Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/793 E. 2022/28 K. 14.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2021/793 Esas
KARAR NO:2022/28

DAVA:Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:06/12/2021
KARAR TARİHİ:14/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı) davada dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin Sağlık Bakanlığı ile akdettikleri 27/07/2020 tarihli Kamu Yapım İşi Sözleşmesi kapsamında “… … 20 Yataklı (35 Yatak Kapasiteli) Entegre İlçe Hastanesi Yapım İşi”’ni yüklenici sıfatı ile üstlendiklerini, söz konusu yapım işi şantiyesinin müvekkillerince davalı sigorta şirketi nezdinde 14/08/2020 tarihli … numaralı poliçe ile sigorta ettirilmiş olduğunu, 2021 yılı Ağustos ayında Türkiye’nin kuzey illerinde meydana gelen ve ulusal basında da büyük yankı uyandıran sel felaketi neticesinde bölgenin Cumhurbaşkanlığı’nca “doğal afet bölgesi” olarak ilan edildiğini, müvekkillerinin yüklenicisi olduğu kamu yapım işi şantiyesinin de anılan sel felaketinde ciddi hasar gördüğünü, şantiyedeki inşaat malzemelerinin büyük bir kısmının tamamen zayi olduğunu, tamamen zayi olmayan kısmın ise geri dönüşü olmayacak şekilde hasara uğradığını, meydana gelen zararın dilekçe ekinde sundukları evraklar ve ekspertiz raporları doğrultusunda yaklaşık 11.000.000,00-TL. olarak tespit edildiğini, ortaya çıkan hasarın ve müvekkillerinin uğradığı zararın tespit edilmesi amacı ile … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyası ile delil tespiti talebinde bulunduklarını, anılan dosyada bilirkişilerce tanzim edilen tespit raporunun uğranılan zararı ve haklılıklarını ortaya koyduğunu, öte yandan davalı sigorta şirketine birden çok kez başvuruda bulunularak, müvekkili şirketin uğradığı zararın (hasarın) poliçe kapsamında karşılanmasının talep edildiğini, ancak davalı sigorta şirketinin 25/10/2021 tarihli cevabi yazısında başvuruyu “… Muafiyeti”’ni ileri sürerek reddettiğini, sonrasında davalı sigorta şirketince kendilerine kısmi ödemede bulunacaklarının, ancak kısmi ödeme için öncelikle ibraname imzalanması gerektiğinin, aksi halde hiç ödeme yapmayacaklarının bildirildiğini, böylece davalı tarafça müvekkillerinin içerisinde bulundukları zor durumdan yararlanarak ve icbar etmek suretiyle dilekçe ekinde sunulan ibraname imzalatılarak müvekkillerine 3.500.000,00-TL. tutarında ödeme yapıldığını, işbu bedelin şantiyede meydana gelen hasarın ve müvekkillerinin uğradığı zararın katbekat altında olduğunu, müvekkillerinin uğradığı zararın tümüyle davalı sigorta şirketince karşılanması gerektiğini, Yargıtay kararlarına göre sigortadan alınan paranın yetersiz olup olmadığının ancak mahkemece yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda belirlenebileceğini, bu nedenle ibranameye dayanılarak tazminat talebinin reddedilmesinin doğru olmadığını, müvekkillerinin mezkur sel afeti nedeni ile ortaya çıkan zarara ek olarak afetin yaşandığı dönem ile güncel ekonomik şartlar ve döviz kurundaki artıştan dolayı büyük zarara uğradıklarını, bu kapsamda mahallinde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile müvekkillerinin ortaya çıkan zararlarının uyarlanarak tespit edilmesi gerektiğini belirterek; davalarının kabulü ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkillerinin mezkur sel felaketi nedeni ile uğradığı zararlarının tamamının kısmi olarak şimdilik 10.000,00-TL.’sinin günümüz ekonomik şartlarına uyarlanarak olay tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı sigorta sirketince tazminine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili ise cevap dilekçesinde özetle; davacıların aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığının belirsiz olduğunu, müvekkili şirketin sigortacı sıfatı ile yer aldığı sigorta poliçesinin dava dışı … … A.Ş. kanalıyla akdedilmiş olduğunu, olağan uygulamalarda banka kanalıyla kesilen poliçelerin sigortalının kullandığı bir kredi, alınan bir teminat mektubu yahut sair bir finansal hukuki ilişkinden kaynaklandığını, davacının bahsi geçen veya başka bir finans kuruluşundan davaya konu maddi değerler için kredi kullanması durumunda dava dışı banka veya ilgili finansal kuruluşun dain-i mürtehin hakkı bulunacağını, bu durumda da rehin alacaklısı olarak dava hakkının bu kuruluşta olacağını, bu nedenle öncelikle aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafından huzurdaki davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, ancak davanın belirsiz alacak davasının koşullarını taşımadığını, zira dava konusu hasar tutarının davacı tarafça hasar gördüğü iddia edilen emtialara ilişkin uhdesinde bulunan sevk irsaliyeleri ve alım faturaları ile birlikte tespit edilebilirliği karşısında işbu davanın belirsiz alacak davası olarak açılması haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu kapsamda davacı tarafın belirsiz alacak davası açmakta herhangi bir hukuki yararı olmadığından davanın reddinin gerektiğini, müvekkili şirket tarafından dava öncesinde davacı tarafa iyiniyetle 3.500.000,00-TL. tutarında ödeme yapıldığını, söz konusu ödeme ile birlikte müvekkili şirketçe poliçe kapsamındaki sorumlulukların tümüyle yerine getirilmiş olduğunu ve dava konusu hasara ilişkin olarak müvekkili şirketin başkaca bir sorumluluğunun kalmadığını, bu kapsamda huzurda görülen haksız davanın reddi gerektiğini, 11/08/2021 tarihinde ülke çapında etkili olan sel hadisesi ve aşırı yağışların sigortalının riziko adresinin bulunduğu … ilçesinde de hissedildiğini, müvekkili şirket nezdinde sigortalı davacı firmanın da söz konusu hadiseden etkilenmesi ve etkilendiğinin kendilerine bildirilmesi ile birlikte bağımsız ekspertiz ataması yapılmak suretiyle olay mahalline gidildiğini ve zor şartlarda inşaat sahasına erişim sağlandığını, davacı tarafın taleplerinin dikkatle dinlenmesi ile birlikte taleplerini gösterir belgelerin sunulmasının akabinde hasara konu kıymetler için ekspertiz incelemesi gerçekleştirileceğinin sigortalıya izah edildiğini, bununla beraber zarar tespiti bakımından ilgili bilgi ve belgelerin sunulması gerektiğinin hatırlatıldığını, sigortalı tarafından müvekkili şirketin tüm iyiniyetine karşın zarar tespit sürecinde bilgi ve belge paylaşımı konusunda kendilerine yardımcı olunmadığını, inceleme aşamasında taleplere karşı dayanak oluşturmayan eksik bilgi ve belgelerin ibraz edildiğini, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından yapılan sektör duyurusu kapsamında hasar ödemelerinin en kısa sürede tamamlanabilmesi amacıyla tüm sigorta şirketlerinin göreve çağırıldığını, Sigortacılık Kanunu’nun iyiniyete ilişkin hükümleri uyarınca sigorta şirketleri tarafından meydana gelen zararlara ilişkin yapılacak ödemelerin hızlandırılması ve işbu ödemelerde kolaylık sağlanmasının istendiğini, bu kapsamda müvekkili şirket tarafından sunulan belge ve bilgiler ile yapılan ekspertiz çalışmaları uyarınca davacı tarafa 3.500.000,00-TL. tutarında ödeme yapıldığını, davacıya yapılan bu ödemenin bölgenin yaralarının bir nebze de olsun sarılabilmesi amacı ile sigortalının gerekli bilgi ve belgeleri kendilerine sunmakta zorluk çıkarmasına ve olayın teminat kapsamı dışında kalma ihtimaline karşın müvekkili şirketçe tamamen iyiniyet prensibi dahilinde yapıldığını, işbu ödemenin yapılması ile birlikte müvekkili şirket nezdinde tüm sorumlulukların yerine getirilmiş olduğunu, müvekkilimiz şirketin başkaca herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, öte taraftan hadisenin meydana geldiği tarih olan 11/08/2021 tarihinden 1 (bir) gün önce 10/08/2021 tarihinde … (Meteoroloji Genel Müdürlüğü) duyurularında paylaşılan yağış haritaları ile birlikte …’nun kuzeyi ve … çevresinde aşırı yağış uyarısında bulunulduğunu, aynı zamanda bölge kaymakamlığı tarafından da meydana gelen yağışlara ilişkin olarak yağışlar başlamadan bölge halkının gerekli önlemleri almak için uyarıldığını, sigortalı riziko adresinin yüksek taşkın tehlike riskine sahip olduğunun açık bir şekilde kayıt altına alındığını, dava konusu sigorta poliçesinin ani ve önceden bilinmeyen bir sebeple ziya ve hasara uğrama halini kapsadığını, oysa riziko adresinin bulunduğu yer itibariyle …’nin ve kaymakamlığın uyarıları da göz önüne alındığında taşkın suları sebebiyle meydana gelen hasarın “ani ve önceden bilinmeyen bir sebeple meydana gelmediğinin” izahtan vareste olduğunu, sonuç olarak müvekkili şirketin poliçe kapsamında herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, huzurunda görülen davada davacı tarafın tacir konumunda olduğunu ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18/2. maddesi uyarınca basiretli bir iş adamı gibi hareket etme yükümlülüğünde bulunduğunu, basiretli bir iş adamı gibi hareket etmenin ise doktrin ve ilgili Yargıtay içtihatları uyarınca tanımlandığını, buna göre basiretli tacirin ticari faaliyetlerini bir bütün olarak değerlendiren, gerekli tedbirleri alan bir tacir olarak görüldüğünü, bu kişiden yapmakta olduğu işle ilgili yeterince bilgi sahibi olmasının, onunla alakalı güncel gelişmeleri takip etmesinin, sosyal-politik-ekonomik şartlar dahilinde öngörülerde bulunmasının, bu öngörüler vasıtasıyla gerekli tedbirleri almasının beklendiğini, ne var ki davacı tarafça ilgili inşaat işinin yapıldığı alan ile ilgili taşkın hadisesinin yaşanma riskinin mevcut olduğuna ilişkin uyarılar, söz konusu bölge ile ilgili risk raporları ve önceden de yaşanan hadiseler mevcut olmasına karşılık gerekli tedbir ve önlemlerın alınmamış, en azından söz konusu riskin en az ihtimale indirgenmesi adına yapılması gereken çalışmaların yapılmamış olduğunu, bu kapsamda davacı tarafın kanun tarafından kendisine yüklenen yükümlülüklere açıkça aykırı davrandığını, ayrıca davacı tarafından dava konusu zarara ilişkin olarak ilgili Valiliğe veyahut kamu kurum ve kuruluşlarına başvuru yapılıp yapılmadığının, bu kapsamda … Valiliği’nve ve/veya ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca herhangi bir hasar ödemesi alıp almadığının araştırılması gerektiğini, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacıya herhangi bir ödeme yapılması halinde yapılan ödemelerin hesaplanacak tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, müvekkilimiz şirketin şantiye tesis ekipman hasarları bakımından da hiçbir şekilde sorumluluğunun bulunmadığını, mahkemece olay mahallinde keşif yaptırılarak, hasara ilişkin fotoğraflar incelenerek, dava konusu hasarın ne şekilde meydana geldiğinin ve davacı tarafça gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığının, müvekkili şirket tarafından tanzim edilen poliçenin özel şartları ile klozları doğrultusunda hasarın teminat kapsamına girip girmediği hususunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe teminat limiti ile sınırlı olduğunu, bir başka deyişle müvekkili şirketçe ödenecek olan toplam tutarın poliçede belirtilen teminat limitini geçemeyeceğini, müvekkili şirketçe davacıya ödeme yapıldığından ve bakiye hasar için sorumluluğu bulunmadığından, mütemerrit sayılamayacağı için ancak dava tarihinden itibaren ve ancak yasal faizle sınırlı olarak sorumlu tutulabileceğini belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; haksız ve hukuka davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; 11/08/2021 tarihinde özellikle Türkiye’nin kuzey illerinde etkili olan ülke çapındaki aşırı yağışlar nedeniyle oluşan sel ve taşkın hadisesi sonucu davacıların yüklenicisi olduğu … … 20 Yataklı (35 Yatak Kapasiteli) Entegre İlçe Hastanesi şantiyesinin, malzeme ve ekipmanların yoğun sele ve taşkına maruz kalarak ağır hasar gördüğü iddiasıyla, davacı sigortalı yüklenicinin 14/08/2020 tarihli ve … numaralı poliçe kapsamında uğradığını ileri sürdüğü zararlarının davalı sigortacı tarafından ödenmeyen bakiyesinin tazmini ve tahsiline yönelik olarak açılmış alacak davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; 27/07/2020 tarihli Kamu Yapım İşi Sözleşmesi, teklif formları, fatura ve irsaliyeler, hakedişler, malzeme listeleri, yer teslim tutanağı, şantiye sahasına ait fotoğraf ve videolar, doğal afete dair AFAD yazısı, sigorta poliçesi, davalı sigorta şirketi ile yapılan yazışmalar, ihtarname, ticari defter ve kayıtlar, tanık beyanı, mahallinde keşif, bilirkişi incelemesi, yemin ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; … İnşaat Sigorta Poliçesi, hasar dosyası, … Valiliği, … Kaymakamlığı, AFAD ve davacının ödeme yahut yardım alması muhtemel ya da resmi-özel yazışmaların bulunabileceği tüm kurum ve kuruluşlara yazılacak müzekkereler, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından … sayılı ve 20/08/2021 tarihli “11 Ağustos 2021 Tarihinde …, … ve …’ta Gerçekleşen Sel Felaketinde Zarar Gören Vatandaşlarımızın Zararlarının Hafifletilmesine İlişkin Alınan Tedbirler Hakkında Sektör Duyurusu” Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetim Genel Müdürlüğü … Taşkın Yönetim Planı, meteoroloji raporları, ilgili kurumlardan alınacak bilirkişi raporları, emsal Yargıtay Kararları, müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtları, davacının ticari ve defter ve kayıtları, davacının yapmakta olduğu inşaat nedeniyle hukuki ilişkide bulunduğu (taşeronları gibi) tüm kurum ve kuruluşların ticari defter ve kayıtları, ilgili vergi dairelerine yazılacak müzekkereler ve talep edilecek BA-BS kayıtları, başta … … A.Ş olmak üzere sonradan tespit edilebilecek tüm bankalara müzekkere yazılarak poliçe konusu edilen inşaat işi için kredi kullanılıp kullanılmadığı, poliçeden yer almasa da dain-i mürtehin olabilecek bir kişi ya da kurum olup olmadığın tespiti için yazılacak müzekkereler, bilirkişi incelemesi ve keşif, tanık beyanı, yemin ve ikamesi mümkün her türlü delile dayanmıştır.
Davacılar vekili 13/01/2022 tarihinde UYAP sistemi üzerinden sunduğu dilekçesinde özetle; huzurda görülmekte olan davanın taraflarınca “ticari davalarda zorunlu arabuluculuk dava şartı” kuralına uyulmadan ikame edilmiş olduğunu, bir başka ifade ile dava öncesinde zorunlu arabulucuya başvuruda bulunmadan eldeki davayı açtıklarını, henüz arabuluculuk toplantı aşamasında bulunduklarını, zaman ve emek kaybı yaşanmaması adına, usul ekonomisi gereğince mahkemece mevcut davanın arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilerek ivedilikle karara bağlanmasını, akabinde kararın kesinleştirme işlemlerinin bir an evvel yapılmasını talep etmiştir.
Her ne kadar tensiple birlikte ön inceleme duruşma günü olarak 06/04/2022 tarihi belirlenmiş ise de; davacı vekilinin 13/01/2022 tarihli dilekçesi ve talebi üzerine dosya duruşma günü beklenilmeksizin mahkememizce ele alınmıştır.
Bilindiği üzere dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan şartlardır. 6100 sayılı HMK.’nun 115/1 maddesine göre; “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere hakim, dava şartlarının mevcut olup olmadığını re’sen (kendiliğinden) araştırmak zorundadır. Hakim, bu konuda tarafların ileri sürdükleri iddiaları, itirazları ve hatta ikrarları ile dahi bağlı değildir. Bu noktada yargılamanın hangi aşamasında bulunulduğunun da bir önemi yoktur. Öte yandan hâkimin dava şartlarını re’sen araştırma yükümlülüğünün mevcudiyeti, taraflarca getirilme prensibinden vazgeçilmesi anlamına da gelmez.
Dosyanın incelenmesinde; eldeki davanın 06/12/2021 tarihinde açıldığı, 01/01/2019 tarihinden itibaren yürürlüğe giren ticari davalarda zorunlu arabuluculuk düzenlemesi gereğince davanın açıldığı tarih itibariyle dosya içerisinde arabuluculuk son tutanağının da bulunmadığı, davacılar vekili tarafından mahkememize sunulan 13/01/2022 tarihli dilekçede açıkça huzurdaki davanın mevcut davanın arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilerek ivedilikle karara bağlanmasının talep edildiği anlaşılmıştır. Davanın açıldığı tarih itibariyle davacı yanın arabuluculuk başvurusunun bulunmadığı, dolayısıyla arabuluculuk son tutanağın da davacı tarafça dosyaya sunulmadığı görülmüştür.
19/12/2018 tarih ve 30630 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20. maddesi ile 03/01/2011 tarih ve 6102 sayılı T.T.K.’nın 5. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre:
“3. Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 5/A- (1) Bu kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.”
7155 sayılı Kanun’un 22. maddesi ile, 07/06/2012 tarih ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 3. maddesinin 1. fıkrasına eklenen cümle uyarınca; “Şu kadar ki dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin 18/A maddesi hükmü saklıdır.”
Yine 7155 sayılı Kanun’un 23. maddesi ile, 6325 sayılı Kanun’a aşağıdaki madde eklenmiştir:
“Dava şartı olarak arabuluculuk:
MADDE 18/A- (1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi taktirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
Açıklanan tüm bu yasal düzenlemeler gereğince, ticari dava türlerinden konusu bir miktar paranın ödenmesi olan davalarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı olarak öngörülmüştür.
Huzurdaki davanın konusu; davacıların yüklenicisi olduğu hastane inşaatı şantiyesinin, malzeme ve ekipmanların aşırı yağış sonucu oluşan sele ve taşkına maruz kalmak suretiyle hasarlandığı iddiasıyla poliçe kapsamında uğranılan zararlarının davalı sigortacıdan tazminine yönelik olup, davacı taraf davalı sigorta şirketinden poliçe kapsamında hasar bedeli ödenmesi yani alacak talebinde bulunmaktadır.
Somut olayda; uyuşmazlığın TTK.’nun 5/A maddesi gereğince dava şartı olan zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu, davacı tarafça dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmadığı, dava açılırken arabuluculuk son tutanağının dava dilekçesi ekinde sunulmadığı, özetle; eldeki alacak davasının davacı tarafça arabulucuya başvurmadan açıldığı anlaşılmakla, 6325 sayılı kanuna eklenen 18/A maddesi gereği davanın arabuluculuk dava şartı yokluğundan usulden reddine ilişkin olarak aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın 6102 sayılı TTK.’nun 5/A, 6326 sayılı Kanun’un 18/A-2 ve 6100 sayılı HMK.’nun 115/2. maddeleri gereğince, DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcının 170,78-TL peşin harçtan mahsubu ile kalan 90,08-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama masraflarının kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 14/01/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır