Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/278 E. 2023/670 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/278 Esas
KARAR NO :2023/670

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:25/04/2023
KARAR TARİHİ:26/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil Yunanistan merkezli bir şirket olup dünyanın çeşitli ülkelerinde, rüzgâr enerjisi santrali kurulumu ve bakımı işleriyle iştigal etmekte olduğunu, Türkiye’de Balıkesir’de gerçekleştirilen bir proje için de davalıya bu kapsamda hizmetler sunulduğunu, çeşitli tarihlerdeki farklı hizmetler için davalıya, müvekkil şirket tarafından dava dilekçesinde belirtilen faturalar düzenlendiğini, bu faturalardan (f) ve (g) bentlerinde belirtilen fatura bedelleri müvekkil şirkete tam olarak ödendiğini, ancak diğer fatura bedelleri eksik ödendiğini, eksik ödemelerin toplamı, 62.619,60 Euro etmekte olduğunu, söz konusu fatura bedellerinin neden eksik ödendiği davalıya sorulduğunda, davalı bunun, davacı şirket adına vergi dairesine stopaj yatırılması nedeniyle olduğunun söylendiğini, ancak davalı tarafın bu nedene dayanarak müvekkil şirkete ödemelerini yapmaması haksız ve dayanaksız olup dava dilekçesinde ayrıntılı şekilde izah edileceği üzere, eksik ödemelerin tamamlanarak müvekkile verilmesinin gerektiğini, çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması uyarınca müvekkil Türkiye’ de değil yalnızca Yunanistan’ da vergilendirilebileceğini, müvekkilin faaliyeti süre yönünden de işyeri tanımına girmemekte olduğunu, müvekkil Yunanistan mukimi bir tüzel kişi olduğunu, müvekkil hakkında anlaşmanın 14.maddesi hükümleri uygulansa bile müvekkilin Türkiye’ de vergilendirmesinin mümkün olmadığını, müvekkil söz konusu kazanç üzerinden kendi ülkesi olan Yunanistan ‘ da da gelir vergisi ödediğini ve böylece haksız şekilde çifte vergilendirmeye maruz kaldığını, müvekkil tarafından kesilen faturalar stopajsız olup davalı faturaya aykırı olarak vergi kestiğini, davalı yan henüz doğmamış tahakkuk etmemiş bir vergiyi ödediğini, söz konusu 588.917,25 TL iadesi için taraflarınca vergi dairesine başvurulacağını, ancak müvekkilin aşkın zararını oluşturan 34.853,58 Euro ‘ nun davalıdan tahsilinin gerektiğini, bununla birlikte vergi dairesince söz konusu başvurularının reddedilmesi durumunda davalının 62.619,60 Euro ‘ nun tamamından sorumlu tutulması gerekecektir ki fazlaya ilişkin bu haklarını da saklı tuttuklarını, alacak likit olduğundan davalı yan aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin gerektiğini, dava şartı arabuluculuk yolundan da sonuç alınamadığını, açıklanan tüm bu nedenlerle ….İcra Dairesi … Esas sayılı takibe vaki itirazın şimdilik 34.853,58 Euro’luk kısım yönünden iptaline, itirazı iptal edilen kısmın %20’sinden aşağı olmayacak tutarda icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından açılmış olan hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve kötü niyetli davayı kabul etmediklerini, mahkeme tarafından gerekli inceleme ve tespitlerin yapılarak davacı tarafından açılmış olan haksız ve kötü niyetli davanın red edilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkil şirketin, takip alacaklısı davacı/alacaklıya her ne nam altında olursa olsun borcunun bulunmadığını, bu husus tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi ile ortaya çıkacağını, Yunanistan mukimi olan” …” mükellefin müvekkil şirkete kesmiş olduğu faturaların, müvekkil şirket tarafından Yunanistan ile Türkiye Cumhuriyeti arasında Gelir Üzerinden alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının serbest meslek faaliyetlerini düzenleyen 14 üncü maddesinin 1 ve 2 nci fıkraları kapsamında değerlendirildiğini, faturalar üzerinden %20 nispetinde stopaja tabi tutulduğunu, söz konusu fatura tutarlarının muhtasar beyanname ile beyan edilerek ödendiğinin bildirildiğini, davacı tarafından Gelir İdaresi Başkanlığı Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı Vergilendirme Müdürlüğüne müracaat yapmak yerine müvekkil şirket aleyhine açılmış olan iş bu dava hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacının dava dilekçesinde iddia ve beyan etmiş olduğu hususlar doğru olmayıp hukuki dayanağı bulunmamakta olduğunu, dava dilekçesini ve içeriğinden beyan ve iddiaları kabul etmediklerini, müvekkil şirket çok bilinen, sabit bir iş yeri ve yüzlerce çalışanı olan, ekonomik olarak çok güçlü ve ticari itibarı çok yüksek olan bir şirket olduğunu, müvekkil şirket borçlu olmamasına rağmen, alacaklı/davacı hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve kötü niyetli olarak kazanç sağlama maksatlı olarak müvekkil şirket aleyhine hiçbir hukuki dayanak olmaksızın alacak takibi yapmış akabinde ise iş bu haksız ve kötü niyetli davayı açtığını, yasal mevzuat ve yapılması gerekenler kendilerine izah edilmiş ancak her hangi bir netice alınamadığını, davacı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi yapması ve müvekkil şirket aleyhine iş bu hukuki dayanaktan yoksun haksız ve kötü niyetli davayı açmış olması nedeni ile dava değerinin % 20 ‘sinden aşağı olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak müvekkil şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ettiklerini, açıklanan tüm bu nedenlerle davacı tarafından açılmış olan hukuki dayanaktan yoksun haksız ve kötü niyetli davanın ve davacı taleplerinin cevapları itirazlar ve delille ( sunulan ve toplanılacak olan ) üzerinde gerekli inceleme ve tespitlerin yapılarak red edilmesine, davacı tarafından müvekkil şirket aleyhine açılmış olan hukuki dayanaktan yoksun haksız ve kötü niyetli dava nedeni ile dava değerinin % 20 ‘sinden aşağı olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak müvekkil şirkete ödenmesine, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davacıdan alınarak müvekkil şirkete verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı tarafından …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın 34.853,58 Euro yönünden iptali istemine ilişkindir.
2004 sayılı İİK ‘ nun 67 maddesinde takip talebine itiraz edilen alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği düzenlenmiştir.
Eldeki davada davacı tarafından davalı aleyhine …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyası ile 5 adet fatura dayanak gösterilerek toplam 62.619,60 Euro asıl alacak için ilamsız icra takibine başlandığı, ödeme emrinin 09/03/2023 tarihinde davalı yana tebliğ edildiği borçlu tarafından 10/03/2023 tarihinde yasal süre içerisinde yapılan itiraz üzerine takibin durduğu, itirazın alacaklı yana tebliğ edilmeksizin 25/04/2023 tarihinde eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından eldeki dava ile, Yunanistan’da mukim davacının, Ülkemiz ile Yunanistan Cumhuriyeti arasında yapılan ikili anlaşıma gereği sadece kendi ülkesinde vergi mükellefi olmasına karşılık davalının davacı adına stopaj yaptırması nedeni ile eksik ödenen bedel yönünden munzam zararı talep edilmektedir.
Davacı tarafından 62.619,60 Euro fatura bedelinin tahsili için icra takibi yapılmasına karşılık eldeki dava ile; vergi dairesi tarafından stopaj tarihindeki kur üzerinden alınan bedelin kendisine iade edilecek TL karşılığının dava tarihindeki kur üzerinden hesaplandığında ödenmeyen fatura miktarını karşılamaması nedeni munzam zarar olacağı iddia edilen 34.853,58 Euro yönünden itirazın iptali talep edilmiştir.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı bir davadır. Davanın icra takibine bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir ve itirazın iptali davasında takip sebebinin değiştirilmesinin imkanı bulunmamaktadır. İtirazın iptali davasında değerlendirilecek husus takip konusu alacağın talep edilip edilemeyeceğidir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.10.2021 tarihli ve 2017/(19)11-3086 E., 2021/1272 K. ve 17.09.2019 tarihli ve 2017/(19)11-824 E., 2019/885 K.)
Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğündü; davacı tarafından icra takibinde borcun sebebi olarak 5 adet fatura gösterilmesine rağmen eldeki dava ile uğranıldığı iddia edilen munzam zarar yönünden takibin devamının talep edildiği, bu hali icra takibinde gösterilen borcun sebebinin değiştirildiği ve itirazın iptali davasında borcun sebebinin değiştirilmesinin imkanının bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi uyarınca itirazın iptali davasının kısmen veya tamamen reddi halinde, borçlu lehine hükmedilecek tazminat kötü niyet tazminatı olup, borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olmasının yanında takip alacaklısının kötü niyetli olması gerekir. Alacaklı icra takibi başlatmakta kötü niyetli değilse aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilemez. Somut olayda, davacı yanın reddine karar verilen alacak istemi yönünden kötü niyetli olduğu dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Bu sebeple davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilerek uyuşmazlığın bütünü hakkında aşağıda ki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda yazılı kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminatı isteminin REDDİNE,
3-Alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcının, peşin yatan 6.414,96 TL ‘ den düşümü ile bakiye kalan 6.145,11 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı yana iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 110.372,53 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
7-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 3.120,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak Hazine’ye ödenmesine,
Dair taraf vekillerinin yokluklarında, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.26/09/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır