Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/638 E. 2023/302 K. 11.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/645 Esas
KARAR NO:2023/303

DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:04/10/2022
KARAR TARİHİ:11/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 26/03/2019 Tarihinde müvekkiline ait … plakalı araç ile yine aynı mevkide seyir halinde olan davalı sigortalı şirket ile sigortalanmış …plakalı araç arasında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin davalı sigorta şirketine başvuru yapılmış olmasına rağmen sigorta şirketi kanunun emrettiği 8 iş günü içerisinde ödemekle zorunda olduğu tazminatı ödemediğini, müvekkilinin haklarını(tazminatını) sebepsiz yere ödemeyerek ihlal ettiğini, ödemekle zorunlu olduğu tazminatı sürümceme de bırakarak sebepsiz zenginleşmeye gitiğini, tahsil etmeleri gereken tazminat alacaklarının yasal süresinde tahsil edilemediğini, alacağın zamanında tahsil edilememesinden ve yasal faizi aşan zararın ortaya çıkmış olması sebebiyle aşkın zarar taleplerine ilişkin huzurdaki davayı açma zarureti doğduğunu, davalı tarafça sigortalanan araç %100 kusurlu bulunduğunu , müvekkilinin kusursuz olduğu dikkate alındığında müvekkilinin zarara uğratmak maksadıyla herhangi bir ödeme yapmadığını, bunun üzerine taraflarınca 11/02/2021 – 2021.E… sayılı dosyası ile hasar bedeli tazminatı talep edildiğini, dosya 06.07.2021 – K-2021/… numarasıyla karar verildiğini, müvekkilinin borcu tahsil etmek amacıyla 28.03.2019 tarihinde borçluyu temerrüde düşürdüğünü ancak borcunu 30.07.2021 tarihinde icra kanalı ile tahsil edebildiğini, müvekkilinin davalıdan talep ettiği hasar tazminatının temerrüde düşürdüğü tarihteki alım gücü ile tahsil edeceği tarihteki alım gücü de aynı olmayacağını ve müvekkilinin zarara uğrayacağını, dosyada tahsil edilen faiz oranı ile alacaklı müvekkilinin zararını karşılar nitelikte bir bedel olmadığını, müvekkilinin uğradığı zararın daha fazla artmaması adına dosyanın bilirkişiye gönderilmesini talep ettiklerini, Yargıtay kararlarında ayrıntılı anlatıldığı üzere ülkedeki enflasyon ve alım gücünün düşmesi durumu göz önüne alınarak müvekkili yararına munzam zarar olduğuna, bu zararın hesaplanması amacıyla dosyaya bilirkişi atanmasına, haklı davamızın kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, açıklanan tüm bu nedenlerle HMK 107. Maddesi uyarınca fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydı ile, müvekkilinin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00 TL’sinin davalıdan avans faizi ile tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ileri sürmüş olduğu sebepler hukuki mesnetten yoksun olup, iş bu davanın reddi gerektiğini, öncelikle usule iliskin zamanasımı, hak düsürücü süre, hukuki yarar ve dava sartı, husumet yokluğu yönünden itirazlarının bulunduğunu, dava konusu trafik kazası anılan zamanaşımı süreleri geçtikten çok sonra açılmış olduğundan zamanaşımı itirazları doğrultusunda davanın reddi gerekeceğini, yeni düzenlemeye göre zarar görenlerin doğrudan dava açma hakkı ortadan kaldırıldığını, dava öncesinde Sigorta Kuruluşu’na başvuru zorunluluğu getirildiğini, haliyle başvurunun tam ve eksiksiz yapılması gerekmekte olduğunu, huzurdaki davanın belirsiz alaca nevinde ikame edilmesi usul hukuku kurallarına aykırı olduğunu, taraf sıfatı yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, müvekkili şirket tarafından davacıya ödeme yapılmış olduğundan herhangi bir sorumluluklarının bulunmamakta olup davacı tarafın talebi teminat dışı olup yargılamanın uzun sürmesinden dolayı müvekkili şirkete kusur atfedilemeyeceğini, davacı, faizi aşan zararını, inanılır, kesin ve net bir şekilde ispat etmesinin gerektiğini, faizi aşan zarar ve zarar miktarının davacı tarafından ispatı gerekmekte olduğunu ancak davacı tarafca bu hususu ispata yarar somut delil sunulmadığını, salt ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzlukların munzam zararın kanıtı olarak kabul edilemeyeceği aşikar olduğunu, müvekkili şirket temerrüde düşmemiş ve dava konusu olayın meydana gemesinde herhangi bir kusuru da bulunmamakta olduğunu, müvekkili şirket, yargılama süreçleri devam ederken savunma hakkını kullanmış olup kararda çıkan miktarı tazminat sorumlusuna ödediğini, yargılamanın uzun sürmesınden dolayı meydana gelen zararlardan dolayı ancak idare aleyhıne dava açılabileceğini, açıklanan tüm bu nedenlerle husumet yokluğu, zamanaşımı, hak düşürücü süre, hukuki yarar, dava şartı oluşmaması nedeniyle Sayın Mahkemeniz nezdinde ikame edilmiş olan haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, taraflarınca huzurda görülen davanın ikame edilmesine sebep olunmadığından harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından 24/01/2023 tarihli dilekçe ile davasını ıslah ettiğini bildirmiş ise de ıslah harcını yatırmadığından ıslah yapılmamış sayılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; 26/03/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeni ile davacıya ait … plakalı araçta meydana gelen değer kaybının temerrüt tarihinden sonra ödenmesi nedeni ile uğranıldığı iddia edilen munzam zararın tahsiline yönelik tazminat davasıdır.
6098 sayılı TBK’nun 122/1 maddesi ile “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Davacının iddiası, trafik kazası nedeni ile … plakalı araçta meydana gelen değer kaybının temerrüt tarihinden sonra ödenmesi ve bu süreçte paranın değer kaybetmiş olması sebebiyle munzam zararın gerçekleştiğine yöneliktir.
Her ne kadar davacı tarafından tazminatın geç ödenmesi sebebiyle munzam zararın oluştuğu iddia edilmiş ise de, söz konusu tazminatın temerrüt tarihinde ödenmiş olması halinde ne gibi yollarla değerlendirileceğine dair somut bir iddiada bulunulmadığı gibi bu yönde bir delil de sunulmadığı, enflasyon oranının ani yükseliş göstermesinin tek başına munzam zarara vücut vermeyeceği, zira böyle durumlar için kanuni faiz düzenlenmesinin bulunduğu, enflasyon sebebiyle temerrüt faizinini yeterli olmadığı gerekçe gösterilerek munzam zarara hükmedilmesinin yasa koyucunun takdir yetkisinin yerinde olmadığı anlamına geleceği hususları dikkate alınarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ( Emsal Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/11-938 Esas ve 2022/401 karar sayılı kararı)
KARAR : Gerekçesi yukarıda yazılı kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının, peşin yatan 80,70 TL ‘ den düşümü ile eksik kalan 99,20 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ ye ödenmesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
6-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak Hazine’ye ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/04/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır