Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/69 E. 2022/91 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/69 Esas
KARAR NO:2022/91

DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:01/02/2022
KARAR TARİHİ:03/02/202

Mahkememizde açılan ve “Kasko Sigorta Sözleşmesi’nden Kaynaklanan Tazminat” talepli davada dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin çiftçi olduğunu ve … plakalı … traktörünün maliki olduğunu, davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde …/3 poliçe/yenileme no’lu, 01/02/2021 başlangıç tarihli ve 01/02/2022 bitiş tarihli … Traktör Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi yaptırılmış olduğunu, 23/05/2021 tarihinde dava dışı …’e ait samanlıkta yangın çıktığını, yangının öncelikle dava dışı …’e ait … plakalı ve davacı …’e ait … plakalı traktör bölgesinde başladığı ve devamında dava dışı …’e ait … plakalı traktöre sirayet etiği ve yangının diğer bölgelere yayıldığının olay yerine gelen … İlçe Jandarma Komutanlığınca ve … Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü tarafından ayrı ayrı tespit edilmiş olduğunu, yangına olaydan yaklaşık 30 dakika sonra müdahale edilebildiğini, müvekkili tarafından … plakalı aracının tamamen yanması ve kendisine ait taşınır malların tamamen yanarak kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle kasko poliçesi kapsamında rayiç değerin ve uğranılan zararların maddi karşılığının ödenmesi amacıyla davalı sigorta şirketine başvuru yaptığını, müvekkilinin zorda kalmasından faydalanıldığını ve birtakım evrakları okumadan imzalamak zorunda bırakıldığını, müvekkiline ise sadece 230.000,00 TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin araç rayiç bedelinin çok çok altında olduğunu ve diğer maddi zararları da karşılamamakta olduğunu beyanla müvekkiline ait mezkur aracın ve diğer taşınır malların yangından dolayı tam hasara uğrayarak kullanılmaz hale gelmiş olması nedeniyle şimdilik 10.000,00-TL. maddi tazminatın hasar tarihi olan 23/05/2021 tarihinde itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, müvekkilinin taşınır mallarının zarara uğraması nedeniyle İMM kapsamında fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00-TL maddi tazminatın hasar tarihi olan 23/05/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; davalı sigorta şirketin nezdinde … Traktör Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı ve davacıya ait … plakalı traktörün, 23/05/2021 tarihinde meydana gelen yangın sonucunda yanarak kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle, kasko poliçesi kapsamında davalı sigorta şirketince davacının karşılanmadığını ileri sürdüğü zararlarının tazminine yönelik açılmış belirsiz alacak davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; … İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü nezdinde bulunan davacıya ait çiftçilik belgesi ile davacının tarım işlerinde kullandığı her türlü alet ve ürünlere ait belgeler, … İlçe Jandarma Komutanlığı nezdindeki her türlü tutanak, bilgi ve belgeler, soruşturma dosyası, … Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü’nün yangın raporu, tutanaklar ile diğer bilgi ve belgeler, kasko poliçesi, hasar dosyası, bilirkişi raporu, emsal traktör fiyatları, iletişim kayıtları, mesaj ve görüşme dökümleri, keşif, tanık beyanı, emsal araçlara ait ilan çıktıları, yemin ve sair yasal tüm delillere dayanmıştır.
6102 sayılı TTK’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Yine, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca “ticari davalar” Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’unun 1. maddesine göre, “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” Göreve ilişkin düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olduğundan, taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemelerce re’sen incelenir.
Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkili gerçek kişi davacı …’in çiftçi olduğunu, … İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü nezdinde çiftçilik belgesi bulunduğunu açık ve net olarak ifade etmiştir. Öte yandan davacı …’in tacir olduğu konusunda dosyada herhangi bir belge de yoktur. Bu durumda dosya kapsamına göre mahkememizce davacı …’in 6102 sayılı TTK kapsamında tacir sıfatının bulunmadığı, çiftçi olduğu kabul edilmiştir.
HMK.’nun 114/c maddesine göre, mahkemenin görevli olması dava şartıdır. Yine HMK.’nun 115. maddesine göre, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” Dolayısıyla görev konusunun, mahkemelerce her aşamada resen gözetilmesi gerekir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile mahkeme ilk önce re’sen görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Somut olayda; davalı sigorta şirketinin tacir olduğu sabit ise de davacı … çiftçi olup, ticari ve mesleki amaçla hareket ettiğinden tüketici ve tacir sıfatı bulunmamaktadır. Bu durumda taraflar arasındaki ilişki 6102 ve 6502 sayılı kanunların kapsamı dışında kalmaktadır. Davacı vekilinin dava dilekçesindeki açıklamaları kapsamında davacı …’in çiftçi olduğu, yani tacir olmadığı, mevcut haliyle uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle de ilgili olmadığı, eldeki davanın nispi ticari dava olarak da kabul edilemeyeceği anlaşılmaktadır. (Nitekim Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 17/12/2015 tarihli, 2015/14802 E. – 2015/12739 K., 18/10/2016 tarihli, 2016/7561 E. – 2016/9313 K. sayılı ve 31/10/2016 tarihli, 2016/7351 E. – 2016/9842 K. sayılı kararları da bu doğrultudadır.)
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.’nun 2. maddesi, mal varlığı haklarından kaynaklanan davalar yönünden, sulh ve asliye hukuk mahkemeleri arasında dava konusunun değerine bağlı görev ayrımı kaldırarak, bu tür davalarda dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduğu belirtilmiştir. Bu durumda eldeki uyuşmazlığın genel hükümlere göre 6100 sayılı HMK.’nın 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Sonuç olarak; huzurdaki davaya konu uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi değil, Asliye Hukuk Mahkemesi olup; mahkememizin görevsizliği sebebiyle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davanın usulden reddine ilişkin olarak aşağıdaki gibi karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-HMK’nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri ve vekâlet ücreti hususunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-HMK’nun 331/2. maddesi son cümlesi uyarınca dosya süresi içinde görevli mahkemeye gönderilmediği takdirde talep halinde yargılama gideri ve vekâlet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 20/1. maddesi uyarınca 2 (iki) haftalık kesin süre içinde başvurulması halinde dosyanın görevli mahkemesine gönderilmesine, belirlenen süre içinde başvurulmadığı takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 03/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır