Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/62 E. 2023/775 K. 24.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/62 Esas
KARAR NO:2023/775

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:01/11/2016
KARAR TARİHİ:24/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı şirket arasında 24/04/2015 tarihli … Santrali İnşaatı İşi sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirketin sözleşme gereği üzerine düşen edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, tamamlanan işin karşılığı hakediş raporundaki kumanda binası inşaatına ve yol ve platform imalatlarından kaynaklı alacaklara yönelik keşide edilip davalıya tebliğ edilen faturaların davalı tarafça kabul edildiğini ancak, davalının borcu olmadığı iddiası ile hakediş ödemesi yapmadığını, bunun üzerine fatura bedelinin tahsili için davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasından başlatılan takibe de davalı tarafça itiraz edildiğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle itirazın iptaline, davalının icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili ile davacı şirket arasında imzalanan 24/04/2015 tarihli sözleşme gereği davacının ayıplı imalat yaptığını ve işleri süresi içinde tamamlamadığını, ayıplı imalatın bir kısmı davacı tarafça, kalan ayıplar ise dava dışı … firması tarafından bedeli karşılığında giderildiğini, kanuna ve taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre ayıplı imalat ve süre uzatımı nedeniyle yüklenicinin masraflarında oluşacak artışlar için iş sahibinin herhangi bir nam altında ilave ödeme yapmayacağını fiyat farkı vermeyeceğini ve eskalasyon uygulanamaycağını, müvekkilinin davacı tarafından gönderilen faturaya yasal süresi içinde ve sözleşme hükümlerine göre itiraz ettiğini, faturaları iade ettiğini, 11/06/2016 tarihli yazı ile ayıp ihbarında bulunduğunu, yüklenicinin projelerin uygulanması sırasında malzeme ve hatalı işcilik nedeniyle doğacak arızalardan kesin kabulü izleyen 5 yıl süre ile sorumlu olduğunu, davacının konuyla ilgisiz ve gerçek dışı iddialarda bulunduğunu, müvekkilinin itirazının iptalini, icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve faiz ödemesini gerektirecek hiçbir geçerli sebep bulunmadığını beyanla davanın reddine, davacının kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMEMİZDEN VERİLEN İLK KARAR:
Mahkememizce 21/11/2018 tarihli … sayılı karar ;”Dava, eser sözleşmesi kapsamında ek işlere yönelik düzenlenen fatura alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın İİK’nın 67.maddesi gereği iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi her iki tarafında kabulündedir. Davacı taraf, eser sözleşmesi kapsamında ek iş bedellerinin ödenmediğini ileri sürmüş, davalı taraf ise işin ayıplı olduğunu ve süresinde tamamlanmadığını, ek işlere yönelik bir hak talep edilemeyeceğini savunmuştur.
İddianın ileri sürülüş biçimine göre, davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlamak yükümlülüğü davacı tarafa aittir. Bu kapsamda, davacı tarafça bildirilen deliller toplanmış, faturanın dosya arasında olduğu görülmüştür. Yanlar arasındaki uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, iddia, savunma, toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemine ait davacı taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde uzman mali müşavir bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmak üzere … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmış, bu yönden sunulan 06/07/2018 tarihli bilirkişi raporu incelenip denetlenmiş, bu kez davalı taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde uzman mali müşavir bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmak üzere … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmış, bu yönden sunulan 17/09/2018 tarihli bilirkişi raporu incelenip denetlenmiş, talimat ile alınan bilirkişi raporları toplanan delillere ve dosya kapsamına uygun olduğu, denetime elverişli oldukları saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
Talimat ile alınan bilirkişi raporlarında özetle; taraf ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, takip ve dava konusu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalıya tebliğ edilen faturaya süresi içinde itiraz edilmediği, davacı ticari defter ve kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle cari hesap ilişkisinden kaynaklı davacının davalı şirketten 304.769,83 TL alacaklı olduğu, takibin 28/04/2016 tarihli 204.299,84 TL tutarlı faturaya istinaden bu miktar ana para üzerinden başlatıldığı, takip konusu faturanın davacı taraf yasal defter kayıtlarına usulüne uygun olarak işlendiği, yasal defter kayıtlarında bu faturaya ilişkin olarak ödenmiş herhangi bir bakiyenin görülmediği fatura düzenlendikten sonra 06/05/2016 tarihinde 100.000,00 TL ‘nin davalı tarafından ödeme yapıldığı ve alacak kayıtlarına işlendiği, bu ödemeye ilişkin herhangi bir banka dekontunun dosyaya sunulmadığı, yasal defter kayıtlarında ise herhangi bir açıklamanın bulunmadığı, fatura tarihinden sonra yasal defter kayıtlarında bulunan 100.000,00 TL’lik ödemenin takip konusu faturaya ilişkin olarak yapılıp yapılmadığının tespitinin yapılamadığı, davalı taraf ticari defter ve kayıtlarına göre, takip ve dava konusu faturadan kaynaklı davacının davalıdan 204.299,84 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir.
Talimat ile alınan bilirkişi raporları gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun, itirazları cevaplar nitelikte ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, Mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
İddia, savunma, takip dosyası kapsamı, talimat ile alınan bilirkişi raporları kapsamı ve toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre; tarafların kabulünde olan eser sözleşmesi kapsamında davacı tarafça yapılan ek işlere yönelik düzenlenen dava ve takip konusu faturanın davalıya tebliğ edildiği, davalı tarafça süresi içinde fatura ve içeriğine itiraz edilmediği, faturanın kesinleştiği görülmüştür. Bu kapsamda, usulüne uygun tutulan taraf ticari defter ve kayıtlarında dava ve takip konusu faturanın kayıtlı olduğu, benimsenen bilirkişi raporlarında davacının davalı şirketten 204.299,84 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda, davacı tarafça alacağın tahsili için davalı borçlu hakkında girişilen ilamsız icra takibinde benimsenen bilirkişi raporu ile tespit edilen 204.299,84 TL alacak miktarına yönelik davalının vaki itirazının haksız olduğu ve İİK’nun 67.maddesi gereğince iptalinin gerektiği anlaşılmış; belirlenen-tespit edilen alacak miktarını aşan dava dilekçesindeki davacı isteminin yerinde olmadığı saptanmış olmakla, alacağın likit, itirazın haksız oluşu karşısında kabul edilen miktar üzerinden icra inkar tazminatı tayinini de kapsar şekilde davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 15.HUKUK DAİRESİ’NİN KALDIRMA İLAMI;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi15. Hukuk Dairesi’ nin 23/12/2021 tarih 2019/… Esas 2021/… Karar sayılı ilamı ile mahkememizin yukarıda gerekçesi yazılı kararının “‘…Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici; davalı ise iş sahibidir.
Taraflar arasında 24/04/2015 tarihli … Santrali İnşaatı İşine Ait sözleşme imzalanmıştır. Bu sözleşme ile davacı yüklenici sıfatıyla, … yakınlarında bulunan … Santrali İnşaatı İşini birim fiyatı esası ile yapmayı üstlenmiştir.
Sözleşmenin ” İşin Niteliği ” başlıklı 2. Maddesinde; teklif edilen birim fiyatlar ve tahmini miktarlara göre ihale bedelinin 2.508.281,99 TL olarak belirlenmiş, devamında; bu birim fiyatların, gerek esas iş süresi içinde ve gerekse iş sahibi tarafından uzatılacak süre içinde ve taahhüdün tamamen ifasına kadar süre uzatımı, ilave iş, güzergah değişikliği, vergilere zam yapılması, yeni vergi ve resimler konulması, fiyatların yükselmesi, nakliye ve işçi ücretlerinin artması ve buna benzen konularda kararnameler çıkarılması ve bunlarla sınırlı olmamak üzere herhangi bir nedenle artırılamayacağı, fiyat farkı verilmeyeceği, eskalasyon uygulanmayacağı düzenlenmiştir.
Davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibi hakkında cari hesap alacağına istinaden 26/04/2016 tarih, … numaralı 204.299,84 TL bedelli, ” … santrali inşaatı kesin hakediş tutarı” açıklamalı faturaya dayalı olarak 204.299,84 TL’ nin tahsili için 19/07/2016 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır.
Davacı taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’nce yaptırılan inceleme akabinde hazırlanan 06/07/2018 tarihli bilirkişi raporu ile davalı taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’nce yaptırılan inceleme sonrası düzenlenen 17/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda; taraf ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, takip ve dava konusu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalıya tebliğ edilen faturaya süresi içinde itiraz edilmediği, davacı ticari defter ve kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle cari hesap ilişkisinden kaynaklı davacının davalı şirketten 304.769,83 TL alacaklı olduğu, takibin 28/04/2016 tarihli 204.299,84 TL tutarlı faturaya istinaden bu miktar ana para üzerinden başlatıldığı, takip konusu faturanın davacı taraf yasal defter kayıtlarına usulüne uygun olarak işlendiği, yasal defter kayıtlarında bu faturaya ilişkin olarak ödenmiş herhangi bir bakiyenin görülmediği, fatura düzenlendikten sonra 06/05/2016 tarihinde davalı yanca davacıya 100.000,00 TL ödeme yapıldığı ve alacak kayıtlarına işlendiği, bu ödemeye ilişkin herhangi bir banka dekontunun dosyaya sunulmadığı, yasal defter kayıtlarında ise herhangi bir açıklamanın bulunmadığı, fatura tarihinden sonra yasal defter kayıtlarında bulunan 100.000,00 TL’lik ödemenin takip konusu faturaya ilişkin olarak yapılıp yapılmadığının tespitinin yapılamadığı, davalı taraf ticari defter ve kayıtlarına göre, takip ve dava konusu faturadan kaynaklı davacının davalıdan 204.299,84 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir.
Dairemizce yapılan incelemede; mahkemece yalnızca taraf ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak karar verildiği anlaşılmaktadır. Oysa; davalı işin ayıplı yapıldığı yönde savunmada bulunmuş, dosyada bulunan 11/06/2016 tarihli yazı ile de davacı yana ayıp ihbarında bulunmuştur. Davacı bu yazıyı kabul etmekle beraber, takibe konu fatura bedelinin, davalının iddia ettiği ayıplı imalat konusuyla hiçbir ilgisinin bulunmadığını ifade etmiştir. Davacı yanca düzenlenen faturanın yapılan tüm işe ait cari hesap ilişkisinden kaynaklı olduğu tespit edilmiştir.
Benzer uyuşmazlıklarda mahkemece yalnızca ticari defterler üzerinden inceleme yapılarak karar verilmesinin hatalı olduğu Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2013 / 9343 Esas ve 2014 / 3772 Karar sayılı, 14/05/2014 tarihli kararında açıkça vurgulanmıştır.
O halde, yapılan bu açıklamalar ışığında somut olayda; mahkemece davalının işin ayıplı ifa edildiği yolundaki savunması ile ilgili delillerin toplanıp, ayıp ihbarının makul sürede yapılıp yapılmadığı üzerinde de durularak, ayıp ihbarının süresinde yapılmış olması halinde mahallinde uzman bilirkişi marifetiyle keşif yapılması suretiyle toplanan delillerin değerlendirilmesi, varsa öncelikle ayıplı işlerin bedelinin hesaplanması ve ayıplı işler bedeli düşüldükten davacının alacağı kalması halinde davacı alacağına hükmedilmesi gerekirken, mahkemece bu hususlar üzerinde durulmaksızın eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak sadece tarafların ticari defterleri esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Kabule göre de; mahkemece Anayasa’nın 141. maddesinin 3. fıkrası ile ona koşut düzenleme içeren HMK’nın 297. ve 26. maddelerindeki hükümler gözetilmek suretiyle, tarafların talep ettiği tüm kalemler yönünden değerlendirme yapılıp olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi ve talepler hakkında verilecek kararın gerekçesinin açıklanması gerekirken, reddedilen kısım yönünden davalı vekilinin kötüniyet tazminatı talebi hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmemesi de hatalı olmuştur…” gerekçesi ile kaldırılmasına karar verilmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava davalı tarafından …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
2004 sayılı İİK ‘nun 67. maddesinde takip talebine itiraz edilen alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği düzenlenmiştir.
Eldeki dava da davacı tarafından davalı aleyhine …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyası ile 204.299,84 TL asıl alacak için ilamsız icra takibine başlandığı, ödeme emrinin 27/09/2016 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlu tarafından yapılan 30/09/2016 tarihli itiraz ile takibe 7 günlük yasal süre içerisinde itiraz edildiği itirazın davacı alacaklıya tebliğ edilmeksizin 231.848,72 TL dava değeri gösterilerek 03/11/2016 tarihinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Taraf iddia ve savunmasına göre eldeki uyuşmazlık davacının dava ve takip konusu faturadan dolayı alacaklı olup olmadığı ile davalı tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarı yapılıp yapılmadığı ile alacak konusu eserin ayıplı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkememizce yukarıda gerekçesi yazılı karar ilamı gereği öncelikle davalı tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarı yapılıp yapılmadığı tespiti yoluna gidilmiştir.
Eserin ayıplı olması halinde 6098 sayılı TBK’nın 474/I. maddesi uyarınca açık ayıplarda iş sahibi eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek, gizli ayıplarda ise aynı Kanun’un 477/son maddesi uyarınca ortaya çıkması üzerine gecikmeksizin ayıp ihbarında bulunmak zorundadır. İş sahibi gözden geçirmeyi ve ihbarda bulunmayı ihmâl etmişse eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılır.
Dosya içerisindeki belgelerden dava konusu işe dair kısmı geçici kabul tutanağının 24/06/2016 tarihinde düzenlendiği, taraflarca ayıba ilişkin mail yazışmalarına ise 2016 yılı mayıs ayı içerisinde başlandığı bu hali ile ayıp ihbarının süresi içeresinde yapıldığı anlaşılmış ve ayıplı işler miktarının tespiti için mahallinde keşfen bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 12/09/2023 tarihli rapor ile ayıp iddiasına konu T5 türbininin keşif günü çalıştığı, taraflar arasındaki resim ve yazışmalardan anlaşılan groutta çatlamalarının beton kalitesizliğinden mi yoksa zorlamadan mı kaynaklandığının uzmanlık alanları olmaması nedeni ile anlaşılamadığı, keşif günü itibariyle ayıplı bir imalat bulunmadığı rapor edilmiştir.
Taraflar arasında davalının iddia ettiği ayıba ilişkin mail yazışmalarının işin geçici kabulünden önce başlandığı, groutta çatlamalarının olduğu bunun giderilmesinin davacıdan istendiği ancak dosya kapsamından bu ayıbın kim tarafından giderildiğinin anlaşılamadığı ve keşif tarihi itibariyle ayıplı bir imalat bulunmadığı bu hali ile davalı tarafından ayıplı işler bedelinin ve bu ayıbın 3. bir kişi tarafından giderildiği ispat edilemediği mahkememizce kabul edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller mahkememizce ilk karar öncesinde alınan bilirkişi raporları ile dava ve takip konusu faturanın tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğunun tespit edilmiş olması ve davalının ayıp iddiasını ispat edememiş olması dikkate alınarak davacının davalıdan 204.299,84 TL alacaklı olduğu ve davalı tarafından bu alacağa yapılan itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmiştir.
İtirazın iptali davasında dava değeri icra takip dosyasında talep edilen alacak miktarıdır. Davacı takip talebi ile 204.299,84 TL alacak talebinde bulunmuş olmasına karşılık eldeki davada dava değeri 231.848,72 TL olarak gösterilmiş olup, davacının fazladan göstermiş olduğu dava değerinin takip konusu olmadığı bu hali ile takip nedeni ile reddedilen miktardan söz edilemeyeceği dikkate alınarak reddine karar verilen dava değeri yönünden davalının kötüniyet tazminatı istemi için olumlu olumsuz bir hüküm kurulmamıştır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli 2019/… esas ve 2019/… karar sayılı kararında belirtildiği üzere; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun itirazında haksız olması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Davacının talebinin faturaya dayalı olduğu ve likit olduğu anlaşıldığından icra inkar tazminatı isteminin kabulüne karar verilerek uyuşmazlığın bütünü hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda yazılı kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalı tarafından … İcra Dairesi’ nin … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin 204.299,84 TL alacak yönünden devamına, fazlaya dair istemin reddine,
2-İtirazın iptaline karar verilen alacağın %20 ‘ si oranında hesaplanan 40.859,97 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gereken 13.955,72 TL karar ve ilam harcının 2.937,90- TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 11.017,82-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından ödenen 2.937,90 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından bu yargılama nedeni ile ödenen 29,20 TL başvuru harcı ile 1200,00 TL posta, tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.229,20 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 1.083,14 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiye kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından bu yargılama nedeni ile yapılan 128,5 TL istinaf gideri, 8.000,00 TL keşif ve bilirkişi ücreti ile 1.274,90 TL keşif harcı olmak üzere toplam 9.403,4 TL yargılama giderinden davanın ret oranına göre hesaplanan 1.117,33TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, bakiye kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 32.644,98 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
9-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/10/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır