Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/766 E. 2023/431 K. 30.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/766 Esas
KARAR NO:2023/431

DAVA:Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:16/11/2022
KARAR TARİHİ:30/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil şirket ile davalı arasında 27.04.2007 tarihinde Düzenleme Şeklinde Arsa Payı Karşılığı Bina Yapımı ve Satış Vaadi Sözleşmesi düzenlendiğini, anılan bu sözleşmenin IV Numaralı maddesi olan paylaşımın esasları başlığı altındaki a bendi gereğince, inşa edilecek konutların, taraflar arasında %41 Arsa Sahibine (…A.Ş.) , %59’u ise Yükleniciye (… Taahhüt Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş.) paylaşılması hususunda anlaşıldığını, taraflarca imzalanan Düzenleme Şeklinde Arsa Payı Karşılığı Bina Yapımı ve Satış Vaadi Sözleşmesi sonucu inşa edilen “…” adlı projeden, toplam 49 konuttan 39’u davalı şirkete tescil edildiğini, görüldüğü gibi müvekkile tescil edilmesi gereken kadar taşınmaz tescil edilmediğini, davalı şirket sözleşmeye aykırı şekilde daha fazla taşınmazı kendi adına tescil ettirdiğini, bu sebeple davalı taraf sözleşmeye aykırı davrandığını ve müvekkil adına tescil edilmesi gereken taşınmazların tescil edilmediğini, bu husus, müvekkil şirketin alacaklısı … tarafından ikame edilmiş olan ve …. Asliye Hukuk Mahkemesince görülen … esas numaralı tapu iptal tescil davasında alınan bilirkişi raporu ile de ispatlandığını, …. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen ve … tarafından ikame edilen tapu iptal ve tescil davasında, 19/12/2017 tarih ve … E., … K. Sayılı gerekçeli karar ile yukarıda bahsi geçen taşınmazlardan B16 ve B17 bağımsız bölümler müvekkil adına tescil edildiğini, anılan mahkeme ilamı 09/11/2020 tarihinde kesinleştiğini, bu taşınmazlar … İli, … İlçesi, …, 857 Parsel üzerinde bulunan B tipi taşınmazlardan 16 ve 17 numaralı bağımsız bölümler olduğunu, …. Asliye Hukuk Mahkemesi … E., … K. Sayılı gerekçeli kararı ile müvekkile tesciline karar verilen B16 ve B17 bağımsız bölümler için inşaat bitim tarihi olan 30.09.2009 tarihinden bu iki bağımsız bölümün müvekkil şirkete tescil tarihine kadar mahrum kalınan gelir ve semerelerin müvekkile ödenmesinin gerektiğini, taraflarınca davalı tarafa, B16 ve B17 bağımsız bölümler için mahrum kalınan gelir ve semerelerin müvekkile ödenmesine adına 22.06.2022 tarihinde taraflarınca ihtarname gönderildiğini, davalı tarafın, taraflarına gönderilen cevabı ihtarnamede borçlarının bulunmadığını belirtmeleri üzerine işbu davayı açma zaruretimiz hasıl olduğunu, konuyla ilgili arabuluculuk başvuru da yapıldığını ancak anlaşma sağlanamadığını, açıklanan tüm bu nedenlerle davalarının kabulü ile B16 ve B17 bağımsız bölümlere ilişkin inşaat bitim tarihi olan 30.09.2009 tarihinden, taşınmazların müvekkil adına tescil tarihine kadar mahrum kalınan gelir ve semerelerin müvekkile ödenmesine karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı taraf iş bu davayı açarken arabuluculuk son tutanağının aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemediğini, davacı … A.Ş.’ye arabuluculuk son tutanağının aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini sunması için bir haftalık kesin süre verilmesi, aksi takdirde davanın usulden reddine karar verileceğinin ihtar edilmesi gerektiğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Zamanaşımı” başlıklı 82/1. maddesine göre; “Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” dolayısıyla davacı tarafından dava konusu edilen taleplerin dava tarihi itibariyle iki yıllık zamanaşımına uğramış olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmekte olduğunu, esasa ilişkin itirazlarının da bulunduğunu, olayların ve karşılıklı mutabakatların imzalı belgelere dayanarak ele alınması ve değerlendirilmesi davacı … A.Ş.’nin ne kadar haksız olduğunu net bir biçimde ortaya çıkaracağını, davacı … A.Ş. süreç içerisinde inşaatı bitirmesi için gerekli finansman konusunda krize girdiğini ve bu hususta müvekkil … A.Ş.’den finansman talebinde bulunduğunu, müvekkil … A.Ş. de projenin selameti için davacı şirketin finansman ihtiyacını karşıladığını, karşılığında da henüz satışı yapılmamış konutlardaki davacı … A.Ş.’nin paylarını/haklarını devraldığını, buna dair hak ve yükümlülükler taraflar arasında akdedilen ek sözleşmeler ve Fiziki Paylaşım Protokolü ile hüküm altına alındığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmeler ve protokoller neticesinde gelinen süreçte B16 ve B17 nolu taşınmazların (%100 oranında) müvekkil … A.Ş.’ye ait olduğu hususunda tereddüt bulunmamakta olduğunu, açıklanan tüm bu nedenlerle davacı … A.Ş.’ye arabuluculuk son tutanağının aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini sunması için bir haftalık kesin süre verilmesi, aksi takdirde davanın usulden reddine karar verileceğinin ihtar edilmesine, öncelikle zamanaşımı nedeniyle davanın usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise işbu haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında imzalanan düzenleme şeklinde arsa payı karşılığı bina yapımı ve satış vaadi sözleşmesi kapsamında davacı adına tescili yapılması gerekirken yapılmadığı iddia edilen iki adet taşınmaz nedeniyle mahrum kalınan gelirin tahsiline yönelik alacak davasıdır.
Davacı tarafından , davalı ile aralarında yapılan, “Düzenleme Şeklinde Arsa Payı Karşılığı Bina Yapımı ve Satış Vaadi Sözleşmesi” ile belirlenen paylaşım oranı gereği adına tescili yapılması gerekirken davalıda kalan B16 VE B17 numaralı dairelere ilişkin olarak …. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından tapu iptal ve tescil kararı verildiği iddia edilerek dairelerin adlarına tescil edilmesi gereken tarih ile tescil edildiği tarih arasında geçen süre boyunca mahrum kalınan gelir ve semerelerin tahsili için eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Somut olayda; davacı ile davalı arasında, davacının yüklenici davalını ise arsa sahibi olduğu 27.04.2007 tarihli ” Düzenleme Şeklinde Arsa Payı Karşılığı Bina Yapımı ve Satış Vaadi Sözleşmesi” imzalandığı, sözleşme ile davacı tarafından yapılacak konutların %41’nin arsa sahibi davalı yana %59’nun yüklenici davacıya bırakılacağının kararlaştırıldığı, taraflar arasında imzalanan 3 numaralı ek sözleşme ile paylaşım oranının arsa sahibi %43, yüklenici %57 olacak şekilde değiştirildiği, 4 numaralı ek sözleşme ile bu oranın arsa sahibi %46, yüklenici %54 olacak şekilde yeniden belirlendiği, 5 numaralı ek sözleşme ile taraflara verilecek oranın eşitlenerek %50 olarak belirlendiği, aralarında yapılan 6 numaralı ek sözleşmenin (4-c) maddesi ile davacının B-20, B-22, B-23 ve C38 numaralı konutlarda kendisine düşen payı davalı yana bıraktığının kararlaştırıldığı, 7 numaralı ek sözleşmenin 2. maddesi ile davacının B-21 numaralı konutta kendisine düşen payı yine davalı yana bıraktığının kararlaştırıldığı, ek 10 numaralı sözleşme ile A1, A5, A7, B9, B14, B15, C27, C28, C29, C37 ve C41 numaralı konutların arsa sahibine, A2, A3, A4, B8, B16, B17, C34, C32, C33, C45, C48 numaralı konutların yükleniciye bırakıldığı, B19,C31, C44 numaralı konutların müşterek olarak belirlendiği, sözleşmenin devam eden bölümünün (e) bendinde ” Üzerinde tescil talepli devam eden bir davanın bulunduğu dikkate alınarak Ek sözleşmeler (No.5,6,7) ile %50 YÜKLENİCİ payı ARSA SAHİBİ’ne bırakılan konutlardan B20 ve B21, yukarıda b paragrafında tespit edilen fiziki paylaşımda YÜKLENİCİ’nin payına düşen B16 ve B17 nolu konutlarla değiştirilmiştir.” olarak kararlaştırıldığı, …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 19/12/2017 tarihli … esas ve … karar sayılı ilamı ile, davacı alacaklısı … tarafından davacı ve davalı aleyhine B16 ve B17 numaralı dairelerin davalı adına olan tapu kayıtlarının davacı adına tescili talebi ile açılan tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilerek, dairelerin dosyamız davacısı adına tesciline karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında imzalanan 10 numaralı ek sözleşmenin 3/b maddesi ile yukarıda yazılı dairelerle birlikte B16 ve B17 numaralı dairelerinde davacı yana bırakıldığı, ancak aynı sözleşmenin 3/e bendi ile bu daireler hakkında tapu iptal ve tescil davası devam etmesi nedeni ile davalıya bırakılan B20 ve B21 numaralı daireleri ile değiştirilmesine karar verildiği, daire paylaşım oranlarının ve taraflara bırakılan dairelerin tarafların mutabakatı ile aralarında yapılan sözleşmeler ile belirlendiği, davacının, alacaklısı tarafından açılan tasarrufun iptali davası neticesinde verilen tapu iptal ve tescil kararı nedeni ile davalı yana karşı alacak talebinde bulunmasının TMK’nun 2. maddesi ile düzenlenen dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı ve davacının kendi rızası ile davalı uhdesinde bıraktığı daireler nedeni ile mahrum kaldığını iddia ettiği geliri talep edemeyeceği anlaşıldığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda yazılı kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının 80,70-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine
5-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
6-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 3.120,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak Hazine’ye ödenmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/05/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır