Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/561 E. 2023/797 K. 31.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/561 Esas
KARAR NO:2023/797

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:26/08/2022
KARAR TARİHİ:31/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ile müvekkili arasındaki ticari iş ilişkisi çerçevesinde düzenlenen cari hesap ekstresindeki borcun davalıca ödenmesi gerekirken bugüne kadar taraflarına herhangi bir ödeme yapılmadığını, dosyaya sunulan cari hesap ekstresi, faturalarda görüleceği üzere, 08/06/2021 tarihli … nolu 35.934,00 TL bedelli fatura, 30/06/2021 tarihli … nolu 238.966,39 TL bedelli fatura ve 30/06/2021 tarihli … nolu 20.724,99 TL bedelli fatura olmak üzere toplamda 295.625,38 TL fatura alacağı şuana kadar müvekkiline ödenmediğini, bunun üzerine davalı hakkında …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla faturaya dayalı olarak 295.625,38 TL asıl alacak ve 3576,25 TL işleyen faizle 299.201,63 TL toplamının tahsili amacıyla genel haciz yoluyla takip yapıldığını, davalı 13/12/2021 tarihinde borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalı, icra takip dosyasına sundukları fatura ve cari hesap ekstresinden dolayı borçlu bulunmakta olduğunu, davalı borcu olmadığı iddia ederek borca itiraz ettiğini, ancak icra takip dosyasına sunulan fatura ile ilgili herhangi bir açıklama getirmemiş ve ödeme belgesi de sunmadığını, davalı, müvekkile belirtilen cari hesap ekstresi ve faturalardan dolayı borçlu olduğunu, davalının tüm bu itirazları haksız ve kötü niyetli iddialardan ibaret olduğunu, açıklanan tüm bu nedenlerle davanın kabulü ile ….İcra Dairesi … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takip tarihi itibariyle 299.201,63 TL alacakları olduğunun kabulüne ve takibin takip talebindeki koşullara göre aynen devamına, davalının söz konusu takibe haksız ve kötüniyetli itirazı ile alacağın tahsilini geciktirmesi sebebiyle davalı aleyhine asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve hükmedilen tazminatın davalıdan tahsili ile müvekkile ödenmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin davacı yana hiçbir borcunun bulunmadığını, davacı yan dava dilekçesinde ısrarla cari hesap ekstresi gereği müvekkilin kendisine borçlu olduğu yönünde iddialarda bulunmuş ve dava dilekçesinde birtakım faturalardan bahsetmiş ise de söz konusu faturaların da zayi olduğunu iddia ederek bu faturaları dosyaya sunmaktan kaçındığını, öncelikle belirtmek gerekir ki davacı yan dava dilekçesinde belirtmiş olduğu faturaların bir kısmını dosyaya sunmadığını ve bu faturaların hangi malların alım-satımına ilişkin olarak düzenlendiğini de belirtmemiş olduğundan, takibe konu alacağını neye dayandırdığı anlaşılamamakta olduğunu, davacının iddia ettiği tutarda alacaklı olduğunu somut biçimde iddia ve delilleriyle ispat etmesi gerekmekte olduğunu, davacının icra takibindeki alacaklarının içeriğini ve kaynağını kalem kalem açıklaması ve alacakların varlığını somut delillerle ispatlaması gerektiğini, kesinlikle borcun varlığını kabul etmemekle beraber davacının talep ettiği faizler de ihtar şartı yokluğundan temerrüt tahakkuk etmediği için hukuka aykırı olduğunu, müvekkile yapılan herhangi bir ihtar bulunmadığından davacının faiz talebi hukuki dayanaktan yoksun ve faizin kabulünün mümkün olmadığını, davacının icra tazminatı talebinde bulunması da son derece kötü niyetli bir davranış olduğunu, söz konusu icra takibi haksız, hukuka aykırı ve kötü niyetli olarak başlatılmış olduğundan müvekkil lehine en az %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, açıklanan tüm bu nedenlerle davacı yan harç bedelini eksik yatırdığından davanın usulden reddine, dava dilekçesi HMK Md. 119/e-f İle HMK Md. 194 emredici hükümleri şartlarını taşımadığından davanın usulden reddine, neticeten haksız ve hukuka aykırı davanın esastan reddine, davacının en az %20 oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı tarafından …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
2004 sayılı İİK ‘nun 67. maddesinde takip talebine itiraz edilen alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği düzenlenmiştir.
Eldeki davada, davacı tarafından davalı aleyhine…. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyası ile ” cari hesap alacağı 295.625,38 TL” borcun sebebi gösterilerek 295.625,38 TL asıl alacak 3.576,25 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 299.201,63 TL alacak için ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin 07/12/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu vekili tarafından 13/12/2021 tarihinde gönderilen dilekçe ile takibe süresi içerisinde itiraz edildiği, itirazın davacı yana tebliğ edilmeksizin 26/08/2022 tarihinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davacının alacak isteminin cari hesaba dayanması nedeni ile tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi Doç. Dr. … tarafından sunulan 13/04/2022 tarihli rapor ile; tarafların BA/BS formlarının birbiri ile tamamen örtüştüğü, 2021 yılında davacı tarafından KDV hariç toplam 250.529,55 TL tutarlı 3 adet fatura karşılığında davalı tarafa mal satışının yapıldığı, davacı defterlerinin kanuna uygun olarak tutulduğu, 2021 yılı envanter defterinin ise zayi olduğuna dair … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin… esas sayılı dosyası ile karar verildiği, davalı tarafından ise ticari defterlerinin inceleme için ibraz edilmeyeceğinin bildirildiği, davacı tarafın incelenen ticari defterlerinde takip ve dava konusu yapılan 3 adet faturanında kayıtlı olduğu, davacının faturalardan doğan alacağının 295.625,38 TL olduğu, davalı tarafından ödeme yapıldığına ilişkin bir kaydın bulunmadığı tespit edilmiştir.
Davalı tarafından, yukarıda yazılı bilirkişi raporuna karşı sunulan 08/05/2023 tarihli itiraz dilekçesinde, davacı tarafa …’a ait 16/09/2021 tarihli 119.000,00 TL bedelli … seri numaralı, 23/09/2021 tarihli 119.966,00 TL bedelli … seri numaralı ve 30/10/2021 tarihli 55.000,00TL bedelli … seri numaralı 3 adet çek ile ödeme yapıldığı, davacı tarafından çeklerin kaybedildiğinin iddia edildiği ancak çeklerin zayi olduğuna ilişkin mahkeme kararı sunulmadığı beyan edilmiş, mahkememizce …’a yazılan müzekkereye verilen 14/06/2023 tarihli cevapta davalı yana ait …, … ve … seri numaralı çeklerin müşteride olduğu ve ibrazına rastlanmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur.
İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddesi de “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” hükmünü içermektedir.
6100 sayılı HMK’nun ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 222. Maddesinin 3. fıkrasında ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.)…” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar, bilirkişi raporu ile yukarıda yazılı kanun hükümleri dikkate alındığında, davacı tarafından davalı tarafa 3 adet fatura karşılığı KDV dahil 295.625,38 TL bedelli ürün satışı yapıldığı, faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olup, davalı tarafından ticari defter ve kayıtlarının inceleme için mahkememize ibraz edilmediği, bu durumda yukarıda yazılı HMK’nun 222/3 maddesi uyarınca davacı defterlerinin lehine delil niteliğinde olduğu, kaldı ki davalı tarafın dava ve takip konusu faturaları BA formu ile vergi dairesine bildirdiği, davalı tarafın resmi bir kuruma dava konusu malları teslim aldığına yönelik beyanının kendisini bağlayacağı (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2016/… Esas, 2016/… Karar sayılı ilamı), bu durumda davalı tarafın dava konusu fatura bedellerini ödediğini ispat yükü altında olduğu, davalı tarafından çek verilerek fatura bedellerinin ödendiği iddia edilmiş olsa da, bu ödeme iddiasının davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi davalı tarafından davacı tarafa çek ile ödeme yapıldığına dair çek teslim bordrosu gibi bir delil sunulmadığı, …’tan gelen müzekkere cevabında da ilgili çeklerin müşteride izlendiğinin bildirildiği, bu hali ile davalının üzerine düşen ispat yükünü yerine getiremediği, davacının takip konusu faturalardan dolayı davalıdan alacaklı olduğu, davalı tarafından icra takibine yapılan itirazın asıl alacak yönünden iptalinin gerektiği, davalının takipten önce temerrüde düşürüldüğü ispat edilemediğinden davacının takip öncesi dönem için işlemiş faiz talebinde bulunamayacağı anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli 2019/… esas ve 2019/… karar sayılı kararında belirtildiği üzere; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun itirazında haksız olması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Davacının talebinin faturaya dayalı alacak istemine ilişkin olduğu ve likit olduğu anlaşıldığından icra inkar tazminatı isteminin kabulüne karar verilmiştir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi uyarınca itirazın iptali davasının kısmen veya tamamen reddi halinde, borçlu lehine hükmedilecek tazminat kötü niyet tazminatı olup, borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olmasının yanında takip alacaklısının kötü niyetli olması gerekir. Alacaklı icra takibi başlatmakta kötü niyetli değilse aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilemez. Somut olayda, davacı yanın reddine karar verilen alacak istemi yönünden kötü niyetli olduğu dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Bu sebeple davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilerek uyuşmazlığın bütünü hakkında aşağıda ki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda yazılı kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalı tarafından …. İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın 295.625,38 TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya dair istemin REDDİNE,
2-İtirazın iptaline karar verilen alacağın %20 ‘ si oranında hesaplanan 59.125,07 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
4-Alınması gereken 20.194,17 TL karar ve ilam harcının 3.613,61-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 16.580,56TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından ödenen 3.613,61TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine.
6-Davacı tarafından bu yargılama nedeni ile ödenen 80,70 TL başvuru harcı ile 1.653,75 TL posta, tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.734,45 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 1.713,72-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine geriye kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 46.343,80 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 3.576,25 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine
9-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
10-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabulucu ücretinin 1.541,35 TL’ sinin davalıdan, 18,65 TL ‘ sinin davacıdan alınarak Hazine’ye ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/10/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır