Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/116 E. 2022/555 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/149 Esas
KARAR NO : 2022/556

DAVA : Alacak (Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/03/2022
KARAR TARİHİ : 07/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı şirket arasında 06.01.2011 tarihinde akdedilen alacağın temliki ve ibra sözleşmesi uyarınca, müvekkilinin, dava dışı …A.Ş. nezdindeki … numaralı kar ve zarar katılma hesabından alacaklı olduğu 5.189,00 USD bedeli bütün hakları ile birlikte temlik alan davalı şirkete temlik etmiş ve bu hususta … Kurumu A.Ş.’yi ibra ettiğini, temlik edilen alacak, 36 ay taksitle ödenmek üzere sözleşmede taksit tutarları ve vade tarihleri açıkça belirlendiğini, ancak davalı şirket tarafından ilk 5 taksit müvekkilinin sözleşmede belirtilen hesabına ödenmiş olup kalan taksitler vadesi geçmiş olmasına rağmen ödenmediğini, vade tarihi geçmiş olmasına rağmen ödenmeyen bedellerin tahsili adına taraflarınca arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu ancak davalı taraf usulüne uygun davet edilmesine rağmen toplantıya katılmadığından süreç anlaşamama ile sonuçlandığını, Arabuluculuk görüşmesi son tutanağını dilekçe ekinde sunduklarını, açıklanan nedenlerle davalarının kabulü ile müvekkilinin temlik ve ibra sözleşmesi uyarınca alacaklı olduğu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL bedelin, sözleşmede belirtilen vade tarihleri itibariyle işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, vekalet ücreti ile yargılama giderinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın öncelikli olarak yetki yönünden reddi gerektiğini, iki taraf da tacir olmadığı için yapılan yetki sözleşmesi geçersiz olup yetki genel kurallarına tabi olduğunu, yetkili mahkemenin İzmir Mahkemeleri olduğunu, davanın görev yönünden de reddi gerektiğini, huzurdaki dava konusu TTK 4.maddesinde sayılı mutlak ticari davalardan olmadığı gibi tarafların ticari işletmesi ile de ilgisinin bulunmadığını, bu itibarla iş bu uyuşmazlıkta görevli mahkeme Ticaret Mahkemeleri değil Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, alacağın zaman aşımına uğradığını, mahkeme aksi kanatte ise esas yönden de itirazlarının bulunduğunu, iş bu davanın hukuki tasfiye yapılırsa borcun nakli sözleşmesi olduğundan borç muaccel hale gelmediğini, nakledilen borç tasfiye halinde devam ettiğinden tasfiye bitmeden ödenmesinin talep edilemeyeceğini, borç hesaplanırken Sözleşmenin 4.3 maddesinin uygulanmasının gerektiğini, açıklanan tüm bu nedenlerle öncelikle mahkemenin yetkisiz olması ve yetkili mahkemelerin İzmir Mahkemeleri olması nedeniyle dilekçenin reddine, mahkemenin görevsiz olması ve davanın Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanına girmemesi sebebiyle mahkemenizin görevsizliğine, alacak zamanaşımına uğradığı için zamanaşımı def’imizin gözetilerek davanın esastan reddine, mahkeme zamanaşımı konusunda aynı kanaate değilse sözleşmenin “borcun nakli” sözleşmesi olarak değerlendirilmesi gerektiğinden borç muaccel hale gelmediğinden dolayı davanın esastan reddine, şayet mahkeme aksi kanaatte ise ; alacağın dava tarihindeki kurdan değil her bir taksit tarihindeki kurdan ” TL” ye çevirilerek hesaplanacak bedel üzerinden bir karar verilmesine , masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği alacak istemine ilişkindir.
Elde ki dava da mahkememizce ilk olarak mahkememizin görevli olup olmadığının incelenmesi gerekmiştir.
UYAP sisteminden yapılan sorgulamada davacı yanın gayrimenkul sermaye iradı geliri yönünden vergi mükellefi olduğu, tacir olmadığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.11.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde 6335 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olmasının yanında HMK’nın 114. maddesinde açıkça dava şartı olarak düzenlenmiş olduğundan, mahkemece re’sen incelenmesi gereken hususlardandır.
Ticaret mahkemelerinin görevi TTK’nın 5. maddesinde düzenlenmiş ve maddenin 1. bendinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” denilmiştir. Bir davanın ticari dava olup olmadığı ise TTK’nın 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre belirlenmekte olup bu maddeye göre: her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın kanunda sayılan hususlardan doğan uyuşmazlıklar ticari dava olarak kabul edilecektir. Yani bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede açıkça sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Tüm bu açıklamalara göre somut olay değerlendirildiğinde taraflar arasında 06.01.2011 tarihinde alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmeye göre davalı şirketin davacı yana her ay 162 USD son ay 149 USD olmak üzere toplam 5.189 USD ödeme yapmayı taahhüt ettiği anlaşılmaktadır. Davacının temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki Tasfiye Halindeki…A.Ş. bu davada taraf değildir. Eldeki dava TTK’da düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davalı yan tacir olsa da davacı yan tacir değildir. Bu nedenlerle davaya bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi değil 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli asliye hukuk mahkemesidir. Aynı nitelikteki uyuşmazlık hakkında Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından 2017/11-2630 E-2019/328 K sayılı karar da ;
“Davacılar ile davalı şirket arasında imzalanan alacağın temliki sözleşmesi bağımsız mahiyette bir sözleşmedir ve taraflar açısından kendi başına hüküm ifade eder. Davacılar anılan sözleşmeye dayanarak sözleşmenin karşı tarafı olan davalı …. aleyhine icra takibinde bulunmuş ve itiraz üzerine itirazın iptali davası açmıştır. Davacıların temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki Tasfiye Halindeki … A.Ş. bu davada taraf değildir. Eldeki dava TTK’da düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davacıların tacir olmadıkları da gözetildiğinde her iki tarafın ticari işletmesiyle ilişkili değildir. Bu nedenlerle davaya bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi değil 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli asliye hukuk mahkemesidir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, alacağın temliki sözleşmesinin temelindeki ilişkinin davacılar ile Tasfiye Halindeki …A.Ş. arasındaki kar – zarar katılım hesabından kaynaklandığı, 6102 sayılı TTK’nın 4/1-f maddesi gereğince ticari davanın söz konusu olduğu ve yine TTK’nın 5. maddesi gereğince de ticaret mahkemesinin görevli olduğundan yerel mahkemenin direnme kararının yerinde olduğu ileri sürülmüş ise de bu görüş yukarıda açıklanan gerekçelerle Kurul çoğunluğunca yerinde görülmemiştir.” gerekçesi ile Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna dair karar verilmiştir. Bu nedenle mahkememizin görevsizliğine Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-)Davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-)Görevli mahkemenin İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-)Karar kesinleştikten sonra HMK.nın 20.maddesi gereğince yasal sürede başvuru halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesine, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına mahkememizce karar verilmesine,
4- )Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, HMK 331/2. maddesi gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
Dair; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/06/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır