Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/686 E. 2022/1093 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/686 Esas
KARAR NO :2022/1093

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:22/02/2021
KARAR TARİHİ:06/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili …, davalı şirket ile 02/08/2013 tarihinde ekte sunmuş oldukları Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi imzalamış ve … ili … İlçesi … … mevkiinde kain; tapuda … Pafta, 3153 Ada, 14 Parsel sayısında kayıtlı arsa üzerinde inşaa edilen … Blok 1. Kat 8 nolu 1+1 şeklinde bağımsız bölümü KDV hariç 235.137,00 TL, KDV dahil ise 277.462,00 TL bedel ile satın aldığını, sözleşmede KDV oranı yüzde 18 olarak hesaplanarak fiyat belirlendiğini, bu bedelin içinde ankastre set fiyatı da dahil olduğunu, KDV oranı konusunda konutların %18 olan KDV oranını %8’e indiren 2016/9153 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 08 Eylül 2016 tarihli ve 29825 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini, müvekkilinin ödemeleri sorunsuz tamamladığını, inşaat tamamlanıp yukarıda belirtilen kararname tarihinden sonra teslim edilmiş ve 31.12.2016 tarih, …seri sıra nolu ekte sunduğumuz faturada ise fiyat kısmında davlumbaz ve ankastre set için olan bedel hariç 275.663,31 TL fiyat olarak belirtildiğini, tutar kısmına ise 255.243,81 TL yazılarak fatura kesildiğini, kesilen faturada KDV oranı yüzde 8 olarak baz alındığını, ancak kararname ile getirilen KDV indirimi faturada yansıtılmasına karşın aradaki 20.419,50 TL KDV iadesi müvekkiline yapılmadığını, belirtilen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre müvekkiline iade edilmesinin gerektiğini, KDV indiriminden doğan farkın iadesi için …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyada ana paraya işlenen faizi ile birlikte 27.684,93 TL ‘lik icra takibi başlatıldığını, ancak karşı taraf hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde takibe itiraz ettiğini ve takibi durdurduğunu, takibe haksız bir şekilde itiraz eden davalı yanın yüzde 20’den aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmekte olduğunu, açıklanan nedenlerle davalının yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itirazın iptali ile …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra takibinin devamına, borçlunun bu itiraz başvurusu bakımından kötü niyeti sabit olduğundan yasa gereği takip konusu alacağın %20’ sinden az olmamak üzere hakkında icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, vekâlet ücreti ve sâir yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının taleplerinin haksız iddiaları da dayanaksız olup davanın reddi gerektiğini, zaman aşımı definde bulunduklarını, davacı müvekkili şirketin kesin olarak ibra ettiğini, benzer nitelikte davaların da mevcut olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmede tek bir fiyatın olduğunu, oda 277.462,00 TL olduğunu, KDV ‘ nin mükellefi müvekkili şirket olduğunu, KDV oranı artsa da aradaki farkı müvekkilinin ödemek zorunda olduğunu, Sözleşmede KDV hariç fiyat yazılı olmadığını, KDV oranının düşürülmesi, piyasanın canlandırılması amacıyla satıcıya tanınan bir teşvik olduğunu, emsal BAM kararları gereğince davanın reddi gerektiğini, açıklanan tüm bu nedenlerle öncelikle zaman aşımı defi dikkate alınarak müvekkili şirket aleyhine ikame edilen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmemesi halinde, emsal kararlar, bilirkişi raporları ve uzman görüşleri doğrultusunda tüm talepler yönünden davanın esastan da reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava taraflar arasında imzalanan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi gereği, fazladan ödenen KDV bedelinin davalı iş sahibinden iadesi nedeni ile başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizden davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın İstanbul BAM 18. Hukuk Dairesinin 07/09/2022 tarihli 2022/2789 Esas ve 2022/2043 Karar sayılı ilamı ile, “…Hal böyle olunca; davacının ticaret sicil kaydına göre tacir vasfında olup olmadığı belirlenerek,ayrıca dava konusu taşınmazı tüketici sıfatı ile mi yatırım amacıyla alıp almadığı hususunun Yüksek Yargıtay emsal kararları doğrultusunda belirlenmesi için (taşınmaz konut niteliğinde olsa da) taraf delilleri toplanıp mahkemenin görevli olup olmadığı hususunun buna göre belirlenmesi gerektiğinden,sadece taraflar arasında yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde konut olarak belirtilmesi baz alınarak eksik inceleme ile görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Davacı istinaf talebinde haklıdır.” gerekçesiyle 6100 s.HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş olup mahkemece yeni esasa kaydedilen davada, davacının, dava konusu taşınmaz dışında davalıdan aynı proje kapsamında başka bir daire daha aldığı, davalının UYAP üzerinden yapılan taşınmaz sorgusunda adına kayıtlı pek çok taşınmaz olduğu davacının bu kapsamda dava konusu taşınmazı yatırım amacı ile aldığının kabulü gerektiği ve uyuşmazlık bakımından mahkemenin görevli olduğu gerekçesiyle yeniden işin esasına girilerek esasa dair hüküm kurulmuştur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Bu açıklamalar ışığında; Dairemizin kaldırma kararından sonra mahkemece davacının tacir olup olmadığı araştırılmaksızın sadece davacı adına birden fazla taşınmaz olduğu, bu şekilde davacının dava konusu taşınmazı yatırım saiki ile aldığı kanaatine varılarak mahkemenin görevli olduğu tespiti yapılıp yargılamaya devam edilmesi hatalı olmuştur. Zira davacının tacir olup olmadığı mahkemenin görevini belirleyecektir, şayet davacı tacir değil ise- dava konusu taşınmazın niteliği (mesleki ve yatırım amaçlı alınan gelir getirici taşınmaz olduğu) de dikkate alınarak-görev, kamu düzenine ilişkin olup,mahkemece davanın her safhasında re’sen gözetilmesi gerektiğinden uyuşmazlığın genel mahkemeler olan Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekip gerekmediği hususu Asliye Ticaret Mahkemesince değerlendirilerek görev hususunda bir karar verilmesi gerektiği açıktır…” gerekçesi ile kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce davacı tarafın tacir kaydının bulunup bulunmadığı hususunda İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılmış, İstanbul Esnaf ve Sanaatkarlar Odasına müzekkere yazılarak esnaf kaydının bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise hangi iş kolunda faaliyet gösterdiği sorulmuş ve vergi dairesinden davalının defter tutmakla yükümlü olup olmadığı, yükümlü ise hangi usulde defter tuttuğu hususu celp edilip incelenmiştir.
Gelen müzekkere cevapları ile ; davacının ticaret işletme kaydı bulunmadığı, esnaf ve sanatkar sicilinde de esnaf kaydının bulunmadığının bildirildiği ve vergi dairesi kayıtlarına göre ise davacının gayri menkul ve menkul sermaye iradından mükellefiyet kaydının bulunduğu, defter tutma yükümlülüğü olmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Gelen yazı cevaplarından, davacının tacir olmadığı anlaşılmıştır.
Davacının tacir olmaması, davacı adına pek çok taşınmaz olup, gayrimenkul sermaye iradi mükellefi olması ve yukarıda gerekçesi yazılı yüksek mahkeme ilamı dikkate alınarak mahkememizin görevsizliğine, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna dair aşağıda ki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda yazılı kararda açıklandığı üzere;
1-)Davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-)Görevli mahkemenin İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-)Karar kesinleştikten sonra HMK.nın 20.maddesi gereğince yasal sürede başvuru halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesine, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına mahkememizce karar verilmesine,
4- )Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, HMK 331/2. maddesi gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
Dair; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı.06/12/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır