Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/644 E. 2023/497 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/644 Esas
KARAR NO :2023/497

DAVA:Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ:19/10/2017
KARAR TARİHİ:15/06/2023

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin %25 oranında paya sahip ortağı olduğunu, müvekkilinin 3-4 senedir davalı şirketin yönetimine katılamadığını ve diğer ortaklar ile arasının bozulduğunu, müvekkilinin son 4 yıldır şirket genel kurul toplantısına çağırılmadığını ve bu yıllar içinde şirket genel kurul veya ortaklar kurulu toplantısının düzenlenmediğini, müvekkilinin davalı şirketten bilgi ve haber alma hakkının engellendiğini, ortaklığın devamı için geçerli bir neden bulunmadığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle TTK’nın 636.maddesinin 3.fıkrası gereğince ayrılma akçesi ödenmeksizin şirket ortaklığından haklı nedenle çıkmasına karar verilmesini; aksi halde genel kurulun bir çok kez kanuna aykırı şeklide toplantıya çağırılması, azlık hakları ile birey haklarının devamlı ihlali, bilgi alma ve inceleme haklarının engellenmesi, şirketin sürekli zarar etmesi gibi haklı nedenlerin varlığı sebebiyle feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonrasında 28/03/2019 tarih … sayılı kararla davanın reddine karar verilmiş; verilen karar davacı tarafça istinaf edilmiştir.
İstanbul BAM 12. Hukuk Dairesi’nin 20/09/2022 tarih ve 2019/2013 Esas, 2022/1241 Karar sayılı kararıyla; “Davalı … … AŞ’de % 25 oranda pay sahibi olan davacı; şirketin genel kurul toplantısı yapmadığı, yapıldı ise kendisinin çağrılmadığı, bilgi ve haber alma hakkının engellendiği, azınlık hakkının yanı sıra şirkete ortak olması nedeniyle paydaşlık haklarının ihlal edildiği, şirketin kötü yönetildiği, şirketin sürekli zarar ettiği, diğer ortaklar ve yönetici ile arasının iyi olmadığı onlarla irtibatının kesildiği ,ortaklığa devamı için geçerli neden bulunmadığı bildirilerek şirketin haklı sebeble fesih koşullarının gerçekleştiğini ileri sürerek ,ayrılma akçesi talep etmediğini bildirerek alternatif çözüm yollarından olan şirketten çıkartılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Anonim şirketlerde haklı sebeplerle feshi düzenleyen TTK’nın 531. maddesine göre haklı sebeplerin varlığı halinde sermayenin en az 1/10 sahip pay sahibi şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshini talep edebileceği düzenlenmiştir. Mahkeme feshi yerine feshi talep eden ortağın ortaklık payını karar tarihine en yakın tarih itibariyle belirlemek suretiyle pay sahibinin şirketten çıkarılmasına yada uygun düşen bir çözüme karar verebileceği düzenlenmiş,haklı sebeplerin neler olduğu sayılmamıştır.
Dava dilekçesinde ;davacının dayandığı maddi vakıalar ,şirketin diğer ortakları ile bir araya gelinmediği,şirketin kar payı dağıtmadığı ,ortaklığa devamda yarar kalmadığına ilişkindir. Dayanılan vakıalara bakıldığında ; davacının davasının hukuki sebebinin ;davacı pay sahibinin şirketin genel kurullarının yapılmadığı ,kendisi için ortaklıkta pay sahibi olmaya devam etmenin imkansızlaşması, diğer bir ifadeyle ortaklığın kendisi için çekilmez hale gelmesinden hareketle TTK nun 531.maddesinde düzenlenen anonim şirketin haklı sebeble feshi koşulları gerçekleştiğinden alternatif çözüm yolu olarak -ayrılma akçesi -talebi olmadan şirketten çıkmasına karar verilmesi isteğine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince Vergi Dairesinden getirtilen bilançoların sonuncusu yılı 2014 yılı 9.ayına ilişkindir. Yine ticaret sicili kayıtlarında da ,şirketin tescil edilen son evrakın tescil tarihi 16/12/2013 tarihli kuruluş kayıt işlemi olup başkaca bir kayıt bulunmamaktadır. Ticaret sicili kayıtları itibariyle şirketin kuruluşundan sonra hiçbir işlem yapılmadığı ve getirtilen bilanço ,şirkete tebligatın TK 35.maddesi uyarınca sağlanabildiği gözönüne alındığında şirketin gayrıfaal olabileceği yolunda emare bulunduğu halde mahkemece şirketin faaliyetinin devam edip etmediği Vergi Dairesinden sorulmadığından,ticari defter ve kayıtları incelenmediğinden kesin bir sonuca varılamamaktadır.Mahkemece bu yolda bir değerlendirme yapılmadan davacının ortaklıkdan ve yöneticilikten doğan haklarını kullanması gerektiğine gerekçede yer verilmiş ise de ; öğretide haklı sebeble fesih davasının tali olmasını, haklı sebeble feshin son çare olması olarak anlamak gerektiği yolundadır. TTK 531.maddesinde öncelikle başka dava yollarına başvurulması dava şartı olarak düzenlenmemiştir.Davacının talebinin koşulları gerçekleştiğinden alternatif çözüm yoluna hüküm verilmesi olduğu,doğrudan ,limited şirketlerde olduğu gibi haklı sebebe dayalı ortaklıktan çıkma talebine ilişkin değildir.
Şirketin ticaret sicil dosyasında ; kuruluş kayıtlarında bir yıl süre için yönetim kurulu üyeleri seçilmiş ise de ,görev sürelerinin dolduğu bir daha genel kurulun toplanamadığı getirtilen ticaret sicil kayıtlarından anlaşılmaktadır.Ancak dayanılan bu maddi vakıa TTK 530/1 madde hükmünde düzenlenen “organsızlık nedeniyle fesih” davası kapsamına girmektedir.Ne var ki, aynı durum, TTK m. 531 hükmü yönünden geniş anlamda bir haklı nedenle fesih sebebi olarak kabul edilmesi de mümkündür.
Organsızlık nedenine dayanılarak haklı sebeble fesih talebi yapılması halinde ne şekilde hareket edileceğinin üzerinde durulmalıdır.Dairemizce de benimsenen konuya ilişkin bilimsel makalede “Fiili durum itibariyle organların seçilememeleri ya da toplanamayacak/ karar alamayacak hale gelmeleri sebebiyle TTK. 531 madde hükmü çerçevesinde haklı nedenle fesih davası açılacak olursa, hangi hükmün öncelikli olarak uygulanması gerekeceği sorusunu ortaya çıkartmaktadır. TTK m. 530 hükmünün organsızlık hali için özel hüküm teşkil etmesi, öncelikle bu hükmün uygulanmasını gerektirir. Dolayısıyla, şirketin durumunun kanuna uygun hale getirilmesi için süre verilmesi [TTK m. 530 (1)] ve şirketin temsil ve ilzamı için davanın sonuna kadar gereken tedbirlerin alınması [örneğin kayyım atanması TTK m. 530 (2)] gibi organsızlık nedeniyle fesih davasına özgü aşamalar, davacı TTK m, 531 hükmüne dayanarak dava açmış olsa dahi uygulanmalıdır. Aksi takdirde, davacıya, TTK m. 530 hükmü yerine TTK m. 531 hükmüne dayanarak dava açmak suretiyle organsızlık nedeniyle fesih davasına özgü aşamaları devre dışı bırakma imkânı tanınmış olur. Yargıcın yargılama faaliyeti yaparken hukuku re’sen uygulayacağını öngören HMK’nın 33. maddesi ve TTK m. 531 hükmü çerçevesinde feshin “ultima ratio” karakteri de bu yorumu destekler. Bu durumda, davacının TTK m. 530 hükmü yerine m. 531 hükmüne dayanarak dava açmasının bir anlamı olup olmadığı sorgulanmalıdır.
Davacı, TTK m. 531 hükmünün yargıca tanıdığı, fesih dışında duruma uygun ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmetme yetkisinden yararlanmak amacıyla davasını TTK m. 531 hükmüne dayandırabilir. Gerçekten, TTK m. 530 hükmü, yargıca, organsızlık durumu giderilemez ise feshe karar verme dışında alternatif bir yetki tanımamaktadır. Ancak davacı, davasını TTK m, 531 hükmüne dayandıracak olursa, ağır işleyen ve uzun süreye yayılan fesih prosedürü yerine örneğin paylarının gerçek değerinin ödenmesi yoluyla şirketten çıkartılmasını talep etme hakkına sahip olacaktır. Bu tablo, tartışılan ihtimalde TTK m. 530 ve m. 531 hükümlerinin kümülatif olarak uygulanmasını zorunlu kılmaktadır. Başka bir ifadeyle, böyle bir durumda fesih kararı öncesindeki aşamalar için TTK m. 530 hükmü, fesih kararı (fesih yerine duruma uygun düşen ve kabul edilebilir başka çözümlere hükmetme yetkisi) için ise TTK m. 531 hükmü uygulanmalıdır.” denilmiştir.(Prof Dr…. ,Organsızlık hali ile haklı neden kavramı arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi -Galatasaray Üniversitesi H.F. Dergisi 2013/2 )
Davalı şirketin organlarından yoksun olduğunun ticaret sicil kayıtları ile belirlendiği, fesih talebi TTK 530 .maddeye dayalı olmasa da şirketin temsili yolunda ara kararı(ayrı bir dava açılması gerekmeden) ile temsil kayyımı atanarak şirketin davada temsilinin sağlanması gerektiği halde bu yolda bir ara kararı verilmeden yargılamaya devam olunarak davacının delilleri toplanıp değerlendirilmeden davanın reddine karar verilmesi yerinde bulunmamıştır. İlk derece mahkemesince, şirketin ticari faaliyetinin devam edip etmediği ,faal olup olmadığı davacı pay sahibi bakımından ortaklıkta pay sahibi olmaya devam etmenin imkansızlaşması, diğer bir ifadeyle ortaklığın kendisi için çekilmez hale gelip gelmediğinin üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi…” neden ve gerekçesiyle mahkememiz kararı HMK’nın 353 (1)a-4-6 md gereğince kaldırılmıştır.
Yukarıda değinilen BAM kararı sonrasında dosya mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
İstanbul BAM kararı gereği mahkememizce davalı şirkete … davalı şirkete temsil kayyımı olarak atanmış ve usuli eksiklik bu şekilde giderilmiştir.
Dava; davalı şirketin A.Ş. olması dikkate alındığında dava dilekçesinde ileri sürülen nedenlerle davacı ortağın, TTK’nın 531.madde kapsamında haklı nedenlerle davalı şirket ortaklığından ayrılma payı ödenmeksizin çıkarılma, olmadığı takdirde davalı şirketin feshi istemine ilişkindir.
Davacı şirketinin adresinin “Kağıthane” olması nedeniyle, mahkememiz işbu davaya bakmaya yetkili olup; davacının davalı şirketteki payı dikkate alındığında eldeki davada davacılık sıfatı bulunmaktadır.
İddianın ileri sürülüş biçimine göre olaya uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nın 531.maddesi “Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirket feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” hükmünü içermektedir. Anılan hüküm uyarınca sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahipleri ancak haklı sebeplerin varlığını kanıtlamaları halinde şirketin feshine karar verilmesini isteyebileceklerdir.
TTK 531.maddesi uyarınca şirketin haklı sebeplerle feshine veya fesih yerine, davacı pay sahibine, payların gerçek değerlerinin ödenip şirketten çıkarılmasına karar verilebilmesi için öncelikle haklı sebeplerin gerçekleşmesi gerekmektedir. (Y.11 HD. 30/05/2017 tarih ve 2016/4639 E-2017/3180 K.)
Davacı taraf iddiası, İstanbul BAM kararı ile toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre;
Davacının davalı şirketin ortağı olduğu, davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin görev sürelerinin dolduğu ve 2013 yılından sonra bir daha şirket genel kurulunun toplanamadığı, ticaret sicil kayıtları ile vergi dairesinden getirtilen bilançolara göre şirketin kuruluşundan sonra hiçbir kaydının bulunmadığı ve gayrifaal olduğu dolayısı ile, davalı şirketin TTK’nın 531.md gereğince feshi için haklı nedenlerin bulunduğu anlaşılmaktadır. Zaten davalı şirkete çıkartılan tebligatlar da TK 35.md gereğince yapılmış olup, davalı şirkete BAM kararı uyarınca temsil kayyımı atanmış ve temsil kayyımınca da adı geçen şirketin faal olduğu yönünde bir savunma ileri sürülmemiştir.
TTK’nın 531.vd maddeleri gereğince haklı nedenlerin bulunması durumunda şirketin feshine karar vermek tali nitelikte bir çözüm olup; aslolan fesih koşullarının bulunması durumunda, fesih yerine davacı pay sahiplerine paylarının gerçek değerinin ödenerek şirket ortaklığından çıkartılması veya duruma uygun düşen kabul edilebilir başka bir çözüme karar verilmesidir.
Somut olay bakımından davacı taraf ayrılma akçesi ödenmeksizin davalı şirket ortaklığından çıkma talep etmiş ve yukarıda açıklanan nedenlerle şirketin haklı nedenlerle feshine karar vermek yerine başka çözüme gidilmesi gerektiği kanaatine varıldığından davanın kabulü ile talep doğrultusunda ayrılma akçesi ödenmeksizin davacının davalı şirket ortaklığından çıkartılmasına ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-Davacı … (T.C….)’ın, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün …-0 Sicil numarasında kayıtlı davalı …’ndeki şirket ortaklığından TTK.nın 531.maddesi gereğince ÇIKARILMASINA,
2-Alınması gerekli 179,90-TL karar ve ilam harcından 31,40-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 148,50-TL harcın davalıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
3-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yatırılan 31,40 TL başvuru harcı, 31,40 TL peşin harç, 4,60 TL vekalet harcı, 6.000 TL temsil kayyım ücreti, 460,30 TL tebligat gideri toplamı 6.527,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzünde, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı. 15/06/2023

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı