Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/345 E. 2022/563 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/345 Esas
KARAR NO :2022/563

DAVA:3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:23/05/2022
KARAR TARİHİ:09/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı takip alacaklısı … müvekkili …’e, dava dışı takip borçlusu …’nin 124.434,57 TL alacağı için, 25.06.2021 tarihinde 89/1 haciz ihbarnamesi, 07.01.2022 tarihinde 89/2 haciz ihbarnamesi, 07.05.2022 tarihinde 89/3 haciz ihbarnamesi gönderildiğini, 89/3 ihbarnamesine müvekkili tarafından süresinde itiraz edilerek 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 89/3. maddesinde belirtilen sürede müvekkilinin takip borçlusu …’ne borçlu olmadığının tespit edilmesi için işbu davayı açmak zorunluluğu doğduğunu, müvekkilinin takip borçlusu …’ye söz edildiği gibi bir borcu bulunmamakta olduğunu, takip borçlusu müvekkilinin babası olup alacaklı yan kötüniyetli olarak takip borçlusunun altsoyu müvekkiline 89. madde kapsamında icra dosyasına borçlu olarak ekletmek istemekte olduğunu, Tk21 yoluyla tebliğ edilen 89/1 ve 89/2 ihbarnamelerinden müvekkilinin haberi olmamış, 89/3 ile böyle bir takibin olduğundan haberdar olmuş, ilgili takip dosyasına yasal süre içinde itiraz edildiğini, HMK m.334’ün ilk fıkrasında adli yardım kararı verilebilmesi için gerekli şartlar şu şekilde açıklandığını, “Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.” buradan anlaşılacağı üzere adli yardım için ilk şart yetersiz maddi güç olup ikinci şart ise esas hakkındaki talebin açıkça dayanaktan yoksun olmaması olduğunu, müvekkilinin evli olup her hangi bir mal varlığının bulunmadığını, geçimini ailesi aracılığı gerçekleştirmekte olduğunu, herhangi bir işte de çalışmadığı gözetildiğinde müvekkilinin maddi durumumun adli yardım kararı verilmesi için elverişli olduğunu, müvekkilinin tüm harç ve masraflardan muaf tutulmasını, müvekkilinin dava dışı takip borçlusu … ‘ ne borcu olmadığının tespit edilmesini, davalının haksız ve kötü niyetli icra takibi yapmış olması nedeni ile dava değerinin %20 ‘ sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama masrafları ve vekale ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 2004 sayılı İİK’nun 89/3 maddesi uyarınca 3. Kişi tarafından açılan menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce davaya konu edilen …. İcra Müdürlüğünün … Es. Sayılının UYAP sureti celp edilip incelenmiştir.
Bu noktada ilk olarak incelenmesi gereken husus mahkememizin somut olay bakımından görevli olup olmadığıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.11.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde 6335 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olmasının yanında HMK’nın 114. maddesinde açıkça dava şartı olarak düzenlenmiş olduğundan, mahkemece re’sen incelenmesi gereken hususlardandır.
Ticaret mahkemelerinin görevi TTK’nın 5. maddesinde düzenlenmiş ve maddenin 1. bendinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” denilmiştir. Bir davanın ticari dava olup olmadığı ise TTK’nın 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre belirlenmekte olup bu maddeye göre: her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın kanunda sayılan hususlardan doğan uyuşmazlıklar ticari dava olarak kabul edilecektir. Yani bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede açıkça sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Somut olaya gelindiğinde; taraflar arasındaki davanın icra takibinde 3. (üçüncü) kişi konumunda bulunan davacı tarafından İİK’nun 89/3 maddesine dayalı olarak açılmış menfi tespit davası olduğu anlaşılmaktadır. İİK.’nun 89. maddesinde düzenlenen haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarının ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Bir davanın ticari dava olarak kabul edilerek asliye ticaret mahkemelerinde görülebilmesi için yukarıda anılan şartların gerçekleşmesi gerekir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 26/02/2016 tarih, 2015/15365 Esas ve 2016/3253 Karar ve yine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 12/04/2016 tarih, 2016/3568 Esas ve 2016/6425 Karar sayılı ilamlarında da açıkça belirtildiği üzere; İİK’nun 89. maddesine göre haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarında görevli mahkeme genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemeleridir. Somut davada, davacının dava dilekçesindeki beyanlarından ve dosya kapsamından, dosya tarafları arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı, davanın mutlak veya nisbi ticari dava niteliğinde de olmadığı, bu nedenlerle uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin “Asliye Hukuk Mahkemesi” olduğu, dolayısıyla mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla; HMK’nun 114. maddesi gereğince görev dava şartı olduğundan ve aynı yasanın 115. maddesi gereğince dava şartlarının varlığı ileri sürülmese de yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılması gerektiğinden, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-)Davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-)Görevli mahkemenin İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-)Karar kesinleştikten sonra HMK.nın 20.maddesi gereğince yasal sürede başvuru halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesine, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına mahkememizce karar verilmesine,
4- )Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, HMK 331/2. maddesi gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
Dair; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 09/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır