Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/301 E. 2023/361 K. 08.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/301 Esas
KARAR NO :2023/361

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:20/10/2022
KARAR TARİHİ:08/05/2023

… Asliye Hukuk Mahkemesinin … sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize gelmiş olmakla, mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …, arkadaş çevresinden ve kripto para reklamlarından etkilenerek “www…com” (kısaca … olarak ifade edilecektir) ve “…” (kısaca … olarak ifade edilecektir) isimli kripto para borsalarına üye olmuş olduğunu, bu borsalarda işlem yaparken neredeyse tüm birikimini kaybetmiş, adeta ekonomik olarak çok zor durumda kalmış olduğunu, müvekkilinin davalı taraf nezdinde yapılacak incelemeler ve banka kayıtları ile ortaya çıkacağı üzere tahmini zararı bir hayli yüksek olup, takribi olarak 2 milyon Türk Lirasına yakın olduğunu, davalı SPK kuralların hiçbirisini yerine getirmediğini, öyle ki müvekkiline karşı da yükümlülüklerin yerine getirilmemiş ve bu aykırılık yüzünden müvekkilim neredeyse tüm malvarlığını kaybetmiş olduğunu, müvekkilinin aydınlatılmadığına ve gerekli risklerin bilgilendirilmediğine dair hususlar, davalı taraftan istenecek belgeler ile açıkça ortaya çıkacağını, Aslında olan … A.Ş kullanarak ve bunun ardına gizlenerek Türk vatandaşlarına ve ülkemizin sınırları içerisinde mobil uygulama üzerinden, SPK mevzuatına aykırı olarak kaldıraçlı işlem yaptırmakta ve birçok insanın birikimlerini bu şekilde kendi uhdelerine geçirerek mağduriyet oluşturmakta olduğunu, her iki platformunda aynı oluşum ve holding bünyesinde olduğu gerçeği karşısında, bu kripto para borsası Sermaye Piyasası Kurumu mevzuatını adeta dakikalar içerisinde dolanarak lisansa tabi ve açıkça risk aydınlatılmasına tabi bir işlemi kullanıcıların erişimine hiçbir denetime tabi olmaksızın açarak haksız kazanç sağlamakta ve tecrübesiz ve amatör binlerce kişinin de mağdur olmasına yol açmakta olduğunu beyanla müvekkilinin uğramış olduğu zararların dava tarihinden itibaren ticari avans faizi ile tahsili için ve daha sonradan talep arttırım dilekçesi ile arttırılmak üzere şimdilik 100,00 TL belirsiz alacak davasının kabulüne, yargılama harç ve masrafları ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline husumet yönlendirilemeyeceğini, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, davanın görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinde açılması gerekirken ve bu konudaki Kanun hükümleri ile Yargıtay, Bölge Adliye ve Yerel Mahkeme kararları son derece açık olmasına rağmen görevsiz mahkemede açılan davaya görev yönünden itiraz ettiklerini, davanın HMK uyarınca belirsiz alacak davası olarak ikame edilmesi mümkün olmayıp davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkili şirket’e ait … TR platformunda söz konusu kaldıraçlı işlemlere izin verilmemekte olup SPK mevzuatı gereği kaldıraçlı işlem yapmaya yetkili kuruluşların belirli olduğunu, müvekkili şirketin söz konusu şirketlerden birisi olmadığını, bunun yanı sıra müvekkili şirket ile adı geçen diğer şirket arasında herhangi bir bağ olduğunu anlamına kesinlikle gelmemekle birlikte; adı geçen platformda yapmış oldukları incelemelerde kullanıcıların kaldıraçlı işlemler konusunda bilgilendirildiğinin görüldüğünü, davacı tarafın, dava dilekçesinde 1 yıl gibi uzun bir süredir kaldıraçlı işlem yapmakta olduğunu beyan etmiş olduğunu, bu kadar uzun süredir bu işlemleri yapıyor olması bir yana 2.000.000-TL gibi büyük bir tutarı yatırım amacıyla kaldıraçlı işlemlerde kullanan bir kimsenin “tecrübesiz” ve “bilinçsizce” hareket ettiği iddiası abesle iştigal olduğunu beyanla Görevli Mahkeme İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğundan, Görevsizlik itirazımızın kabulüne, dosyanın görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine, Husumet itirazımız doğrultusunda davanın husumet yönünden reddine, HMK gereğince şartları oluşmayan belirsiz alacak davasının usulden reddine, Sayın Mahkeme tarafından aksi kanaatte olunması halinde hukuka aykırı ve kötüniyetli davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
…. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06/04/2023 tarih, … sayılı görevsizlik kararı ile eldeki davanın mahkememize geldiği görülmektedir.
Eldeki davada taraflar arasındaki temel uyuşmazlık; taraflar arasında mevcut kripto para alım-satımına aracılık işleminden kaynaklanmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1.maddesine göre, “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.”
Göreve ilişkin düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olduğundan, taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemelerce re’sen incelenir.
6100 sayılı HMK’nin 115/1. maddesi uyarınca dava şartlarının bulunup bulunmadığı davanın her aşamasında mahkemece re’sen araştırılır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
HMK’nin 114/1-c maddesine göre mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. Buna göre; baktığı davada görevli olup olmadığı hususunun mahkemelerce her aşamada re’sen gözetilmesi gerekir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat çıkarıp onları dinlemeden dahi dosya üzerinden yapacağı inceleme sonucunda görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile mahkeme ilk önce re’sen görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
6102 sayılı TTK’nin 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir. Eğer taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Somut olayda tarafların iddia ve savunmaları ile talebin ileri sürülüş biçimine göre; davacı gerçek kişi para kazanmak için davacı şirketin sağladığı kripto para alım-satım işlerine girdiği ve davacının sistemine üye olduğu, yatırım ve kazanç amaçlı olarak kripto paralar satın aldığı, yaptığı işlemler neticesinde neredeyse tüm birikimini kaybettiğini, bu kayıpların meydana gelmesinde davalının sorumlu olduğunu iddia etmektedir. Mevcut haliyle uyuşmazlığın davacının ticari işletmesiyle ilgisi bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olmadığı açıktır. Diğer taraftan, para kazanma, mevcut birikimini artırma ve dijital (kripto) paralardan gelir elde etme amaçlı olarak hareket eden davalının tüketici olarak kabul edilmesi de mümkün değildir.
6335 sayılı kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca “ticari davalar” Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir.
Somut olayda; davalı şirketin tacir olduğu sabit ise de davacı gerçek kişinin tüketici ve tacir sıfatı bulunmamaktadır. Mevcut haliyle uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olmadığı, eldeki davanın nispi ticari dava olarak da kabul edilemeyeceği anlaşılmaktadır. Bu durumda taraflar arasındaki ilişki 6102 ve 6502 sayılı kanunların kapsamı dışında kalmaktadır.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi, mal varlığı haklarından kaynaklanan davalar yönünden, sulh ve asliye hukuk mahkemeleri arasında dava konusunun değerine bağlı görev ayrımı kaldırarak, bu tür davalarda dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduğu belirtilmiştir.
Bu durumda eldeki uyuşmazlığın genel hükümlere göre 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesinin 2021/269 esas, 2021/338 karar, 18.Hukuk Dairesinin 2022/1931 esas, 2022/1885 karar, 44.Hukuk Dairesinin 2021/1354 esas, 2021/1325 karar ve 19.Hukuk Dairesinin 2021/3166 esas, 2021/2411 karar sayılı ilamları da aynı doğrultudadır.
Açıklanan nedenlerle mahkememizin görevsizliği sebebiyle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davanın usulden reddine ilişkin olarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen;
1-HMK’nin 114/1-c ve 115/2.maddeleri gereğince görev dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Görevli mahkemenin ….Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine,
3-Mahkememiz kararının yasa yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi halinde görevli mahkemenin belirlenmesi için dosyamızın re’sen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.09/05/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı