Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/321 E. 2023/406 K. 22.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2022/321 Esas
KARAR NO:2023/406

DAVA :Alacak
DAVA TARİHİ:13/05/2022
KARAR TARİHİ:22/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, … bünyesinde yurt içi ve yurt dışında, dünya çapınca çeşitli fuarlar düzenleyen organizatör şirketi olduğunu, davalı şirketin ise tekstil sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 21-25 Nisan 2020 tarihleri arasında düzenlenecek … Fuarı (…) için “Fuar Katılım Sözleşmesi” akdedildiğini, covid-19 salgını nedeniyle fuar, haklı sebeplerle ileri bir tarihe ertelenmiş, yapılan sözleşmede yer alan hükümler gereğince müvekkili şirketin, fuarı haklı gerekçelerle erteleme hakkına sahip olduğunu, yapılan erteleme ile, katılımcıların haklarının aynen korunacak olması, aynı şartlarda fuarın gerçekleştirilecek olması nedeniyle fuar katılım bedelinin iade edilemeyeceği hususu da kararlaştırılmış, Yargıtayın müstakar kararlarının da bu yönde olduğunu belirterek, davalı tarafa ödenen fuar katılım bedelinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 46.915,70-TL ‘nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin pandemi nedeniyle devlet tarafından alınan kararlar ve yayınlanan genelgeler nedeni ile fuarı ertelemek zorunda kalmış, belirlenen tarihte yurt dışından misafirlerin pandemi nedeniyle katılamayacak olmaları nedeniyle fuar katılımcıları tarafından ertlenmesi talep edilmiş olduğunu, müvekkili şirketin, fuarın tarihini değiştirme hakkı bulunmakta olduğunu, fuar tarihinin değiştirilmesi katılımcılara sözleşmeyi fesih ve ödenen bedelin iadesi hakkı vermemekte olduğunu, müvekkili şirketin katılımcılardan aldığı ücretler ile fuar organizasyonu harcamaları yapmış personelini çalıştırmış maaşlarını vermiş istihdam sağlamış devlete vergilerini ödemiş, bütün bu gerçeklik dikkate alındığında verilen hukuka aykırı karar ile müvekkili şirketin müvekkilinin iradesi dışında doğan, bir mücbir sebep olan pandemi süreci nedeni fuar ertelenmiş olduğunu, taraflar arasındaki menfaatler dengesinin dikkate alınması gerektiğini, ahde vefa ilkesinin göz önünde bulundurulması gerektiğini belirterek, haksız, kötüniyetli ve hukuki mesnetten yoksun huzurdaki davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davacı taraf delil olarak; fuar katılım sözleşmesi, ihtarname, … 14 Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası, … ve TOB kayıtları, ihtarları, tarafların ticari defter ve belgeleri, keşif, bilirkişi incelemesi, tanık ve sair delillere dayanmıştır.
Davalı taraf delil olarak; fuar katılım sözleşmesi, evraklar, banka kayıtları, Cumhurbaşkanlığı karar ve Bakanlık genelgeleri, TOBB tarafından pandemi döneminde fuarların ertelenmesine ilişkin verilen kararlar, tanık, bilirkişi incelemesi, keşif, yemin ve her türlü yasal delillere dayanmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava; fuara katılım sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Davacı katılımcı, davalı ise fuar organizatörüdür.
Taraflar arasında fuar katılım sözleşmesi akdedilmiş; ancak sözleşmeye konu fuar katılımının salgın nedeniyle ertelenmiş olduğu hususu tartışmasızdır.
Çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; davacının bu sebepten ötürü sözleşmeden dönme hakkını kullanıp kullanamayacağı, davalıya ödediği bedelin iadesini talep edip edemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere, hukukumuzda sözleşmeye bağlılık ilkesi (Ahde Vefa- Pacta Sunta Servanda) yanında sözleşme serbestisi ilkeleri kabul edilmiştir. Bu kurala göre sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalı ve hükümlerine riayet edilmelidir. Sözleşmeye bağlılık ilkesi hukuki güvenlik, doğruluk ve dürüstlük kuralının bir gereği olarak, sözleşme hukukunun temel ilkelerinden biridir. Karşılıklı edimleri içeren sözleşmelerde, edimler arasında mevcut olan denge şartlarının sözleşmenin tümü, birlikte yorumlanarak değerlendirilmelidir. Borçlar Kanunundaki genel kural; tarafların bu sözleşme ile gerçek ve ortak amacın varlığını ortaya koyabilecek şekilde bir düzenleme ve yorum, tüm sözleşmede belirlenen amaç da gözönüne alınarak yapılmalıdır. Ahde vefa ilkesinin sonucu olarak taraflar, serbest iradeleriyle meydana getirdikleri sözleşmelere aynen uymakla yükümlüdürler.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 131 ve müteakip maddelerinde, borçların ve borç ilişkilerinin sona erme halleri belirlenmiş, aşırı ifa güçlüğü başlıklı 138.madde;
”Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca ön görülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini, dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa, borçlunun hakimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde, sözleşmeden dönme hakkına sahip olduğu” şeklinde hüküm altına alınmıştır.
Somut olayımızda; taraflar arasında akdedilen Fuar Katılım Sözleşmesi ikinci maddesi incelendiğinde, fuar organizatörü olan davalının gerekli görmesi halinde fuar tarihini değiştirme hakkı olduğu, bundan kaynaklı fesih hakkının oluşmayacağı ve davacının ödeme yükümlülüğünün bu duruma rağmen devam ettiği anlaşılmış, bu hüküm nedeniyle Türk Borçlar Kanunu’nun 131 ve devamı maddelerinin olayımıza uygulanma imkanı kalmamıştır. Zira taraflar tacir olup, basiretli hareket etmekle yükümlüdürler. Davacı kabul ettiği ve imza attığı bu madde ile fuar tarihinin değişikliği nedeniyle oluşabilecek zararlardan peşinen feragat etmiş olup, olayımızda mücbir sebep nedeniyle dahi fuar tarihi değişmiş olsa bile netice itibariyle davalının bu konuda sorumluluğu oluşmayacağından, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Davanın itirazın iptali davası olmamasına rağmen kararın 2 nolu maddesi mahkememizce sehven yazılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen;
1-Davanın reddine,
2-Şartları oluşmadığından davalı yanın tazminat isteminin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 179,90-TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 801,21-TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 621,31-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
8-Davacı tarafça yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup ana hatları ile anlatıldı.22/05/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı