Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/180 E. 2023/283 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/180 Esas
KARAR NO:2023/283

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:03/11/2014
KARAR TARİHİ:06/04/2023

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında arsa karşılığı inşaat yapmak üzere 08/08/2008 tarihli adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu, işbu sözleşme kapsamında müvekkili tarafından davalıya toplam 130.000 Euro ödeme yapıldığını, bakiye 70.000 Euro’nun davalı tarafın ihtiyacının bulunmadığını bildirmesi üzerine ödenmediğini; davalının sözleşme gereği üzerine düşen edimleri tam ve zamanında yerine getirmediği gibi gönderilen parayı başka inşaatlarda finansman olarak kullandığını, inşaat tamamlandığında sözleşme gereği müvekkiline ödenmesi gereken anapara ve 1/4 oranında kar payı alacağının ödenmediğini, müvekkilinden habersiz şekilde davalı ile müvekkilinin kardeşi arasında ibra protokolü düzenlendiğini ancak, müvekkilinin bu yönde yetki vermediğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle şimdilik 9.000 TL sermaye alacağının ve 1.000 TL kar payı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 29/11/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini sermaye alacağı yönünden 44.543,58 Euro, kar payı alacağı yönünden 29.464,89 Euro olmak üzere toplam 74.008,47 Euro’ya yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında yapılmış 08/08/2008 tarihli sözleşme ile kurulan adi ortaklık ilişkisi kapsamında davalının üzerine düşen edimlerini yerine getirmediğini, sözleşme gereği vaad edilen 200.000 Euro’dan bakiye 70.000 Euro’nun ödenmediğini, bu halde eksik kalan sermayenin yüksek faizle sağlandığını ve aradan geçen zamanda inşaat maliyetinin yükseldiğini; sözleşmeden kaynaklı davacıya ödemelerin yapıldığını ve davacının yurt dışında yaşaması nedeniyle telefon ile yapılan görüşme sonrası ibralaşma sağlandığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama sonrasında 08/04/2021 tarih ve 2014/1409 Esas 2021/269 Karar sayılı kararla davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İstanbul BAM 3. Hukuk Dairesi’nin 09/03/2022 tarih ve 2021/1730 Esas, 2022/727 Karar sayılı kararıyla; “Davada, taraflar arasındaki adi ortaklık kaynaklı ortaklık payı için ödenen sermaye bedeli ile kar payı alacağı talep edilmiştir.
Taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisi bulunduğu konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, davacı iş bitimi sonrası ortaklık payı için ödenen bedelin (sermaye) ve kar payı alacağının ödenmediğini, davalı ise, ödemenin yapıldığını, davacı ile ibralaşma yapıldığını iddia etmiştir.
Son alınan bilirkişi heyet raporunda ,davalı müteahhide bırakılacak 5 dükkan ve 27’adet mesken için hesaplanan toplam satış bedelinin 1.308.430,24 Euro olduğu,. bu tutardan 1.066.667 Euro inşaat maliyetinin çıkarılması neticesinde; müteahhide|kalan karın 1.308.430,24 Euro – 1.066.667 Euro= 241.763,24 Euro bulunduğu, davacının 1.066.667 Eurodan davalı tarafa 130.000 Euro kadarını ödediği anlaşıldığından, davacının sözleşme gereği toplam karın 130.000 / 1.066.667 oranını talep edebileceği, bu durumda davacının talep edebileceği kar tutarının 241.763,24 Euro x 130.000 / 1.066.667 =29.464,89 Euro olduğu, davacı tarafın davalı taraftan sermaye geri ödemesi olarak olmak üzere toplam 85.456,42 Euro tahsilat yaptığı, davacı tarafın davalı tarafa 130.000 Euro ödemesi yaptığı, bu ödemenin 85.456,42 Euro kadarını davalı taraftan geri aldığı, davacının taraflar arasında imzalanan 08.08.2008 tarihli “İş Ortaklık Anlaşmasıdır” başlıklı belgesi gereği davalı taraftan talep edebileceği kar payının 29.464,89 Euro olarak hesaplandığı, davacının davalı taraftan huzurdaki davada talep edebileceği tutarın 130.000 Euro – 85.456,42 Euro + 29.464,89 Euro = 74.008,47 Euro olarak hesaplandığı anlaşılmıştır.
Daha sonra mahkemenin 24/09/2020 tarihli duruşmasında aynı ara kararla,davanın TL talepli olarak açıldığı ancak ıslahın yabancı para talepli olarak yapıldığı anlaşılmakla, 16/01/2019 tarihli bilirkişi kurulunda görüş bildirilen alacak kalemlerinin 6098 Sayılı TBK’nın 99.maddesi hükmü gereğince fiili ödeme tarihindeki (dava tarihindeki) TC Merkez Bankası’nın efektif satış kuru üzerinden TL karşılığının belirlenerek ek rapor düzenlenmesi için dosyanın belirtilen tarihli raporu veren bilirkişi kuruluna günsüz olarak tevdi ile bu konuda ek rapor alınmasına karar verildiği, aynı bilirkişi heyetinden alınan ek raporda ise; davacı tarafın, tevzi formu ile dava tarihinin 20.11 2014 olduğu,Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası 20.11.2014 tarihli EURO efektif satış kuru,1 Euro’nun 28051 TL olduğu, kök raporda, davacının davalı taraftan bu davada talep edebileceği tutarın 74.008,47 Euro olarak hesaplandığı,74.008,47 EURO x 2.8051=207.601,16 TL olarak belirlendiği, davacının davalı taraftan davada talep edebileceği tutarın 74.008,47 Euro’nun 20.11.2014 dava tarihi itibari ile TL karşılığının 74.008,47 EURO x 2.8051=207.601,16 TL olduğu belirtilmiştir.
TBK’nın“Ülke parası ile” başlıklı 99. maddesinde “Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu hüküm uyarınca, yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde, alacaklının bu alacağını aynen, vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebileceği kabul edilmiştir.
Konuya ilişkin benzer 2020/6059 E. 2021/7438 K.sayılı ilamında”TBK’nın 99/3 (BK’nın 83/3) maddesi gereğince; “Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.” hükmü getirilmiştir. HGK’nın 10/04/2013 tarihli 2012/12-1072 E. 2013/496 K.sayılı kararında; “Alacaklının, Borçlar Kanunu’nun 83 ve TTK’nın 623. maddesi uyarınca seçimlik hakkını, fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden ödeme yapılması yönünde kullanması halinde, dava konusu alacak tahsil tarihine kadar yabancı para alacağı olarak değerlendirileceğinden, alacaklı, bu alacağa 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince vade tarihinden fiili ödeme tarihine kadar devlet bankalarının o para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre faiz isteyebilir” denilmiştir.Somut olayda; davacının, 2006-2011 dönemine ait apart suit kullanım bedelini USD cinsinden icra takibine konu ettiği, sadece harca esas değerin belirlenmesi için icra dosyasına takip tarihindeki kuru belirttiği, buna göre davacının döviz cinsinden olan alacağının fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden ödenmesini istediği gözetilerek davacının gerekçesiyle yukarıdaki madde hükümleri uyarınca hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile döviz cinsinden alacağın takip tarihindeki kur üzerinden TL’ye çevrilmesi suretiyle bulunan miktar üzerinden takibin devamına karar verilmesi suretiyle hüküm tesisi yoluna gidilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” hususları vurgulanmıştır.
Davacı taraf davadaki TL olarak belirttiği talebini ıslah dilekçesi ile Euro’ya çevirerek, bu kez tüm alacak talebini arttırarak ancak tamamını Euro cinsinden talep ettiğini bildirmiş, eksik harcı ikmal etmiş ve tüm davadaki taleplerini ıslah ettiğini beyan etmiştir.Bu durumda davacı davasının tamamını ıslah etmiştir. Bunun doğal sonucu olarak, dava dilekçesinde yer alan ilk talep içeriği değil, ıslah yoluyla açıklanan talep içeriği nazara alınarak araştırma ve inceleme yapılması ve mahkemece verilecek hükümde de ıslahla ileri sürülen istemin karşılanması gerekecektir.
Davalı iddiası açısından davacının kardeşi …’a dava konusu inşaattan iki adet dairenin davacının beyanı ile verildiği ileri sürülmektedir. Davacının kardeşi …’un tapudan bu taşınmazları edinme nedeni de belirlenerek, bu konuda davacının kardeşi … ile davalı arasında dosyadaki ibra belgesinin irdelenmesi, ayrıca davacının kardeşi …’un davacı adına davalıdan aldığı ve davacının banka hesabına gönderdiği iddia edilen para kapsamında ise kardeş …’un ilgili dönem banka hesap kayıtlarının değerlendirilmesi gerektiği ortaya çıkmıştır.
Somut davada , davacının kardeşine yapılan banka havalesi ile davacının kardeşine devredilen taşınmazlara yönelik alınan ibranamenin davacı alacağına etkisi karar gerekçesinde tartışılmamıştır.
Mahkemece eksik inceleme ile karar verildiği görülmüştür.” neden ve gerekçesiyle mahkememiz kararı HMK’nın 353/1a-6 maddesi gereğince kaldırılmıştır.
Yukarıda değinilen BAM kararı sonrasında dosya mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
İstanbul BAM 3. Hukuk Dairesi’nin kararı öncesinde mahkememizce verilmiş 08/04/2021 tarih ve 2014/1409 Esas 2021/269 Karar sayılı kararla tartışılıp değerlendirildiği üzere; taraflar arasında yapılmış 08/08/2008 tarihli İş Ortaklığı Anlaşması başlıklı sözleşme ile Adi Ortaklık ilişkisinin kurulduğu, işbu sözleşme kapsamında inşaat tamamlandığında yapılacak satışlar sonrası elde edilecek kardan davacıya ödediği sermaye miktarı kadar kar payının ve sermayesinin ödeneceğinin kararlaştırıldığı; yine sözleşme gereği davacı tarafça davalı müteahhide yapılması gerekli 200.000 Euro’dan 130.000 Euro ödeme yapıldığı, bakiyenin ödenmediği dosya kapsamı ile sabit olup, bu konuda taraflar arasında bir çekişme bulunmamaktadır. İstanbul BAM kararı öncesinde alınan ve benimsenen 16/01/20119 tarihli bilirkişi kurul raporunda dayanak ve gerekçeleriyle ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, adi ortaklık konusu taşınmazların satış gelirlerinin toplam 1.308.430,24 Euro, inşaat maliyetinin 1.066.667 Euro, davalı müteahhide kalan karın ise 241.763,24 Euro olduğu; bu kapsamda davacının sermayesine oranla talep edebileceği kar payı alacağının 29.464,89 Euro olduğu; sermaye alacağı talebine ilişkin davalı tarafça yapılan ödemelerin de düşümü sonucu davacının davalıdan talep edebileceği sermaye payı alacağının ilk başta ödenen 130.000 Euro’dan, davalı tarafça yapılan 85.456,42 Euro ödeme düşüldükten sonra 44.543,58 Euro olduğu; bu durumda kar payı ve bakiye sermaye payı olarak talep edilebilecek toplam alacak miktarının 74.008,47 Euro olduğu; diğer yandan davacının, kardeşi …’a davalı ile ibralaşma konusunda vermiş olduğu bir yetki ve vekaletname bulunmadığı gibi, incelenen tapu kayıtlarına göre de adı geçen 3.kişiye devri yapılan taşınmazların davacı tarafın talep konusu yaptığı alacağının tasfiyesi (ödenmesi-sona erdirilmesi) ile ilgisinin bulunmadığı anlaşıldığından, İstanbul BAM 3. HD’nin yukarıda bahsedilen kesin kararı da göz önüne alınarak ıslah edilen davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
Islah edilen Davanın KABULÜ ile;
1-Toplam 74.008,47 EURO’nun (3.584,47 Euro’luk kısmına dava tarihi olan 03/11/2014 tarihinden, bakiye 70.424,00 Euro’luk kısmına ıslah tarihi olan 29/11/2019 tarihinden itibaren) 3095 Sayılı Yasanın 4/a.maddesi gereğince uygulanacak faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Alınması gerekli 31.284,91-TL karar ve ilam harcından 7.820,48-TL peşin ve ıslah harcının mahsubu ile geriye kalan 23.464,43-TL harcın davalıdan alınıp maliyeye gelir kaydına (12/07/2021 tarih ve 2021/278 Harç nolu harç tahsil müzekkeresi ile davalıdan tahsili istenen 6.360,77 TL tahsil edilmiş ise bakiye 17.103,66 TL’nin davalıdan tahsili için maliyeye müzekkere yazılmasına, tahsil edilmemiş ise harç tahsil müzekkeresinin işlemsiz iadesi ile 23.464,43 TL harcın davalıdan tahsilinin istenilmesine),
3-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 67.117,81-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan ve ilk kararda hesaplanan; 25,20 TL başvuru harcı, 3,80 TL vekalet harcı, 221,80 TL keşif harcı, 9.800 TL bilirkişi ücreti ve 404,60 TL tebligat gideri ile karar sonrası yapılan 81 TL tebligat gideri toplamı 18.356,88 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı.
06/04/2023

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı