Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/647 E. 2023/291 K. 10.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/647 Esas
KARAR NO :2023/291

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:04/10/2022
KARAR TARİHİ:10/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29/04/2019 tarihinde müvekkiline ait … plaka nolu araca, davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı aracın sebep olduğu kaza nedeniyle müvekkiline ait aracın kazada %100 kusurlu olduğunu, müvekkili tarafından 03/05/2019 tarihinde davalı sigorta şirketine başvuru yapılmış olmasına rağmen sigorta şirketinin kanunun emrettiği 8 iş günü içerisinde ödemekle, zorunlu olduğu tazminatı ödemediğini, taraflarınca Sigorta Tahkim Uyuşmazlık Hakem Heyeti’ne 01.03.2021 tarihinde … sayılı dosyası ile değer kaybı tazminatı talep edilmiş dosya 28.07.2021- tarihinde K-2021/… numarasıyla karar verilmiş, talebinin kabulü ile 2.826,00- TL değer kaybı tazminatının 07.01.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte aleyhine başvurulan sigortacıdan alınarak başvuru sahibine ödenmesine şeklinde karar verilmiş, müvekkilinin borcu tahsil etmek amacıyla borçluyu 03.05.2019 tarihinde temerrüde düşürmüş, ancak borcunu 12.08.2021 tarihinde icra kanalı ile tahsil edilebilmiş, müvekkilinin davalıdan talep ettiği değer kaybı tazminatının temerrüde düşürdüğü tarihteki alım gücü ile tahsil edeceği tarihteki alım gücü de aynı olmayacağını ve müvekkilinin zarara uğrayacağını, dosyada tahsil edilen faizi ile alacaklı müvekkilinin zararını karşılar nitelikte bir bedel olmadığını belirterek, müvekkilinin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00-TL ‘sinin davalıdan avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin 23/01/2023 tarihli ıslah dilekçesi sunduğu, ıslah dilekçesinin beyan dilekçesi niteliğinde olduğu görüldü.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın görevli mahkemede açılmadığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, 2918 saylı karayolları trafik kanunun 97. Maddesinde düzenlenen sigortacıya başvuru şartı yerine getirilmeden dava yoluna başvurulamayacağını, davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacı taleplerinin genel şartlar uyarınca teminat dışı olduğunu, davacının munzam zararının somut bir şekilde ispat edemediğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla sigorta hukuk prensibi itibari ile, müvekkili şirketin sorumluluğunun mal varlığında riziko anında meydana gelen azalma ile sınırlı olduğunu, izah olunan sebeplerle ” munzam zarar” kavramı ile ” sorumluluk sigortası ” kavramının nitelik itibariyle örtüşmediğini, davacının faiz talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek, öncelikle davanın usulden reddini, işin esasına girilmesi halinde esastan reddini, aksi taktirde sorumluluğun azami poliçe teminatı ile sorumlu tutulmasını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla aleyhe hüküm kurulması halinde ise poliçe limiti ile sigortalının kusur oranı dikkate alınarak hüküm kurulmasını talep etmiştir.
DELİLLER:
Davacı taraf delil olarak; … İcra Müdürlüğünün 2021/… esas sayılı dosyası, Sigorta Tahkim Hakem Heyeti raporu, merkez bankası, ilgili bankalar, TÜİK, … A.Ş’ye yazılması talep edilen müzekkereler, tankı, yemin, keşif ve her türlü yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf delil olarak; sigorta poliçesi, ödeme dekontları, Sigorta Tahkim Komisyonu emsal karar, bilirkişi incelemesi, yemin, ticari defter ve kayıtlar ve her tülü yasal delillere dayanmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava; 29/04/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı davacının hak kazandığı maddi tazminatın geç ödenmesi iddiasına dayalı munzam zarar istemine ilişkindir.
Davacı vekilinin 23/01/2023 tarihli ıslah dilekçesi sunduğu, ıslah dilekçesinin beyan dilekçesi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 122.maddesinin 1.fıkrası;
”Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir.
Davacının iddiası, maddi tazminatın geç ödenmesi ve bu süreçte paranın değer kaybetmiş olması sebebiyle munzam zararın gerçekleştiğine yöneliktir.
Her ne kadar davacı tarafından tazminatın geç ödenmesi sebebiyle munzam zararın oluştuğu iddia edilmiş ise de, davacının iddiasına konu temerrüt tarihinde henüz talebe konu maddi tazminat yönünden herhangi bir mahkeme ya da uyuşmazlık hakem kararının bulunmadığı, kaldı ki davacı tarafından söz konusu tazminatın başvuru tarihinde ödenmiş olması halinde ne gibi yollarla değerlendirileceğine dair somut bir iddiada bulunulmadığı gibi bu yönde bir delil de sunulmadığı, enflasyon oranının ani yükseliş göstermesinin tek başına munzam zarara vücut vermeyeceği, zira böyle durumlar için kanuni faiz düzenlenmesinin bulunduğu, enflasyon sebebiyle yasal faizin yeterli olmadığı gerekçe gösterilerek munzam zarara hükmedilmesinin yasa koyucunun takdir yetkisinin yerinde olmadığı anlamına geleceği hususları birlikte değerlendirildiğinde, ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2021/11-938 esas ve 2022/401 karar sayılı içtihadı)

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen;
1-Davanın reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 179,90-TL karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 80,70-TL peşin harçdan mahsubu ile eksik kalan 99,20-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
7-Davacı tarafça yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup ana hatları ile anlatıldı. 10/04/2023

Katip ….
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı