Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/778 E. 2023/173 K. 07.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/778 Esas
KARAR NO :2023/173

DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:19/11/2018
KARAR TARİHİ:07/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalı şirketlerin davacının kişilik haklarını zedeleyen ve toplumu davacılara karşı nefret ve düşmanlığa tahrik eden, huzurdaki davaya konu haber ve yayınlarınının durdurulmasına ve önlenmesine ayrıca davalı şirketlere ait takvim gazetesinde ve “…” kanalında davaya konu haberlere ilişkin düzeltme ve kınama yayınlatılmasını, 4 TL manevi tazminatının davalı şirketlerden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde ; dava konusu haberler basın özgürlüğü çerçevesinde hazırlanan eleştiri mahiyetinde yayınlar olduğundan davacıların davasının tümden reddine karar verilmesini, davanın konusunun açık olmadığını, davacı taraf mahkemenizden sansür uygulanmasını talep ettiğini, düzeltme ve kınama metni yayınlanması talebinin usulsüz olduğunu, yayın durdurma veya önleme talebi bu davanın konusu olmadığını, asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararının verilemeyeceğini, durdurma, önleme, düzeltme, kınama ve tazminat taleplerinin tek kalemde talep edilmesinin mümkün olmadığını, bu dava bir basın davası olduğunu, basın hukukuna ilişkin özel hükümler uygulanmasının gerektiğini, açıklanan nedenlerle davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava basın ve yayın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeni ile manevi tazminat, yapılan yayınların durdurulması ve kınama yayınlanması istemine ilişkindir.
Eldeki davada, davacılar tarafından davalıların sahibi olduğu tv kanalı ile günlük yayınlanan bir gazetede 14/11/2018 – 15/11/2018 tarihleri arasında yapılan yayın ile gazetenin internet sayfası ile basılı sayısında yapılan haberlerde davacıların FETÖ terör örgütüne destek vermekle itham edildiği ve kişilik haklarının bu şekilde zedelendiği iddia edilerek eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davalılar tarafından, eldeki dava yönünden anlaşmaya varılamadığına dair son tutanağın sunulmadığı belirtilerek davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de dava görevsiz mahkemede açılmış olsa bile ilk açıldığı tarih olan 29/11/2018 tarihinde, 6/12/2018 tarihli 7155 sayılı Kanun’un yürürlükte olmadığı ve açıldığı tarih itibariyle eldeki davanın zorunlu arabulucuk yoluna tabi olmadığı anlaşılmakla davalı yanın usule dair itirazına itibar edilmemiştir.
Basın yolu ile kişilik haklarına yapılan saldırılara dair Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere; “Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesi ile Basın Kanunu’nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum, halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın; olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Ancak belirtmek gerekir ki basın özgürlüğü sınırsız değildir. Anayasa’nın 17. maddesi gereğince, bireyin manevi varlığının bir parçası olan şeref ve itibara üçüncü kişilerin saldırılarını önlemek de yargı mercilerinin görevleri arasındadır. Mahkemeler, Anayasa’nın 17. maddesi gereğince kişilik haklarını korurken aynı zamanda Anayasa’nın 26. ve 28. maddeleri gereğince ifade ve basın özgürlüklerinin gerçek ve etkili bir biçimde korunmasını sağlama yükümlülüğü sebebiyle yarışan haklar arasında adil bir denge kurmak zorundadır. Bu denge kurulurken Anayasa’nın 13. maddesi kapsamında hakkın özüne dokunulmamalı, demokratik toplum düzeninin gerekleri ve sınırlama amacı ile aracı arasındaki ölçü gözetilmelidir. Mahkemeler, yarışan haklar arasında dengeleme yaparken; yayında kamu yararı bulunmasına, kamusal yarara dair bir tartışmaya katkı sağlamasına, toplumsal ilginin varlığına ve konunun güncel olmasına, haber veya makalenin konusu ile yayımlanma şartlarına, bunlarda kullanılan ifadelerin türüne, yayının içeriğine, şekli ve sonuçlarına, habere yönelik kısıtlamaların niteliğine ve kapsamına, haberde yer alan ifadelerin kim tarafından dile getirildiğine, hedef alınan kişinin kim olduğuna ve tanınırlık derecesi ile ilgili kişinin önceki davranışlarına dikkat etmelidir.”
Yukarıda yapılan açıklamalar ve dava konusu yayın ve haber içerikleri birlikte değerlendirildiğinde, tarafların birbirlerine rakip medya kuruluşu olmaları, davacıların toplum içindeki yeri, statüsü ve tanınmışlık durumuna göre yapılan eleştirilerin yoğun ve gerektiğinde ağır olabileceğinin kabul edilmesi gerektiği, basın özgürlüğünün belli ölçülerde abartmayı içerebileceği gözetildiğinde davaya konu yayın ve haberlerin basın özgürlüğü sınırlarını aşar ve kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda yazılı kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Her bir davacıdan alınması gereken 179,90 ‘er TL (toplam 719,6 TL ) karar ve ilam harcının davacılar tarafından peşin ödenen 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye (683,7TL) 170,92’şer TL karar ve ilam harcının davacılardan ayrı ayrı alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Davalı …Ş. kendisini vekil ile temsel ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 1,00’er TL vekalet ücretinin davacılardan ayrı ayrı alınarak bu davalıya ödenmesine,
4-Davalı … …A.Ş. kendisini vekil ile temsel ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 1,00’er TL vekalet ücretinin davacılardan ayrı ayrı alınarak bu davalıya ödenmesine,
5-Davacılar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/03/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır