairesince kiracının mal varlığı haczedilir ve paraya çevrilme sonucunda elde edilen paradan takip tarihinden itibaren işlemiş olan kira bedelleri de tahsil edilir. Taraflar arasındaki her iki sözleşmede de kira bedeli aylık olarak belirlenmiş ise de (5.000,00 TL, 2.000,00 TL, 1.500,00 TL) 16 aylık kira dönemine ilişkin kira bedellerinin de peşin ödendiği ifade edilmiştir. Ancak taraflar arasındaki sözleşmelerde belirlenen kira bedellerinin peşin ödendiği hususunun ifa edilmesinin, rehnin teminat yükü bakımından kapsamını doğrudan ilgilendirir. Şöyle ki rehnin teminat yükü bakımından kapsamına ilişkin Medeni Kanun 863/3.maddesinde ipotekli alacaklının kira bedelleri üzerindeki hakkını koruyan bir düzenleme bulunmaktadır. Bu hükme göre “rehinli taşınmaz malikinin henüz muaccel olmamış kira bedelleri üzerine yaptığı hukuki işlemler ile diğer alacaklılar tarafından koydurulan hacizler, kira alacaklarının muaccel olmalarından önce rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başlamış olan rehinli alacaklılara karşı geçerli değildir.” buradaki hükümsüzlük mutlak olmayıp nispi etkiye sahiptir. Zira yapılan işlem 3.kişilere ve özellikle taraflara karşı geçerlidir. Ancak ipotekli alacaklıya karşı ileri sürülmesi mümkün değildir. İpotekli alacaklı, işlemin kendisine karşı geçerli olmadığını ileri sürme hakkına sahiptir. Bunu ileri sürdüğü takdirde söz konusu işlem kendisine karşı hiç bir sonuç meydana getirmeyecektir. Ancak bu hükmün uygulanabilmesi için kira alacaklarının ifa zamanı henüz gelmemiş olması gerekir. Buradan hareketle davalının dile getirdiği … A.Ş ile … A.Ş arasında organik bağ bulunduğui…’nin 27.06.2008 tarihinde kurulduğu, kurucuları arasında dava dışı … A.Ş’nin yönetim kurulu üyesi ve başkanının oğlunun bulunduğui…’nin esasen dava dışı … A.Ş yerine kurulduğu belirtilmiş olup şirket kayıtlarının bu nedenle incelenmesi gerekir. Bunun yanında … A.Ş’nin iflasının 2005 yılında açılmış olduğu, iflastan bağımsız olarak davalı banka tarafından 03.06.2003 tarihinde İstanbul İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılmış olması, bu esas sayılı dosya kapsamında taşınmazların satış kararının alınması, taşınmazlar için tapuda satışa arz şerhinin konulması ve dava dışı … A.Ş’nin, aynı ipoteğe konu taşınmazların satışının süresinde istenmediğinden satışın durdurulması için yaptığı şikayetin 26.09.2008 tarihinde reddedilmiş olması Torbalı … İCra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı icra dosyasında 2008 sayılında çeşitli tarihlerde ihale günlerinin belirlendiği dikkate alındığında, davalı bankanın takip işlemlerine başladığı, satışı talep ettiği ve 18.09.2009 tarihinde kira bedelinin tespinin talep ettiği, 29.09.2009 tarihinde kira tespitine ilişkin raporun sunulmasının hemen akabinde… ile dava dışı … A.Ş’nin 01.10.2009 tarihinde anılan taşınmazları kapsayan kira sözleşmesi yapmaları ve bu sözleşmede kira bedellerinin peşin olarak ödeneceğini değil ödenmiş olduğunu hüküm altına almış olmaları, Medeni Kanun 863/3 hükmünde rehinli alacaklının haklarını koruyan düzenlemeyi, kira sözleşmesindeki kira bedelleri peşin alınmış olduğu yönündeki hüküm ile dolanmaya çalışıp çalışmadıkları hususunun da incelenmesi gerekir. Buna göre bu sözleşme kapsamında anılan hükmün, kira sözleşmesindeki tarafların gerçek iradesini yansıttığı kabul edilirse bankanın M.K 863/3 hükmündeki korumadan yararlanamayacağı, ancak diğer veriler ışığında kira sözleşmesinin kira tespit raporunun mahkemeye sunulmasının ardından 2 gün sonra kurulmuş olduğu ve özellikle kira bedellerinin peşin ödenmesi konusunda Borçlar Kanununda kira sözleşmesine ilişkin yedek hükümlerden ayrık düzenleme yapılmış olması hususunun mahkeme tarafından kanuna karşı hile olarak değerlendirilmesi halinde bu halde kira bedellerini teminatın kapsamında değerlendirmek gerekir. Kiracı her ne kadar kira bedellerini icra dairesine ödenmesine ilişkin bildirimin kendisine 14.10.2010 tarihinde yapıldığını ifade edip, bu tarihten önce yaptığı işlemlerin ve ödemelerin borcu sona erdirdiğini iddia etse de dosya kapsamındaki bilgiler ışığında dava dışı … A.Ş ve … A.Ş hakkında davalı banka tarafından 2003 yılında başlatılan takipte ve bu takip nedeniyle Torbalı İcra Dairesi’nin … talimat sayılı dosyasında yapılan işlemlerden (dosya kapsamında kiraya veren … A.Ş’ne yazılan tebligatlar, ihalelere ilişkin ilam, ilan hoparlör zabıta varakası) haberi olmadığını ileri sürüp süremeyeceği hususunda nihai takdirin mahkemeye ait olduğu,
Yine davacının icra mahkemesi dosyalarındaki beyanlarına göre kira bedeli ödemesi olarak verilmiş olduğu iddia edilen çeklerin ihtiva ettiği tutarların birbiri ile fahiş farklar olduğu davalı iddiası dikkate alındığında, ayrıca davacının İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin… esas ve … yeni esas sayılı dosyası içerisinde yer alan ifadelerinde dava dışı … A.Ş’nin kira bedellerini tahsil etmediğini beyan ettiği ve Aliağa İcra Hukuk Mahkemesi’nin …talimat sayılı dosyasında da bu hususun tanık beyanlarında açıkça yer aldığı ve Aliağa İcra Hukuk Mahkemesinin … talimat numaralı dosyasında tanık olarak dinlenen … A.Ş yönetim kurulu başkanının…’den kira bedellerini almadığını beyan etmesi hususları dikkate alındığında nihai takdirin mahkemeye ait olduğuna,
Mali yönden yapılan incelemede; davacının 2009 yılı net satışlarının 2008 yılına göre %349 oranında artış gösterdiği, 2010 yılı net satışlarının ise 2009 yılına göre %314 oranında artış gösterdiği, 2010 yılı net satışlarının 2011 yılı net satışlarına göre -%29,29 oranında düşüş gösterdiğinin tespit edildiği, 2008 yılı itibariyle -33.985,46 TL net zarar, 2009 yılına göre zarar da %184,62 oranında düşüş gösterdiği, 2010 yılında 2009 yılına göre kârını %514,11 oranında artırdığı, 2011 yılında ise 2010 yılına göre %51,01 oranında zarar ettiğinin kayıtlarda görüldüğü, 2008 yılında finansal gider bulunmadığı, 2009 yılında 142,21 TL, 2010 yılında 4.617,64 TL, 2011 yılında 2.426,10 TL finansman gideri tespit edildiği, 2008 ve 2009 yılında banka kredisi kullanılmadığı, 2010 yılında en yüksek kredi kullanımına ulaşıldığı, 2011 yılında ise kredi kullanımının sonlandırıldığının tespit edildiğini” bildirmişlerdir.
Dava, maddi ve manevi tazminat alacağına ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, dosyadaki icra dairesi dosyaları ve icra hukuk mahkemesi kararları ile sulh hukuk mahkemesi kararı, iflas kararı, sözleşme, davalı tarafça dosyaya sunulan uzman mütalaası, alınan detaylı, kapsamlı, dosya kapsamıyla uyumlu bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamınca davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafça davalıya karşı açılan davada, dava dışı … A.Ş’nden bir kısmı iflas eden … A.Ş’ne ait taşınmazları alt kiracı olarak kiraladığını, buna karşılık davalı tarafın kendisine karşı icra yoluyla işlemlere girişmesi ve alacağı olan borçlularına haciz ihbarnameleri göndermeleri nedeniyle kiralamış olduğu üretim tesisini çalıştıramadığı, bu nedenle kazançtan mahrum kaldığı, bankadaki alacaklarına el konulduğu, bu durumun kredibilitesini bozduğunu ve kendisini çalışamaz hale getirdiğini ve 3.kişilerdeki alacaklarına haciz ihbarnameleri ile ulaşmasının engellendiğinden bahisle yoksun kalınan (müspet zarar) kazançtan dolayı 5.000,00 TL, menfi zarar nedeniyle 5.000,00 TL, alacağına geç ulaştığından icra dosyalarına geç yatan zararlarından dolayı 5.000,00 TL, tesis yatırımının yok olması nedeniyle 10.000,00 TL ve diğer firmalara hizmet arzının sağlanamaması nedeniyle uğradığı zararlardan kaynaklı 5.000,00 TL olmak üzere 30.000,00 TL maddi ve 1.000,000,00 TL manevi tazminat talep ettiği davasına karşılık davalı tarafça davanın kendilerine yöneltilemeyeceği bu nedenle davanın husumetten reddi gerektiği ve davanın zaman aşımına uğradığı, keza alt kiracılık ilişkisinin geçersiz olduğu ve ipotek alacaklısı olması nedeniyle kendisine karşı ileri sürülemeyeceği, keza davacının ipotek borçlusu olan…’nin yerine muvazaalı olarak kurularak muvazaalı bir şekilde kendisinin aleyhine olacak şekilde hareket ettiğinden bahisle kiralananın ve ödendiği iddia edilen kira bedellerinin gerçekte söz konusu olmaması nedeniyle davanın esastan da reddin talep etmiş olup, tarafların bu iddia ve savunmalarının değerlendirmesi gerekmiştir.
Davalı tarafın açılan davanın kendilerine yöneltilemeyeceği, husumetten dolayı reddedilmesi gerektiği savunmasına itibar edilmemiştir. Zira davacı açıkça, davalının, ipotek hakkında dayalı olarak yapmış olduğu icra takip işlemleri nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını belirtmiş olduğundan davanın iddia ve dayanakları itibariyle doğru bir şekilde davalıya yöneltildiği, davalıya husumet yöneltilmesinde bir yanlışlık bulunmadığı, davalının bu nedenle husumet yönünden davanın reddi yönündeki talebi yerinde görülmemiştir.
Davalı taraf açılan davanın zaman aşımına uğradığını iddia etmiş ise de; davacının iddiası ve dava açılış tarihi dikkate alındığında talebin içerisinde hem yoksun kalınan kâr, hem de menfi tespit hükmünde kira alacaklarından sorumlu olmadıklarına ilişkin talebi bulunmuş olması hususu dikkate alındığında davalı tarafın zaman aşımı def’inin yerinde olmadığına, zira davacının ana dayanağının TBK 112 maddesi olduğu ve buna göre de uygulanması gereken zaman aşımı süresinin TBK 146.maddesindeki 10 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu, yine daha önce verildiği iddia edilen kira bedellerinden sorumlu olmadığına ilişkin hakkında İİK 356.maddesinin uygulanamayacağından kaynaklı açılan menfi tespit davası hükmünde olan davada yasada ön görülen bir zaman aşımı bulunmadığı, bu nedenle de davalı tarafın zaman aşımı taleplerinin yerine olmadığına kanaat getirilmiştir.
Davalı tarafın savunması arasında yer alan diğer hususlara ilişkin olarak, yani sözleşmenin geçersiz olduğu, tarafların muvazaalı hareket ettiği, bu nedenle yapılan işlemlerin kendilerini bağlamayacağı cihetiyle takip ve haciz ihbarnameleri göndermelerinin yerinde olduğu, davanın esastan reddi gerektiği yönündeki savunmaları yönünden yapılan incelemede; davalının ipotek borçlusu … A.Ş’nin iflasından önce davalı tarafça hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığı, bilahare dava dışı … A.Ş’nin iflasına karar verildiği ve davalının ipotek alacaklısı olması nedeniyle mülkiyeti … A.Ş’nde olan taşınmazlardaki kira alacakları da M.K 863.maddesi gereğince davalı ipotek alacaklısı olan …nin ipoteğinin kapsamına girmesi nedeniyle, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibin başlamasından, kiralanan ipotekli taşınmazın paraya çevrilmesi anına kadar işlenen kira bedellerinin icra dairesine ipotek alacaklısına ödenmek üzere ödenmesi gerekir. Ancak bunun için de rehin hakkının kiracıya karşı ancak icra yoluyla takibin kendilerine bildirilmesi veya iflas kararının ilanından sonra ileri sürülebilecek olup, dosyamız davacısı ile iflas eden ipotek borçlusu … A.Ş arasında bir kira ilişkisinin bulunmadığı, kira ilişkisinin … A.Ş ile dosyamız davacısı ile iflas eden … A.Ş’nin mülkiyetindeki taşınmazlar yönünden alt kiracılık ilişkisinin kurulduğu iddia edilmiş olup, buna göre alt kira ilişkisinin kurulmasının davalıyı bağlayıp bağlamadığının ve alt kiracılık ilişkisinin davalının dile getirdiği muvazaa iddiaları nedeniyle yerinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmiştir.
Dosyamız davacısı ile dava dışı alt kiraya veren … A.Ş arasında yapılan kira sözleşmesinin 01.10.2009 yılı olduğu ve bundan çok daha önce davalı tarafça ipotek borçlusu … A.Ş’ne karşı ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle takip yapıldığı, kıymet takdirleri ve yine içinde bulunan kiracı nedeniyle sulh hukuk mahkemesinde kira tespit talepleri, satış ilanları, asıl ipotek borçlusu, … A.Ş’nin iflas karar tarihi ve taşınmazların bulunduğu İzmir-Tire İlçesi itibariyle ve taşınmazların büyüklükleri dikkate alındığında aynı alanda faaliyet gösterdiğini belirten davacının bu işlemlerden haberinin olmadığını ilan ve diğer icra işlemleri ve dosyada bulunan kira tespit bedeline ilişkin işlemler dikkate alındığında basiretli olması gereken davacının bilmemesinin mümkün olmadığı bu savunmasının dikkate alınamayacağı ve davalının iddia ettiği gibi bir muvazaa ilişkisi içerdiği ve davacıya karşı ileri sürülemeyeceğine kanaat getirilmiştir.
Asıl ipotek borçlusu … A.Ş’nin 18.03.2005 tarihinde Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından iflasına karar verildiği ve bu iflas kararının 22.12.2005 tarihinde kesinleştiği dosyadaki bilgi ve belgelerden sabit olup, bu hususun davalı… tarafından bilinmediğinin ileri sürülemeyeceği, keza ipotek alacaklısı davalı tarafından ipotekli takip tarihinin ise 2003 yılında olduğu ve bunun da yine davalı tarafından tapudaki şerhler, icra dosyaları gereğince bilinmediğinin ileri sürülemeyeceği, sürülse bile kabul edilemeyeceğine kanaat getirilmiştir.
Dava dışı … A.Ş ile … A.Ş arasında ipotekli taşınmazların 01.01.2001 tarihinde kiraya verildiği, ancak bu sözleşmelerde alt kiraya vermeye dair bir izin bulunmadığı ve ipotek borçlusu … A.Ş’nin iflası nedeniyle de taşınmazlar üzerinde tasarruf yetkisinin iflas masasına geçtiği, buna rağmen taşınmazlar üzerinde alt kiraya verme yönünden tasarruf etme imkanı bulunmayan … A.Ş’nin davacıya yapmış olduğu alt kira sözleşmesinin dosyamız davalısına karşı bir geçerliliğinin olamayacağına ve taşınmazdan tahliyesini talep edebileceği gibi fuzuli şagil olarak kullandığı dönemler için yapılan tespit ile belirlenen işgaliye bedellerini de ödemesi gerekeceği, nitekim davacının icra müdürlüğünün tahliye emrine karşı İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … esas, 2013/151 karar sayılı dosyasında 08.02.2013 tarihinde verilen karar ile kira bedellerinin ödenmemesinden dolayı İİK 150/b maddesi gereğince İİK 356.maddesini gıyasen uygulayan memur işleminde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı ve … A.Ş ile davacı arasındaki kiracılık sözleşmesine dair kira bedellerinin 5.000,00 TL, 2.000,00 TL ve 1.500,00 TL olarak kararlaştırılmış olmasına rağmen bilahare davacı tarafından çeklerle 205.000,00 TL ve 141.600,00 TL’lik 15.09.2010 tarihinde çeklerle yapılan ödeme iddiası da dikkate alındığında bu iddiasının da hem sözleşme içeriğine hem de sözleşmede peşin ödendiği kararlaştırılmış olmasına rağmen, bilahare sözleşmeden 1 yıl sonra ödendiği yönündeki bu savunmasına ve çeklerden birinin şahıs adına olması hususu da dikkate alındığında, dosyamız davacısının İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin … esas ve … esas sayılı dosyaları içerisinde yer alan ifadelerden, dava dışı … A.Ş’nin kira bedellerini tahsil etmediği ve … A.Ş şirket yetkilisi tarafından talimat yoluyla Aliağa İcra Hukuk Mahkemesi’nden alınan … A.Ş yönetim kurulu başkanının kira bedellerini almadığına ilişkin beyanları da dikkate alındığında davalının dile getirdiği gibi kiralama tarihi, sözleşme, taşınmazın maliki olmayan dava dışı … A.Ş tarafından davacıya alt kiraya verilmiş olması ve kira bedellerinin ödenip ödenmediği, ödeme şekline ilişkin dosyadaki bilgi ve belgeler gereğince muvazaalı olarak alt kira ilişkisinin kurulduğu, buna göre de davalının davacıyı ipotekli takibi nedeniyle taşınmazdan tahliye ettirmesinde ve tespit edilen kira bedellerinin de tahsilinde herhangi bir usulsüzlüğünün ve hukuka aykırılığın söz konusu olmadığına, bu nedenle de davacının, davalıya karşı açmış olduğu maddi tazminat talebinin reddine, oluşmayan maddi tazminat şartları nedeniyle bir manevi tazminat şartının da oluşmayacağına kanaat getirildiğinden manevi tazminat davasının da reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM
1-Davacının davasının reddine,
2-Harçlar yasası uyarınca maddi tazminat talebi yönünden alınması gereken 54,40 TL ve manevi tazminat talebi yönünden 54,40 TL olmak üzere toplam 108,80 TL dava red ilam harcının peşin alınan 17.589,85 TL’den düşümü ile geri kalan 17.481,05 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına
4-Davacının reddedilen manevi tazminat davası yönünden davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi 10.3.maddesi uyarınca 3.400,00 TL vekalet ücretinin bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine
5-Davacının reddedilen maddi tazminat davası yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/4 maddesi gereği 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Başkan …
E-imza
Üye …
E-imza
Üye …
E-imza
Katip …
E-imza