Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/322 E. 2023/298 K. 11.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/322 Esas
KARAR NO:2023/298

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:13/05/2022
KARAR TARİHİ:11/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davaya konu olay 04.07.2021 tarihi saat 06:40 sıralarında sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile … … yolu … … Mevki Hayrat yol ayrımı refüj başı ve Levha direğine aracın sağ kısımları ile çarpması neticesinde ölümlü ve yaralamalı hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, bu kazanın oluşumunda trafik kazası tespit tutanağına göre … plakalı araç sürücüsü … 2918 sayılı Kanun’un 56/1-a hükmünü ihlal ettiğinden bahisle asli ve tam kusurlu bulunduğunu, vefat eden …’ın herhangi bir kusurunun bulunmamakta olduğunu, 5237 sayılı TCK m.89/1’de düzenlenen Taksirle Yaralama Suçu’nun kovuşturulması şikayete bağlı suçlardan olması ve tarafların birbirinden şikayetçi olmaması sebebiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, sigortacıya başvuru sahibi müvekkilleri adına 17.08.2021 tarihinde başvuru gerçekleştirildiğini, başvuru sonucu …-2-3-4-5-6 sayılı bedeni hasar dosyası açılmış olup tetkik ve incelemeler neticesinde sigorta şirketi tarafından müvekkili … için 171.362,39 TL ve … için 137.441,41 TL ödeme gerçekleştirildiğini, yapılan ödemenin eksik ödeme olduğu ve eksikliğin giderilmesine dair sigorta şirketine 29.11.2021 tarihinde ihtarname gönderildiğini ancak olumlu cevap alınamadığını, davalı kurum müvekkillerinin bakiye tazminat bedelini ödememekle kanuna aykırı davrandığını, bunun üzerine arabuluculuk kurumuna müracaat edildiğini ve arabuluculuk görüşmeleri anlaşmama olarak sona erdiğini, bu sebeplemahkemeye başvurma zarureti doğduğunu, açıklanan tüm bu nedenlerle müvekkillerinin müşterek çocuğu …’ın vefatı sebebiyle desteğinden yoksun kaldığı tazminata ilişkin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL … ve 1.000,00 TL … için olmak üzere 2.000,00 TL maddi tazminatın aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketi yönünden başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal ve yukarıda anılan sebeplerle tahakkuk etmeye başlayan temerrüt faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin aleyhine başvuru yapılan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddi gerektiğini, dava dilekçesinde bahsi geçen … plakalı araç, yabancı sigorta şirketince poliçe tanzim edilmiş olsa da mezkur kaza Türkiye’de meydana geldiğinden yasal mevzuatlar gereği KTK Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi hükümleri geçerli olduğunu, bu husus bildirilmiş olsa da sigortalısının kusuru oranında olmak üzere, ölüm/sakatlık halinde azami ZMSS poliçe limitleri uygulanmak zorunda olduğunu, teminat şartları bildirilmiş olsa da davayı kabul anlamında olmadığını, talep, destekten yoksun kalma dahi olsa belirlenebilir alacak olması nedeni ile belirsiz alacak talebinde bulunulamayacağını, müvekkilinin poliçe ve buna bağlı genel şartlar gereğince ödeme yaptığını, ödeme de, davacılar tarafından kabul edildiğini, buna rağmen belirsiz alacak talebi ile dava açılması usul ve yasaya aykırı olduğunu, gerek görülmesi halinde kusur tespitinin yapılabilmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesini talep ettiklerini, dava konusu kaza sonucunda anne ve babanın vefat edenin desteğinden yoksun kaldığını iddia ederek dava açılmış olsa da, tazminat davaları doktrin gereği zenginleşme aracı olmadığından gerçek zarar halinde talep edebileceğini, müvekkili tarafından dava öncesinde davacılarında kabul ettiği gibi gerçek zarar ödendiğini, müvekkilinin taraflara ilgili araştırma neticesinde ödeme yaptığından kabul anlamına gelmemekle, davacı tarafların maddi durumu, taşınır taşınmaz mallarına dair edimleri, ekonomik durumları, ilgili kriterler ve başkaca destek olup olmadığının araştırılması gerektiğini, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davacılara yapılan sigorta ödemesinin, ödeme günü ile destekten yoksun kalma tazminatının hesaplandığı güne kadar geçen süredeki işlemiş yasal faizi de hesaplanarak, ödeme tutarı ile birlikte hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatından indirilmesinin gerektiğini, açıklanan tüm bu nedenlerle davacıların tüm taleplerin reddine, davacının temerrüt, başvuru tarihinden itibaren işleyecek faiz talebinin reddi ile kesinlikle kabul anlamına gelmemek üzere, dava tarihinden itibaren yasal faize ve denkleştirme esasının dikkate alınarak hükmedilmesine, müvekkilinin dava açılmasına sebebiyet vermediği için yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeni ile destek tazminatı istemine ilişkindir.
Somut olayda; 04/07/2021 günü davacıların kızı …’ın içerisinde yolcu olduğu, dava dışı … sevk ve idaresindeki … yabancı plakalı aracın karıştığı tek taraflı trafik kazası neticesinde vefa ettiği, desteğin 13/10/1999 doğumlu olup vefatında bekar ve çocuksuz olduğu, aracın yeşil kart sigorta poliçesine sahip olması nedeni ile davacılar tarafından …’na yapılan başvuru neticesinde, davacı anne …’a 171.362,39 TL , davacı baba … adına vekiline 137.441,41 TL ödeme yapıldığı , davalı ile davacı … arasında 08/11/2021 tarihli , davacı … arasında 05/11/2021 tarihli ibranamelerin imzalandığı ve 13/05/2022 tarihinde eldeki destek tazminatı talepli davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu olayın, 04/07/2021 günü dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … yabancı plakalı araçla içerisinde davacılar desteği …, … ile birlikte … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında yer alan beyanına göre … ‘dan … İli … İlçesine seyahat halinde olduğu, s …-… yolu … … mevki Hayrat yol ayrımına geldiği sırada refüj başı ve levha direğine çapması neticesinde tek taraflı trafik kazasının meydana geldiği, davacılar desteğinin aracın sağ ön yolcu koltuğunda seyahat ettiği ve olay yeri krokisinden anlaşılacağı üzere kaza sonrasında cenazesinin araç dışında bulunduğu anlaşılmıştır.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 24/11/2022 tarihli rapor ile dava konusu kazanın meydana gelmesinde dava dışı araç sürücüsü …’ın %100 oranında kusurlu olduğu rapor edilmiştir.
2918 sayılı KTK’nın 111. maddesinde ;
“Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir.
Tazminat miktarlarına ilişkin olup da,yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Davacılar tarafından ibranamelerin 08/11/2021 ve 05/11/2021 tarihinde imzalandığı eldeki davanın ise 13/05/2022 tarihinde 2 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Bu noktadan itibaren yapılması gereken ise Yargıtay 17HD.’nin 13/12/2018 tarihli 2015/17938 esas ve 2018/12168 karar sayılı emsal nitelikli ilamı ve aynı nitelikteki yerleşmiş ilamlarında da değinildiği üzere “…ilk önce ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesidir. Bunun için ödeme tarihi verileri (ödeme tarihindeki asgari ücret vs. gibi) dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile bu tutar yönünden de hatır ve müterafik kusur sebebi ile indirim yapılması gerekip gerekmediğini tartışılarak, indirim yapılması gerekiyorsa bu tutardan gereken indirimler yapıldığında ortaya çıkan miktar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak ödemenin yeterli olup olmadığının araştırılması; ödemenin yeterli bulunması halinde davacının bakiye zararı kalmadığından davanın reddine karar verilmesi, şayet ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa bu kez mahkemece yazılı olduğu şekilde karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davalı tarafından yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak, hesaplanan tutardan mahsup edilmeli, bulunacak tutar yönünden de hatır ve müterafik kusur sebebi ile indirim yapılması gerekip gerekmediğinin tartışılarak, indirim yapılması gerekiyorsa bu tutardan gereken indirimler yapıldığında ortaya çıkan miktara karar verilmesi gerekmektedir..” davalı tarafından davacılara yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının tespit edilmesidir. Bu konuda destek tazminatı konusunda uzman bilirkişi Pelin Yıldırımer tarafından düzenlenen 23/02/2023 UYAP tarihli rapor ile, ödeme tarihindeki veriler dikkate alındığında davacı … için ödenmesi gereken tutarın 189.533,90 TL, davacı baba … için ödenmesi gerekin tutarın 121.712,30 TL olduğu tespit edilmiştir.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesinde düzenlenmiştir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir defi olmadığından bu hususun resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 78. maddesinde “belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında koruyucu tertibat kullanmaları zorunludur… kullanma ve yolların özelliği gözetilerek hangi tip araçlarda sürücülerinin ve yolcularının şehiriçi ve şehirlerarası yollarda hangi şartlarda hangi koruyucu tertibatı kullanacakları ve koruyucuların nitelikleri ve nicelikleri ile emniyet kemerlerinin hangi araçlarda hangi tarihten itibaren kullanılacağı yönetmelikte belirtilir” düzenlemesi yapılmıştır.
Müterafik kusura dair bu açıklamalardan sonra somut olaya geldiğimizde, … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası içerisinde yer alan olay yeri krokisinden anlaşılacağı üzere davacılar desteğinin cenazesinin araç dışında bulunduğu, bu şekilde emniyet kemeri takmadığı, emniyet kemeri takmamasının yukarıda açıklandığı üzere müterafik kusur niteliğinde olduğu ve Yargıtay 17. HD’nin yerleşen içtihatları gereği tazminattan %20 oranında indirim yapılması gerektiği anlaşılmış ve yapılan indirim sonucunda ödeme tarihi itibariyle davacılara ödenmesi gereken tazminat miktarlarının davacı anne için 151.627,12 TL ve davacı baba için 97.369,84 TL olduğu, yukarıda değinildiği üzere davalı tarafından davacı anneye 171.362, 39 TL ve davacı babaya 137.441,41 TL ödeme yapıldığı bu hali ile davalı tarafından yapılan ödemelerin yeterli olduğu anlaşılmış ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda yazılı kararda açıklandığı üzere;
1-Davacıların davalarının ayrı ayrı REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının, peşin yatan 80,70 TL ‘ den düşümü ile eksik kalan 99,20 TL ‘ nin davacılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya ödenmesine
5-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
6-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabulucu ücretinin davacılardan alınarak Hazine’ye ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yokluğunda davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/04/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır