Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/231 E. 2023/585 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/231 Esas
KARAR NO:2023/585

DAVA:Adil Ortaklıktan Kaynaklı Alacak
DAVA TARİHİ:30/05/2016
KARAR TARİHİ:13/07/2023

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili davalılar …, … … ve Tic. A. Ş, … Enerji San. ve Tic. A. Ş., … … San ve Tic. A. Ş., … aleyhine açtıkları davaya ilişkin dava dilekçesinde özetle; davacı … ile davalı … arasında, 2007 yılından beri devam eden çalışmalar sonrasında davacının emeği ve davalının sermayesi ile … … San.ve Tic. A.Ş.’nin kurulduğunu, adı geçen şirketin % 10 payının davacıya devri taahhüt edilmesine ve bugüne kadar devrin yapılması hususu defalarca talep edilmesine karşın pay devrinin yapılmadığını beyanla, öncelikle adı geçen şirketteki %10 payın davacıya ait olduğunun tespiti ile davacıya devrine, devrin mümkün olmaması halinde % 10 hissenin rayiç bedelinin …’nin kuruluş tarihi olan 04/11/2008 tarihinden itibaren işleyecek ticari (avans) faizi ile tazminini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili yargılama devam ederken ibraz ettiği 10/05/2018 tarihli dilekçe ile; davayı tamamen ıslah etmek suretiyle, ilk dava dilekçesi ile davalı olarak hasım gösterilen tüm şirketler yönünden iradi taraf değişikliği yapmış; davalı şirketlerin davadan çıkartılarak davaya sadece davalı gerçek kişi yönünden devam ettiklerini bildirmiş, devamla adı geçen davalı gerçek kişi yönünden; davacının adi ortaklığa sermaye olarak getirdiği kişisel emeğinin değerini, inançlı işlem ile …’a devrettiğini, inançlı işleme bağlanmış geciktirici koşul gerçekleştiği halde …’un davacının emeği olan hakkı devretmediğini, …’un …nin hakim hissedarı konumunda olduğunu, dava dilekçesine eklenen e-mail çıktılarının delil başlangıcı niteliğinde olduğunu, davalı olarak gösterilen şirketlerin ıslahtan önceki dava dilekçesine konu iken ıslah dilekçesinin talep sonucuna konu olmadıklarını, bu nedenle davada taraf değişikliğine gittiklerini beyanla,
a.) Davacı …’ye, … tarafından adi ortaklık ilişkisi içerisinde taahhüt edilen … … A.Ş’ de % 10; … … …A.Ş’ de % 5 ve … … Sanayi ve Ticaret A.Ş’ de % 4,5 oranındaki hisselerin … tarafından davacı …’ye devrine, işbu talebin kabul edilmemesi halinde tahkikat sonucunda dava konusunun değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere söz konusu hisselerin piyasa rayiç bedelinin belirlenerek inanç sözleşmesinde belirtilen geciktirici koşulun gerçekleşmesi anından itibaren işleyecek ticari faizi ile tazminini,
b) Davanın tamamen ıslahı ile talep sonucu değiştiğinde davada görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan, görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi,
c) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124. maddesi gereğince iradi taraf değişikliği ile davacı olarak huzurdaki davalı şirketlerin davadan çıkartılması ve davanın yeni talep sonucu gereğince …’a karşı devam ettirilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; …’un bugün dek … San. A.Ş. Genel Müdürlüğü, …, …. (İtalya) …, … A.Ş. Genel Müdürlüğü gibi bir takım şirketlerde üst düzey yöneticilik görevlerini yürüttüğünü,
Taraflar arasındaki tanışıklığın, müvekkili …’un … A.Ş. Genel Müdürlüğü’nde bulunduğu sırada davacının aynı şirketin Finans Direktörlüğü görevinde bulunmasından kaynaklandığını, profesyonel iş yaşamlarının yanı sıra arkadaşlıkları da bulunan tarafların … A.Ş. deki çalışmaları sona erdikten sonra da bir araya gelip ortak iş yapma kararı aldıklarını,
Bu kapsamda davacı …’nin, …’un kurucuortağı olduğu … şirketlerinin bir kısmında ortak ve yönetim kurulu üyesi olarak çalışmaya başladığını,2008 yılında başlayan bu ortaklığın 2011 yılı Aralık ayında davacının kendi isteği ile davalı şirketlerdeki görevlerinden istifası nedeniyle tek taraflı olarak sona erdiğini,
Ortaklık ilişkisi sona erdiğinden davacının bahsi geçen şirketlerdeki tüm hisselerini 31/05/2012 tarihinde kendisinin yerine yönetim kurulu üyesi seçilen dava dışı …’a devrettiğini, bu devirin pay defterine işlenerek sonuçlandırıldığını, davacının davalı şirketler ile ilişkisinin tamamen kesildiğini kaldı ki davacının …’de hiç bir zaman ortak veya yönetici sıfatının bulunmadığını, neticede davacının özgün iradesiyle ve tek yanlı olarak ilişkisini sonlandırdığı bu şirketler nezdinde kar payı vs alacağının bulunmadığını, davalı şirketler tarafından davacıya her hangi bir hususta yazılı taahhütte bulunulmadığını, böyle bir iddiayı ispata elverişli belge vs kaydın olmadığını,
Davacının …’ne ilişkin iddiası nedeniyle neden diğer şirketlere husumet yönelttiğinin anlaşılamadığını,
Davacı ile davalı … arasındaki iş ilişkisi kapsamında, ilk olarak 2008 yılında … .. A.Ş. İsimli şirketin kurulduğunu, davacının bu şirkette % 6 oranında pay sahibi olduğunu, bahsi geçen şirketin davalının yönetimde olduğu süre içinde genellikle zarar ettiğinden 2016 yılında dava dışı kişiye devredildiğini, söz konusu şirket ile ilgili % 10 pay taahhüdünün kesinlikle bulunmadığını,
Davacının … yönetimi ile ilgili iddiasına gelince, … yönetiminin … … San ve Tic. A. Ş., ile dava dışı … … ve … ‘in bir araya gelerek kurdukları bir şirket olduğunu, bu şirketin davalı … ve ortaklarının iş geliştirme, strateji planlaması dahilinde profesyonel bir ekip tarafından kurulduğunu, davacının şahsına ve profesyonel yeteneklerine duyulan güven ile yönetim kurulu üyeliği teklifinde bulunulduğunu, bu kapsamda davacının şirket üzerinde 1 adet 500,00 TL ‘lik hisse sahibi olduğunu, bu durumun şirketin kuruluşuna ilişkin ortaklık sözleşmesi incelendiğinde görüleceğini, bu ortaklık yapısı dışında davalı … tarafından hisse devri ile ilgili olarak davacıya verilmiş yazılı bir taahhüt, anlaşma vs belge bulunmadığını,
Davacı dava dilekçesinde % 10 hisse taahhüdünün işin başlangıcından itibaren baki olmasına, defalarca talep edilmiş ise de, pay devrinin gerçekleşmediğini beyan etmiş olup kabul anlamına gelmemek kaydıyla bu süreçte pay devri gerçekleşmemesine rağmen neden şirket yönetiminde kalmaya devam ettiği hususunda somut ve mantıklı bir açıklamaya ihtiyaç duyulduğunu,
Davacının delil olarak dayandığı “Protokol Taslağı”, “-… İlişkisi”, “…” vb konulu bir takım yazışmaların somutlaşmış, üzerinde anlaşmaya varılmış bir statünün varlığını göstermediğini, taraflar arasında bir hususunun müzakere edilmesi, taraflardan birinin diğerinden bir eylemde bulunmasını beklemesi veya geleceğe dair öngörülerini açıklaması hukuken geçerli sözleşme kurulduğu sonucunu doğurmayacağını, dolayısıyla e-maillerin delil niteliği taşımadığını ,
… tarafından şirketin işleyişi ve yönetimi ile ilgili bir talep veya şikayet iletildiğinde davacının ortaklık meselesini ileri sürerek konuyu kendi isteğine göre yönlendirmeye çalıştığını,
Ekte sunulan e-maillerden de anlaşılacağı üzere, taraflar arasında davacının % 10 ortaklığı konusunda hiç bir zaman anlaşmaya varılmadığını, davacının ısrarlı tutumu nedeniyle davalı …’un rahatsız olduğunu, yazışmalara dahil olan diğer bir şirket yönetici … tarafından da davacının talebinin hiç bir zaman kabul edilmediğini,
Sonuç itibariyle davacıya hisse devri ile ilgili bir taahhüdün bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama sonrasında 17/03/2022 tarih ve 2020/… Esas, 202022/… Karar sayılı kararla davanın reddine karar verilmiş; karar davacı tarafça istinaf edilmiştir.
… BAM … Hukuk Dairesi’nin 21/03/2023 tarih ve 2022/… E- 2023/… sayılı kararıyla; “Adi ortaklık; iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir(TBK md 620/1). Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzel kişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (katılım paylarını) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur.
Buna göre adi ortaklığın unsurları; kişi, müşterek amaç, müşterek amaç uğruna birlikte çaba (affectio societatis), katılım payı (sermaye) ve sözleşme bağı şeklinde belirtilebilir.
Adi ortaklık sözleşmelerinin kuruluşu bakımından, ortakların esaslı noktalarda uyuşması gerekir (TBK md 2/1). Eş söyleyişle, ortakların şahsı, müşterek amaç, müşterek amaç uğruna birlikte çaba, katılım payının türü ve kapsamı, ortaklık açısından esaslı unsurlar olup, bunlarda uyuşulması ortaklık sözleşmesinin kurulması için yeterlidir. Ortaklar, ikinci derecedeki noktalarda uyuşmamış olsalar bile, ortaklık kurulmuş sayılır.
Adi ortaklık sözleşmesi yazılı yapılabileceği gibi sözlü de yapılabilir. İhtilaf halinde, bu ortaklığın var olduğunu ileri süren kişi, iddiasını, HMK’nın 200. md gereğince senetle ispat etmelidir.
Her ne kadar adi ortaklık ilişkisi her hangi bir şekle bağlı değilse de, bu kural geçerlilik şekli bakımından söz konusu olup, ihtilaf çıktığında adi ortaklık sözleşmesinin varlığını ispat yükü, adi ortaklık ilişkisinin varlığını iddia edene düşer. Bu durumda, davacı ortaklığın varlığını ispat ile yükümlüdür. Adi ortaklıkta yazılı sözleşme, geçerlilik koşulu değil, bir ispat aracıdır.
HMK’nın 200/1 md gereğince; bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri 2.500,00 TL’yi geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Sözü geçen maddenin 2. fıkrası gereğince, senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati halinde tanık dinlenebilir.
Ayrıca HMK 202.madde gereğince “delil başlangıcı” bulunan hallerde 203/1 md gereğince de “altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemlerde” tanık delilline başvurulabilir.
Dava tarihi itibariyle uyuşmazlık değeri 10.000,00 TL senet ile ispat sınırının üzerinde kalmaktadır. Davacı ortaklık ilişkisinin varlığına dair taraflarca imzalanmış yazılı bir sözleşme sunamamıştır.
Davacı delil olarak davalı ile e-posta yoluyla yaptığı yazışmalara, hisse ve sermaye durumunu gösterir ticaret sicili kayıtlarına, ticari defter ve kayıtlara, bilirkişi incelemesine, tanık ve yemin deliline dayanmıştır.
İbraz olunan e-maillerin delil başlangıcı niteliği arz edip etmediği, tanık deliline baş vurulup başvurulmayacağı ve bu delillerin ispat gücü üzerinde durulmalıdır.
6100 sayılı HMK’nun HMK 202.maddede delil başlangıcı ;
“(1) Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir.
(2) Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Davalı taraf, dosyaya ibraz olunan e-mail içeriklerine itiraz etmemekle birlikte, bu maillerin adi ortaklığın varlığını kabule elverişli olmadığını, taraflar arasında yapılmış bir müzakere, beklenti ve öngörü açıklaması mahiyetinde olduğunu savunmaktadır.
Mevcut e-mailler ve dosya içeriği incelendiğinde davacının davalı … …’a gönderdiği 30/05/2012 tarihli görevden çekilme konulu e-mailinde Mayıs sonu itibarıyla …’daki profesyonel görevlerden çekilme kararının oluştuğu, bu nedenle 31/05/2012 tarihi itibarıyla … … AŞ’deki murahassas aza, yönetim kurulu üyeliği ile CEO’lu görevlerinden grupta üyesi olduğu tüm üyeliklerden çekildiğini, şirketlerdeki sahip olduğu hisseleri … …’un uygun bulacağı kişilere devredeceğini bildirdiğini, akabinde davacının hisselerini 31/05/2012 tarihinde …’a devrettiği, davacının istifası ile … … ve … … AŞ’deki yönetim kurulu üyeliğine …’un atandığı anlaşılmaktadır.
Ancak bu e-maillerin davacı ile davalı arasında … … şirketi ile ilgili adi ortaklığın kurulması, ortaklığın amacı, tarafların hak ve yükümlülükleri, kar ve zarara katılım vs unsurlar yönünden somut hükümler içeren, tarafların karşılıklı irade ve rızalarını, imzalarını içeren bir beyan açıklaması içermediği tespit edilmiştir.
10/09/2021 tarihli duruşmada tanık sıfatıyla dinlenen … yeminli beyanında; “Ben davacı …’nin …Ofisinde çalıştığı dönemde 2001 ve 2002 yılından itibaren tanırım. Onun makam şoförlüğünü yaptım, hem ofis ve hem şirket araçlarıyla filo yönetim işlerini takip ettim. … Finans Uzmanı olup, daha çok şirketin para ve finans işleri ile ilgileniyordu. … … adlı ve benzer adlarda bazı şirketlerin kurulacağı konuşuluyordu. Fakat bu şirketlerin nasıl kurulduğuna ilişkin toplantılara ben katılmadım. … ile … aralarında … %10, … %10 ve … %10 oranında, … da büyük ortak olacak şekilde anlaştıklarını duydum. Ancak benim gözümün önünde herhangi bir anlaşma olmadı. O dönemde … tarafından …’nin bilgisayarına atılmış olan ve kendisine %10 ortaklık payı verildiğine ilişkin maili bizzat kendim gördüm. Sonrasında bu şirket kuruldu ve faaliyete geçti. Hatırladığım kadarıyla 2009 yılı gibiydi, şirketin kuruluş aşamasından itibaren gerek finans işlerinde, gerek alınacak kararlarda etkin olarak çalıştı. 2012 yılına kadar bu çalışması sürdü, ancak şirketten neden ayrıldığını net olarak bilmiyorum,….” demiştir.
Davacı vekilince yurt dışında bulunan diğer tanıkların dinlenmesinden vazgeçilmiş olup davalı taraf esasen yazılı belge ile ispat gerektiğinden tanık delilini ve beyanlarını kabul etmediğini belirtmiştir.
Mahkemece de sadece tanık …’ın dinlenmesi ile yetinilmiş, 03/09/2021 tarihli duruşmada 1 nolu ara karar ile diğer tanıkların dinlenmesinden vazgeçilmiştir.
Dosya kapsamına göre; taraflar arasında kişi, müşterek amaç, müşterek amaç uğruna birlikte çaba (affectio societatis), katılım payı (sermaye) ve sözleşme bağı yönünden adi ortaklık unsurlarını içerir bir sözleşme ilişkisinin varlığı yazılı delil ile ispat edilememiş olup beyanına baş vurulan tanık beyanı ve dosyaya ibraz olunan e-maillerin de iddiası ispata elverişli olmadığı değerlendirilmiştir.
Gelinen aşamada; davacı, davalı taraf ile adi ortaklık sözleşmesi niteliğinde akdi/ve hukuki ilişkisinin varlığını yazılı delillerle ispatlayamamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece; davacıya, iddiasını ispat zımnında, adi ortaklığın varlığı hususunda davalıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılması ve sonucuna göre ortaya çıkacak uygun hukuksal sonuç çerçevesinde hüküm kurulması gerekirken, bu yön gözardı edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırıdır.” neden ve gerekçesiyle mahkememiz kararı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmıştır.
BAM kararı uyarınca; davacı tarafa, iddiasının ispatı bakımından davalıya yemin teklif etme hakkı konusunda, mahkememizce 04/04/2023 tarihli tensip tutanağı 2 nolu ara kararı ile yemin delili hatırlatılmış; verilen kesin süre geçtikten sonra davacı tarafça 21/06/2023 tarihli dilekçe ile yemin teklifine ilişkin beyanda bulunulduğu, başka bir ifadeyle verilen kesin süre içerisinde davacı tarafça yemin teklifinde bulunulmadığı dolayısıyla, verilen kesin süre geçtikten sonra yemin deliline dayanılamayacağı anlaşıldığından, kanıtlanamayan davanın reddine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2018/1872 E – 2020/3871 K sayılı kararı , Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/11779 E – 2017/6853 K sayılı kararı ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/9780-14406 E.K sayılı kararı).
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 269,80 TL maktu karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 170,78 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 99,02 TL’nin davacıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 9.200 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafça yapılan 83,08 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı. 13/07/2023

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı