Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/146 E. 2023/569 K. 11.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/146 Esas
KARAR NO :2023/569

DAVA:Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ:14/07/2016
KARAR TARİHİ:11/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; dilekçede açıklanan sebeplerle davalının müvekkiliyle akdetmiş olduğu Belirsiz Süreli İş Sözleşmesinde yer alan Rekabet Yasağı 7.h maddesi hükmünün ihlali nedeniyle fazlaya dair talep, beyan ve ıslah hakları saklı kalmak kaydıyla 1 yıllık brüt ücreti olan 19.800 TL cezai şart tutarının şimdilik 5.000 TL’lik kısmının yasağın ihlal edildiği tarihten itibaren işletilecek yasal ticari faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın sıfat yokluğu nedeniyle müvekkiline husumet yöneltmesi mümkün olmadığından davanın sıfat yokluğundan reddine, cezai şartın bölünemeyeceğini kısmi dava açılamayacağından sözleşmede miktar açıkça belirlendiğinden yasaya aykırı olarak açılan davanın reddine ve ayrıca dilekçede açıklanan sebeplerle davacı tarafın hukuki dayanaktan yoksun davasının esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; rekabet yasağının ihlali nedeni ile tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizin 08/06/2017 tarihli … sayılı ilamı ile kararda belirtilen nedenlerle davanın reddini karar verildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi’nin 27/01/2022 tarihli 2020/1934 esas ve 2022/67 karar sayılı ilamı ile “…Taraflar arasında 16.03.2015 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesi imzalanmıştır. Davalı 30.12.2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere istifa etmek suretiyle iş akdini feshetmiştir.
Daha sonra davacı tarafından davalı muhataba çekilen …. Noterliği’nin 05.05.2016 tarih ve … YN’lu ihtarnamesi ile, rekabet yasağına ilişkin sözleşme maddesi ihlal edilerek …A.Ş.’de çalışılmaya başlanılması nedeniyle sözleşmeyle kararlaştırılan cezai şartın ödenmesi ihtar olunmuştur. Davalı tarafça davacı muhatabına çekilen …. Noterliği’nin 12.05.2016 tarih ve … YN’lu cevabi ihtarnamesi ile davacının iddia ve taleplerinin reddedildiği bildirilmiştir.
Bunun üzerine davacı taraf, işçinin iş sözleşmesiyle kararlaştırılan rekabet yasağına aykırı davrandığından bahisle kararlaştırılan cezai şartın tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 444/1. maddesinde, fiil ehliyetine sahip olan işçinin, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebileceği, aynı maddenin 444/2. maddesinde ise, rekabet yasağı kaydının, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerli olacağı düzenlenmiştir. Buna göre rekabet yasağı kaydının geçerliliği için zararın gerçekleşmesi şart olmayıp, işçinin edindiği bilgilerin iş verenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olması yeterlidir.
Taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinin 7/h maddesi, “Çalışan, iş sözleşmesi her ne şekilde sona ererse ersin, işten ayrıldığı tarihten itibaren 1 (bir) yıl için İşveren’e rakip şirketlerde Marmara Bölgesi sınırları içerisinde işe giremez. Aksi halde İşveren’e bir yıllık brüt ücreti tutarında nakdi tazminatı ayrıca bir ihtara lüzum kalmaksızın cezai şart olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder. İşveren’in uğrayacağı zararlardan dolayı kanuni hakları saklıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda, taraflar arasındaki sözleşmede 1 yıllık rekabet yasağı süresi öngörülmüş, rekabet yasağının geçerli olacağı yer Marmara Bölgesi olarak belirlenmiştir. TBK’nın 445/1 fıkrasında bu tür sözleşmeler bakımından yer ve zaman sınırlaması öngörüldüğü gibi, aynı maddenin ikinci fıkrasında da mahkemece aşırı nitelikteki rekabet yasağı hükümlerinin kapsamı veya süresi bakımından sınırlandırılabileceği düzenlenmiştir.
Bu durumda TBK.’nın 445. maddesinde düzenlenen geçersizlik hali özel norm niteliğinde olup kesin hükümsüzlük olarak değerlendirilemez. Hakimin müdahalesi ile giderilebilecek bir hükümsüzlük hali olduğunun kabulü gerekir(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16.06.2016 Tarih ve 2015/12450 E – 2016/6672 K. Sayılı Kararı).
Gerek 6098 sayılı TBK’nın 444. maddesi ve gerekse de mülga 818 sayılı BK’nın 348. maddesi ile mer’i hukuk düzeni içerisinde yerini bulan ve kısaca rekabet yasağı olarak adlandırılan davaya konu sözleşme, kanun ile düzenlenmiş bir sözleşme olup içeriğinin sınırlandırılması da yine kanun hükmü ile sağlanmış, 6098 sayılı Kanun’un 445. ve 818 sayılı Kanun’un 349. maddelerinde bu yolda hükümlere yer verilmiştir.
Bu bağlamda, içeriği ve sınırları kanunla düzenlenmiş bir sözleşmenin, doğrudan, Anayasa’nın çalışma hürriyetine ilişkin hükümleri ile bağdaşmadığı şeklinde bir değerlendirme yapılmak suretiyle geçersiz addedilmesi mümkün değildir. Bu yöndeki bir değerlendirme, ancak, bu hususun Anayasanın 152. maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesi’nde yöntemince ileri sürülmesi, anılan mahkemece bu yönde bir karar verilmesi ve Anayasanın 153. maddesi çerçevesinde mümkündür.
Şu halde, mahkemenin taraflar arasındaki rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin Anayasaya ve buna dayalı olarak BK’nın 19 ve 20.(TBK’nın 26 ve 27.) maddelerine aykırı olduğu yolundaki gerekçesinde isabet bulunmamaktadır(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04/12/2019 Tarih ve 2019/508 E – 2019/7805 K. Sayılı Kararı). Bu nedenle, mahkemece, taraf delillerinin tümüyle toplanarak ve gerektiği takdirde TBK’nın 445/2. maddesinde hakime tanınan takdir hakkı da kullanılmak suretiyle uyuşmazlıkla ilgili bir karar verilmesi gerekirken iş sözleşmesinin rekabet yasağına ilişkin maddesinin Anayasa ile güvence altına alınan çalışma hürriyeti ilkesine aykırı olması ve sözleşme hükmü ile bu özgürlüğü ihlal edecek düzenleme yapılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır.” gerekçesi ile kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmış, mahkememizce kaldırma kararı gereği yargılama yapılarak taraf delilleri toplanmış, tanıklar dinlenmiş ve uzman bilirkişiden rapor alınmıştır.
Davacı, davalının davacı iş yeri ile aynı konuda faaliyet gösteren dava dışı rakip şirkette çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinde öngörülen rekabet yasağının ihlal ettigini ve zarara uğradığını ispat etmekle yükümlüdür.
Davalı işçinin davacı işyerinde iş akdinin sona erdiği 30/12/2015 tarihinden sonraki 1 yıllık süre içerisinde davacı şirketle aynı konuda faaliyet gösteren Birikim Varlık Yönetim Şirketi’nde 04/01/2016 tarihinde işe başladığı anlaşılmaktadır.
Davalı, davacı şirkette 13/06/2015-30/12/2015 tarihleri arasında “Bireysel Tahsilat Temsilcisi” olarak çalışmıştır. Dosya kapsamından anlaşıldığı üzere dava dışı şirketteki pozisyonu da tahsilat temsilciliğidir.
Mahkememizce alınan 03/04/2023 tarihli bilirkişi raporunda; davalının davacı iş yerinde kısa bir süre çalıştığı, davacı üzerinde olumsuz bir etki yaratamayacağı, davalının davacıda çalışırken edinebileceği müşteri özel bilgilerini, müşterileri çalıştığı yere taşıma imkanının bulunmadığı, davalının işten ayrıldığı dönemde davacının pazar payının %2,7 oranında artarak %37,5 ‘e çıktığının davacı delillerinden anlaşıldığı bu sebeple haksız rekabet koşullarının oluşmadığı tespit edilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde; davalının aynı konuda faaliyet gösteren her iki şirkette de aynı pozisyonda tahsilat temsilcisi olarak çalıştığı, dosya kapsamı ile sabit olduğu üzere davalının, davacının müşterilerinin tamamının bilgilerine uluşabilecek pozisyonda olmadığı, portföyünde bulunan müşteri bilgilerini ise rakip şirkete taşıma imkanı bulunmadığı, kaldı ki rekabet yasağına ilişkin cezai şart tazminatının talep edilebilmesi için TBK m. 444/2 uyarınca, müşteri çevresi veya üretim sırları ile ilgili elde edilen bilgilerin kullanılmasının işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olması gerektiği ve davalı tarafından haksız rekabetin koşularının gerçekleştiğinin ispat edilemediği anlaşıldığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda yazılı kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-269,80 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak Hazine’ye ödenmesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/07/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır