Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/739 E. 2023/551 K. 05.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/739 Esas
KARAR NO:2023/551

DAVA:Tazminat (Yurtiçi Hava Taşımacılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:07/02/2012
KARAR TARİHİ:05/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Yurtiçi Hava Taşımacılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davacı tarafından Amerika’da bulunan … firmasından …’nin ex-works sipariş edildiğini, davalı tarafından ilgili sistemin Amerika’daki üreticiden alınıp … Havalimanı’na teslimini içeren 03/02/2011 tarihli teklif sunulduğunu, teklifin 04/02/2011 tarihinde kabul edildiğini, davalıdan nakliyenin durumuna ilişkin bilgi talep edilmesi üzerine 14/02/2011 tarihinde sistemin fabrikadan alınıp ihracat işlemlerine başlandığını, 15/02/2011 tarihinde sistemin … Havaalanı’na sevk edildiğini, 21/02/2011 tarihinde ise sistemin sevk edildiği … Havaalanı’nda bulunamadığının bildirildiğini, hava taşıyıcısının malların taşınmak üzere tesliminden alıcıya teslimi arasında yüke gelecek zarardan … sorumlu olduğunu, ileri sürerek 9.700,12 USD maddi zararın malların zayi olduğunun bildirildiği 21/02/2011 tarihinden itibaren devlet bankalarının Amerikan Doları mevduat hesabı için ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte ödeme tarihindeki TL karşılığının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, husumet ve hak düşürücü süre itirazında bulunmuş, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, dava konusu ürünün Amerika’daki üreticiden alınıp …. … Havalimanı’nda teslimini içeren taşıma kapsamında uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Somut olayda, davalı tarafça taşıması üstlenilen ürün, taşıma sürecinde kaybolmuş ve davacıya kararlaştırılan sürede teslim edilememiştir.
Mahkememizin 2017/472 Esas sayılı dosyasından verilen 11/07/2019 tarihli 2019/511 Karar sayılı kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/5968 Esas ve 2022/3224 Karar sayılı ilamı ile; “… dosya kapsamında bulunan mail yazışmaları incelendiğinde, davalı tarafça, 21 Şubat 2011 tarihli mailde, ürünün … Havalimanına sevk edildiğini ancak …’da yükün bulunamadığı bilgisi verilmiş, sonrasında 4 Mayıs 2012 tarihli ihtarnamede ise, bir yıl önce ABD’de iç nakliye sırasında kaybolan ürünün ABD’de bulunduğu, … ABD Ofisinin deposunda olduğu bildirilmiştir. Taşıma konusu ürünün hava taşıyıcısına taşımak üzere teslim edilmemesi karşısında zararın taşımanın kara ayağında meydana geldiği bu yere göre değerlendirme yapıldığında, artık somut olayda, Varşova Konvansiyonu ve 4 nolu Montreal Protokolü değil, CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerekir. Zira, davalı, taşıma amacıyla yükü üretici firmadan almış olup, taşıma böylelikle başlamıştır. Taşıma başladıktan sonra ise yük, davalının sorumluluk alanında ve iç nakliye sırasında kaybolmuştur. Bununla birlikte CMR Konvansiyonu 20. maddede belirtilen süreler de geçtiğinden artık yükün zıyaya uğradığının da kabulü gerekir. Ayrıca zararın nasıl gerçekleştiği hususunda davalı tarafça makul ve kabul edilebilir haklı bir sebep de ileri sürülmediğinden artık davalı meydana gelen gerçek zarardan sorumlu olacaktır. Ancak mahkemece CMR Konvansiyonu ve sınırsız sorumluluk hükümleri uyarınca değerlendirme yapılması gerekirken, eksik ve yanılgılı değerledirme sonucunda, zararın hava taşıması sırasında gerçekleştiğinin kabulü ile sınırlı sorumluluk hükümlerin uygulanması doğru görülmediğinden, hükmün bozulması,” şeklinde karar bozulmuş olup, bozma ilamı doğrultusunda devam olunan yargılamada;
Taraflar arasında gerçekleştiği uyuşmazlık konusu olmayan yazışmalardan taraflar arasında taşıma sözleşmesi kurulduğunun anlaşıldığı, malın ABD’den Türkiye’ye getirilmesi amacıyla başlayan süreçte taşınanın henüz ABD’deki hava yolu taşıyıcısına teslim edilmediği dönemde kaybolduğu, bu nedenle olayda CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulama alanı bulacağı, kaybın ne şekilde gerçekleştiğine dair davalı tarafından herhangi bir açıklamada bulunulmadığı gibi CMR konvansiyonunun 20.maddesinde belirtilen sürelerin de geçtiği, böylece davacının mal bedelini talep etmekte haklı olduğu, yine davacının faaliyet alanı gereği taşımaya konu mala acil ihtiyaç duyduğu ve davalının kusuru nedeniyle malı yeniden sipariş etmek durumunda kaldığı, bu sebeple acil alım bedeli maliyetinin de doğrudan zarar kapsamında kaldığı, davalının bu zarardan da sorumlu olduğu, faiz başlangıç tarihinin bozma dışında kalmakla maddi anlamda kesinleştiği hususları birlikte dikkate alınarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçede açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ İLE;
1-9.700,12 USD’nin davacı kurumun davalı şirkete ihbarda bulunduğu tarih olan 20/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi gereği Devlet bankalarınca 1 yıl vadeli USD mevduat hesabına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 1.162,56-TL. karar ve ilam harcının davalıdan alınıp Maliye’ye gelir kaydına,
3-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 3.450,00-TL ( 3.050,00-TL bilirkişi ücreti, 400-TL tebligat, posta masrafı) yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan ve harcanmayan gider avansının geriye kalanın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/07/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır