Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/230 E. 2022/1155 K. 19.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/230 Esas
KARAR NO :2022/1155

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:02/09/2021
KARAR TARİHİ:19/12/2022

….Asliye Hukuk Mahkemesinin … ve 07/02/2022 tarihli kararı ile görevsizlik kararı verilmiş ve 05/04/2022 tarihinde mahkememize tevzi edilmiş olmakla mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılan mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosya borcunun haksız ve mesnetsiz olarak müvekkilinden tahsil edildiğini, müvekkil ile dosya borçlusu arasında bir bağ olmadığını buna rağmen müvekkilinin adresine hacze gidildiğini, müvekkiline ait olduğu faturalar ile ispatlanan malların tüm itirazlarına rağmen haczedildiğini, mahcuz mallar hakkında ileri sürdükleri istihkak iddialarının da usul ve yasaya aykrı şekilde kabul görmediğini, tarafların …. İcra Mahkemesinin … Esas – … Karar sayılı Kararı ile dava açma zarureti getirildiğini, bu kararın taraflarına tebliğ edilip dava açma şansı verilmeden davalı tarafından müvekkiline ait işyerine haciz ve muhafaza için gidildiğini, itiraz ve beyanlarıırı dinlenmeyip muhafaza yapılmaya kalkışıldığını, kamyon ve hamal çağırılarak müvekkiline ait işyerinden mallar götürülme noktasına gelindiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından 44.138,00-TL dosya borcu ödenip kapatıldığını, davalı müvekkilinden tarafı olmadığı icra dosyasının borcunu haksız olarak tahsil ettiğini, aldığı bedeli Ticari Reeskont faizi ile birlikte geri ödemesi gerektiğini, ayrıca davalının müvekkiline verdiği diğer tüm zararlar sebebiyle her türlü talep ve dava haklarını da da saklı tuttuklarını, haksız ve mesnetsiz şekilde borcu ödemeye mecbur bırakılan müvekkilinin firmanın ödediği bedelin davalı açısından sebepsiz zenginleşme teşkil etmekte olduğunu, ödemenin gerçekleştiği günden itibarin ticari reeskont faizi ile davalıdan alınıp müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın açılmasının şartlarının gerçekleşmediğini bu sebeple ikame edilen davanın sebepsiz zenginleşme davacı niteliğinde olmadığını, davacı tarafın icra dosyasına ödenen paranın sebepsiz zenginleşmeye neden olduğu gerekçesiyle iadesi talebini huzurdaki davaya konu ettiğini ancak somut olayda sebepsiz zenginleşme davasının şartları gerçekleşmediğini, TBK M. 82 uyarınca sebepsiz zenginleşmeden doğan taleplerde zamanaşımı süresi hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde on yıl olduğunu, müvekkilinin bankanın alacağının tahsil amacıyla davaya konu icra dosya borçları aleyhine …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından alınan talimat gereği … 13. İcra Müdürlüğü … Talimat Sayılı dosyası ile borçlunun ticari faaliyetini sürdürdüğü adresinde 18/03/2019 tarihinde haciz ve muhafaza gerçekleştirildiğini, haciz işlemi esnasında hazır bulunan … haczedilen menkullerin davacı şirkete ait olduğunu iddia ederek davacı şirket lehine istihkak iddiasında bulunduğunu, davacı 3. Kişi şirketin bu iddiaları sonucu …. İcra Hukuk Mahkemesi … E. Ve … K. Sayılı ilamında takibin devamına karar verildiğini, bu karara istinaden 24/05/2019 tarihinde borçlular aleyhine ek haciz ve muhafaza işlemi gerçekleştirmek için gidildiğini ve davacı tarafından borçluya ait dosya borcunun tamamı icra dosya kasasına yatırıldığını, ancak davacı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak ödemenin haciz baskısı altında yapıldığı iddiasıyla işbu sebepsiz zenginleşme davası ikame edildiğini, davacının bu iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, davacının icra ve haciz baskısından kurtulmak amacıyla ödeme yapıldığını beyan ettiğinin gerçeği yansıtmadığını, borçlu olmadığı bir dosyaya ilişkin davacı yanın borçlu adına ödeme yapması hayatın olağanına aykırı olduğunu, davacı yanın hiçbir ilgisi olmadığı halde borçlu adına dosyaya ödeme yapmasının taraflar arasındaki danışıklı ilişkinin ispatı olduğunu ve davacının kötü niyetli olarak huzurdaki davayı akime ettiğini, tarafların arasında organik bağın mevcut olduğunu, davacı yanın sırf alacaklı müvekkilinin alacağına kavuşmasını engellemeye çalışmak gayesiyle huzurdaki davayı ikame ettiğini, davacının bilerek ve isteyerek borçlunun borcunu üstlendiğini ve borçtan mahsup edilmek üzere ödeme yaptığının kabulünün gerektiğini, davacı tarafın yapılan iş bu ödemeleri hataen yaptığına ilişkin bir delil bulunmadığını ve beyana yer verilmediğini, davacı yanın borçlu olmadığını bilerek ödeme yaptığı hususları göz önüne alındığında davacı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak ikame edilen işbu davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davacı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, …. İcra Mahkemesinin … Esas – … Karar sayılı sayılı dosyası, … İcra Mahkemesinin … esas, … karar sayılı – … esas sayılı dosyaları, faturalar, borcun müvekkili tarafından ödendiğine dair dekont ve belgeler, … ATM … esas sayılı dosyası ve her türlü yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf delil olarak; …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, …. İcra Mahkemesinin … Esas – … Karar sayılı sayılı dosyası, ticaret sicil kayıtları, SGK kayıtları, bilirkişi incelemesi, tanık, yemin ve sair delillere dayanmıştır.
Bilirkişi raporu:
Dosyanın teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle, dosya SMMM bilirkişisi … ve borçlar hukukçusu …’e tevdi edilmiş ve bilirkişiler sunmuş oldukları raporlarında; Dosya mevcudu, davacı şirketin 2015, 2016, 2017, 2018 ve 2019 yılı ticari defterleri, dava dosyası ile yine bu kayıtların dayanağı belgelerin muhasebesel yönden tetkiki sonucunda ve raporumuzun içinde açıklanan nedenlerle: İncelenen davacı şirkete ait 2015, 2016, 2017 ve 2018 yılı ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yılı sonunda yaptırılması gereken kapanış tasdiklerinin yasal süresinde TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun yaptırılmış olduğu, 2019 yılı ticari defterlerinden olan yevmiye ve defter kebirin tasdikleri ile yılı sonunda yaptırılması gereken kapanış tasdiklerinin yasal süresinde TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun yaptırılmış olduğu, davacı şirketin 2019 yılı envanter defterinin inceleme esnasında ibraz edilmemesi nedeniyle davacı şirketin 2019 yılı ticari defterlerinin TTK. hükümlerine göre usulüne uygun tutulup tutulmadığına dair ve ticari defterlerin sahibi lehine delil niteliği taşıyıp taşımadığına dair kararın mahkemenin takdirine bağlı olduğunu, davacı yanın 2015, 2016, 2017 ve 2018 yılı ticari defterlerini TTK. hükümlerine göre usulüne uygun tutmasından dolayı davacı yanın 2015, 2016, 2017 ve 2018 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığını, davacı … Mimari Tasarım ve İnşaat San. Ltd. Şti.’den tahsil edilen tutarın dayanağı olan çekin 07.10.2018 tarihli olduğu ve çekin düzenlendiği tarihte dava dışı … Enerji ve İnşaat San. Tic. Ltd. Şti.’nin hisselerinin tamamının …’ait olduğu, şirketin eski hissedarlarından …’ın hisselerini 27.09.2016 tarih ve 57303 sayı ile Tasdikli Hisse Devir Ve Temlik Sözleşmesi ile …’e devrederek ortaklıktan ayrıldığını, hiçbir şekilde bağlayıcı olmamak ve takdiri mahkemenize ait olmak üzere, davacının ödemeyi icra baskısı altında yaptığını, davacının dava dışı borçlu ile birlikte hareket ederek alacaklılarını zarara uğratma kasdıyla hareket ettiğini gösterir bulgulara dosyada rastlanmadığına dair rapor sunmuşlardır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, dava dışı borçlu aleyhine başlatılan icra takibinde davacı tarafından yapılan ödemenin, davalının malvarlığında sebepsiz zenginleşme oluşturduğu iddiası nedeniyle iadesi istemine ilişkindir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43.Hukuk Dairesinin 2020/729 esas, 2022/484 karar sayılı ilamında;
”Dava, takip borçlusu olmayan üçüncü kişi tarafından haciz baskısı altında ödendiği iddia edilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır.
Takip dosyasında borçlu olmadığı halde haciz baskısı altında borcu ödeyen 3. şahısların durumu İİK’nın 72. maddesi kapsamında değerlendirilemeyecek olup, 6098 sayılı TBK’nın 77/1. maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde ele alınması gerekir. Anılan maddede, haklı bir sebep olmaksızın bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşenin, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır. Davacının takip borçlusu olmadığı halde takip alacaklısı davalıya ödeme yaptığı ihtilafsız olduğuna ve ödemenin muhafaza baskısıyla yapılmak zorunda kalınan bir ödeme olduğu ileri sürüldüğüne göre, davacının ödemeyi yaptığı takip alacaklısı davalıdan sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda talepte bulunabilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/2448-4038 E-K sayılı 13.10.2020 tarihli kararı)
Davalı alacaklı tarafından, dava dışı borçlu şirkete karşı yaptığı icra takibine dayalı olarak takip borçlusu olmayan davacı şirketin adresinde, 03.03.2016 tarihinde haciz yapıldığı, haciz sırasında davacı şirket yetkilisinin istihkak iddiasında bulunması ve takip alacaklısı davalı tarafından istihkak iddiasına itiraz edilmesi nedeniyle takibin devam edip etmeyeceğine ilişkin olarak …. İcra Hukuk Mahkemesince, takibin devamına ve istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişi davacı şirkete istihkak davası açması için yasal yedi günlük sürenin verildiği ve kararın icra dosyasında üçüncü şahıs olan davacıya 18.04.2016 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. İcra hukuk mahkemesinin takibin devamına ilişkin kararı üzerine bu kez alacaklı davalı tarafından, davacı şirketi adresine 08.04.2016 tarihinde yeniden hacze gidilerek tanzim edilen aynı tarihli haciz tutanağından anlaşıldığı üzere, davacı şirket yetkilisi, dava ve şikayet hakları saklı olduğunu belirterek dosya borcunu tamamen ödemiştir.
…. İcra Hukuk Mahkemesi tarafından, İİK 97. maddesi uyarınca üçüncü kişi davacı şirkete istihkak davası açması için süre verilmesine göre, davacının süresinde istihkak davası açarak hacze konu malların mülkiyetinin kendisine ait olduğunu borçlunun malları olmadığını yasal delillerle kanıtlaması gerekir. Zira İİK97/a-2 maddesi uyarınca, istihkak davacısı malı ne suretle iktisap ettiğini ve borçlunun elinde bulunmasını gerektiren hukuki ve fiili sebep ve hâdiseleri göstermek ve bunları ispat etmekle mükelleftir. İİK 97/5 maddesine göre, süresinde istihkak davası açılmadığı takdirde üçüncü şahıs alacaklıya karşı iddiasından vazgeçmiş sayılır.
Somut olayda, …. İcra Hukuk Mahkemesi kararı ile davacıya istihkak davası açması için süre verilmesine ve bu kararın davacıya 18.04.2016 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davacının istihkak davası açtığı yönünde bir beyanı olmadığı gibi bu hususta dosyaya yansıyan bir bilgi ve belge bulunmamasına göre, artık istihkak prosedürünün tamamlandığı, böylece davacının, hacze konu mallar yönünden alacaklıya karşı ileri sürdüğü istihkak iddiasından vazgeçtiğinin kabulü gerekir. Eldeki davada, üçüncü kişi olarak icra dosyası borcunu ödeyen davacının, muhafaza tehdidi altında olan malların mülkiyetinin kendisine ait olduğunu, borçlu şirket ile hiç bir bağının bulunmadığını, buna bağlı olarak alacaklının sebepsiz yere zenginleştiğini kanıtlaması gerekmektedir. Ne var ki istihkak davası açmayan davacının, alacaklıya karşı ileri sürdüğü bu iddiasından vazgeçtiğinin kabulü gerektiği gibi borçlu lehine olan mülkiyet karinesinin aksini ispata yarar bir delil de ibraz edilmediği dosya içeriği ile sabit olduğundan artık davacının muhafaza tehdidi ile ödeme yaptığı iddiasının dayanaksız kaldığı sonucuna varılmaktadır. Bu hale göre; hacze konu malların muhafaza altına alınacağı tehdidi ile ödeme yapıldığı iddiasının dinlenme olanağı bulunmadığından; ilk derece mahkemesince dosya kapsamına uygun düşmeyen yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olmasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ancak yeniden yargılamaya gerek olmadığından açıklanan nedenlerle davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” şeklindeki tespitlere yer verilmiştir.
….İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının incelemesinde, davacının istihkak iddiasının yerinde görülmediği ve İİK 97/6.maddesi uyarınca dava açmak üzere davacıya süre verildiği görülmektedir. Verilen süre içerisinde açılan ….İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında borcun ödendiğinden bahisle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Mahkememizce alınan 24/10/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının ödemeyi icra baskısı altında yaptığı, davacının dava dışı borçlu ile birlikte hareket ederek alacaklılarını zarara uğratma kasdıyla hareket ettiğini gösterir bulgulara dosyada rastlanmadığına dair rapor sunmuşlardır.
Yukarıda yer verilen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43.Hukuk Dairesinin 2020/729 esas, 2022/484 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; üçüncü kişi olarak icra dosyası borcunu ödeyen davacının, muhafaza tehdidi altında olan malların mülkiyetinin kendisine ait olduğunu, borçlu şirket ile hiç bir bağının bulunmadığını, buna bağlı olarak alacaklının sebepsiz yere zenginleştiğini kanıtlaması gerekmektedir. Ne var ki istihkak davasının konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de, davacının borçlu lehine olan mülkiyet karinesinin aksini ispata yarar bir delil de ibraz etmediği dosya içeriği ile sabit olduğundan artık davacının muhafaza tehdidi ile ödeme yaptığı iddiasının dayanaksız kaldığı sonucuna varılmaktadır. Bu bağlamda bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek, hacze konu malların muhafaza altına alınacağı tehdidi ile ödeme yapıldığı iddiasının dinlenme olanağı bulunmadığından bahisle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen;
1-Davanın reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 753,77-TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 673,07-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 185,50-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup ana hatları ile anlatıldı.
19/12/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı