Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/22 E. 2023/172 K. 07.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/22 Esas
KARAR NO :2023/172

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:18/01/2017
KARAR TARİHİ:07/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ile müvekkili arasında ticari ilişkiden kaynaklı cari alacak verecek ilişkisinin bulunduğunu, cari ilişki için sunulan sözleşmeyi imzaladıklarını ve cari ilişkinin başladığını, müvekkili şirket sözleşme ve ticari ilişki gereği davalıya faturalar kestiğini ve iş bu alacaklarının ödenmeyip faturaların iade edilmesi üzerine icar takibine girildiğini ancak davalı haksız olarak itirazda bulunarak takibi durdurduğunu, davalı tarafın faturalara itiraz etmesi borçlarını olmadığı anlamına gelmeyeceğini, kesmiş oldukları faturalar yasal alacaklarının karşılığı olarak kesildiğini, sözleşme hükümleri ve ticari defterlerinin incelenmesi halinde haklılıklarının anlaşılacağını, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı tarafın davaya konu icra takibine yapmış olduğu borca itirazın iptaline ve takibin devamına, kötü niyetli davalının %20 ‘ tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkümiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğunu, üretim süresinci davacı taraftan kaynaklanan bazı aksaklıklar yaşandığını, bu nedenle de davacı şirket için üretilen bir kısım ürün davalı müvekkili şirketin elinde kaldığını, bu nedenle müvekkili şirketin zarara uğradığını, taraflar arasındaki cari hesap hareketlerinden görüleceği üzere davacı tarafın haklı bir sebep olmadan reklamasyon faturası düzenlediği tarihe kadar taraflar arasında herhangi bir ihtilafın bulunmadığını, davacı şirket reklamasyon faturası düzenlemesi üzerine faturalar noter aracılığı ile iade edildiğini, davaya dayanak olan icra takibi yapılmadan önce davalı şirket davacı şirketten olan alacaklarının tahsili için icra takibi yaptığını, davacı şirket tarafından icra takiplerine konu alacakların bir kısmı ödendiğini, bir kısmı için ise itiraz ettiğini, davacının reklamasyon faturası veya tazmin faturası düzenlemesini haklı kılacak hiçbir sebep bulunmadığını, açıklanan nedenlerle davalı müvekkili şirketin davacı tarafa herhangi bir borcu olmadığından icra takibine yaptıkları itiraz haklı ve yerinde olduğunu, haksız olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVA DİLEKÇESİ:
Davalı karşı davacı vekili karşı dava dilekçesinde ; taraflar arasında cari hesap ilişkisinden doğan bir ticari ilişkinin bulunduğunu, davacı karşı davalı tarafın reklamasyon faturası adı altında bir fatura düzenleyip müvekkili şirkete göndermesinden sonra iş bu fatura … 30. Noterliğinin 05/12/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile aynen iade edildğini, davacı karşı davalı şirketin düzenlediği reklamasyon faturasını iade eden müvekkili şirket, o tarih itibariyle vadesi gelmiş olduğu halde ödenmeyen ve bu davaya konu 117.510,18 TL cari hesap alacağının tahsili için … 4. İcra Müdürlüğünün 2016/… Es. Sayılı dosyası ile icra takibi yaptığını, davacı karşı davalı şirket icra takibine konu alacakları için ileri vadeli çekler vermek suretiyle toplam 79.600,00 TL ödeme yaptığını, icra takibine konu alacakları için kısmi ödeme yapan davacı karşı davalı şirket 20/12/2016 tarihinde icra takip dosyasına itirazda bulunduğunu, davacı karşı davalı tarafın halen … 4. İcra Müdürlüğünün 2016/… Es. Sayılı dosyası ile 37.910,18 TL borçlu olarak bulunduğunu, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile karşı davalarının kabulü ile davacı karşı davalının … 4. İcra Müdürlüğünün 2016/… Es.sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline ve takibin 37.910,18 TL üzerinden devamına, kötü niyetli davacı karşı davalının %20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı karşı davalı vekili karşı davaya ilişkin herhangi bir cevap dilekçesi sunmamıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl ve karşı dava, cari hesap alacağı nedeni ile yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizin 24/09/2019 tarihli 2017/62 (E)-2019/658 (K) sayılı asıl davanın reddine, karşı davının kabulüne ilişkin olarak verilen kararın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 2019/2652 (E) – 2021/1910 (K) Sayılı ilamı ile; “…Asıl ve karşı dava, cari hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı-k.davalı, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye uygun olarak düzenlenen cezai tazminat faturalarının karşı tarafça kabul edilmediğini, bu faturalar dikkate alındığında cari hesapta alacaklı olduğunu ileri sürmüş, davalı-k.davacı ise kendisince üretilen ürünlerin ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin teslim alındığını, üretim sürecinde davacı-k.davalıdan kaynaklanan bazı aksaklıklar yaşandığını ve davacı-k.davalı için üretilen bir kısım ürünlerin kendisi elinde kaldığını, davacı-k.davalı tarafın faturalarının dayanağının bulunmadığını, kendisinin alacaklı olduğunu ileri sürmüştür.
İtirazın iptali davalarında yetkili icra dairesinde takip yapılmış olması dava şartı olup, asıl davaya konu icra takibinde davalı icra dairesinin yetkisine de itiraz etmiştir. Mahkemenin 16/01/2018 tarihli 7 nolu ara kararı ile yetki itirazının bilirkişi incelemesinden sonra değerlendirilmesine karar verildiği halde mahkemece bu yönde bir değerlendirmede bulunulmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bununla birlikte tarafların ticari defter kayıtları arasındaki farkın, davacı-k.davalı tarafça düzenlenip diğer tarafın defterlerinde kayıtlı olmayan 29/10/2016 tarihli 31.592,70 TL bedelli reklamasyon faturası ve 19/12/2016 tarihli 67.850,14 TL bedelli tazmin bedeli faturasından kaynaklandığı tarafların kabulünde ise de, dosya kapsamında bu faturalara rastlanılmadığı gibi, faturalara ilişkin başkaca bir bilgiye de rastlanılmamıştır.
Bilirkişi kök raporu ile kayıtlar arasındaki farkın tespit edilmesi üzerine davacı-k.davalı vekili rapora itiraz dilekçesinde, faturanın zamanında teslim edilmeyen hangi kodlu ürünlere ilişkin olduğu ve hangi sözleşme maddesi uyarınca düzenlendiğini açıklamış, dilekçe ekinde buna ilişkin e-posta yazışması ve hesap tablosu sunmuş, ancak tek bir faturaya ilişkin açıklama yaptığı anlaşılmakta olup onu da cezai tazmin faturası olarak nitelendirmiş, reklamasyon faturasına ilişkin bir açıklamada bulunmamıştır.
Bilirkişi ek raporunda ise anlaşılamayan bir şekilde davacının itiraz dilekçesinde faturaların hangi hesaplama yöntemi ile hesaplandığına dair bir ayrıntının mevcut olmadığı, faturaların hesaplanış şekli ve nedenselliği itibariyle izaha ve ispata muhtaç olduğu, ayrıca faturanın sözleşme ekindeki ürünlere ait olduğu yönündeki itirazın değerlendirilmesinin ise uzmanlık alanı dışında olduğu belirtilmiş, bunun üzerine davacı-k.davalı vekilinin konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması talebi ise ilk derece mahkemesince gerekçe gösterilmeden reddedilmiştir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, öncelikle uyuşmazlık konusu iki fatura celp edilerek davacı-k.davalıdan her bir faturaya ilişkin faturaların dayanağı ve hesap şekline ilişkin ayrı ayrı açıklamada bulunmasının talep edilmesi, ardından yeni bir mali müşavir bilirkişi ile gerekirse sektör uzmanı bilirkişiya dava konusu tarafların ticari defter kayıtları ile sözleşme hükümleri ve dosya kapsamında mevcut e-posta yazışmaları üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. Bu hususlar dikkate alınmadan eksik inceleme ile karar vcrilmesi doğru görülmemiştir.
HMK.nın (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir.
Açıklanan nedenlerle davacı-k.davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a6 m. uyarınca hükmün kaldırılması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur…” gerekçesi ile kaldırılmasına kesin olarak karar verilmiştir.
Mahkememizce gerekçesi yukarıda anılı karar gereği dosyanın yeni esasa kaydı yapılarak yargılamaya devam edilmiştir.
Yukarıda gerekçesi yazılı kaldırma ilamında değinildiği üzere taraflar arasındaki cari hesap farklılığının nedeni davacı tarafından düzenlenen 29/10/2016 tarihli 31.592,70 TL bedelli reklamasyon faturası ile 19/12/2016 tarihli 67.850,14 TL bedelli tazmin bedeli faturası oluşturmaktadır. Bu faturalar davacı defterlerinde kayıtlı olmakla birlikte davalı defterlerinde kayıtlı değildir.
Bu noktada tespit edilmesi gereken davacının bu faturaları düzenlemekte haklı olup olmadığı başka bir deyişle davalıdan bu faturalar nedeni ile alacak talebinde bulunup bulunamayacağıdır.
Davacı kaldırma ilamı gereği, kendisine verilen sürede faturaların dayanağı ile hesaplama şekline ilişkin açıklamada bulunmamış ancak b25/05/2018 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ile taraflar arasındaki sözleşmenin 8. maddesinin 3. bendinin 3. paragrafı gereği … ve … kodlu ürünlerin süresinde teslim edilmemesi nedeni ile cezai tazminat faturasının kesildiği belirtilmiş, dilekçe ekinde yer alan ek-3 ile de hesaplamanın ne şekilde yapıldığı açıklanmıştır.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 8. maddesinin 3.bendinin 3.paragrafı ile “Termin tarihinin üzerinden 30 gün geçen kodlar için … hiç bir maddi manevi sorumluluk altına girmeksizin, siparişleri iptal edip, üreticiden teslim almama ve doğan zararı için siparişi iptal edilen her bir ürün için alış ve perakende satış fiyatı arasındaki fark kadar tutarı üreticiden tazmin etmeye hakkı vardır.” teslim süresi üzerinden 30 gün geçen ürünler nedeni davacının tazminat talep etme hakkı olduğu ve bu tazminatın nasıl hesaplanacağı düzenlenmiştir.
Davacı tarafından 29/10/2016 tarihli 31.592,70 TL bedelli reklamasyon faturası hakkında açıklamada bulunmamış ise de taraflar arasındaki sözleşmenin yine 8. maddesinin 3. bendinin 1. numaralı paragrafında “… Teslimat tarihlerinin …’in müşteri sevkiyatlarını etkilemesi, …’in müşterilerine verdiği teslimat tarihlerinin gecikmesi durumunda …’in İmalatçı’ya uğradığı/uğrayacağı zarar miktarından az olmamak kaydıyla reklamasyon faturası kesme hakkı doğacaktır…” denilerek reklamasyon faturasının neden düzenleneceği açıklanmıştır.
Mahkememizce kaldırma ilamı gereği alınan 29/09/2022 UYAP tarihli bilirkişi heyet raporu ile … ve … kodlu ürünlerin termin tarihlerinin 20/08/2016 tarihi olduğu ve bu ürünlere dair depo girişinin olmadığı bu ürünlerin teslim edilmediği tespit edilmiştir.
Davacı taraf bu ürünlerin termin tarihinden sonraki 30 günlük sürede de teslim edilmemesi nedeni ile siparişi iptal edip tazmin bedeli faturası düzenlediğini belirtmiş, davalı ise bu ürünleri süresi içeresinde teslim ettiğine dair dosya kapsamına delil sunmamıştır. Bilirkişi raporu, davacı iddiası ile davalı yanın teslime dair delil sunmaması nedeni ile bu ürünlerin davalı tarafından süresinde teslim edilmediği ve sözleşmenin 8. maddesinin 3. bendinin 3. paragrafı gereği davacının siparişleri iptal edip, tazmin bedeli faturası düzenleme hakkının doğduğu mahkememizce kabul edilmiştir.
29/10/2016 tarihli 31.592,70 TL bedelli reklamasyon faturasına gelince davacının bu fatura hakkında açıklamada bulunmamış olması, sözleşmede reklamasyon faturasının gecikmenin sefkiyatları etkilemesi durumunda bu ad altında fatura kesileceğinin düzenlenmesi ve davacının siparişleri iptal edip aynı maddenin 3. paragrafı gereği tazmin bedeli faturası kestiği dikkate alındığında davacının reklamasyon faturası kesme hakkının bulunmadığı ve bu fatura nedeni ile alacak talebinde bulunamayacağı anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporlarına göre davacı ihtilaflı 2 faturanın cari hesabına kayıtlı olması nedeni ile davalıdan 61.762,70 TL alacaklıdır. Davacının alacak hakkı olmayan 31.592,70 TL bedelli reklamasyon faturasının mahsubu ile cari hesaba göre alacağı 30.170,00 TL olacaktır. Davalı yan ise davacıdan kendi ticari defter ve kayıtları ile mahkememizin ilk kararında kabulünde olduğu üzere davacı yandan 37.910,18 alacaklıdır. Cari hesap üzerinde yapılan mahsuplaşma neticesinde davalı , davacıdan 7.740,18 TL alacaklı durumundadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar gereği asıl davanın reddine karşı davanın 7.740,18 TL yönünden kabulü ile icra takibinin bu miktar üzerinden devamına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Karşı davada icra inkar tazminatı yönünden; Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2019 tarihli 2019/4054 esas ve 2019/7699 karar sayılı kararında belirtildiği üzere; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması, borçlunun itirazında haksız olması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Karşı davada davacının talebinin cari hesaba dayalı olduğu ve alacağın likit olduğu anlaşıldığından davacının icra inkar tazminatı isteminin kabulüne karar verilerek uyuşmazlığın bütünü hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda yazılı kararda açıklandığı üzere;
1-ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
a-Asıl davanın REDDİNE,
b-Asıl dava yönünden alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin ödenen 745,95 TL harçtan mahsubu ile bakiye 566,05 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
c-Asıl dava yönünden yapılan giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına,
d-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 9.882,03 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
2-KARŞI DAVA YÖNÜNDEN;
a-Karşı davanın KISMEN KABULÜ ile, … 4. İcra Müdürlüğünün 2016/… sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın 7.740,18 TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya dair istemin REDDİNE,
b-İtirazın iptaline karar verilen alacağın %20 ‘ si oranında hesaplanan 1.548,03 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
c-Karşı dava yönünden alınması gereken 528,73 TL karar ve ilam harcının karşı davacı tarafından peşin ödenen 60,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 468,73 TL harcın karşı davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
d-Karşı davacı tarafından peşin ödenen 60,00 TL harcın karşı davalıdan alınarak karşı davacıya ödenmesine,
e-Karşı davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 7.740,18 TL vekalet ücretinin karşı davalıdan alınarak karşı davacıya ödenmesine,
f-Karşı davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin karşı davacıdan alınarak karşı davalıya ödenmesine,
g-Karşı davacı tarafından bu yargılama nedeni ile yapılan 31,40 TL başvuru harcı ile 2.151,5 TL posta, tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.182,9 TL yargılama giderinden karşı davanın kabul oranına göre hesaplanan 445,68 TL’nin karşı davalıdan alınarak karşı davacıya ödenmesine, bakiyesinin karşı davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
07/03/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır