Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/5 E. 2023/18 K. 16.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/5 Esas
KARAR NO :2023/18

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:07/09/2021
KARAR TARİHİ:16/01/2023

… 1 Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/11/2021 ve… sayılı yetkisizlik kararı ile mahkememize tevzi edilen dava dosyası mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılan mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’nin özel güvenlik hizmet alım işi davalı idare ile müvekkili şirket arasında akdedilen sözleşme kapsamında 01/07/2010-30/06/2011 tarihleri arasında müvekkili şirket tarafından yapıldığını, hizmet sözleşmesi kapsamında müvekkili şirket tarafından 12 personel istihdam edildiğini, bu sayı ihale dönemi içerisinde davalı idarenin isteğine göre zaman zaman değişiklik göstermiş olsa da her aya göre çalıştırılan personel sayısı davalı idareden istenilecek idarî işlem ve ihale dosyası, aylık hakediş dosyalarından tespit edilebileceğini, davalı idare tarafından düzenlenen teknik ve idarî şartnameler uyarınca;4 uzman personel için asgarî ücretin % 300 fazlasının ödeneceğini, vardiya amiri personeli için asgarî ücretin % 250 fazlasının ödeneceğini, yardımcı personel için asgarî ücretin % 125 fazlasının ödeneceğinin hükme bağlandığını, müvekkili şirketin, teklif fiyatını oluştururken ihaleye girdiği tarihte geçerli olan asgarî ücret üzerinden hesaplama yaparak teklif fiyatı oluşturduğunu, bununla birlikte akdedilen hizmet sözleşmesi uyarınca asgarî ücrette meydana artıştan kaynaklı olarak fiyat farkı ödeneceği de hükme bağlandığını, Fiyat farkı ödeneceğine ilişkin yapılan tek düzenleme de bu olmayıp başta 5510 Sayılı Kanun, 01/01/2003 tarihinde yürürlüğe giren Hizmet Alımı Fiyat Farkına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı’nın “Asgari Ücret ve Diğer İşçilik Maliyetlerindeki Değişiklikten Kaynaklanan Fark (Değişik: 07.05.2004-25455/3 md)” başlıklı 8. Maddesi ve diğer alt düzenlemeler de asgarî ücrette meydana gelecek farkın ödenmesi yönünde düzenlemeler içerdiğini, Olayı miktarlar üzerinden bir örnek ile somutlaştırmak gerekirse, Örneğin, ihalenin düzenlendiği tarihte asgarî ücretin 100,- TL olduğunu kabul edersek ve idarece belirlendiği şekilde çalışan işçiye asgarî ücretin % 50 fazlası ücret verileceği bir durumda ihaleyi alan şirket, ihale tarihinde hizmet işi için personel başı 150,- TL fiyat teklif etmekte olduğunu, sonrasında asgarî ücrete 10 lira zam geldiği ve asgarî ücretin 110,- TL olduğu durumda ise hizmet alan idarece asgarî ücrete gelen 10,- TL’lik zammın % 50 zamlı ödenen 150,- TL üzerine eklenerek 150 + 10 TL = 160 TL talep edilmesi ve işçilere de bu şekilde ödeme yapılmasının istendiğini, aynı konuya ilişkin evvelce başka yüklenici şirketler tarafından, “Hakedişlerin hatalı hesaplama sonucu eksik ödendiğinden” bahisle açılan davalarda bilirkişiler tarafından yukarıda yaptılan örnekleme doğrultusunda hesaplama yapılarak eksik ödenen tutarlar tespit edilmiş, bilirkişi raporları doğrultusunda … 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/1948 esas sayılı dosyası ile … 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında davaların kabulüne karar verilmiş ve davanın kabulü yönünde verilen kararlar da Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nce onanarak kesinleştiğini, yine başka bir müvekkili şirket adına idareye karşı açtılan davada, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 29/09/2020 tarih ve 2020/4811 E. 2020/5114 K. sayılı ilamı ile davanın reddine dair … 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E. 2015/589 K. sayılı kararının bozulmasına karar verildiğini, davalı idarenin hatalı hesaplaması neticesinde müvekkili şirkete asgarî ücret farkının ödenmesinden kaynaklı eksik ödediği tutarlar karşısında; Hizmet işinde farklı pozisyonlarda çalıştırılan personel sayısı ile her bir pozisyon için belirlenen asgarî ücretin % fazlası, Hizmet işinin başladığı ve bittiği tarih, İhaleye girilen tarih ile hizmet işinin devam ettiği süreler içerisinde asgarî ücrette meydana gelen artışlar gözetilerek,bilirkişi hesaplaması yaptırılmasına ve davalı idarece müvekkili şirkete eksik ödenen tutarların tespit edilmesi gerektiğini, bu kapsamda, muhakeme neticesinde tespit edilecek miktara göre fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla kısmi dava olarak şimdilik 6.697,69-TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalı idareden alınarak müvekkili şirkete verilmesine karar verilmesini talep etme zarureti hâsıl olduğunu, davalı tarafından yapılan eksik ve hatalı ödemelerin tespiti açısından idarî işlem ve ihale dosyası, teknik-idarî şartname, hizmet alım sözleşmesi, maaş bordroları, faturalar, hakediş belgeleri ve ödeme belgelerinin davalı idareden celbi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla eksik ödenen 6.697,69-TL’nin, arabuluculuk başvuru tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 26. Maddesinin “Büyükşehir Belediyesi kendisine verilen görev ve hizmet alanlarında, ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre sermeye şirketleri kurabilir.” Hükmü gereğince kurulan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bir iştiraki olduğunu, anılan madde gereğince kurulan iştirak şirketleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) yetkili organları tarafından kurulan, ayrı bir tüzel kişiliğe ve bütçeye sahip olmakla birlikte yarı ticari nitelikte, yerel yönetime bağlı ve yerel yönetimin genel denetimi altında çalışan, sermayesinin tamamının doğrudan veya dolaylı olarak İBB’ye ait olduğu Kamu İhale Kurumu ve Sayıştay Kanunu’na tabi olan şirketlerden olduğunu, Müvekkili Şirketin, öncelikle İstanbul’da yaşayan vatandaşlar ve daha sonra tüm Türkiye’nin enerji ihtiyacını, aydınlatma geri kazanım ve yakıt yönetimi alanlarında mal ve hizmet temini sağladığını, davacı eldeki davayı tamamen kötü niyetli olarak ve haksız kazanç elde etme saikiyle açtğını, hal böyle iken, kötü niyetli ve mesnetsiz iddialar ile ve yalnızca haksız kazanç elde etmek amacıyla açılan işbu davanın reddi gerektiğini, dava yetkisiz mahkemede açıldığını, Marpol 73/78 Ek-1 Kapsamındaki Atık Yağların Satışı Sözleşmesi Kapsamında Susuzlaştırma İşlemi Takibi İçin Kontrol Ekibi Kiralama İşine Ait Sözleşme’nin 35. Maddesinin 2. Fıkrasına göre;”Bu sözleşme ve eklerinin uygulamasından doğabilecek her türlü anlaşmazlığın çözümünde İSTANBUL mahkemeleri ve icra daireleri yetkili olduğunu, taraflar tacir olup, yetkili mahkeme ve icra dairelerini serbestçe kararlaştırdığını, dolayısıyla … Mahkemeleri yetkisiz olup, yetkili mahkemeler ve icra müdürlükleri İstanbul Mahkemeleri olduğunu, zamanaşımı itirazlarının Türk Borçlar Kanunu’nun 146. Maddesine göre kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, davacı tarafın da dava dilekçesinde belirttiği üzere söz konusu sözleşme 01/07/2010-30/06/2011 tarihleri arasındaki iş için imzalanmış olup hak edişler de davacı şirkete aylık olarak ödendiğini, davacı tarafın talepleri zamanaşımına uğradığı sabit olup işbu davanın reddi gerektiğini, Sonuç olarak; başkaca bir inceleme ve araştırmaya gerek olmaksızın, hak düşürücü sürede açılmayan işbu davanın usulden reddi gerektiğini, dava dilekçesinde; birtakım yerel mahkeme ve Yargıtay kararlarından bahsedilmekte olup; alıntılanan kısımlarından ilgili kararların somut olaya benzer olup olmadığı dahi anlaşılmadığını, hukuki güvenilirlik ilkesi uyarınca dava dilekçesinde atıf yapılan kararların somut olaya uygun olmadığı kanaatinde olduğu celp edilecek yahut davacı tarafça ‘tüm karar içeriği’ dosyaya sunulacak kararlara ilişkin beyan ve itiraz haklarımız saklı tuttuğumuzu ayrıca belirtmek istediğini, hukuka aykırı, haksız ve mesnetsiz davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davacı taraf delil olarak; hizmet alım sözleşmesi, idari şartname, teknik şartname, idari işlem, ihale, hakediş ve ödeme dosyaları, emsal mahkeme kararları ve dava dosyası, fatura, maaş bordrosu, bilirkişi incelemesi ve her türlü yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf delil olarak; müvekkili şirkete ait ticari defter ve belgeler, SGK kayıtları, bilirkişi incelemesi, banka kayıtları, tanık, yemin, isticvap ve her türlü yasal delillere dayanmıştır.
Bilirkişi raporu:
Dosyanın teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle, dosya SMMM bilirkişisi … ve hukukçu bilirkişi Doç. Dr. …’e tevdi edilmiş ve bilirkişiler sunmuş oldukları raporlarında; Takdiri mahkemenin olmak üzere, dava dosyası ve ekinde yer alan her türlü bilgi, belge, tüm deliller, davacı ve davalı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan incelemeler ve değerlendirmeler neticesinde; davacının Genel Şartnameye uygun itirazda bulunmaksızın, ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin hakediş alacaklarını tahsil etmiş olması nedeniyle hesaplanabilir bir alacağı bulunmadığını, mahkemenin aksi görüşte olması durumunda genel zamanaşımı süresi uygulandığı takdirde davacının alacaklarından Haziran 2011 hakedişi dışındaki hakedişlerin zamanaşımına uğramış olacağı, bakiye alacağın dosyada hakkediş dosyasının bulunmaması nedeniyle hesaplanamadığı sonucuna varıldığına dair rapor sunmuşlardır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesine dayalı olarak eksik ödenen hizmet bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 23.Hukuk Dairesinin 2018/2347 esas, 2019/998 karar sayılı ilamında;
”Taraflar arasındaki sözleşmenin 8.2.1. maddesinde sözleşmenin eki olarak sayılan Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 42. maddesinde, geçici hakedişlere ve eksik ödemelere itirazın ne şekilde yapılacağı, belirtilen usule uygun itiraz edilmediği takdirde geçici hakedişlerin kabul edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir. HMK’nın 193/1. maddesi uyarınca, söz konusu düzenleme, taraflar arasındaki delil sözleşmesi niteliğindedir.
Somut olayda, hak ediş faturalarının davacı adi ortaklık tarafından düzenlendiği, davalının ilgili Başmüdürlüğü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra ödendiği hususları uyuşmazlık dışıdır. Davacı vekilince 11.02.2015 tarihli cevaba cevap dilekçesinde, bu husus kabul edilmiş, ancak müvekkilince faturaların eksik ve yanlış hazırlandığının yeni anlaşıldığı belirtilmiştir.
Buna göre ilk derece mahkemesince, davalının, davacı tarafça düzenlenen faturalara uygun olarak ödeme yaptığı, davacının dava konusu edilen hak edişlere ve ödemelere Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 42. maddesinde gösterilen usul ve şekilde itirazının bulunmadığı, davacının hatalı olarak hesaplandığını iddia ettiği hak edişleri ve ödemeleri olduğu gibi kabul etmiş sayılması gerektiği belirtilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 17.10.2018 tarih ve 962 E., 4760 K., aynı tarih ve 2016/8017 E., 2018/4753 K., 04.07.2018 tarih ve 2016/8637 E., 2018/3943 K. sayılı kararları da aynı yöndedir.)” şeklindeki tespitlere yer verilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, hizmet alım sözleşmesi ve ekleri, genel şartname, yukarıda yer verilen emsal ilam, bilirkişi raporu ile dosyamızda bulunan tüm bilgi ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde; taraflar arasında akdedilen hizmet alım sözleşmesi kapsamında eksik ödendiği iddia olunan hak ediş bedellerinin tahsili istemi ile eldeki davanın açıldığı, sözleşme, ekleri ve hak ediş dosyaları incelendiğinde, davacının genel şartnameye uygun itirazda bulunmaksızın-ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin-hakediş alacaklarını tahsil etmiş olduğu, bu nedenle alacağının bulunmadığı kanaatine varılmakla dosyamız kapsamı ile uyumlu ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna itibar edilmesi suretiyle davacının eksik ödenen hizmet bedelinin bulunmadığından bahisle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen;
1-Davanın reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 179,90-TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 114,38-TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 65,52-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 6.697,69-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
7-Davacı tarafça yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup ana hatları ile anlatıldı.
16/01/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı