Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/240 E. 2022/632 K. 27.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/240 Esas
KARAR NO :2022/632

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:26/11/2013
KARAR TARİHİ:27/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın Türkiye çapında tanınan büyük bir un fabrikası olduğunu, müracaat yapmakla beraber yurt içindeki fırınlara pazarlamacılar ve komisyoncular vasıtası ile un satışının gerçekleştirildiğini, davalı borçlunun 09/01/2005 tarihli yetkili satıcılık sözleşmesi gereği müvekkili firma ürenlerinin satış ve pazarlamasını gerçekleştirdiğini, söz konusu sözleşme gereği davalı borçlunun alım satım sonucunda ortaya çıkan cari hesap borcunu borcun doğumundan itibaren 7 gün içerisinde ödemesi gerekirken,müvekkili firmanın tüm şifahi uyarılarına rağmen kötü niyetli hareket ederek bugüne kadar borcunu ödemediğini,borçlunun borcu ödememesi üzerine borçlu olduğu miktarın 105.984,00 TL’lik kısmı için aleyhine ….icra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla takip yapıldığını ve borçlu tarafından alacağın var olmadığı konusunda itiraz edildiğini,açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla,alacaklarının tespiti ile tahsilde tekerrür olmamak üzere ….icra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına,asıl alacak miktarı üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı vekili 30/12/2013 havale tarihli cevap dilekçesinde;yetki itirazında bulunduğu,müvekkiline satılmış veya teslim edilmiş hiçbir malın olmadığını, borcun kendilerinin değil başkalarının olduğunu açıkça itiraz ettiklerini,ticari defterler de de bu durumun kolaylıkla vuzuha kavuşacağını,faiz talebinin de kanunsuz olduğunu,açıklanan nedenlerde haksız ve kanunsuz davalarının reddi ile takip alacağının %20’den aşağ olmamak üzere icra inkar tazminatı ve %10 oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davacı taraf delil olarak; 09/01/2005 tarihli yetkili satıcılık sözleşmesi, … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, sipariş fişleri ve tüm ticari kayıtlar, ticari defter ve tüm ticari kayıtlar ve belgeler, tanık, bilirkişi incelemesi ve her türlü yasal delillere dayanmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Mahkememizden verilen … sayılı direnme kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2018(19)11-364 esas, 2021/1752 karar sayılı ilamı ile ” Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen ve gerekçede açıklanan ilâve nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince ” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş olup, bozma ilamına uyularak devam edilen yargılamada;
Takibin başlatıldığı, ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası getirtilmiş, yapılan incelemede; davacı tarafça davalı borçlu hakkında davaya dayanak yetkili satıcılık sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili amacıyla ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük yasal süre içerisinde davalı borçlunun yetkiye, borca, faiz oranlarına, işlemiş faize, masraf ve tüm fer’ilerine vaki itirazı üzerine takibin durduğu ve yasal 1 yıllık süre içerisinde davacı tarafça, itirazın bertarafına yönelik dilekçede ileri sürülen nedenlerle eldeki davanın açıldığı görülmüştür.
Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafça, davalı borçlu ile 09/01/2005 tarihli yetkili satıcılık sözleşmesinden kaynaklı alacağın ödenmemesi nedeniyle, davalı hakkında icra takibi yapıldığı, ancak davalının icra takibine haksız itirazı ile takibin durduğu ciheti ile itirazın iptali davası açmış ise de iddiası yerinde görülmeyip davasının reddine karar verilmiştir.
Davacı ile davalı arasında akdedilen sözleşme 2005 tarihli olup, bu sözleşmenin kurulduğu tarihte henüz yasal karşılığı olmayan ve ancak 6098 sayılı BK ile yasallaşmış bir pazarlamacılık sözleşmesidir. Her ne kadar sözleşmenin yapıldığı tarihte 6098 sayılı yasa yürürlükte değil ise de davanın açıldığı tarihte 6098 sayılı yasa yürürlükte olup ihtilafın çözümünden bu yasa maddelerinden de faydalanılmıştır.
Davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin eski 818 sayılı BK da düzenlemesi olmayan yeni 6098 sayılı yasanın 532 ve devamı maddeleri arasında düzenlenmiş, alım satım komisyonculuğu olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği tartışılması gerekir.
Alım satım komisyonculuğunda, komisyoncu kendi adına, vekalet verenin hesabına işlem tesis ettiği sabit olup, pazarlamacılıkta ise pazarlamacı, satıcının iş yerinin dışında, sürekli olarak bir ticari işletme hesabına ve işletmesinin dışında her türlü işlemin yapılmasına aracılık etmeyi veya yazılı anlaşma var ise bu anlaşmada belirtilen işlemleri yapmayı, işletme sahibi iş verenin de buna karşılık ücret ödemeyi üstlendiği sözleşme şekli olduğundan, davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin bir komisyonculuk sözleşmesi değil bir pazarlamacılık sözleşmesi olduğuna kanaat getirilmiştir.
Satışı yapılan hiçbir ürünün faturası davalı adına kesilmemiş olup, faturayı kesen davacı yani satıcı olup, adına fatura kesilenlerde alıcı konumunda olup, alım satım ilişkisindeki edimler taraflar yönünden bağlayıcı ve ifası istenebilen edimlerdir. Bu nedenle kural olarak davacının adına fatura kesip mal teslim ettiği kişilerden sattığı malın bedelini talep etme hakkı olup, davalının bu konuda davacıya verdiği bir garantisi veya taahhüdü yoksa, davalıya satış ve teslim olmadığından, davalının sadece alım satıma aracılık ettiği satıştan kaynaklanan fatura bedellerinden sorumluluğu yoktur. Ancak davacının 17/01/2014 tarihli cevaba cevap dilekçesinde dayandığı ve temyiz aşamasında dosyaya sunduğu 13/02/2006 tarihli belgede, davalının mal satışı yapılan 3.kişilerin borçları nedeniyle davacıya karşı sorumlu olacağı hüküm altına alınmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma ilamı doğrultusunda mahkememizce HMK’nin 140/5.maddesi hükmü uyarınca taraflara belge sunulması için kesin süre verilmemiş olması nedeniyle 13/02/2006 tarihli belgenin iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın dosyamız kapsamındaki diğer deliller ile birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda yapılan değerlendirmede; davalının 13/02/2006 tarihli belge ile aracılık ettiği mal satışlarından kaynaklanan borçtan sorumlu olacağını garanti/taahhüt ettiği, bu nedenle 3.kişilere satılan mallar nedeniyle davacıya karşı sorumlu olacağı, bozma öncesi alınan 02/07/2015 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle pazarlama konusu malların satışı nedeniyle davacının davalıdan 105.829,85 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, raporun dosyamız kapsamıyla ve bozma ilamı ile uyumlu bir şekilde hazırlanmış olması nedeniyle rapora itibar edilerek davanın kısmen kabulü ile davalının …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına vaki itirazının 105.829,85 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin işbu alacak kalemi üzerinden talepnamedeki diğer koşullar ile aynen devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak likit olduğundan iptaline karar verilen toplam 105.829,85 TL üzerinden % 20 oranında hesaplanan 21.165,97 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının kötüniyetli olduğu ispatlanmadığından reddedilen miktar üzerinden davalının tazminat isteminin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen;
DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
1-Davalının, …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına vaki itirazının, 105.829,85 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin işbu alacak kalemi üzerinden talepnamedeki diğer koşullar ile aynen devamına,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Alacak likit olduğundan, iptaline karar verilen toplam 105.829,85 TL üzerinden % 20 oranında hesaplanan 21.165,97 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Şartları oluşmadığından reddedilen miktar üzerinden davalının tazminat isteminin reddine,
5-Alınması gerekli 7.229,24-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.280,05-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 5.949,19-TL ‘nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan 1.280,05-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 24,30-TL başvuru harcı, 3,75-TL vekalet harcı, 195,40-TL keşif harcı ve 1.437,45-TL tebligat/posta/bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.660,90-TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak hesap olunan 1.658,48-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 14.003,85-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
10-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 154,15 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
11-Davacı tarafça yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesi nezdinde TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup ana hatları ile anlatıldı.27/06/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı