Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/344 E. 2022/643 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/344 Esas
KARAR NO :2022/643

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:31/05/2016
KARAR TARİHİ:28/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında Azerbaycan’da gerçekleştirilecek olan dış cephe yapımına ilişkin hizmet sunumu ve malzeme satışı ile belediye parkına yapılacak olan bankların satışı ve malzeme satışına ilişkin anlaşma sağlanarak, anlaşmanın unsurlarının e-mail yoluyla detaylandırıldığını, anlaşma çerçevesinde müvekkilinin tüm yükümlülüklerini eksiksiz ifa ettiğini, davalı tarafça anlaşmada belirlenen tarihlerde ödenmesi gereken meblağların ödenmediğini, bu sebeple alacağın tahsili için …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalıların takibe, haksız ve kötü niyetli itirazları üzerine takibin durduğunu beyanla, itirazın iptaline, takibin devamına, davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; icra takibinde, taraflar arasında var olduğu iddia edilen ancak davacı/takip alacaklısı tarafından tek taraflı ve keyfi olarak düzenlenip, müvekkilini borçlandırmaya yönelik olduğunu, haklı olarak itiraz edildiğini, icra takibinin imzasız, ne olduğu belirsiz bir sözleşmeye dayandırıldığını, mesnetsiz bir belgeye dayalı icra takibine haklı olarak itiraz edildiğini, müvekkil şirketin davacılar ile imzalamış olduğu hiçbir sözleşme ve yazışma olmadığını, müvekkili … Dış Tic. Ltd.Ştİ/in ve …’in şahsi olarak davacıyla imzalamış olduğu herhangi bir sözleşme veya kabulü olmadığım, davacının iddia ettiği herhangi bir hizmeti veya malı davacıdan almadığını, mesnetsiz, haksız, usul ve yasaya aykırı, kötü niyetli olarak müvekkili borçlandırmaya matuf davanın reddine ve davacı yanın kötü niyet tazminatı ödemesine mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalılar tarafından …. İcra Dairesinin … takip sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
2004 sayılı İİK ‘nun 67. maddesinde takip talebine itiraz edilen alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği düzenlenmiştir.
İcra dosyası içeriğinden davacı tarafından davalılar aleyhine ” SÖZLEŞMEYE BAĞLI ALACAK” açıklaması ile 68.758,59 USD asıl alacak ve 3.147,14 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 71.905,73 USD alacak için ilamsız icra takibine başlandığı, örnek 7 ödeme emrinin 28/04/2016 tarihinde tebliğ edildiği, borçlular vekili tarafından 04/05/2016 tarihli dilekçe ile yasal 7 günlük sürede takibe itiraz edildiği böylelikle takibin durduğu, itirazın davacı alacaklıya tebliğ edilmeksizin 31/05/2016 tarihinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce 05/02/2019 tarih 2016/… Es. 2019/… Kar. Sayılı ilk karar ile “… Pasif husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine…” karar verildiği, mahkememiz kararının İstanbul BAM 15 HD’nin 10/09/2019 tarihli kararı ile;
“…Somut uyuşmazlıkta çözülmesi gereken mesele öncelikle davacı vekilinin istinaf itirazında belirttiği üzere, davalının dava konusu uyuşmazlıkta pasif dava ehliyetinin olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bu bağlamda yapılan incelemede; dosya içerisinde mevcut ve davacı tarafın delil olarak dayandığı “DIŞ CEPHE, BANKLAR ve SATIN ALMA ve ÜRETİM SÖZLEŞMESİ”nin incelenmesinde; 1.numaralı maddesinde TARAFLAR’ın; işin sahibinin … / … ile yapımcının; … … ve MÜH.SAN.TİC.LTD.ŞTİ. Olarak gösterildiği, iş bu sözleşmenin imzasız olduğu, davacı tarafça sunulan Garanti Bankası İnternet şubesine ait dekontta davalı şirket tarafından davacı şirkete 04/02/2016 tarihinde 8.000,00-TL para transferi yapıldığı gibi 2019 tarihli 20.000,00-USD’lik dekontta da davalı şirket isminin yer aldığı ve tarafların ticari defterlerinin incelenmesi akabinde dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda, taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğunun ekli cari hesaplardan belirlendiği hususları dosya kapsamı ile sabittir.
Her ne kadar davacı tarafça icra takip dosyasına dayanak olarak sunulan “DIŞ CEPHE, BANKLAR ve SATIN ALMA ve ÜRETİM SÖZLEŞMESİ” imzasız olması nedeniyle tarafları bağlamayacak ise de, davacı tarafa yapılan ödemelerin ticari defter kayıtları ile sabit olmakla bu kapsamda taraflar arasında sözleşme ilişkisinin kurulduğu anlaşılmış olup, mahkemece taraflar arasındaki akdi ilişki kabul edilerek akdi ilişkinin kapsamı, yapılan işler ile karşılığında yapılan ödemelere ilişkin taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme yapılarak davanın pasif husumet yokluğundan reddine şeklindeki kararı isabetsiz olup, mahkeme kararının davacı vekilinin istinaf talebi doğrultusunda kaldırılmasın…” karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yukarıda gerekçesi anılan yüksek mahkeme ilamı gereği yargılamaya devam edilmiştir. Bilirkişi raporu alınmış, 18/03/2020 tarihli 2. Ek bilirkişi raporunda özetle, davacının ödemeler düşüldüğünde 79.405,84 USD bakiye alacağı hesaplandığı, davalı yanca ileri sürülen ayıp, indirim veya sair iddiaların ayrıca ispatı gerektiği, davacının …. İcra Müdürlüğü, … Esas sayılı dosyasından asıl alacak olarak talep edebileceği alacağın 68,758.59 USD olarak tespit edildiği, davacının takip tarihinden itibaren USD cinsinden mevduata kamu bankalarınca uygulanan en yüksek bir yıllık vadeli mevduat faizi oranında temerrüt faizi talep edebileceği bildirilmiştir. Mahkememizce 18/03/2020 tarihli rapora itibar edilerek, 06/10/2020 tarih 2019/547 esas 2020/525 karar sayılı ilam ile, “… Davalılar tarafından …. İcra Dairesi’nin … takip sayılı dosyasına yapılan itirazın 68.758,59 USD yönünden iptaline takibin bu miktar üzerinden devamına…” karar verildiği mahkememiz kararının İstanbul BAM 15. HD’nin 13/04/2022 tarih 2021/176 esas 2022/762 karar sayılı ilamı ile ;
”….Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalılar ise iş sahibidir.
Davacı yüklenici tarafından davalı iş sahipleri hakkında …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 68.758,59 USD asıl alacak ve 3.147,14 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 71.905,73 USD ( 204.931,33 TL ) alacağın tahsili için icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141/3. Maddesinde; “bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 294 ve 297. Maddelerinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış ve 297/son maddesi gereğince hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alacağı belirtildikten sonra hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerektiği belirtilmiş, aynı kanunun 298/2. maddesi gereğince de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
HMK’nın 26 ve 297. Maddeleri gereğince davacının tüm talepleri hakkında olumlu veya olumsuz karar verilmesi ve verilen kararın gerekçesinin açıklanması hukuki bir zorunluluktur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13/04/2016 tarih ve 2014/11-638 Esas, 2016/501 Karar sayılı kararında da mahkeme kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği vurgulanmıştır.
Anayasa Mahkemesi de birçok kararında, Anayasa’nın, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılmasını ifade eden 141. Maddesinin, adil yargılanma hakkının kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiğini belirtmiştir (bkz. B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 49).
Tüm bu kanun maddeleri ve Yargıtay kararları ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekilince dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talep edildiği ve davalılar vekilince süresi içerisinde verilen cevap dilekçesinde davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi yönünde karar verilmesi istendiği halde, davanın kısmen kabulüne karar veren yerel mahkemece gerekçeli kararda bu taleplerin değerlendirilmediği ve kararda bu talepler yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar tesis edilmediği anlaşılmaktadır. Bu durum yukarıda açıklanan kanun maddelerine ve Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırılık oluşturmaktadır.
O halde, mahkemece Anayasa’nın 141. maddesinin 3. fıkrası ile ona koşut düzenleme içeren HMK’nın 297. ve 26. maddelerindeki hükümler gözetilmek suretiyle , tarafların talep ettiği tüm kalemler yönünden değerlendirme yapılıp olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi ve talepler hakkında verilecek kararın gerekçesinin açıklanması suretiyle, yapılacak inceleme ve araştırma sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur…” gerekçesi ile kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmış ve yargılamaya devam edilmiştir.
Taraflar arasında ki uyuşmazlık davacının yüklenici davalıların ise iş sahibi olduğu eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Mahkememizin 06/10/2020 tarih 2019/547 esas 2020/525 karar sayılı ilamında hükme dayanak yapılan 18/03/2020 tarihli ek bilirkişi raporunda davacının davalıdan 68,758.59 USD alacaklı olduğu tespit edilmiş olmakla mahkememizce bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun hüküm kurmaya elverişli olmakla hükme esas alınmış, bilirkişi raporu doğrultusunda davacının davalılardan 68.758,59 USD alacaklı olduğu anlaşılmış ve davalılar tarafından yapılan itirazın bu miktar üzerinden iptaline takibin devamına karar verilmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli 2019/4054 esas ve 2019/7699 karar sayılı kararında belirtildiği üzere; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun itirazında haksız olması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Taraflar arasında ki uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığı ve alacağın likit olmadığı anlaşıldığından davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi uyarınca itirazın iptali davasının kısmen veya tamamen reddi halinde, borçlu lehine hükmedilecek tazminat kötü niyet tazminatı olup, borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olmasının yanında takip alacaklısının kötü niyetli olması gerekir. Alacaklı icra takibi başlatmakta kötü niyetli değilse aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilemez. Somut olayda, davacı yanın reddine karar verilen alacak istemi yönünden kötü niyetli olduğu dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Bu sebeple davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilerek uyuşmazlığın bütünü hakkında aşağıda ki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalılar tarafından …. İcra Dairesinin … takip sayılı dosyasına yapılan itirazın 68.758,59 USD yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Davacı vekilinin icra inkar ve davalı vekilinin kötü niyet tazminatı taleplerinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 13.386,16 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 3.499,72 TL harçtan mahsubu ile bakiye 9.886,44 TL harcın davalılardan alınarak hazineye irat kaydına, davacı tarafından peşin ödenen 3.499,72 TL harcın davalılardan alınarak davacı yana ödenmesine
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 22.167,33 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacı yana ödenmesine
5-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine
6-Davacı tarafından bu yargılama nedeni ile yapılan 29,20 TL başvuru harcı ile 2.496,20 TL bilirkişi, tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 2.525,4 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 2.414,86 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacı yana ödenmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına
7-Davalı…LTD. ŞTİ tarafından bu yargılama nedeni ile yapılan 142,55 TL yargılama giderinden davanın red oranına göre hesaplanan 6,23 TL’nin davacıdan alınarak sarf eden davalıya ödenmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına
8-Gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde yatırana iadesine
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır