Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/576 E. 2022/1057 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/576 Esas
KARAR NO:2022/1057

DAVA:İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ:06/09/2022
KARAR TARİHİ:29/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket, dava dışı borçlusu …. Dış Tic. A.Ş.’den, çek nedeniyle oluşan alacağının tahsili istemiyle …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla kambiyo takibi başlattığını, davalı şirketin talebi üzerine, dava dışı borçlu şirketin borcu sebebiyle, esas icra müdürlüğünün talimatına istinaden … 11. İcra Müdürlüğünün … Talimat sayılı dosyasıyla, 08.10.2019 tarihinde müvekkil şirkete ait … Sitesi, … Sok. No.13 …. adresine haciz ve muhafaza işlemi için gelindiğini, istihkak iddiasına rağmen, müvekkili şirkete ait menkul mallar haczedildiğini, haczedilen mallar yediemin olarak müvekkili şirket çalışanına bırakıldığını, istihkak iddiasının esas icra dairesi tarafından çözümlenmek üzere, davalı şirketin muhafaza talebi reddine karar verildiğini, … 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 24.10.2019 tarih, … sayılı kararıyla takibin devamına karar verildiğini ve dava açmak üzere müvekkili şirkete 7 günlük süre verildiğini, ancak dava açmak için müvekkili şirkete verilen süre dolmadan, davalı şirketin talebi üzerine 30.10.2019 tarihinde haciz ve muhafaza işlemi için müvekkili şirkete ait adrese tekrar gelindiğini, müvekkili şirket, haciz tutanağı geçirilen “haciz ve muhafaza tehdidi altında müvekkil şirketteki işleyiş ve üretimin durmaması için, dosya borcunu mevcut ve açacak olduğumuz istihkak davasında tedbir kararı verilmesi durumunda “teminat”, aksi taktirde her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla” şeklindeki ihtirazı kayıtla güncel dosya borcunu ödenmek zorunda kalındığını, istihkak davasına ilişkin kararın kesinleşmesi üzerine, müvekkili şirket tarafından haciz ve muhafaza baskısı altında ihtirazı kayıtla, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına ödenen paranın, 30.10.2019 ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte, sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsili için …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, icra takibi, davalı şirketin haksız ve kötüniyetli itirazı üzerine durduğunu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari uyuşmazlık olması nedeniyle, huzurdaki davayı açmadan evvel, yapmış olduğumuz arabuluculuk müracaatından bir netice alınmadığını ve arabuluculuk süreci anlaşmama şeklinde olumsuz sonuçlandığını, açıklanan tüm bu nedenlerle ve fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davalarının kabulüne, davalı şirketin …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının iptaline ve takibin icra dosyasındaki talepleri doğrultusunda aynen devamına, davalı şirketin haksız ve kötüniyetli itiazı sebebiyle %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı şirkete tahmiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle zaman aşımı itirazlarının bulunduğunu, davaya konu talep zaman aşımına uğradığını, TBK.md.82 hükmü açık olup, sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakları öğrenmeden itibaren 2 yıl olduğunu, davaya konu edilen ödemenin yapıldığı tarih 30/10/2019 olduğunu, husumet itirazların da bulunduğunu, sebepsiz zenginleşme davasının alacağını tahsil eden alacaklıya karşı değil de, yapılan ödeme nedeniyle sebepsiz yere dosya borcundan kurtulan dosya borçlusuna karşı açılması gerektiği yerleşmiş yargı kararlarıyla sabit olduğunu, bu davanın alacaklıya karşı açılmasının telafisi imkansız hak kayıplarına yol açacağı ve mevcut İİK. prosedürüne uygun olmadığının açık olduğunu, istihkak davası açarak kanuni haklarını kullanması ve olası bir haciz baskısına maruz kalmayı engellemesi gereken davacı 3.kişinin, bu davayı açmak yerine, dosya borçlularının borcunu ödeyerek ve borçlular hakkında dosyadan uygulanan tüm hacizlerin kaldırılması sonucuna yol açarak, sonrasında alacaklıya karşı sebepsiz zenginleşme davası açması, mevzuata ve hukuka uygun olmadığını, müvekkili, hamil olduğu Kıymetli Evrak ( Çek) sebebiyle TTK.md.808’deki başvuru haklarına ve İİK.md.167’e dayalı olarak, Kambiyo Senetlerine Özgü takip başlattığını, borçlular hakkında girişilen takipte, İİK.md. 78′ e dayalı olarak haciz talep edildiğini, tahsil edilen paranın, kanundan ( TTK ve İİK) doğan müracaat haklarına ve talep haklarına dayalı olarak uygulanan icrai işlemlerle tahsil edildiğini, tüm bu icrai işlemlerin kanuni bir dayanağının olduğu ve sebepsiz/haksız olmadığının açık olduğunu, açıklanan tüm bu nedenlerle davanın öncelikle husumet yokluğundan reddine, aksi halde açılan davanın zamanaşımı nedeniyle ve esasa dair arz ettiğimiz diğer sebeplerle reddine, haksız takip nedeniyle davacının tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava …. İcra Dairesi’nin … takip sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
2004 sayılı İİK ‘nun 67. maddesinde takip talebine itiraz edilen alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği düzenlenmiştir.
Davacı tarafından, davalı aleyhine …. İcra Dairesi’nin … takip sayılı dosyası ile, “…. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında cebri icra ve muhafaza tehdidi altında ihtirazı kayıtla ödenen paranın sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanılarak borçludan tahsilidir. 141.802,00 TL” açıklaması ile 141.802,00 TL asıl alacak ve takip öncesi işlemiş 58.065,97 TL faiz olmak üzere toplam 199.867,97 TL alacak için ilamsız icra takibine başlandığı, ödeme emrinin 15/08/2022 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, davalı tarafından sunulan 10/08/2022 tarihli dilekçe ile takibe yasal süre de itiraz edildiği, itirazın davacı alacaklıya tebliğ edilmeksizin 06/09/2022 tarihinde elde ki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında ki uyuşmazlığın temelini davacı tarafından, alacaklısının dosyamız davalısı … Faktoring Anonim Şirketi, borçlusunun dava dışı …. AŞ ile diğer dava dışı borçluların olduğu …. İcra Dairesi’nin … takip sayılı dosyasına, iş yerinde yapılan haciz nedeni ile ödenen bedelin iadesi gerekip gerekmediği oluşturmaktadır.
…. İcra Dairesi’nin … takip sayılı dosyasında talimat yolu ile alacaklı … Factoring Aş’nin alacağını tahsil için borçlu …. AŞ’ye ait olduğu iddia edilen davacı iş yerinde haciz yapıldığı, davacının istihkak iddiası ile, 30/10/2019 tarihinde 141.802,00 TL ödeme yaptığı, davacının istihkak iddiasının İstanbul 6.Hukuk Mahkemesi’nin … sayılı ilamı kabul edildiği, kararın son olarak Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 15/06/2022 tarihli 2022/1883 E-2022/7310 K sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır. İcra mahkemesinden verilen istihkak kararları maddi anlamda kesin hüküm niteliğindedir. Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen istihkak davasında yargılama sırasında yapılan tespitler ile davacının haciz baskısı ile borçlu olmadığı parayı ödemek zorunda kaldığı sabittir. Bu durumda davacı tarafından ödenen bedelin kendisine iadesi gerekir.
Benzer uyuşmazlık hakkında Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10/02/2022 tarih ve 2022/3-80 E, 2022/107 K sayılı emsal ilamında ;”… İstirdat davası, esasen sebepsiz zenginleşme iddiasına dayanan bir eda davası olup, bununla icra takibi sırasında sebepsiz olarak ödenmiş olduğu iddia edilen bir paranın geri verilmesi istenir. Yalnız, davanın şartı icra hukukuna dayanmaktadır: Borçlunun, borcu bulunmadığı bir parayı icra takibinin kesinleşmesi nedeniyle cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olması (Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder/Taşpınar Ayvaz, Sema/ Hanağası, Emel: İcra İflas Hukuku, Ankara 2018, 4. Baskı, s. 228)…Davacının icra dosyasına haciz tehdidi altında yatırmış olduğu parayla kim menfaat temin ediyorsa onun sebepsiz zenginleşme davasının muhatabı olacağı hususunda kuşku bulunmamaktadır. İİK’nın 12. maddesine göre icra dairesi takip edilen para alacağına mahsuben üçüncü şahıs tarafından ödenen paraları kabule mecburdur. Bununla borçlu bu miktar kadar borcundan kurtulur. Somut olayda da, yapılan ödemeyle ilk bakışta icra dosyasının borçlusunun borcunun söndüğü, bu nedenle menfaat temin edenin dava dışı asıl borçlu şirket olduğu, sebepsiz zenginleşme davasının muhatabının da anılan şirket olması gerektiği düşünülebilirse de, davacı ihtirazî kayıtla yatırdığı parayı asıl borçlunun borcundan kurtulması amacıyla kendiliğinden değil, haciz tehdidinden korunmak amacıyla ve bu hususu da haciz tutanağında açıkça belirterek yatırmıştır. Yatırılan para davalı alacaklının mal varlığına dâhil olmuştur. Davacının istemi, kendisinden haksız şekilde tahsil edilerek davalının mal varlığına giren paranın iadesi olduğuna göre muhatap da davalı olmalıdır. Aksinin kabulü, davacıyı muhatabı olmayan, borcu ödeme kabiliyetinin olup olmadığı belirsiz dava dışı borçluya yönelmeye zorlayacaktır ki, bu tür bir riskin davacıya yüklenmesi adil olmaz. Öyle ise, dava konusu olayda sebepsiz zenginleşenin davalı olduğunun kabulü gerekir.”, olarak belirtildiği üzere, davacı sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak ödediği paranın iadesini talep edebilir ve sebepsiz zenginleşme davasının davalısı, mal varlığı zenginleşen asıl icra dosyası alacaklısıdır.
6098 sayılı TBK’nun sebepsiz zenginleşme davalarında zamanaşımını düzenleyen 82. maddesinde “Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” düzenlemesine yer verilmiş olup , davalı davacı tarafından ödemenin 30.10.2019 tarihinde yapıldığı ve alacağın zamanaşımına uğradığını iddia etmiş ise de, davacı kendi içerisinde ödeme tarihi itibariyle istem hakkı olduğunu bilse bile, bu istem hakkını ileri sürebilmesi istihkak iddiasının kabul edilmesi ile mümkündür ki davacı 15/06/2022 tarihli Yargıtay onama ilamından sonra zamanaşımı süresi içerisinde elde ki davayı açmıştır.
Davacı, icra takibi ile takip öncesi dönem için faiz talebinde bulunmuştur. Ancak borçlunun temerrüdünü düzenleyen 6098 sayılı TBK’nun 117. maddesinde “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.
Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bugünün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.” düzenlemesine yer verilmiş olup, elde ki dava da, davalının sebepsiz zenginleş sırasında kötüniyetli olduğu dosya kapsamında anlaşılamamaktadır, davalı takip ile temerrüde düşmüştür. Bu nedenle takip öncesi dönem için davacının faiz talebi yerinde değildir.
Yukarıda yapılan tüm açıklamalar ve dosya kapsamı dikkate alınarak, davacı tarafından yapılan itirazın asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli 2019/4054 esas ve 2019/7699 karar sayılı kararında belirtildiği üzere; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun itirazında haksız olması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Davacının talebinin haciz baskısı altında ödenen bedelin iadesi istemine ilişkin olup likit olduğu ve davalının takibe itirazda haksız olduğu anlaşıldığından davacının icra inkar tazminatı isteminin itirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden kabulüne karar verilmiştir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi uyarınca itirazın iptali davasının kısmen veya tamamen reddi halinde, borçlu lehine hükmedilecek tazminat kötü niyet tazminatı başka bir ifade ile haksız takip tazminatı olup, borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olmasının yanında takip alacaklısının kötü niyetli olması gerekir. Alacaklı icra takibi başlatmakta kötü niyetli değilse aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilemez. Somut olayda, davacı yanın reddine karar verilen alacak miktarı yönünden kötü niyetli olduğu dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Bu sebeple davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilerek uyuşmazlığın bütünü hakkında aşağıda ki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalı tarafından …. İcra Dairesinin … takip sayılı dosyasına yapılan itirazın 141.802,00 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-İtirazın iptaline karar verilen alacağın %20 ‘ si oranında hesaplanan 28.360,40 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davalının haksız takip tazminatı isteminin REDDİNE,
4-Alınması gereken 9.686,49-TL karar ve ilam harcından 2.413,91 -TL peşin yatırılan harcın mahsubu ile geriye kalan 7.272,58.-TL eksik harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan 2.413,91 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 92,20-TL yargılama gideri ile yargılama aşamasında yapılan 78,00-TL olmak üzere toplam 170,20-TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 120,75-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geriye kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 22.270,30 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
8-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 9.290,56-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
9-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
10-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabulucu ücretinin 936,51 TL’sinin davalıdan 383,49 TL’sinin davacıdan alınarak Hazine’ye ödenmesine
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/11/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır