Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/188 E. 2023/504 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/188 Esas
KARAR NO :2023/504

DAVA:Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:22/06/2022
KARAR TARİHİ:15/06/2023

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile dava dışı … ve Ticaret A.Ş. Arasında 05 Haziran 2014 tarihli, …yenileme projesi kapsamında, …Çatı İmalat ve Montaj Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme kapsamında dava dışı şirket tarafından üstlenilen çatı kaplamasında kullanılacak membran malzemenin ve malzeme üzerine uygulanacak kaplamanın taşıması gereken özelliklerin açıkça belirlendiğini, dava dışı şirket tarafından 09 Ocak 2015 tarihinde dava dışı … …’ne yapılan yazılı başvuruya binaen, çatı örtüsü … teflon membran malzemenin, cam elyaf dokumalı silikon laminasyonlu çatı membranı olarak değiştirilmesinin yönetim kurulu başkanı davalı …’ın imzası ile kabul edildiğini, dava dışı … … tarafından yapılan başvuruya binaen … Kimya Mühendisliği Bölümü tarafından çalı membran malzemesi üzerinde inceleme yapıldığını, hazırlanan 13 Şubat 2020 tarihli raporda, yapılan membran çatının ihtiyacı karşılar nitelikte olmadığının, membran malzemesinin şartnamede belirlenen dokuma özelliklerini taşımadığının, yarısaydam olması gereken malzemenin neredeyse hiç saydam olmadığının tespit edildiğini, bu nedenle, yapılması gereken yenileme çalışmasının 2.204.556 Avro olduğunu, … A.Ş.’nin, Sözleşmenin 6.4 maddesini gerekçe göstererek yaptığı 25 Aralık 2014 ve 9 Ocak 2015 tarihli süre uzatım taleplerinin, Davacı Şirket Yönelim Kurulu başkanı olan davalı … tarafından münferiden imzalanarak kabul edildiğini, bu yazı içerisinde düzenlenen tarih aralıklarında yapılan gün hesaplamasının hatalı olması sebebiyle müvekkili şirketin dava dışı … A.Ş.’den 72 gün için ilave cezai şart hak edişinin, … A.Ş.’ye olan ana sözleşme borcundan mahsup edilmediğini, davalının özen yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davalının bu davranışının kasta varan ihmal dereceğinde kusur teşkil ettiğini, bu nedenle davalının oluşan zarardan sorumlu olduğunu, 28 Eylül 2016 tarihinde Davacı şirket Genel Kurulunda davalının da yer aldığı yönetim kurulunun ibra edildiğini ancak, toplantıda stadyum yenileme projesi kapsamında Dernek gelirlerinden kullanılan bedeller ve kullanım amacının görüşülmediğini, yapılan işlemlerin tartışılmadığını, bu nedenle 28 Eylül 2016 tarihli ibra kararının uyuşmazlık konusu bedelleri kapsamadığını, davacı şirket Genel Kurulunda davacının hakim hissedarı (toplam 4000 payın 3997 payına sahip) … …, 2 paya sahip olan … … Eğlence ve Org. Hiz. San. ve Tic. A.Ş.’nin ve 1 paya sahip … … Ürünler San. ve Tic. A.Ş.’nin ayrı ayrı … tarafından temsil edildiğini, … adına her pay sahibi tarafından düzenlenen temsilnamelerin, tek başına … tarafından imzalandığını, TTK 427. Maddesi kapsamında temsilcinin temsil edilenin talimatına uyma yükümlülüğü bulunduğu göz önüne alınarak Davalının kendi talimatları doğrultusunda ibra edildiği sonucunun ortaya çıktığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle 2.805.756 Avro uğranılan zararın davalıdan tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 25/03/2012 tarihinde gerçekleştirilen Dernek Olağanüstü Seçimli Genel Kurul Toplantısında Dernek Başkanlığına seçildiğini, Yönetim Kurulu Başkanlığı 20 Ekim 2019 tarihine kadar sürdüğünü, bu süreçte davacı şirket dahil diğer bağlı ortakların yönetim kurulu başkanlığını yürüttüğünü, kararların tüm ekibin onay ve kabulü doğrultusunda karara geçtiğini; dava konusu tazminat talebine dayanak işlemlerin 2014-2015 yıllarında gerçekleştiğini, TTK 560.md gereğince sorumluluk davası açma süresinin dolduğunu, dava tarihi itibariyle iddiaların zamanaşımına uğradığını; diğer yandan zararın öğrenilme tarihi olarak … tarafından hazırlanan raporun davacıya iletildiği tarih olan 13 Şubat 2020 tarihinin kabul edilmesi durumunda dahi TTK 560.md gereğince iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu; … … …’nin 25 Aralık 2021 tarihli Olağan İdari ve Mali Genel Kurulu toplantısında müvekkilinin başkan olarak görev yaptığı yönetim kurullarının idari ve mali yönden ibra edilmemelerine karar verildiğini, bu kararların iptali yönünden açılan davaların derdest olduğunu, davacı şirket yönetim kurulu üyeleri ile hakim hissedarı … … …’nin dava konusu işlem tarihlerinde görev yapan Yönetim ve Denetleme Kurulu üyelerinin bu işlemlerden haberdar olduğunu; stad inşaatında kullanılan çatı membran malzemenin, sözleşmede kararlaştırılan malzemenin teknik özelliklerinden daha üstün ve uzun ömürlü olduğunu, … tarafından hazırlanacak rapor için alınan numunelerin nereden ve nasıl temin edildiğinin belirtilmediği, raporun mevcut yönetim tarafından sipariş usulü ile hazırlatıldığını gösterdiğini, davacının, malzemenin daha kalitesiz ve daha ucuz olduğu yönündeki iddiaları ile zarar iddiasının dayanağının bulunmadığını, işlem tarihlerinde işlemlerden dolayı müvekkilinin ibra edildiğini, müvekkilinin tazminat sorumluluğu bulunmadığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama sonrasında 03/11/2022 tarih ve 2022/431 E, 2022/938 K sayılı kararla davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; verilen karar davacı tarafça istinaf edilmiştir.
İstanbul BAM 43. Hukuk Dairesi’nin 14/03/2023 tarih ve 2023/238 E, 264 K sayılı kararıyla; “Dava anonim şirket yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı şirket vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 553/1. maddesi uyarınca, kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.Yönetim kurulu üyeleri görevlerini ifa ederken ve verilen yetkileri kullanırken, tedbirli bir yöneticinin özeniyle hareket etmeli ve şirket menfaatlerini gözetmelilerdir. Yönetim kurulu üyelerinin özen ve dikkat yükümlülüğünün kapsamı, şirket ana sözleşmesi, kanun, iç yönerge ve yönetim kurulu tarafından verilen tüm yetki ve görevleri kapsar.
TTK’nın 560/1. Maddesine göre, sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.Ceza davası zamanaşımının uygulanabilmesi için tazminat sorumluluğuna neden olan fiilin ceza kanunlarına göre suç oluşturması ve cezayı gerektirmesi yeterli olup ayrıca haksız eylem faili hakkında ceza davası açılmış olması veya mahkûmiyet kararı verilmiş olması, hatta soruşturma yapılması gerekli değildir.
Dava, yöneticinin sorumluluğuna ilişkindir. 6102 sayılı TTK hükümleri arasında mülga TTK’nın 341. maddesi gibi açık bir düzenleme olmamakla birlikte 6102 sayılı TTK’nın 408/1, 553/1ve 479/3-c maddelerindeki düzenleme karşısında anonim şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için, şirket genel kurulunda karar alınması gereklidir.(Y11.H.D’nin 13.06.2022 tarih ve E:2021/2908 -K:2022/4792;26.01.2017 tarih ve E: 2016/5455 -K:2017/534)
Somut olayda davacı şirkette 25/03/2012 ile 20/10/2019 tarihleri arasında yöneticilik yapan davalı şirket yöneticisinin stadyumun çatı yenilemesine ilişkin dava dışı şirket ile yapılan uyarınca daha düşük kalite ve ucuz ürün kullanılmasına rağmen kaliteli malzeme malzeme bedeli üzerinde ödeme yapıldığı işi yüklenen dava dışı şirkete işin gecikme süresine bağlı olarak eksik gün ceza koşulu uygulanması yapılmaması nedeniyle uğranıldığı iddia olunan zararın yöneticinin sorumluluğu kapsamında davalıdan tahsili talep edilmektedir.
Dosya kapsamından davacı şirket genel kurulu tarafından davalı yönetici aleyhine sorumluluk davası açılması yönünde alınmış bir kararın olup olmadığı anlaşılamamaktadır.
Bu hususta alınmış genel kurul kararı alınmış olması sorumluluk davası yönünde özel dava şartı olup mahkemece resen araştırılması gereklidir. Bu durumda mahkemece öncelikle genel kurulda davalı hakkında dava açılması yönünde alınıp alınmadığı araştırılıp varsa anılan kararın ibrazi için alınmış bir karar bulunmaması halinde eksikliğin giderilmesi için davacı tarafa HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca uygun süre verilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden işin esasına girilerek karar verilmesi doğru bulunmamıştır. …” neden ve gerekçesiyle mahkememiz kararı HMK’nın 353(1)a-6 md gereğince kaldırılmıştır.
Yukarıda değinilen BAM kararı sonrasında dosya mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
İstanbul BAM kararında bahsi geçen, davalı eski yönetici hakkında sorumluluk davası açılması konusunda alınmış davacı şirketin 23/05/2023 tarihli Olağan Genel Toplantı Tutanağının davacı tarafça dosyaya sunulduğu görülmüş; davacı şirket genel kurul toplantısında gündemin 10.maddesiyle sorumluluk davası açılması yönünde davacı tarafa yetki verildiği anlaşılmış; İstanbul BAM 43. HD’nin yukarıda değinilen dava şartı bu şekilde tamamlanmıştır.
Dava; davacı şirkette 25/03/2012 – 20/10/2019 tarihleri arasında yönetici olan davalının, görev yaptığı dönemde davacı şirketi temsilen stadyum yenileme projesi kapsamında imzalamış olduğu 05/06/2014 tarihli sözleşmeden kaynaklı olarak, dilekçede açıklanan işlemler nedeniyle davacı şirketi uğratmış olduğu ileri sürülen zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davalı taraf, davaya cevap süresi içinde zamanaşımı def’inde bulunmuştur.
Taraflar arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, iddia edilen zararlandırıcı eylem ve işlemler nedeni ile davanın TTK.nın 560.maddesi kapsamında zamanaşımı süresinde açılıp açılmadığı, açılmış ise ileri sürülen hukuksal nedene (TTK 553.md) bağlı olarak davalının sorumluluğunu gerektirir bir zararın bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise miktarının ne kadar olduğu noktalarında toplanmaktadır.
Davalı tarafça zamanaşımı savunmasında bulunulduğuna göre, öncelikle bu sorunun çözüme kavuşturulması; diğer bir anlatımla iddia edilen eylem ve işlemlere dayalı olarak TTK’nın 553.md kapsamında açılan sorumluluk davasının yasada öngörülen zamanaşımı süresi içerisinde açılıp açılmadığının belirlenmesi gerekmekte olup;
Bu konuda olaya uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nın 560.maddesi; “Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda davalıya yüklenen ve yukarıda özetlenen zararlandırıcı eylem ve işlemler; davacı tarafa ait stadyum yenileme projesi kapsamında çatı kaplamalarında kullanılan malzemelerin, sözleşme ile kararlaştırılan malzemelerden daha düşük kalite ve vasıfta olmasına rağmen kaliteli malzeme bedeli ödenmesi ile bu işleri yüklenen dava dışı firmaya işin gecikme süresine bağlı olarak eksik gün ceza koşulu uygulanması olarak özetlenebilir.
Davalının, davacı şirkette 25/03/2012 ile 20/10/2019 tarihleri arasında yöneticilik yaptığı; stadyumun çatı yenilemesine ilişkin dava dışı firma ile yapılan 05/06/2014 tarihli sözleşmenin davacı şirketi temsilen davalı tarafından imzalandığı; sözleşmenin ifası süresince davalının yetkisinin devam ettiği; sözleşme ile yüklenilen işin gecikme ile 10/01/2016 tarihinde tamamlandığı ve davacı şirkete teslim edildiği tarafların kabulünde olup, bu hususlar dosya kapsamı ile de sabittir. Bu tarihten sonra yapılan 28/09/2016 tarihli şirket Genel Kurul Toplantısında önceki döneme ilişkin davalının ibrasına karar verildiği ancak, iddia edilen eylem ve işlemlerin açıkça müzakere edilmediği dosyada örneği bulunan genel kurul kararından anlaşılmaktadır. Zaten davacı taraf da zararlandırıcı eylem ve işlemlerin bu dönemde gerçekleştiğini ancak, bu döneme ilişkin Bağımsız Denetim Kuruluşu’na yaptırılan inceleme sonrasında hazırlanan raporla olaya 20/12/2021 tarihinde muttali olduklarını, dolayısı ile davanın zamanaşımı süresi dolmadan açıldığını ileri sürmüştür.
Olaya uygulanması gereken TTK’nın 560.maddesinde öngörülen zamanaşımı süreleri; davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her halde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl olarak düzenlenmiştir. Yukarıda özetlendiği şekliyle davalıya yüklenen eylem ve işlemlerin tamamı, işin yüklenici tarafından davacı tarafa gecikmeli de olsa teslim edildiği 10/01/2016 tarihinden önce gerçekleşmiştir. Bu durumda ilgililer hakkındaki sorumluluk davasının işin teslim edildiği bu tarihten (10/01/2016) itibaren yasada öngörülen 2 ve 5 yıllık süreler içerisinde açılması gerekmektedir.
Somut olay bakımından eldeki davanın, 10/01/2016 tarihinden itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra 22/06/2022 tarihinde açıldığı, 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle, davacı tarafın ileri sürdüğü ıttıla tarihinden itibaren 2 yıllık süre içerisinde dava açıldığı iddiasının dinlenemeyeceği; davalıya yüklenen eylem ve işlemlerin ayrıca ceza sorumluluğunu gerektirecek nitelikteki eylem ve işlemler de olmadıkları dolayısıyla, olaya ceza zamanışımı süre ve hükümlerinin de uygulanmasının olanaklı olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığından, TTK 560.md gereğince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafça 24/04/2023 tarihli dilekçe ile delil tespiti talebinde bulunulmuş ise de; az yukarıda açıklandığı üzere davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiğinden ve bu nedenle delil toplanmasına gerek görülmediğinden, bu konudaki talebin de reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 831.234,59 TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 831.054,69 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 750.735,07 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı. 15/06/2023

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı