Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2012/186 E. 2018/116 K. 19.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2012/186 Esas
KARAR NO : 2018/116
DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 21/06/2012
KARAR TARİHİ : 19/02/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin … köyünde üstlendiği 19 adet daire için kat karşılığı inşaat işinin finansmanı için davalı banka ile 26.04.2007 tarihinde 600.000,00 TL limitli Genel kredi Sözleşmesi imzalayarak bankaca açılan … nolu… hesabından kredi vc… nolu Teminatlı Kredi Mevduat Hesabı kullanmaya başladığını, ayrıca müvekkil ile davalı banka arasında 3 tane daha olmak üzere toplam 4 tane genel kredi sözleşmesi imzalandığını, toplam 5.200.000 TL kredi limiti için 12 adet gayrimenkul üzerine 10.100.000 TL değerinde davalı banka lehine ipotek kredinin teminatı olarak verildiğini, davalı banka ayrıca son kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte mutad bankacılık uygulaması olduğunu ve teminat olarak alınması gerektiğini belirterek müvekkil şirket yetkilisi ve eşinin iradesi dışında zorla imzalı boş bir senet daha aldığını, müvekkilinin çeşitli tarihlerde artırılan kredi limitleri ve verilen ipotek teminatları çerçevesinde … hesabını kullandığını zaman zaman anapara geri ödemesi yaptığını ve üçer aylık dönemlerde tahakkuk ettirilen dönemsel faizleri ödediğini, müvekkilinin en son 29/09/2008 tarihinde 225.000 TL tutarında dönemsel faiz ödemesini yaptığını, davalı bankanın 2008 yılında Dünyada baş gösteren finansal krizi bahane ederek, 2008 sonbaharında herhangi bir gecikmiş veya ödenmemiş dönemsel faizi olmamasına rağmen, yaklaşan küresel mali krizi bahane ederek kullandırmış olduğu kredinin geleceği açısından ek protokol yapılması gerektiği izlenimini vererek, müvekkilinin elinde kalan son gayrimenkul olan …’daki sanayi arsasının üzerinde 14/11/2008 tarihinde 2.000.000 TL’Iık ipotek tesis ettiğini, Davalı bankanın, bu ipotek işleminden sadece 20 gün sonra alınan bu ek teminata rağmen ve müvekkilinin herhangi bir gecikmiş borcu olmadığı halde, dönemsel faiz ödenmesini dahi beklemeden aynı gün noterden gönderdiği ihtarname ile müvekkilinin kredi hesaplarını kat ettiğini, davalı bankanın ihtarnamede 3,567.236,48 TL’ nın 8 gün içinde ödenmesini talep ettiğini, ancak davalı hesap ihtarnamesindeki 8 günlük süreyi beklemeden, daha önce müvekkili tarafından boş olarak verilen senedi 25/12/2008 vade ve 3.700.000,00 TL bedelle doldurarak aynı gün hesabın kat edildiğini ve 31/12/2008 tarihinde İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İŞ sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı alarak İst….icra müdürlüğünün … sayılı dosyası ile kambiyo senedi gibi bu kararı infaz ettiğini, iyiniyetli ve borcu ödemeye çalışan müvekkilinin 02/07/2009 tarihinde 1.198.695,00 TL ve 16/02/2009 tarihinde 360.000,00 TL olmak üzere toplam 1.558.695,00 TL ödeme yaptığını, ancak davalı bankanın 2011 yılında yani 3 yıl sonra istanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile kat edilen meblağın ve ferilerinin tamamı için ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başladığını, davalı bankanın 3 yıl sonra başlattığı bu takip %270’e varan faiz oranları ile haksız kazanç elde etme amacına matuf olduğunu, Davalı bankanın özellikle müvekkilinin itiraz etmesine mani olmak için hesap özetini ilgisiz bir çalışana tebliğ ettiğini, ancak müvekkilinin bir ödeme yapmak için bankaya gittiğinde tesadüfen bundan haberdar olduğunu ve bunun üzerine … Noterliğinin 09.01.2009 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile itiraz ettiğini, yapılan itiraz ile alacağın kesinleşmesine mani olduğunu, davalı bankanın ipotek için verilen ve bankanın ekspertiz uzmanlarınca yapılan değer tespiti toplamı 10.100.000 TL olan 12 adet gayrimenkul dururken, davalı bankanın gerçeğe aykırı olarak doldurulan kambiyo senedi yoluyla ihtiyatı hacze başvurması vc icra takibine başlamasının izah edilemez olduğunu, Davalı bankanın usulsüz işlemlerle müvekkil aleyhine haksız menfaat sağlamaya yönelik bu işlemleri nedeniyle, yapılan hesap katının haksız ve usulsüz olduğunu belirterek, müvekkil ile davalı banka arasındaki kredi ilişkisinin dürüstlük kurallarına aykırı olarak, zarar vermek yoluyla haksız kazanç sağlamak için kat edildiğinin ve buna bağlı olarak talep edilen faiz meblağlarının haksız, olduğunun tespitini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı şirketin müvekkili bankanın kredili borçlu firması olup, kredi borçlarının ödenmemesi üzerine hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğünün… E.sayılı dosyası ile ilamsız takip ve İstanbul …İcra Müdürlüğünün …E.sayılı dosyası ile de ipoteğin nakde çevrilmesi yolu ile takipler açıldığını, davacının İstanbul…İcra Müdürlüğünün … sayılı icra dosyasına itiraz ederek takibin durduğunu, İstanbul ….Asliye Tic.Mahkemesinin… sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, bu dava ile anılan mahkemedeki davanın aynı mahiyette olduğunu, derdestlik itirazlarının bulunduğunu, aynı itirazların ipoteğin nakde çevrilmesi yolu ile açılan İst…..İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasına karşı, davacı tarafından açılan İstanbul ….İcra Hukuk Mahkemesinin … E.sayılı dosyasında da incelendiği ve davanın reddine karar verildiğini, davacının taleplerinin bir eda davası niteliğini taşıdığını, tespit davasının açılmasının HMK 106.maddesi gereği hukuken mümkün olmadığını, davacı borçlu şirketin hakim ortağı olan …’in 2007 yılında müvekkili banka ile temasa geçerek yaptığı inşaat işleri için finansman desteğine ihtiyaç duyduğunu, sahibi olduğu çeşitli gayrimenkulleri ipotek olarak verebileceğini beyan ettiğini, söz konusu firma ile 26/04/2007 tarihinde kredili olarak çalışılmaya başlandığını, firma lehine 3.000.000,00 TL borçlu cari hesap ve 300.000,00 TL kredili mevduat hesabı, 10.000,00 TL kredi kartı ve 43.500,00 TL çek kredisi limiti tesis edildiğini, söz konusu kredilere ilişkin 26/04/2007 tarihli 600.000,00 TL, 19/07/2007 tarihinde 500.000,00 TL, 21/09/2007 tarihli 2.100.000,00 TL ve 28/04/2008 tarihli 2.000.000,00 TL limitli … ve … kefalet imzalı genel kredi sözleşmeleri alındığını, ekspertiz değerleri toplamı 6.696.086,00 TL olan 12 adet gayrimenkul üzerinde 10.100.000,00 TL tutarında ipotek tesis edildiğini, ancak 2008 yılının ikinci yarısında firma hakkındaki piyasa istihbaratlarında firmanın durumunun bozulmaya başladığını, davacı şirketin çeklerinin arkasının yazıldığını, alacakları tarafından icra takipleri başlatıldığını, firmanın nakit sıkışıklığına düştüğünü, alacaklıların yaptığı takiplerde gayrimenkulleri üzerine hacizler konulduğunu, iş yaptığı… Konut ile ihtilifa düştüğünü öğrendiklerini, davacı şirketin düştüğü zor durum nedeniyle müvekkili bankaya olan taahhüdünü yerine getiremeyeceğini anladıklarını ve sözleşmenin 16.5 ve 11.2 maddeleri gereği 31/12/2008 tarihinde hesapların kat edilerek 3.567.236,48 TL toplam tutar üzerinden yasal takibe geçildiğini, ayrıca firma ile kefillerinin imzasını taşıyan 25/12/2008 ödeme tarihli 3.700.000,00 TL bedelli senet üzerinden 12/01/2009 tarihinde kambiyo hükmünde icra takibi ve genel kredi sözleşmesi üzerinden ilamsız takip başlatıldığını, sözleşmenin 5.maddesi gereği temerrüt tarihinde bankaca tespit edilen en yüksek ticari kredi faiz oranının yıllık %50 olarak hesaplanacağının taraflarca kabul edildiğini, davacının faize itiraz etmesinin haksız ve dayanaksız olduğunu, müvekkili bankanın toplam muhammen bedelin %78,86 sı üzerinden gayrimenkulleri alacağa mahsuben aldığını, davacının düşük değer iddiasının hayali bir iddia olduğunu, davacı gayrimenkullerin değerlerinin borcunun üzerinde olduğunu iddia etmiş ise de şuan ki satış bedelleri dikkate alındığında kredi borcunu kapatamadığının belirlendiğini, ayrıca müvekkili banka ile davacı şirket arasında imzalanan GKS’nin 48.maddesinde taraflar arasında çıkacak her türlü uyuşmazlıkta müvekkili bankanın defter ve kayıtlarının geçerli olacağının uyuşmazlıklarda bunlara dayalı olarak çözümleneceğinin ve bunların kesin delil olarak kabul edildiğini belirterek, öncelikle derdestlik ve diğer hususlar dikkate alınarak davanın usul yönünden reddini, aksi takdirde davanın eda davası olarak kabul edilmesi ile dava harcının tamamlatılması ve haksız davanın reddi, %40 ‘tan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesi, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki kredi sözleşmesine istinaden talep edilen alacak ve faizden, faiz meblaglarının haksız olduğuna yönelik tespit davasıdır.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların iddia ve itirazları, ayrıca sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir. Davanın mahiyeti, incelenen İst. … ATM … sayılı dosyası denetlenmiş, derdestlik olmayacağı belirlenmiş ve davacı talepleri davalının itirazları doğrultusunda inceleme yönünde heyetçe tartışılmıştır. Oluşturulan celse ve ara kararlar çerçevesinde dosya denetlenmiştir.
İncelenen dosya yönünden 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 114/g maddesinde gider avansının dava şartı olarak düzenlendiği, avansın yeterli olmaması halinde dava sırasında dahi giderilmesi için 120.madde hükmü ile 2 haftalık kesin süre verilmesinin belirlendiği, gider avansının dava açılırken yargılama harçları ile yatırılması gerektiği hususun bir zorunluluk olduğu belirlenmiştir.
03/04/2012 tarihli yayınlanan HMK yönetmeliği 45.madde ile gider avansının ve delil avansının birlikte düzenlenmiş olduğu, gider avansının her türlü tebligat, posta, keşif, bilirkişi, tanık ücretlerini kapsadığı, delil avansı ise tarafların dayandıkları delillerinin giderlerini karşılamak üzere yine kesin süre içinde ödenmesi gereken miktarlardan ibarettir.
Yani her iki avansın tümü gider avansı adı altında dava açılır iken yatırılması, ancak daha sonra yargılama esnasında tamamlattırılan ve dosyanın, işlemlerin devamlılığını sağlayan giderlerdir.
Davacının başında dava açılır iken yatırılması gereken avansı HMK 114/1(g)maddesinde dava şartları aşamasında yer alıp, amacın yargılama sırasında yaşanan geçikmelerin önlenmesi ve masraf yatırlmaması nedeniyle yaşanacak gecikmenin önüne geçmeyi amaçlayıp, adil yargılamanın ve hızlı yargılamanın yapılmasına hizmet etmektedir.
HMK 120.maddesinde ise bu avans ve giderlerin yeterli olmaması halinde eksikliğin tamamlanacağı ve bunu tamamlamak için taraflara istenen işlemlerin yerine getirilmesini sağlayacak kesin süreler vererek hızlı yargılamayada hizmet etmiştir.
Yönetmeliğin 45.maddesi ile bilirkişi ücret ve giderlerinin gider avansı kalemleri arasında yer aldığı, HMK 324.madde hükmündeki bilirkişi ve keşif ücretinin delil avansı niteliğinde olduğu ifade edilmiş ise de, HMK 120.madde kapsamındaki harç ve avans ödemesine ilişkin hükümde, davacının dava masrafları karşılığı öngörülen avansın, dava açıldıktan sonrada davacının delillerinin toplanması için gereken harcamalar ilişkin olduğu, zira bu bedeller ile ön inceleme aşamasına kadar dahi dava dilekçesi ile belirttiği delillerinin dosyaya temini ve dosyanın aşama kaydetmesi için harcamak istendiği, davacı avansının yargılama sırasında bitmesi yada eksik kalması halinde uygulanacak hüküm HMK 120.madde içerisinde açıklandığı, gider avansının sadece tebligatları yapmayı amaçlamayıp, delillerinde toplanması için alınması gerektiği, bu durumun HMK 324.madde gerekçesi ile de ifade edildiği sabittir.
Dava dosyasındaki olaya gelindiğinde davacı banka kayıtlarında inceleme yapılmasını istediği, davanın niteliği gereği incelemenin istemler çervesinde zaruri bulunduğu ve mahkememizce bu yönde inceleme kararı usulüne uygun olarak 24/04/2017 tarihli ara kararı ile celsede oluşturulduğu görülmüştür.
İncelemenin 31/05/2017 günü yapılmasına karar verilmiş, ancak davacı 24/04/2017 tarihli ara kararındaki bilirkişilere itiraz etmiş, farklı heyetten oluşan mahkememiz hakimleri bu istemi celse arası denetlemek üzere incelemeyi ertelemişlerdir.
Bu kez mahkememiz heyetinin 02/10/2017 tarihli celsesinde talepleri 16/11/2017 tarihli ara kararı ile denetlenmiş, davacının bilirkişilere yönelik itirazları, davanın mahiyeti taraflar ve ticaret mahkemelerinin çalışma sistemi dikkate alınarak davanın heyette görülmesine devam edildiği nedenle, ancak bilirkişiye yönelik itiraz, dosyanın açılışından bu yana taraflararasındaki çekişme, bu hususların mahkemeye yansıtılması ve adil yargılamanın sağlanması, husumet oluşmaması için bilirkişi …’in görevden affı ile yerine bu konuda uzmanlığı mahkememizce maruf bulunan Mütteki Sezen atanmak suretiyle 24/04/2017 tarihli inceleme ara kararı çercevesinde 22/11/2017 günü saat 13.30’a bırakılmış ve bilirkişi ücreti olarak 3 bilirkişi ücreti 2.100,00 TL ‘nin yasal süresinde ikmali istenerek oluşturulan karar taraflara bildirilmiştir.
22/12/2017 tarihinde inceleme gününde davalı banka vekili hazır bulunmuş, ancak davacı vekilleri ve asiller gelmemiş, ücretin yatırılmadığı da görülmüş olup, inceleme bu kez dahi yapılmamıştır.
Davalı vekili tutanağa 2 defa verilen süreye rağmen giderlerin yatırılmaması ve verilen bu sürelerin yasa ile kesin süreler olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini zapta geçirmiştir.
Mahkememizin 19/02/2018 tarihli yapılan celsesinde ise, zapta geçtiği üzere “istenen belgelerin olmadığı, bilirkişi incelemesi yapılabilmesi için banka bilirkişisinin mahalline giderek dosyaya sonuç sağlayabilecek bir inceleme yapılabileceğini düşünmediklerini” ifade etmişlerdir.
Dosyaya ara kararı gereği ilgili raporların temin edilmiş, belgelerin sunulmuş ve hacim nedeniyle bankada bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi verilmiş iken, yine davacı vekilleri beyanı ile zabıtta bulunduğu üzere İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi kararına göre mahkememizin ayın yönde karar verebileceğini düşünerek giderleri yatırmadıkları beyanı karşısında, belirlenen ara kararlarına rağmen, tarafların huzurunda ve bilgisi dahilindeki ara kararları karşısında HMK ile takdir olunan sürelerin yer aldığı, huzurdaki tarafların Avukat (Hukukçu) olup, ayrıca usul hükümlerini izah etmenin abesle iştigal ve hukukçu kimliklere saygısızlık olacağı telakki edilmiştir.
Tüm dosya kapsamında, safahatta, davacının tüm delilleri toplanmış, gerekli yerinde inceleme yetkisi HMK hükümlerine görede verilmiş olup, ısrarla inceleme taleplerine rağmen kendilerine verilen kesin yasal sürelere rağmen giderlerini yatırmayarak davanın uzamasına ve hatta sonuçlanmamasına neden olacak eylemleri ile davalının bu avansı karşılamak zorunda olmadıkları beyanları karşısında ve açıklanan HMK hükümleri kapsamında gider niteliği ve gerekçeler doğrultusunda davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM /Gerekçede açıklandığı üzere,
1-Davanın HMK. 114/g ve 115/2 maddesi gereğine verilen yasal süreye rağmen bilirkişi ücretlerinin yatırılmayarak incelemenin yapılamadığı nedenle dava şartı yokluğundan davanın reddine,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 35,90 TL karar harcından peşin alınan 21,15 TL’nin mahsubu ile geri kalan 14,75 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacının yaptığı giderlerin üzerinde bırakılmasına,
4-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansının taraflara iadesine,
4-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 2.180,00 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …