Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/785 E. 2023/175 K. 07.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2022/785 Esas
KARAR NO:2023/175

DAVA:Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:25/11/2015
KARAR TARİHİ:07/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin …’da bulunan … …’ nin sahibi olduğunu, güzellik merkezinde kullanmak üzere davalı … San.ve Tic. Ltd. Şti.’den davalı firmaca Alman Malı olduğu beyan edilen… Aletini 11.12.2014 tarihinde 14.160,00 Euro bedelle satın aldığını, ödemeleri 05.12.2014 tarihinde 3.500 Euro peşin, 05.02.2015 tarihinde 500 Euro peşin ve kalan kısmını da Ocak 2015 başlangıç – Ağustos 2016 Bitiş tarihli 500 er Euro bedelli 20 Adet aylık sıralı senet imzalayarak ödemeyi kabul ettiğini,ürünün müvekkiline 11/12/2014 tarihinde … … kanalı ile teslim edildiğini, davalı şirket personelince ürünün açılışı ve kurulumunun yapıldığını, davalı şirketin personeli huzurunda ürünün çalıştırıldığını ve iki yıl garantili olduğu söylenen üründe arıza çıktığını, arızalı ürünün davalı şirket personelince geri götürüldüğünü, aciliyetli olarak dönüş yapılacağı söylenmesine rağmen 7 ay boyunca kendilerince ne ürün iadesi ne onarımı ne de yeni ürün teslimi söz konusu olmadığını, müvekkilinin buna rağmen 05/12/2014 tarihindeki 3.500 Euroluk peşin ödemesinin üzerine 05/02/2015 tarihinde yine 500 Euroluk diğer peşin ödemesini de yaptığını, ayrıca günü gelen senetlerden 01/01/2015 tarihli 500 Euro bedelli, 02/02/2015 tarihli 500 Euro bedelli, 02/03/2015 tarihli 500 Euro bedelli, 01/04/2015 tarihli 500 Euro bedelli 4 adet senedi ödediğini, ürünü aldığı günden itibaren 7 ay boyunca kullanamamasına rağmen davalı firmaya toplamda 6.000,00 Euro ödeme yaptığını, aradan 7 ay geçtikten sonra Temmuz 2015’te davalı şirket personelinin yeni bir ürün getirdiğini, bu sefer de ürünün lazer atışı yapan ikinci bıçağının arızalı çıktığını, arızalı parçanın yerine 2 hafta sonra davalı tarafından yeni bıçak gönderildiğini, ürünü müvekkile teslim ettiği gibi senet ödemelerini talep eden davalı firmaya müvekkilce 03.07.2015 tarihinde 2 adet senet bedeli olan 1000 Euroluk bir ödeme daha havale edildiği ancak bu ödemenin müvekkilin hesabına geri geldiğini, satın aldığı üründen bir türlü verim alamayan müvekkilin, yaşadığı bütün bu mağduriyetler dolayısıyla davalı firmaya ödeme yapmayı durdurduğunu, bunun üzerine davalı firmanın, ….İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile müvekkili ve kendisine kefil olan eşi aleyhine, günü gelen 02.05.2015 tarihli, 01.06.2015 tarihli, 01.07.2015 tarihli, 03.08.2015 tarihli 500’er Euro bedelli senetleri icraya koyduğunu, işbu icra takibinin yetkisiz yerde açıldığı yönünde itirazda bulunulduğunu, ….İcra Hukuk Mahkemesince yetki itirazının yerinde görüldüğünü ve söz konusu takiplerin tedbiren durdurulmasına karar verildiğini, müvekkiline ürünün Alman malı olduğunun ifade edildiği, müvekkilin bu cihazı Alman malı diye o fiyata satın aldığını, ancak gerek başkaca kullanıcılardan alınan duyumlar gerek şirketten ayrılmış olan personelce verilen bilgiler, gerekse ürünün defalarca arıza vermesi sebebiyle duyulan şüphe dolayısıyla … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin … D.İş sayılı dosyası ile ürünün menşei hakkında tespit yaptırıldığı, yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde, ürünün açıkça Çin Malı olduğu, müvekkilinin elinde bulunan cihazın arka etiketinde, cihazın teknik özelliklerini ve tipini gösteren etiketteki cihaz ile orijinal ürünün benzerliğinin olmadığını, sadece ön taraftan cihazların benzer olduğunu, orijinal Alman modellerindeki ön pano sacının orijinalliğinin dahi olmadığını, yan sanayiden imal edilmiş nitelikte olduğunun tespit edildiğini, ayrıca davalı firma hakkında başkaca bir kullanıcı tarafından …Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Sor. Numaralı dosyası ile şikayette bulunulduğunu, yine davalı firma hakkında ….Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Ve ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E sayılı dosyası ile yasa ve usullere uygun mal satmamaktan alıcıları zarara uğratmaktan kaynaklı davalar açıldığını,davalı firmanın elinde halen 16 adet senet bulunduğunu, müvekkilin icra ve haciz tehdidi altın olduğunu, açıklanan tüm bu nedenlerle davalı firma tarafından icraya konulan ve konulma tehdidi altında bulundurulan ( Ödenmiş olan ilk 4 aya ilişkin olanlar hariç ) Mayıs 2015 başlangıç – Ağustos 2016 Bitiş tarihli 500’er EuroTuk 16 adet sıralı senedin icraya konmasını engellemek için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, akabinde Alman malı diye satılıp aslında Çin Malı olan ve sürekli arıza veren cihazın iade edilerek ödenen bedellerin müvekkile iadesini, davalı firmada kalan 16 adet senedin iadesini, müvekkilin ürünü 7 ay boyunca kullanamaması dolayısıyla fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydıyla şimdilik 200 TL’ lik uğradığı iş kaybının tespit edilerek davalı firmadan tahsilim, ayrıca müvekkilinin haksız bir şekilde icra ve haciz tehdidi altında bulundurulması ve ürünü taahhüt ettiği şekilde müşteri çevresinde kullanamaması dolayısıyla uğradığı itibar kaybı dolayısıyla 10.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini, iş kaybı ve manevi tazminat için dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka reeskont faizini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı tarafa, dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı taraf herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmalara da katılmamıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, satış sözleşmesine konu ürünün ayıplı olması nedeni ile ürün bedelinin iadesi, verilen bonolar nedeni ile menfi tespit, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkememizin 05/02/2020 tarihli … (E) -… (K) sayılı kararı ile davanın reddine ilişkin verilen karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13 HD’nin 03/11/2022 tarihli 2020/1052 (E)-2022/1587 (K) sayılı kararı ile “….Dava, ticari satış ilişkisinde ayıba dayalı sözleşmeden dönme hakkının kullanıldığının tespiti ile davalıya satış bedeli karşılığı ödendiği iddia olunan 6.000,00-Euro’nun iadesi, yine satış bedeli karşılığı davalıya verildiği ve halen davalı elinde olduğu belirtilen her biri 1.380,00-TL(500,00-Euro) tutarlı 16 adet bonodan ötürü davalıya borçlu olunmadığının tespiti, bu bonoların davacıya iadesi, ayıplı ürünün kullanılamaması nedeniyle oluşan iş kaybına dayalı 200,00-TL maddi tazminatın ve 10.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan tahsili istemlerine ilişkin olup mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresinde kanun yoluna başvurulmuştur.
Dava dilekçesi ekinde, taraflar arasındaki satış ilişkisine dair irsaliyeli fatura ve … teslim belgesi, ödendiği iddia olunan dört adet bonoların fotokopileri, havale dekontlarının mevcut olduğu, … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının, … İcra Hukuk Mahkemesi, … esas sayılı dosyasının, … 1 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Değişik İş Sayılı dosyasının mahkemece celbedildiği, davacı tanığının dinlenildiği, taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, işletme defteri tutan davacının 2014 yılına ilişkin defterlerini ve maddi zararına delil teşkil ettiğini belirttiği bir kısım müşteri rıza ve anket formlarını dosyaya sunduğu, davalı tarafça defter ibraz edilmediği, mali müşavir bilirkişi tarafından yapılan incelemede davacının 2014 yılında gelir elde etmediği, 2015 yılı işletme defterinin sunulmadığı, bu haliyle iş kaybına dayalı zarar tespiti yapılamayacağının bildirildiği, ilk derece mahkemesi tarafından; arızalı ürün nedeni ile uğranılan zararın tespitinin yapılamadığı, davacının ispat yükünü yerine getiremediği gibi ileri sürdüğü delillerle de bu hususun kanıtlanması olanaklı olmadığı gerekçeleri ile davacının tüm talepleri yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı taraf menfi tespit talebine konu bonolardan 02/05/2015, 01/06/2015, 01/07/2015, 03/08/2015 vadeli her biri 1.380,00-TL bedelli dört adet bonoya dayalı olarak davacı aleyhine 19/08/2015 tarihinde takip başlatmış olup, … İcra Müdürlüğü’nün 2015/… esas sayılı kambiyo takibine karşı davacı tarafından icra hukuk mahkemesi nezdinde yetki itirazında bulunulduğu, … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … esas, … karar sayılı, 21/12/2015 tarihli kararı ile yetki itirazının kabulüne kararın kesinleşmesi ve talep halinde dosyanın yetkili İstanbul İcra Müdürlüğüne gönderilmesine karar verildiği, alacaklı vekilince 27/10/2015 tarihinde yetki itirazının kabulü nedeniyle dosyanın İstanbul İcra Müdürlükleri’ ne gönderilmesini talep ettiğinin UYAP üzerinden yapılan inceleme ile tespit edildiği, ancak dosyanın İstanbul İcra Müdürlüğüne gönderilip gönderilmediğine, gönderilmiş ise oradaki takip dosya bilgilerinin ne olduğuna dair dosya kapsamında bilgi bulunmadığı anlaşılmıştır.
Dava dilekçesi ekinde ödendiği belirtilerek örnekleri sunulan dört adet bono ile davalının icra takibine konu ettiği dört adet bononun keşidecisinin davacı, lehdarının davalı olduğu, bonoların bedel kısmında rakamla 1.380,00-TL yazılı olduğu ancak hemen altında 500,00-Euro ibaresinin yer aldığı, ayrıca yazı kısmında bono bedellerinin 1.380,00-TL olduğu, 6102 Sayılı TTK’nun 778/2-c bendi atfı ile aynı kanunun 676/1 fıkrası uyarınca yazı ile gösterilen bedelin üstün tutulacağı, bu nedenle bono bedellerinin 1.380,00-TL olduğu, bonolar üzerinde malen kaydı bulunduğu, dosyada örneği bulunmayan diğer 12 bono ile ilgili davacı vekilince bono bedellerinin 1.380,00-TL olduğu ile ilgili açıklama dilekçesi sunulduğu anlaşılmıştır.
Dava dilekçesi kapsamından davacının; davalıdan satın aldığı İPL lazer epilasyon cihazının kendisine teslim edildikten sonra arızalandığını, arızalanan ürünün davalı tarafından geri götürüldüğünü, yedi ay sonra yeni bir ürün teslim edildiğini, teslimden iki hafta sonra yeni cihazın lazer atışı yapan ikinci bıçağının arızlandığını, durumun davalıya bildirilmesi üzerine davalı tarafından arızalı parça yerine yeni bıçak gönderildiğini, davalının ikinci ürünün tesliminden sonra kalan satış bedelinin iadesini talep ettiğini, bu amaçla elindeki bonolardan vadesi gelen dört adedini takibe konu ettiğini, davalı şirketin başka müşterilerinden alınan duyumlar akabinde, kendisine Alman malı olarak satılan ilk yerine yerine yine Alman malı olarak teslim edilen ikinci cihaz üzerinde delil tespiti yaptırıldığını, cihazın Çin Malı olduğunun tespit edildiğini iddia etmiştir.
Dosya kapsamında teslim alınan ilk ürünün arızalandığına ve davalı tarafça geri alındığına, ardından yeni cihaz teslim edildiğine dair bir teslim belgesi mevcut değildir. Davacı vekilince; dava dilekçesine ekli delil listesinde; davalı ile … … arasında ürünün arızalı çıktığına ve geri götürüldüğüne dair yazışmaların … …’dan celbi talep edilmiş; mahkeme tarafından 15/12/2015 tarihli celsede … … firmasına yazı yazılmasına karar verildiği, ancak ara kararın yerine getirilmediği anlaşılmıştır. Dosya kapsamında ilk veya ikinci ürünün garanti belgeleri de mevcut değildir.
Davacının dava dilekçesinde ilk teslim edilen ürün yönünden TBK’nun 227/4 maddesinde düzenlenen ayıplı ürünün yenisiyle değiştirilmesi seçimlik hakkını kullandığını, uyuşmazlığın yeni teslim edilen cihaza ilişkin olduğunu, yeni teslim edilen bu ürünün Alman malı değil, Çin malı olduğunu iddia ettiği, iddiasını delil tespiti raporuna dayandırdığı görülmektedir.
Mahkemece celbine … … ile davalı arasında yapılan ürünün geri iade edildiğine dair yazışmaların celbine karar verilmiş ve ara karardan rücu edilmemiş olmasına rağmen, davacının, ilk cihazın davalı tarafından alındığına dair iddiasını dayandırdığı bu delilin celbi için yazı yazılmaması isabetsiz olmuştur. Mahkemece ara karar gereğinin yerine getirilmesi, gelen yazı cevabına göre dava konusu ürünün, arızalanan ilk cihazın davalı yanca geri alınması sonrası yeni teslim edilen cihaz olduğu iddiasının ispata elverişli olup olmadığının değerlendirilmesi, bu yönde bir sonuca ulaşılırsa; iddia olunan ayıbın mahiyetinin ne olduğunun(açık, gizli), ayıbın mahiyetine göre davacının muayene ve ihbar külfetlerini yerine getirip getirmediğinin tespiti amacıyla, delil tespiti raporunda yer alan bilirkişi haricindeki teknik bilirkişilerden oluşacak uzman heyet marifetiyle cihaz üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak denetime elverişli rapor alınması ve davacının ayıba dayalı iade alacağı ve menfi tespit ve bonoların kendisine iadesi talepleri yönünden sonuca gidilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
Kabule göre de; mahkemece, arızalı ürün nedeni ile uğranılan zararın tespitinin yapılamadığı gerekçesi ile davacının tüm talepleri reddedilmiş ise de; 6100 Sayılı HMK’nun 297/1-c maddesi uyarınca; gerekçeli kararın; çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi zorunlu olup, gerekçeli kararda davacının ayıba dayalı iade alacağı ve menfi tespit talepleri manevi tazminat talebi bakımından değerlendirme yapılmadığı, bu taleplerin hangi gerekçe ile reddedildiğinin denetime açık şekilde tartışılıp değerlendirilmediği anlaşılmıştır. Gerekçesi açıklanmadan karar verilmesi, mahkeme kararlarının gerekçeli olması gereğine ilişkin anayasal ilkeye de aykırıdır…” gerekçesi ile kaldırılmasına kesin olarak karar verilmiştir. Mahkememizce kaldırma ilamı gereği yargılamaya devam edilmiştir.
Yukarıda gerekçesi yazılı ilamda değinilen … kargoya yazılan müzekkereye 19/04/2017 tarihinde “…Şirketimiz ilgili birimlerince yapılmış olan taramalar neticesinde belirtilen gönderiye ilişkin şirketimiz kayıtlarında herhangi bir yazışmaya rastlanmamış olup şirketimizde bu gönderiye ilişkin herhangi bir tazmin talebide mevcut değildir. Gönderi sorunsuz olarak alıcısına teslim edilmiş olarak gözükmektedir. Kayıtlarımızda ürünün arızalı çıkmış olduğuna ilişkin bilgi bulunmamaktadır. Kaldı ki şirketimizce gönderiler kapalı olarak teslim alınıp alıcısına kapalı olarak eslim edilmekte olup ürün içeriği hakkında şirketimizde herhangi bir bilgi mevcut değildir…” şeklinde cevap verildiği anlaşılmıştır.
Gelen müzekkere cevabı içeriği davacının, arızalanan ilk ürün yerine davalının yeni ürün gönderdiği iddiasını ispata elverişli değildir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur.
İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddesi de “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” hükmünü içermektedir.
Davacı, taraflar arasındaki satış sözleşmesine konu ürünün ayıplı olduğunu ispat yükü altındadır. Yargılamanın geldiği aşama itibariyle davacı ürünün ayıplı olduğunu, davacı tarafından yeni ürün verildiğini ve delil tespitine konu yaptığı ürünün davalının göndermiş olduğu ikinci ürün olduğunu ispat edebilmiş değildir. Bu durumda davacının ayıp nedeni ile sözleşmeden döndüğünün tespiti, ödenen bedelin iadesi ve kar kaybına ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Menfi tespit davalarında ispat yükü kural olarak alacaklı üzerindedir. Ancak somut olayda davacı tarafından imzası inkar edilmeyen malen kaydına havi bonolardan dolayı sözleşmeye aykırılık iddiası ile borçlu olunmadığının tespiti ile davalı elinde bulanan bonoların iadesi talep edildiğinden davacı borcun geçerli bir nedene dayanmadığını ispat yükü altındadır. Davacı tarafından bonoların dava konusu yapılan satış sözleşmesi nedeni ile verildiği ispat edilemediği gibi, bu ispat yerine getirilse dahi temel ilişkideki borcun geçersiz olduğu yukarıda değinildiği üzere ispat edilememiştir. Bu nedenle davacının menfi tespit isteminin reddine karar verilmiştir.
Davacının manevi tazminat istemine gelince; 6098 sayılı TBK’nun 58. maddesine göre, şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Manevi tazminat istenebilmesi için şahsiyet haklarına saldırı olması, saldırının haksız olması, manevi zarara uğranılması, kusurlu olunması ve illiyet bağı bulunması gerekir. Ancak, her sözleşmeye aykırılık iddiası tek başına manevi tazminatı gerektirmeyip ayrıca bu aykırılığın aynı zamanda kişilik haklarına yönelik bir saldırı da teşkil etmesi gerekir.
Somut olayda, taraflar arasında geçerli olan satış sözleşmesi nedeni ile davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığı ispat edilemediğinden manevi tazminat isteminin reddine karar verilerek uyuşmazlığın bütünü hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda yazılı kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacının maddi tazminat ve menfi tespit talebi yönünden alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcı ile manevi tazminat talebi yönünden alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından ödenen toplam 908,26 TL harçtan mahsubu ile bakiye 548,46 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/03/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır