Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/105 E. 2023/778 K. 24.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/105 Esas
KARAR NO:2023/778

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili)
DAVA TARİHİ:30/08/2022
KARAR TARİHİ:24/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ilaç ve sağlık ürünleri depo ve pazarlama işlerini yapan sektöründe maruf bir şirket olup pandemi döneminde dahi tedarik sürecini aksatmaksızın müşterilerinin taleplerini karşıladığını, davalı yan yan tarafından pandemi sürecinde yüklü miktarda dezenfektan siparişi verildiğini, müvekkili şirketce bu talepler karşılandığını, bahsi geçen ürünlerle alakalı davalı yana fatura kesildiğini ve ürünler 2020 yılı Mart ayı itibariyle teslim edildiğini, ancak davalı yan tarafından pandemi bitiminde 2020 yılının aralık ayında hesabı kapatmak amacıyla haksız ve kötüniyetli şekilde iade faturası kesildiğini ancak bahsi geçen ürünlerin iade edilmediğini, bahsi geçen ürünler davalı borçlu yan tarafından Covid-19 virüs salgının ülkemizde ilk görüldüğü dönemde vatandaşlarda oluşan panik havası nedeniyle talebin fazla olduğu dönemde sipariş edildiğini, ancak sonraki süreçte ürünlerin satışının beklenen seviyede olmaması nedeniyle elde kalan ürünlerin iadesine ilişkin iade faturası keşide edilerek davalı eczane tarafından kötüniyetli davranışlarda bulunulduğunu, müvekkili şirket tarafından bahsi geçen iade faturası kabul edilmediğini ve iade edildiğini, bu süreçte davalı harici siparişlerde de bulunduğunu ancak iş bu fatura bedelleri de ödenmediğini, bu hususta karşı yan ile şifahen görüşmeler yapılmışsa da herhangi bir netice alınamadığını, bu nedenle davalı aleyhine taraflarınca …. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas Sayılı dosyası marifetiyle icra takibine girişildiğini, davalı yan iş bu takibe de haksız ve kötüniyetli şekilde itiraz ettiğini, huzurdaki dava konusu fatura alacağına ilişkin taraflarından arabuluculuk kurumuna başvurulduğunu ancak arabuluculuk sürecinde de herhangi bir netice alınamadığını, açıklanan tüm bu nedenlerle ….İcra Müdürlüğü’ nün … Esas Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, takibe yapılan itirazın haksız ve kötüniyetli olması nedeniyle %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri, arabuluculuk masrafları ve vekalet ücretlerinin itiraz eden davalı yana yükletilmesine karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafça ileri sürülen hususlar soyut ve gerçek dışı olup reddi gerektiğini, müvekkili tarafından gönderilen ve ellerine ulaşan siparişin yanlış ürün ve adet olarak çok fazla ürün olması nedeniyle davalı müvekkili, davacı ecza deposu ile iletişime geçerek kendilerine iade faturası göndermelerini talep ettiğini, ancak defalarca talep edilmesine rağmen karşı taraftan iade faturası örneği gelmeyince mecburen davalı müvekkil kendisi 8.959,43 TL değerinde iade faturası düzenlemiş ve davacı ecza deposuna gönderdiğini ancak bu kez de davacı bu faturayı kabul etmediğini, bu sırada iade faturası konusu netleşmediğinden ve bu süreç neredeyse 6 ay sürdüğünden, davalı da başına asla bu tür bir durum geleceğini tahmin edemediğinden davacı ecza deposu ile olağan ticaretine devam ettiğini ve eczanesinin eksiklerini, ihtiyaçlarını davacı ecza deposundan sipariş ve tedarik etmeye devam ettiğini, tüm bu süreçler ve yaşanan sıkıntılar süresince de davalı müvekkili bilfiil kendisi davacı ecza deposunun sahibi ile görüşmek istediğini fakat 3 4 kez bu talebini iletmiş olsa da asla olumlu bir yanıt alamadığını, bu durum bile başlı başına davalı müvekkilinin iyi niyetini, dava konusu durumu önceden çözmek ve sonuca ulaştırmak için çabasını kanıtlar nitelikte olduğunu, taraflar arasında yapılmış olan arabuluculuk toplantısında davalı müvekkili oldukça uzlaşmacı bir yol izlediğini, talepleri oldukça makul olduğunu, buna göre, yasal haklarına tabi olarak iade faturasını düşerek kalan borcu yasal faizi ve vekalet ücreti de dahil olarak ödemeyi kabul ettiğini, fakat iki kez gerçekleştirilen toplantılar sonucunda ne yazık ki davacı şirket tarafından bu talepler kabul edilmemiş ortak bir noktada buluşulamadığını, açıklanan tüm bu nedenlerle davacı tarafça haksız ve kötü niyetli olarak açılmış olan davanın reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMEMİZİN İLK KARARI:
Mahkememizce 22/11/2022 tarihli … sayılı ilam ile; “Dava, davalı tarafından …. İcra Dairesi’nin … takip sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
2004 sayılı İİK ‘nun 67. maddesinde takip talebine itiraz edilen alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği düzenlenmiştir.
Eldeki dava da, davacı tarafından davalı aleyhine …. İcra Dairesi’nin … takip sayılı dosyası ile 18.695,71 TL alacak için ilamsız icra takibine başlanığı ödeme emrinin 29/07/2021 tarihinde davalı borçluya tebliğ edildiği borçlu tarafından 03/08/2021 tarihinde yasal sürede takibe itiraz edildiği, itirazın 10/08/2021 tarihinde davacı alacaklıya tebliğ edildiği alacaklı tarafından 01/08/2022 tarihinde arabulucuk başvurusu yapıldığı,18/08/2022 tarihinde arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği, 30/08/2022 tarihinde elde ki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Elde ki dava, borçlu tarafından sunulan itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmalıdır. Davacının davasını açabileceği son tarih 10/08/2022 tarihidir. Ancak 6235 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun; Arabuluculuk sürecinin başlaması ve sürelere etkisi başlıklı 16.maddesinde – (1)” Arabuluculuk süreci, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru hâlinde, tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar….
(2) Arabuluculuk sürecinin başlamasından sona ermesine kadar geçirilen süre, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.” denilmiştir.
Elde ki dava dava da hak düşürücü süre 29/07/2021 tarihinde işlemeye başlamış, 01/08/2022 tarihinde arabulucuk başvurusunun yapılması ile durmuş, 18/08/2022 tarihinde arabulucuk son tutanağının düzenlenmesi ile yeniden işlemeye başlamıştır. Arabulucuk sürecinin başladığı 01/08/2022 tarihi itibariyle dava açılması için kalan süre 9 gündür, bu süre 18/08/2022 tarihinde yeniden işlemeye başlamıştır ve 27/08/2022 tarihinde dolmuştur, ancak bu tarih hafta sonuna isabet etmesi nedeni ile davacının dava açabileceği son tarih 29/08/2022 tarihidir. Davacı tarafından 30/08/2022 tarihinde hak düşürücü süreden sonra elde ki dava açılmış ve mahkememizce hak düşürücü süre içerisinde açılmayan davanın reddine dair aşağıda ki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesi davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmaması nedeni ile reddine karar verilmiştir.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ’NİN KALDIRMA İLAMI:
Mahkememizin yukarıda gerekçesi yazılı kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’ nin 30/01/2023 tarihli 2023/… Esas ve 2023/… Karar sayılı ilamı ile; “Dava, davalı tarafından …. İcra Dairesi’nin … takip sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtiraz üzerine duran ilamsız icra takibinin sürdürebilmesi için ya, İİK.nun 68 maddesi gereği itirazın tebliği tarihinden itibaren 6 aylık hak düşürücü sürede İcra Mahkemesinde itirazın kaldırılması davası açılmalı yada İİK.nun 67 maddesi gereği genel hükümlere göre yasal 1 yıllık hak düşürücü sürede itirazın iptali davası açılmalıdır.Elde ki dava itirazın iptali davası olduğundan , borca itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmalıdır.
6235 sayılı HUAK 16 maddesi (1); Arabuluculuk sürecinin başlaması ve sürelere etkisi başlıklı 16.maddesinde – (1)” Arabuluculuk süreci, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru hâlinde, tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar….
(2)Arabuluculuk sürecinin başlamasından sona ermesine kadar geçirilen süre, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.” denilmiştir.
Aynı Kanunun 18/A-(15) maddesinde “Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez .”denilmiştir.
Arabuluculuk Anlaşamama tutanağına göre Arabuluculuk Bürosuna başvuru tarihinin 1.8.2022 tarihi olduğu, Arabulucu tarafından 18.8.2022 tarihi ilk oturum olarak belirlendiği, ikinci oturum tarihi olan sürecin bittiği tarihin 23.8.2022 olarak tutanağa yazılı bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak kanunda Arabuluculuk Bürosuna başvuru ile hak düşürücü sürenin duracağı düzenlenmiştir. Son görüşmenin yapıldığı tarihin 23.8.2022 olduğu ve imzaların 29.8.2022 tarihinde Arabulucu tarafından imzaların tamamlanarak davacı vekiline iletildiği anlaşılmaktadır.Eldeki davada borçlunun itiraz dilekçesinin 10.8.2021 tarihinde alacaklı davacıya tebliğ edildiği ve davacı tarafından 1.8.2022 tarihinde bir yıllık hak düşürücü sürenin dolmasına 9 gün kala Arabuluculuk Bürosuna başvurusu yapıldığı, hakdüşürücü sürenin durduğu, görüşmelerin telekonferans ile yapıldığı imzaların tamamlandığı tarihin 29.8.2022 tarihi olduğu dikkate alınmasa dahi, ikinci oturum tarihi olan 23.8.2022 tarihinden davanın açıldığı 30.8.2022 tarihine kadar 7 gün süre bulunduğu,davanın 1 yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır.Dava süresende açıldığı halde hakdüşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.” gerekçesi ile kaldırılmasına karar verilmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı tarafından …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
2004 sayılı İİK ‘nun 67. maddesinde takip talebine itiraz edilen alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği düzenlenmiştir.
Eldeki dava da, davacı tarafından davalı aleyhine …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyası ile ticari alışverişten kaynaklanan faturalar dayanak gösterilerek 17.812,1 TL asıl alacak ve 883,61 TL takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam 18.695,71 TL alacak için ilamsız icra takibine başlanığı ödeme emrinin 29/07/2021 tarihinde davalı borçluya tebliğ edildiği borçlu tarafından 03/08/2021 tarihinde yasal sürede takibe itiraz edildiği, takibin durduğu, borçlu itirazının 10/08/2021 tarihinde davacı alacaklıya tebliğ edildiği, davacı tarafından 30/08/2022 tarihinde elde ki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık davacının takip ve dava konusu faturalar nedeni ile davalıdan alacaklıya olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, mali müşavir bilirkişi Prof. Dr. … tarafından düzenlenen 22/05/2023 tarihli rapor ile; tarafların ticari defter ve kayıtlarının TTK ve VUK hükümlerini uygun olarak tutulduğu, 13/04/2021 tarihi itibari ile tarafların defter ve kayıtlarının birbiri ile örtüştüğü davacının defterlerine göre davalıdan 17.812,09 TL alacaklı, davalının da defterlerine göre davacıya 17.812,09 TL borçlu olduğu, bu tarihten sonraki mutabakatsızlığın davalı tarafından düzenlenen iade faturalarından kaynaklandığı, davalının davacıya 28/05/2021 tarihli ve 23/06/2021 tarihli 8.959,43’er TL bedelli iki ayrı iade faturası düzenlediği, bunun üzerine davacı tarafından 24/07/2021 tarihli ve 8.959,43 ‘er TL bedelli olarak düzenlenen iki ayrı iade faturasını davalının defterlerine kaydettiği ve davalının davacıya olan 17.812,09 TL borcunun devam ettiği, fatura konusu malların teslim edilip edilmediğinin anlaşılamadığı rapor edilmiştir.
Bir fatura alan kişinin aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmaması halinde fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağı, dava konusu edilen faturaların davalının ticari defterlerine kayıt edilmiş olduğu, her ne kadar bilirkişi raporunda davalı tarafından gönderilen iki adet iade faturasının 8 günlük süre içerisinde kesilip kesilmediğine dair bir tespit yok ise de davalının davacının bu iade faturalarına karşılık gönderdiği aynı miktarlı iki faturayı defterlerine işlediği bu hali ile fatura kapsamındaki malların teslim alındığının kabulünün gerektiği ve davacının davalıdan 17.812,09 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar davacı tarafından takip talebi ile takip öncesi dönem için işlemiş 883,61 TL temerrüt faizi talep edilmiş ise de davalının takipten önce temerrüte düşürüldüğü ispat edilemediği ve bu miktar yönünden itirazın iptali talep edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar, tüm dosya kapsamı ile bilirkişi raporu dikkate alınarak davacının davalıdan tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre 17.812,09 TL alacaklı olduğu, davalının takipten önce temerrüte düşürüldüğü ispat edilemediğinden takip öncesi dönem için işlemiş faiz talebinde bulunulamayacağı anlaşılmış ve davalı tarafından icra dosyasına yapılan itirazın asıl alacak yönünden iptalin fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli … sayılı kararında belirtildiği üzere; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun itirazında haksız olması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Davacının talebinin faturaya dayalı olduğu ve alacağın likit olduğu anlaşıldığından davacının icra inkar tazminatı isteminin kabulüne karar verilmiştir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi uyarınca itirazın iptali davasının kısmen veya tamamen reddi halinde, borçlu lehine hükmedilecek tazminat kötü niyet tazminatı olup, borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olmasının yanında takip alacaklısının kötü niyetli olması gerekir. Alacaklı icra takibi başlatmakta kötü niyetli değilse aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilemez. Somut olayda, davacı yanın reddine karar verilen alacak istemi yönünden kötü niyetli olduğu dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Bu sebeple davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilerek uyuşmazlığın bütünü hakkında aşağıda ki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda yazılı kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalı tarafından …. İcra Dairesi’ nin … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın 17.812,10 TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-İtirazın iptaline karar verilen alacağın %20 ‘ si oranında hesaplanan 3.562,42 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
4-Alınması gereken 1.216,74 TL karar ve ilam harcının 225,80-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 990,94 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından ödenen 225,80 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından bu yargılama nedeni ile ödenen 80,70 TL başvuru harcı ile 2.240,00 TL posta, tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.320,70 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 2.211,02-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geriye kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 17.812,10 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 883,61 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
9-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
10-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabulucu ücretinin 1.486,27 TL’ sinin davalıdan, 73,73 TL ‘ sinin davacıdan alınarak Hazine’ye ödenmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/10/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır