Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/758 E. 2023/481 K. 12.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/758 Esas
KARAR NO :2023/481

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:14/11/2022
KARAR TARİHİ:12/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin alacaklı olduğu, dava dışı … Şirketi ve … Limited Şirketi’nin borçlu olduğu …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosya ile takip başlatılmış olduğunu, müvekkilinin alacaklı olduğu …. İcra Müdürlüğü … esas sayılı icra dosyasında, dava dışı dosya borçlusunun malları muhafaza altına alınmış, davalının bu mallara ilişkin olarak yediemin ücretini dayanak göstererek işbu menfi tespit davasına konu takibi başlatmış, davalı tarafından başlatılan…. İcra Dairesinin … esas sayılı takip ile; 300.000,00 TL “yediemin olarak teslim edilen mahcuzların yedieminlik ve depo ücreti” adı altında müvekkilden istenmiş, müvekkilince süresi içerisinde borca itiraz edilerek takip durdurulmuş, davalının takibinde belirtmiş olduğu yedieminlik ve depo ücretinin 283.956,00 TL ‘si yönünden borçsuzluklarının tespiti için işbu davayı açma zarureti hasıl olmuş, alacaklının talebinde haksız ve kötü niyetli olduğunu, taraflar arasında imzalanmış bir emanet sözleşmesi veya başka mahiyette imzalanmış bir sözleşme bulunmadığını, taraflar arasında imzalanmış herhangi bir emanet yada başka mahiyette sözleşme bulunmadığını, bu nedenle davalı tarafça, icra takiben konu yedieminlik ücreti alacağından bahisle icra takibi yapamayacağını, takibe konu alacağı hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir ücret hesaplanacak ise; bilindiği üzere taraflar arasında yedi emin ücretine ilişkin bir sözleşme bulunmaması halinde Adalet Bakanlığınca açılıp işletilen yedieminlik depoları hakkında uygulanmakta olan ücret tarifelerinin özel yedieminlik depolarına da uygulanacağının Yargıtay içtihatları ile de sabit olduğunu, İ.İ.K’nın 72.maddesi gereği müvekkilin…. İcra Dairesi … E. sayılı icra dosyasına konu alacak dolayısıyla borçlu olmadığının tespitine, davalının kötü niyetli takip yapmaları nedeniyle İİK m 72/5 gereğince %20 ‘den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin İstanbul Çağlayan Adliyesi yargı bölgesi içinde yedieminlik işi ile iştigal etmektede olduğunu, müvekkiline 30/12/2019 tarihinde …. İcra Müdürlüğü … E sayılı dosyasından muhafaza altına alınarak teslim edilen mahcuz malların uzun süreden beri deposunda durması, depo kiralarının peşin ödenmesi ve bunun yanında malların bakımı gibi giderlerin işçilik bedelleri vb. giderlerin peşin ödendiği dikkate alınması gerektiğini, …. İcra Müdürlüğü tarafından malların muhammen bedeli bilirkişi marifetiyle belirlenmiş olup malların muhammen bedelinin 524.550,00-TL olarak hesaplandığının görülebileceğini, davacı vekili dilekçesinde taraflar arasında sözleşme yapılmadığı için icra takibi yapılamayacağını, ücret istenemeyeceğini ifade etmiş, ancak müvekkilinin yaptığı iş ve verdiği hizmet karşılığından ücret istemesinin kanun gereği olduğunu, davacının, müvekkili tarafından yapılan icra takibine karşı alacağın tamamına itiraz etmiş, bu nedenle takip durmuş, ancak açılan davada da görülebileceği gibi takip talebinde talep edilen miktarın 300.000 TL olduğu açılan davanın değerinin ise 283.956-TL olduğunu, davacının kabul ettikleri bedeli yatırmamış, davacı tarafından yapılan hesaplama külliyen yanlış hesaplanmış, çünkü Ticaret Kanunu hakkında ticari bir hüküm bulunmayan ticari işlerde, ticari örf ve âdete, bu da yoksa genel hükümlere göre karar verdiğini, öncelikle kanunun uygulanması öncelikle örf adet hukukuna bakılması gerekmekte olduğunu, bilindiği üzere yedieminlik ücreti günlük üzerinden talep edilen bir ücret olduğu yerleşik bir durum olduğunu, belirtilen yönetmelikte de hesaplama günlük ücret üzerinden yapılması öncelik arz ederken bunun yanında piyasa koşulları dikkate alınması gerektiği açıkça yazılmış, iş bu yönetmelikte günün koşullarına hitap etmediğini, çünkü yönetmelik hesaplaması günün koşullarını dikkate almadan düzenlenmiş ve astronomik artan fiyat artışlarını dikkate almadığı, 30/12/2019 tarihinden beri müvekkilinin deposunda duran, davacı tarafından hiç bir ödeme yapmadan bir de üstüne üstlük sanki hiç bir ödeme yapmak zorunda değilmiş gibi dava açılmış, dava dilekçesinde yönetmeliğe göre bir takım hesaplamalar yapılarak bir sonuca ulaşan davacı vekilinin hesaplaması gerçekleri yansıtmamakta, çünkü öncelikle günlük olarak ücretlendirmenin belirlenmesi, depoda mahcuzların ne kadar zaman kaldığı, malın muhammen bedelinin belirlenmemiş olması gibi hususlar yanlış değerlendirildiğinde tüm hesaplamanın yanlış olduğunu ortaya konulması gerektiğini, Yediemin ücretinin ödenmesi hususunda emanet sözleşmesine ya da başka bir sözleşme kurulmasına ihtiyaç olmadığını, ticari bir iş olarak yapılan yedieminlik işi için müvekkilinin verdiği hizmet karşılığında ücret talep etmesinin mümkün olduğunu, bu nedenle müvekkili ister icra takibi başlatarak alacağını talep edebileceği gibi isterse haciz yapılan dosyadan alacağını talep edebileceğini, bu hususta kanun taleplerin yarışması nedeniyle alacaklının tercihine öncelik tanımak zorunda olduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek, davanın reddine, davacının kötün niyetli dava açması nedeniyle %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER:
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası, bilirkişi incelemesi, tanık, yemin ve her türlü yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf delil olarak; …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası, … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası, tanık, yemin, bilirkişi ve her türlü yasal delillere dayanmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava; 6098 sayılı TBK’nin 561 vd. maddelerinde düzenlenen ve taraflar arasında yazılı olarak yapılmamış olan saklama sözleşmesinden kaynaklanan alacağa dair başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemini içeren menfi tespit davasıdır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 561 ve devamı maddelerinde düzenlenen saklama sözleşmesi (vedia akdi) saklayanın, saklatanın kendisine bıraktığı bir taşınırı güvenli bir yerde koruma altına almayı üstlendiği bir sözleşme olarak tanımlanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1.maddesine göre, “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” 114/c maddesine göre, mahkemenin görevli olması dava şartıdır. 115. maddesine göre, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” Dolayısıyla görev konusunun, mahkemelerce her aşamada resen gözetilmesi gerekir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmeseler dahi yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile resen mahkeme ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Somut olayda davalının yediemin işletmesi olduğu, davacının alacaklı olduğu icra takip dosyasında haczedilen eşyaların davalıya ait otoparkta uzun süre kalmasına rağmen ücretinin ödenmediği belirtilerek yedieminlik ücret alacağının tahsili için başlatılan takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemi ile eldeki davanın açıldığı,
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nin ve 6102 sayılı TTK’nin göreve ilişkin maddelerine göre saklama sözleşmesinden kaynaklanan davaların ticari davalardan sayılmadığı, bu nedenle huzurdaki davaya konu uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kanaatine varılmakla;
Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK’nin 115/2.maddesi uyarınca davanın görev dava şartı noksanlığından usulden reddine, görevli mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.(Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 2016/11566 esas, 2016/11737 karar sayılı ve Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2013/10275 esas, 2013/16714 karar sayılı içtihadı)
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK’nin 115/2.maddesi uyarınca davanın görev dava şartı noksanlığından usulden reddine,
2-Görevli mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunun tespitine,
3-Karar kesinleştikten sonra HMK’nin 20.maddesi gereğince 2 haftalık yasal sürede taraflardan biri tarafından başvuru halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-Sair hususların gerekçeli kararda açıklanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup ana hatları ile anlatıldı.12/06/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı