Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/330 E. 2023/299 K. 11.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/330 Esas
KARAR NO:2023/299

DAVA:Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:04/04/2018
KARAR TARİHİ:11/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; ; müvekkilinin davalı ile 06/06/2016 tarihinde bayilik sözleşmesi ve yine alacağın temlikine dair sözleşmeyi imzaladığını, söz konusu sözleşmeler doğrultusunda müvekkilinin … Elektronik tarafından sağlanan ürünleri, … Elektronik’in belirlemiş olduğu usule uygun bir şekilde pazarlayarak ve söz konusu satışlar ile ortaya çıkan alacağı temlik sözleşmesi doğrultusunda … Elektronik’e temlik edeceğini, yani müvekkilinin müşterilerine taksitli olarak sattığı ürünlerden doğan alacakları komisyon ödemek suretiyle … Elektronik’e temlik ettiğini, müvekkilinin bu sözleşmelere istinaden 06/06/2016 keşide tarihli 10.000,00-TL bedelli bir teminat bonosunu davalı tarafa teslim ettiğini, davalının teminat bonosunu müvekkilinin herhangi bir borcu olmamasına rağmen taraflar arasındaki sözleşmelere ve hukuka aykırı olarak doldurmak suretiyle müvekkili aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasında icra takibi başlattığını, müvekkilinin basiretli bir tacir olarak davalı şirketin sözleşmelerle belirlemiş olduğu usul ve esaslar ile birlikte kanunlara uygun olarak müşterilerinden gerekli bilgi ve belgeleri temin ederek davalının bilgisine sunmasına rağmen davalının … 4. Noterliği’nin 02/03/2018 tarih ve 3745 yevmiye nolu ihtarnamesi ile bazı müşterilerin imzalamış olduğu bonoların sahte olduğunun tespit edildiğini ve bu bonoların toplam tutarı olan 15.835,00-TL’nin 3 gün içerisinde ödenmesi gerektiğini, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağını bildirdiğini davalı şirketin taleplerine yönelik olarak itirazlarını dile getirmiş ise de davalı tarafın bu beyan ve itirazları dikkate almaksızın teminat olarak verilmiş olan bono üzerinden icra takibi başlattığını, 27/02/2017 tarihinden yukarıda bahse konu tutara ilişkin virmanın yapıldığı tarih olan 19/03/2018 tarihine kadar taraflar arasındaki cari hesapta herhangi bir alacak yahut borç kaydının bulunmadığını beyanla …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi bakımından icra kasasına yatırılan paranın HMK 389/1 ve İİK 72/3 maddelere gereğince alacaklıya ödenmemesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve davaların kabulü ile müvekkilinin …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına konu bonodan dolayı davalıya borçlu bulunmadığının tespitine, icra takibinin ve takibe konu bononun iptaline, davaya konu takip bakımından davalının haksız, kötü niyetli ve kusurlu olması sebebiyle takip konusu alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafça açılan ve huzurda görülmekte olan iş bu dava hukuki dayanaktan yoksun, tamamen soyut iddia ve beyanlar içerdiğinden reddi gerektiğini, söz konusu bonolardaki imzaların sahte olduğunu, yapılacak incelemelerde bunun ortaya çıkacağını, bonolardaki imzaların borçlulara ait olmadığından dolayı müvekkili firma toplamda 15.835,00 TL alacağını tahsil edemediğini, … 4. Noterliğinin 02/03/2018 tarihli ve 03745 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacı taraftan müvekkilinin tahsil edemediği alacağının ve uğranılan zararın müvekkiline ödenmesi istenmiş ise de davacı tarafından ödenmediğini, açıklanan nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini, davayı açmada kötü niyetli davacı alacaklının % 20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacının …. İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyası ve bu dosyaya konu bono nedeni ile davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkememizin 08/05/2019 tarihli 2018/… E-2019/… K sayılı kararı ile davanın reddine dair verilen karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi’nin 06/04/2022 tarihli ve 2020/894 E – 2022/418 K sayılı ilamı ile;
“…Dava, bonodan ve bonoya dayalı icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı, davalı ile aralarında imzalanan bayilik ve alacağın temliki sözleşmesi doğrultusunda, davalının ürünlerinin satışını üstlendiğini, bu kapsamda taksitli satışlarda doğan alacağını davalıya temlik ettiğini, dava konusu bononun da sözleşmelerin teminatı olarak düzenlendiğini, davalıya herhangi bir borcun bulunmamasına karşın davalının bonoyu icra takibine konu ettiğini iddia ederek bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiş, davalı ise, davacının taksitli satışlarda müşterilerden almış olduğu bir kısım bonolarda imzanın inkar edildiğinden alacağını tahsil edemeyen davalının zarara uğradığını, bu zarardan davacının sorumlu olduğunu, bononun teminat bonosu olmadığını, borca karşılık alındığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
HMK 355 maddesi gereğince, istinaf edenin istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile ilgili nedenlerle sınırlı olmak üzere istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dava konusu 06.06.2016 tanzim ve 31.12.2016 vadeli 10.000 TL bedelli senedin keşidecisi davacı, lehtarı ise davalı olup senedin ihdas nedeni gösterilmemiş olup, somut olayda, ispat yükü üzerinde olan davacının dava konu senedin teminat senedi olduğunu ve bedelsiz kaldığını yazılı delillerle kanıtlamakla yükümlüdür.
Somut olayda, davacı ile davalı arasında bayilik ve alacağın temliki sözleşmesi akdedildiği, buna göre davacının davalının ticaretini yaptığı ürünlerini satın alarak faaliyet gösterdiği bölgede 3. kişi/müşterilere satış ve pazarlanmasını üstlendiği, alacağın temliki sözleşmesi çerçevesinde ise, davacının müşterilerine taksitli satış prosedürü koşulları ve bundan kaynaklı alacakların davalıya devrinin düzenlendiği, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinde mal alım satımına dayalı herhangi bir alacak ya da borç kaydının bulunmadığı, nitekim davalı tarafça, davacının taksitli satışlarından dolayı zararının doğduğunun, bu zarardan alacağın temliki sözleşmesinin m.3.9 hükmü gereği davacının sorumlu olduğunun ileri sürüldüğü ve yine davalı şirket antetli, davacı kaşe imzalı ve taraflarca açıkça inkar edilmeyen “Taahhütname” isimli belgede açıkça “… Elektronik…AŞ’den mübayaa ettiğimiz ve edeceğimiz emtia karşılığında vermiş olduğumuz çek ve bonolarımızdan..” denilmiş olduğu ve nihayetinde taraflar arasındaki sözleşmelerin tarihi ve dava konusu bononun tanzim tarihi de hep birlikte gözetildiğinde, dava konusu bononun taraflar arasındaki sözleşmelerin teminatı olarak verildiğinin kabulü gerekir.
O halde, ispat yükü üzerinde olan davalının dava konusu teminat bonosunun bedelsiz kalmadığını ispatla yükümlü olup, bu kapsamda savunmasında dayandığı davacının taksitli satışlardan dolayı temlik ettiği bir kısım bonolardan dolayı imza inkarından tahsilat yapılamadığından zarara uğradığına ilişkin delil listesinde göstermiş olduğu tüm delilleri toplanarak ve alacağın temliki sözleşmesinin m.3.9 hükmü de değerlendirilmek suretiyle dava konusu teminat bonosunun bedelsiz kalıp kalmadığı açıklığa kavuşturulmadan ispat yükünün tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir…” gerekçesi ile kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce yukarıda gerekçesi yazılı kaldırma ilamı gereği taraflar arasında teminat senedi olarak düzenlendiği anlaşılan bono nedeni ile davalının takip yapmakta haklı olup olmadığının belirlenmesi için 12/12/2018 tarihli dilekçesi ile bildirdiği dosyalar getirtilip incelenmiş, gelen icra takip dosyalarından davalının, dava dışı borçlular aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe giriştiği, borçlular tarafından icra mahkemelerinde imzaya dair yapılan itiraz üzerine davalının …. İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasında takipten feragat ettiği, 26. İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına konu senetteki imzanın sahteliğine dair yapılan itirazı inceleyen …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasına bono aslını ibraz etmediği ve …. İcra Müdürlüğü’nün…sayılı takip dosyasına konu senetteki imzanın sahteliğine dair itirazı inceleyen …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin… esas sayılı dosyasına gerekli bilirkişi ücretini yatırmadığı, 26 İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyası içerisinde dilekçesi mahkememizce görülmemiş olsa da bu dosyaya konu bonoda ki imzaya dair itirazı inceleyen İstanbul 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında takipten feragat ettiğinin tespit edildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan “ALACAĞIN TEMLİKİNE DAİR SÖZLEŞME”nin 3.8 maddesinde “Temlik edenin borçlusuna satmış olduğu ürünün ayıplı olması ve bu hususun Tüketici Hakem Heyeti’nin ve/veya Mahkemenin kesinleşmiş kararı ile sabit olması hali (Ayıplı Mal Teslimi) ile hukuka aykırı yollardan ele geçirilen bir başkasına ait kimlik ile işlem yapılması (Suistimal) dışındaki…..” hükmüne 3.9 maddesinde ise ” Temlik eden yukarıda da belirtilen hukuka aykırı yollardan ele geçirilen bir başkasına ait kimlik ile işlem yapılması vb. Gibi tüm suistimal hallerinin oluşmaması için durum ve koşulların gerektirdiği tüm dikkat ve özeni göstermekle yükümlü olduğunu, şüpheli bir durum söz konusu olduğunda bu durumu Temlik Alana derhal ve yazılı olarak bildirmekle yükümlü olduğunu, Temlik Eden tarafından gerekli dikkat ve özenin gösterilmemesinden kaynaklanan bir ihmal ve kusurlu eylemin tespiti halinde, Temlik Edenin bu durumdan sorumlu olacağını ve Temlik Alan tarafından uğranılan her türlü zarar ve ziyandan ötürü kendisine rücu edileceğini beyan, kabul ve taahhüt eder…” hükmüne yer verildiği görülmüştür.
Yukarıda yapılan açıklamalar ile somut olaya gelindiğinde; davacının aralarında imzalanan alacağın temliki sözleşmesinin 3.9 maddesi gereği sahte kimlik ile işlem yapılmasında gerekli dikkat ve özeni göstermemesi halinde davalı zararından sorumlu olacağı, davalının …. İcra Dairesi’nin … ve …. İcra Dairesi’nin…sayılı dosyaları ile başlattığı takiplere konu senetlerdeki imzalara borçlular tarafından icra hukuk mahkemelerinde itiraz edildiği, davalının itiraz üzerine bir kısım takiplerden vazgeçtiği, diğer dosyalar yönünden ise üzerine düşen ücret yatırma ve bono aslını ibraz külfetlerinden imtina ettiği, bu nedenlerle takiplerin durduğu ve davalının alacağını tahsil edemediği, bu hali ile alacağın temliki sözleşmesinin 3.9 maddesi gereği davacının sorumluluğuna gidilebilmesi için gereken ihmal veya kusurunun davalı tarafından ispat edilemediği anlaşıldığından davanın kabulüne davacının borçlu olmadığına dair karar verilmiştir.
İİK 72/5 maddesindeki düzenlenmeye göre ; menfi tespit davası borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur, icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa talebi üzerine takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere borçlunun dava sebebiyle uğradığı zararın alacaklıdan tahsiline karar verilir.
Görüldüğü üzere; davalı alacaklı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için davalı alacaklının icra takibini yapmakta haksız ve aynı zamanda kötüniyetli olması gerekir. Tüm dosya kapsamından davalı alacaklının icra takibini yapmakta kötüniyetli olduğu anlaşılamadığından davacı yanın tazminat isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda yazılı kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, davacının …. İcra Dairesinin … sayılı takip dosyası ve bu takip dosyasına konu davalı lehine keşide edilen 10.000,00 TL bedelli 06/06/2016 düzenleme ve 31/12/2016 vade tarihli bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Davacının tazminat isteminin REDDİNE,
3-Alınması gereken 683,1 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından ödenen 170,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 512,32 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından ödenen 170,78 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine.
5-Davacı tarafından bu yargılama nedeni ile ödenen 35,90 TL başvuru harcı ile 904,70 TL posta, tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 940,6 TL yargılama giderinden davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geriye kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine
8-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/04/202

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır